İrtica Tehdit Olmaktan Çıktı (mı?)
Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi kararıyla saptanmış bir siyasal partinin genel başkanı ve Başbakan, “Vatandaşı iç tehdit olarak gören belgelere asla izin vermeyiz” diyerek irticanın, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ndeki iç tehditler arasından çıkarılacağını söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim, güvenlik, siyaset ve hukuk alanlarında, özellikle son yedi yıldır yaşanan gerici gelişmeler o düzeye ulaşmıştır ki, irticanın yazılı metinde iç tehdit olarak yer almasının bir anlamı kalmamıştır demek yanıltıcı olur mu? Bu sorunun yanıtını aramaya çalışalım.
Eğitim, Aydınlanma Devrimi’ni gerçekleştirenler yönünden olduğu gibi karşıdevrimciler yönünden de en önemli alandır. Nasıl Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, devrimlere sahip çıkacak çağdaş yurttaş yetiştirmenin yolunun laik eğitimden geçtiğini görüp gerekli önlemleri almışlarsa, karşıdevrimciler de amaçlarına uygun olarak, bunun tam tersi önlemleri hızla almışlardır.
Kuran kursları yaygınlaştırılmış, ilköğretimi bitirmeyenlerin bu kurslara gönderilmesi yasaklanmışken, bu yasak delinmiş; önce 5. sınıfı bitirenlere yaz kurslarının yolu açılmıştır. Şimdilerde 4-5 yaşındaki çocuklar için bu yolun açılmasına çalışılmaktadır. Bunun yanında, Kuran kurslarının devlet denetiminden çıkarılıp cemaat ve tarikatlara bırakılması için bir dizi düzenleme yapılmıştır. Kaçak kurs açanların cezası caydırıcılık sınırının altına düşürülmüş, bu kursları işletenler ve bu kurslarda eğitmenlik yapanlar ceza kapsamından çıkarılmış, kaçak kurslara kapatma cezası verilmesi önlenmiştir.
İmam hatip okullarının ve bu okullarda okuyan öğrenci sayısı gereksinmenin çok üzerinde arttırılmış, kız öğrenciler bu okullara kabul edilmiş, hatta kız imam hatip okulları açılmış, programları değiştirilerek bu okullar genel liselere alternatif durumuna getirilmiş, bu okulları bitirenlere, adliyeye ve mülkiyeye egemen olup ülkeyi yönetebilmeleri için tüm yükseköğretim alanlarında okuma olanağı sağlanmıştır.
İlahiyat fakültelerinin sayısı arttırılmış, bu fakültelerin tümüne ikinci öğretim konulmuş, böylece öğrenci sayısı, imam hatiplerde olduğu gibi anayasal sınırı çok aşacak biçimde arttırılmış, bu fakülteleri bitirenlere öğretmen olmanın yolu açılmış; ilahiyat ön lisans mezunlarının tüm kamu kurumlarında çalışabilmeleri için gerekli düzenleme yapılmıştır.
İlk ve ortaöğretim programları ve okul kitapları Atatürkçülüğü dışlayıp evrim kuramı yerine yaratılış kuramını ön plana çıkaracak biçimde yeniden oluşturulmuş; Talim Terbiye Kurulu kararıyla, dini içerikli kitaplar öğrencilere tavsiye edilir olmuş, felsefe ders programı “hikmet” konusu ön plana çıkacak biçimde değiştirilmiştir.
Önceleri, yüzyıllardır yalnızca hicri takvime göre “Mevlit kandili” olarak kutlanan Peygamberimizin doğumu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’na denk gelecek biçimde “Kutlu Doğum Haftası”na dönüştürülmüş, okullarda bu kutlamaya ivme kazandırılarak 23 Nisan gölgelenmeye çalışılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM’ce siyasal İslamın simgesi olarak nitelenen ve “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” saptamasında baş etmen olarak görülen türbanın üniversitelerde serbest bırakılması için anayasa değişikliği bile göze alınmış; üç yıl önceki olaylar yeniden gündeme taşınmıştır.
Güvenlik alanındaki gelişmeler eğitimdekinden farklı değildir. Sıvas, Çorum, Kahramanmaraş gibi olayları önlemek amacıyla düzenlenen EMASYA protokolü yürürlükten kaldırılmış; ulaşılan dinci boyuta meşruiyet kazandırılmak istenircesine, irticanın MGSB’den çıkarılmasından söz edilebilmiş; emniyet güçleri belli bir cemaatin mensupları ile doldurulmuş; iç güvenlik ile sınır güvenliğinin TSK’den alınıp emniyete devredilmesi ve ülkenin yabancı istihbaratçılarla donatılması için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Hukuk alanında en büyük çaba, üniter devlet yapısına aykırı olarak, yasal düzenlemelerle laik Cumhuriyetin yerini daha Müslüman bir yapıya bırakması yönünde gösterilmiştir. Bunun için, emperyalizmin yeni adı olan küreselleşmenin “yetkilerde yerelleştirme, hizmetlerde özelleştirme” formülünden yararlanılmıştır. Bu konudaki en önemli girişim Kamu Yönetimi Temel İlkeleri Yasası ile gerçekleştirilmeye çalışılmış, bunda başarılı olunamaması sonucu diğer yasal düzenlemelere yönelinmiştir. Bunun dışında, Bankalar Yasası yeniden kabul edilirken, faizsiz bankacılık olan katılım bankacılığı kurulmuş; başarılı fakir çocukların, devlet olanaklarıyla tarikat ve cemaat okullarında eğitim görmelerinin yolu açılmaya çalışılmıştır.
Siyasal alanda, başta Bakanlar Kurulu üyeleri olmak üzere milletvekillerinin ve diğer siyasilerin kamusal yaşamdaki söylem ve eylemlerine dini içerikli kavram ve öğeler egemen olmuştur. Bir yandan peygamber ilan edilen Başbakan için her gün iki rekat şükür namazı kılınması çağrısında bulunulmuş; kimi milletvekilleri ve belediye başkanları da, türbanın kamu kurumlarında serbest olması gerektiğini savunmuşlardır.
Tüm yönetim kadrolarına, “dinci, ilahiyatçı, tarikatçı olma” ölçütü esas alınarak atama yapılmıştır. Bu ölçüt göreve yeni alınacaklarda alt kademelere kadar inmiş, laik Cumhuriyet değerlerine inanmış kişilere, görevden ayrılmaları için her türlü baskı uygulanmıştır. Atanan bürokratların dinci söylem ve uygulamaları, atayanlarla doğrudan ilgilidir. Çünkü bu personel “tam da öyle davransınlar” diye o görevlere atanmaktadırlar. İrtica ile savaşım veren kamu görevlileri adli ya da idari soruşturmaya uğratılmış, tutuklanıp yargılanarak sindirilmişlerdir.
Tüm kurumlar, sivil toplum örgütleri, odalar, sendikalar ve diğer kuruluşlar ele geçirilmiş; egemenlikleri altına alınamayan ordu ve yüksek mahkemelerle çatışma ortamı yaratılmıştır.
Dinci gelişmelerin bu aşamaya gelmesinin asıl nedeni, eski Türk Ceza Yasası’nın 163. maddesi ile Vatana İhanet Yasası’nın yürürlükten kaldırılmasıdır. Çünkü böylece, dinin, devlet işlerine ve politikaya karıştırılmasını yasaklayan anayasal kural yaptırımsız kalmıştır.
Tüm bu gelişmelere bakılınca, irticanın neden tehdit olmaktan çıkarılmak istendiği, herhalde daha iyi anlaşılacaktır. Korkarız ki, çok yakında “Atatürkçülük” ve “ulusalcılık” tehdit öğesi olarak görülmeye başlanacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Akaryakıt tankeri patladı!
- Kızılcık Şerbeti'nin 'Nilay'ı senaryoyu ifşa etti!
- 'Daha sert adımlar atacağız'
- İşte 500 bin liranın aylık getirisi!