İş Bankası holding yolunda

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, banka yöneticisi olarak bir ''holding'' yapılanmasının yararlı olabileceği düşüncesinde olduğunu belirterek, bu konuda banka icra organının her türlü hazırlığını yaptığını, hissedarların böyle bir karar alması durumunda bankanın hiçbir şekilde olumsuz etkilenmeyeceğini kaydetti.

İş Bankası holding yolunda
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.08.2009 - 08:19

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, İş Bankası'nın 85. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla 2010 ve sonrasında Türkiye'nin tekrar pozitif gelişmeye, ekonominin büyüme hızının yükselmeye başlayacağını ümit ettiğini dile getirerek, İş Bankası'nın da mümkün olduğunca piyasadaki payını artırmaya çalışacağını, bundan dolayı dikkatli bir şekilde yatırımlara devam edeceklerini, 2010-2011 civarında İş Bankası'nın Türkiye'nin en büyük altyapısına sahip bankası olabileceğini söyledi.

Bankanın ne olursa olsun ana prensiplerinden vazgeçmeden faaliyetini sürdüreceğini vurgulayan Özince, ''Ana prensibimiz nedir? Biz Türkiye'nin her yerinde iş yapmalıyız. Kârlı yerde de, karlı yerde de... Bazı rakiplerimizin bu konuda daha seçici oldukları için, şube başına ve personel başına bizden daha çok kar elde ettiklerini gördüğümüzde biraz hayıflanıyoruz. Fakat ikisini bir arada yapmaya devam edeceğiz. İş Bankası'nın misyonundan da kopmamamız lazım'' diye konuştu.

İş Bankası'nın uluslararası sıralamada yerini yükseltmeye devam edeceği bir 2010 hedeflediklerini ifade eden Özince, bölgede yaygınlaşma çabalarının 2010'da biraz daha artacağını, şu anda Bakü şubesinin açılış hazırlıklarının sürdüğünü ve Kahire temsilciliğinin çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu belirtti.

Bölgede Ukrayna, Kazakistan ve Rusya'yı fırsatçı bir yaklaşımla araştırdıklarının altını çizen Özince, ''Buralarda çok ciddi bankacılık sektörü problemleri yaşanıyor. O ülkelerde uygun bir şans elde edersek oralara bankacılık amaçlı gidebiliriz. Bir kuruluşa yetki verdik. O da bizim adımıza araştırma yapıyor. Irak'ta barış olmasını ben şahsen çok arzu ediyorum. Irak'ın Türk bankacılık sektörü açısından potansiyeli yüksek bir ekonomi ve ülke olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Ersin Özince, 2009 ve 2010'da İş Bankası'nın yavaş da olsa piyasa payını artırmaya devam etmesini öngördüğünü, 2011'de bin 300 şubeye ulaşmayı hedeflediklerini, her yıl açtıkları 100 civarındaki şubeyle bine yakın kişiyi işe aldıklarını, yeni ve devam eden yatırımlarla her yıl yıl 200-300 milyon lira civarında yatırımlarının söz konusu olduğunu, bundan sonraki dönemde de bu ivmenin sürmesini beklediklerini söyledi.
 

''İştirakçilik, bankacılık odaklı olmamızı etkilemiyor''

İştirakçiliğin halen bankanın işlerinden biri olduğunun altını çizen Özince, şöyle devam etti:

'Hiç tereddütsüz iştirakçiliği günün gerekleri ve kuralları doğrultusunda yapmalıyız. Sanki bankacılıkta iştirakçilik sakıncalı işmiş gibi değerlendirmeler yapıldı. Dendi ki (bankacı sanayicilik yapmasın). Fakat bugün hep beraber gördüğümüz gibi tersini herkes yaptı. (Sanayiciler bankacılık yapsın, bankacılar sanayicilik yapmasın, bankacılar iştirakçilik yapmasın). Mesele böyle genellemelerle ifade edilecek husus değil. Konu, bankalar bankacılığa odaklı olsun, sermayelerini güçlerini bu işe ayırsın, banka ile iştirakleri arasındaki kol boyu mesafe de rekabeti olumsuz etkilemesin. Önemli olan bu prensipleri uygulamaktır. İş Bankası, son 10 yıl içinde 80 civarındaki doğrudan iştirakini 2008 sonu itibariyle 30'a indirdi. 2001 krizinden hemen sonra 2002 sonunda İş Bankası'nın aktifi içinde iştiraklerin payı yüzde 12 idi. Bugün yüzde 3 seviyesinde. İş Bankası'nın iştirakçiliği ülke yararına, ülke ekonomisinin yararına. İştiraklerimizin mevcut seviyesi bizim bankacılık ve finans sektörü odaklı olmamızı etkilemiyor. Bankacılıkta yeterince sermaye gücüne ve serbest sermayeye sahibiz. İştiraklerimiz bilakis kriz dönemlerinde bize ciddi sinerji yaratıyor. İştirak kurmayız veya satın almayız diye de peşin hükmümüz yok.''
 

''Holding yapılanması yararlı olur''

Özince, önümüzdeki dönemlerde banka ve iştiraklerinin bir holding çatısı altında toplanıp toplanmayacağına ilişkin de bunu çok yakın bir gelecekte bu yıl veya önümüzdeki yıl olası görmediğini belirterek, şunları kaydetti:

''Böyle bir olasılığı, buna benzer yeniden yapılanmalar yapmış birçok örneği inceleyerek biz de değerlendirdik. Geçmiş yıllarda bu konuda danışman şirketlerle de çalıştık. Benim bir İş Bankası yöneticisi olarak böyle bir yapılanmanın yararlı olabileceği düşüncem var. Ama tabii bu konunun takdiri, kararı bankanın hissedarlarına ait. Bu, banka genel kurulunda alınacak bir karar. Bunun ortak değerini gözeterek yapmak lazım. Bunda piyasa koşulları, ortaya çıkarılacak yapı çok önemlidir.

Bu konuda biz banka icra organı olarak her türlü hazırlığı yaptık. Hissedarlarımız böyle bir karar almaya kalkıştığında banka hiçbir şekilde olumsuz etkilenmez. Bunda da en önemli unsur etkilenmeme... İştirakler holding çatısı altında toplansa veya banka holdingin bir parçası olsa, her nasıl formüle ederseniz edin önemli olan sermayenin yetip yetmemesidir. Banka bunu ödenmiş sermayesi, serbest sermayesiyle yaptığında mevcut bilançosunu gayet rahatlıkla sürdürebilir, büyütmeye devam edebilir. Ben şahsen, Ersin Özince olarak bunu yapan kuruluşların yurt dışında hemen tamamının başarılı olduğunu söyleyebilirim. İş Bankası Grubu'nun da böyle bir amaçlamasının yararlı olacağı kanaatindeyim. Ama tabii ki bu, bankanın ilgili organlarının takdiridir.''


"Kürt açılımı"

Ersin Özince, ''Kürt açılımı'na ilişkin de banka olarak karlılık veya ortamın farklılığı, bankacılık imkanları veya sosyal ve siyasi ortamın olumsuzlukları nedeniyle piyasalardan hiç çekilmediklerini, politikalarının tam tersine olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan vatandaşların büyük ilgisiyle karşılaştıklarını vurgulayan Özince, şunları kaydetti:
''Bizim teröre maruz kalan bölgede kılımıza halel gelmemiştir. O kadar yıldır araçlarımız para taşımıştır, neredeyse hiçbir vukuat olmamıştır. Hatta o yörede yaşanan tedhiş olaylarında şubelerimiz zarar görmüş, ama bir tek lira para kaybolmamıştır. İster Kürt, ister Arap, ister diğerleri olsun bütün vatandaşlarımız İş Bankası'na karşı bir Cumhuriyet müessesi olarak her zaman inancını korumuştur. Bizim Doğu, Güneydoğu'daki pazar payımız İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizden oransal olarak iki katıdır.
Doğu ve Güneydoğu'da ağırlıklı olarak yapılması gereken işler ve yatırımlar olduğunu kabul ediyorum. Fakat bunları yalnız o yöreyle sınırlı görmemek lazım. Batı bölgelerinde, Karadeniz sahilinde, Trakya'da dahi maalesef imkanların, altyapının zayıf olduğu, eğitim, öğretim, sağlık hizmetlerinin çok zayıf olduğu yerler var. Benim öğrencilik yıllarımda Türkiye sağ-sol kavgaları içinde çok hırpalandı. Biz o yıllarda Türkiye'nin uçurumun eşiğine geldiğini sanırdık. Bugün onların hepsi geride kalmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin, geçmişte yaşadığı demokratik kesintileri, sağ-sol kavgalarını, komşularıyla yaşadığı olumsuzlukları nasıl aştıysa, şu anda milliyetler arasındaki farklılıklar nedeniyle konu edilen sorunları da fazlasıyla aşacağı kanaatindeyim.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler