IMF: İyileşmenin anahtarı bankacılıkta
Uluslararası Para Fonu'nun Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu'nda, kriz öncesi orta ve doğu Avrupa ülkelerinin temel ekonomik göstergeleri karşılaştırıldı, yükselen piyasalar çerçevesinde veriler incelendiğinde hisse senedi ve alış-satış farkları itibarıyla Türkiye'de menkul değer piyasasının olumsuzluktan az etkilendiği saptandı.
IMF'nin Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu'nda (REO - Regional Economic Outlook Europe) Ağustos 2007- Kasım 2008 döneminde krizin yoğunluğu, hisse senedi fiyatlarındaki kayıp ve bono faizlerindeki değişimle ölçüldü.
Buna göre küresel krizin yoğun yaşandığı dönemden önceki bir yıl içinde hisse senedi fiyatları, yükselen Avrupa ekonomilerinde ortalama yüzde 61.4, "IMF Desteği alan Yükselen Avrupa Ülkeleri"nde yüzde 59.4, AB'ye son katılan ülkelerde yüzde 58.3, AB Üyesi Olmayan Yükselen Avrupa Ülkeleri'nde 64.4, Euro Bölgesi'nde yüzde 51.2, Euro Bölgesi'ne Dahil Olmayan Gelişmiş Ekonomilerde yüzde 51.5'e geriledi.
Ağustos 2007-Kasım 2008 arasında ülkeler bazında yükselen Avrupa ekonomilerinde hisse senedi kayıpları ise sırasıyla şöyle oldu: Bulgaristan (yüzde 76.9), Ukrayna (yüzde 73.5), Estonya (yüzde 71.9), Romanya (yüzde 70.8), Hırvatistan (yüzde 68.1), Litvanya (yüzde 66.6), Rusya (yüzde 64.7), Yükselen Avrupa Ekonomileri Ortalama (yüzde 61.4), Polonya (yüzde 57.4), Macaristan (yüzde 56.6), Letonya (yüzde 56.1), Çek Cumhuriyeti (yüzde 51.8), Türkiye (yüzde 51.3), Slovak Cumhuriyeti (yüzde 16.8). (Arnavutluk, Belarus, Bosna Hersek, Makedonya, Moldova, Karadağ, Sırbistan hakkında veri yer almadı.)
Bono spread artışlarında Türkiye aşağılarda
IMF Avrupa Raporu'nda yükselen Avrupa ekonomileri bono spreadlarındaki (işlem gören kıymetlerin alış-satış farkı) artış itibarıyla da sıralandı. Söz konusu ülkelerde Ağustos 2007-Kasım 2008 döneminde spreadlardaki değişim ortalama 612 baz puan gerçekleşti. Spread artışları şöyle oldu: Ukrayna (2003 baz puan), Romanya (823 baz puan), Rusya (662 baz puan), Yükselen Avrupa Ülkeleri Ortalaması (612 baz puan), Litvanya (488 baz puan), Macaristan (431 baz puan), Hırvatistan (404 baz puan), Türkiye (392 baz puan), Bulgaristan (355 baz puan), Letonya (326 baz puan), Polonya (199 baz puan), Slovak Cumhuriyeti (127 baz puan), Çek Cumhuriyeti (125 baz puan.)
Spreadlar, IMF destekli yükselen Avrupa ülkelerinde kriz öncesi dönemde ortalama 788 baz puan, AB'ye son katılan ülkelerde 359 baz puan, AB üyesi olmayan yükselen Avrupa ekonomilerinde 865 baz puan, esnek kur rejimi uygulayan yükselenlerde 485 baz puan, euro bölgesinde 60 baz puan, euro bölgesi dışındaki gelişmiş ekonomilerde 121 baz puan arttı.
Bu tablo yorumlanırken AB üyesi olmayan yükselen Avrupa ekonomilerinin spread artışlarında en fazla darbe alan ülkeler olduğu, yeni AB üyelerinin daha düşük spreadlarla daha az sıkıntıya uğradıkları belirtildi. Bazı yükselen Avrupa ekonomilerindeki bono spreadlarının, euro bölgesinde rastlananları birkaç kez katladığı, sıçramaların temelde mali nedenlere dayanmadığı, sağlıklı mali denge ve düşük kamu borcuna karşın da yaşanabildiği kaydedildi. Artışların piyasa katılımcılarının hükümetlerin büyük banka ya da şirketlerin borçlarını ödeme yükümlülükleriyle ilgili sorunlar konusundaki endişelerini yansıttığı belirtildi.
Cari işlemler açığı
2008'de yüksek cari işlemler açığı sıralamasında ise Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve Polonya'dan sonra yükselen Avrupa ekonomileri arasında "en az cari açık veren" oldu.
2007'de GSYİH'nın yüzdesi olarak mali denge sıralamasında Türkiye negatif mali dengeye sahip ülkeler arasında yer aldı. Türkiye mali dengesi en bozuk 20 yükselen Avrupa ülkesi arasında Macaristan (yüzde - 4.9), Arnavutluk (yüzde -3.8), Romanya (yüzde -3.1)'dan sonra - 2.1'lik oranla en kötü dördüncü ülke oldu.
Kamu borçlanması
2007 yılında GSYİH'nın yüzdesi itibarıyla en yüksek kamu borcuna sahip yükselen Avrupa ekonomileri içinde yüzde 65.9 ile tehlike sinyalleri çalan Macaristan ilk sırada bulunuyor. Kamu borcu Arnavutluk'ta yüzde 52.7, Polonya'da yüzde 44.9, Türkiye'de yüzde 39.4, Sırbistan'da yüzde 33.7, Hırvatistan'da yüzde 33.7, Ukrayna'da yüzde 12.8, Rusya'da ise yüzde 7.3 düzeyinde bulunuyor.
Tablo IMF Avrupa Raporu'nda soru-yanıt biçiminde şöyle yorumlandı:
"-Yükselen Avrupa ekonomilerinde finansal krizin etkisini ne belirliyor? Kriz esnasında ülke bono spreadları üzerinde yapılan bir analiz, özellikle enflasyon ve cari işlem açıkları gibi verilerin, kriz öncesi makroekonomik politikaların gücünün etkinin şiddetini açıklamada çok önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bu AB üyesi olanlar kadar AB dışındaki yükselen Avrupa ekonomileri için de doğrudur. AB üyelerinde AB kural ve kurumlarına bağlılık, krizin etkilerini hafifletmede yardımcı olmuş ancak onları tamamen engellememiştir.
-Krizden kurtuluşun hızını ne belirler? Dış faktörler ve reform etkileri dışında, krizde merkezi önemi bulunan bankacılık sektörü, iyileşme hızının belirlenmesinde de kritik konumda olacaktır. Banka işlemleri ekonominin içinde bulunduğu dönemlerle aynı yönlü harekete sahipse, sermaye yapısının güçlendirilmesinde negatif etkiye sahip olma ve kredi sıkışması ihtimali vardır. Geleneksel olarak borçtan uzak kalabilmiş olan hanehalkları da tüketimleri dolayısıyla krediye bağımlı hale gelmiştir. Bu, ödünç vermede kesintilerin iyileşmeyi yavaşlatabildiği düşüncesini ortaya atar. Bu nedenle kısa vadede, politikaların banka sermaye yapılarını güçlendirmesi yararlı olabilir. Bu politikaların, Avrupa yükselen piyasalarında sürdürülebilir kalkınma ve finansal derinleşmenin sağlanmasına olanak vermesi için uzun vadeli bir bakış açısıyla kalibre edilmesi gerekir."
Krizde yükselenler: Etkiler ve iyileşme
Raporun "Avrupa'nın Yükselen Ekonomileri Krizde: Etki ve İyileşme" bölümünde krizin, "güçlü makroekonomik ve geniş öngörülü politikaların, düşük enflasyona sahip ülkelerin, küçük cari işlem açıklarının ve bankalara daha az bağlı sermaye girişi sistemlerinin" primini artırdığı belirtildi. "Dış ortam ve yapısal reformlar önemliyken, krizin artışında merkezi bir rol oynayan bankacılık sektörü, iyileşmede hızın anahtarını elinde tutuyor" ifadesiyle bankacılık sektörünün önemi ikinci kez vurgulanırken "Kısa vadede gecikmeden kaynaklanan durgunluğun engellenmesi için bankaların sermaye yapılarının yeniden düzenlenmesi, kaçınılmaz görünmektedir" denildi. Raporda, iyileşme çabalarının orta vadede, mali istikrar düzenlemeleri yoluyla güçlendirilmeye gereksinimi bulunduğu belirtildi, sorunlara karşı hazırlıklı olmak için uzağı gören daha fazla politika geliştirilmesi istendi.
Kim daha çok yara aldı
Raporda, yükselen Avrupa ekonomilerinde küresel krizin tırmanması ve kriz esnasındaki gelişmelerin birçok ortak karakteristiğe sahip olduğu belirtildi. Söz konusu ülkelerin çoğunda, kriz esnasında hisse senedi fiyatlarında büyük düşüşler ve ülke bono spreadlarındaki artışların, kriz öncesi büyük iç-dış dengesizlikler ve banka-bağlantılı sermaye akışlarıyla birlikte görüldüğü belirtilen raporda, "Yükselen piyasaların çoğu büyük cari işlemler açıklarına sahiptir, büyük oranda yabancı banka şubelerinden borçlanmışlardır. Bankalar hanehalklarına ve finansal olmayan şirketlere kredi vermek için görece ucuz yabancı fonları kullanmışlardır. Bu içeride kredilerin hızla büyümesiyle sonuçlanmıştır" denildi.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'