Kadına yönelik şiddetle mücadele

KESK Kadın Sekreterliği'nden, ''Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'' nedeniyle yapılan açıklamada, ''Kadına yönelik şiddetin her türlüsüne 'hayır' diyoruz'' denildi.

Yayınlanma: 24.11.2008 - 09:47
Abone Ol google-news

''KESK'li kadınlar'' adına yapılan yazılı açıklamada, tıpkı dünyada olduğu gibi Türkiye'de de nüfusun yarısını oluşturan kadınların fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik, kültürel, hukuksal şiddetin mağduru olduğu vurgulandı.

Kadınların namus ve töre adına öldürüldüğüne ve intihara zorlandığına işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:

''Biz KESK'li kadınlar, kadına yönelik şiddetin her türlüsüne 'hayır' diyoruz. Devleti bu konuda gerekli duyarlılığı göstermesi ve gereken tüm düzenlemeleri yapması için uyarıyoruz. Devletin görevi sözde genelgeler çıkartmak değil, sadece namus değil töre cinayetini de kınamak, sadece sokakta değil ev içindeki şiddetle de mücadele etmek, kısacası toplumun tüm yapısına sirayet etmiş şiddeti tamamen ortadan kaldırmaktır.''


Hak-İş'den kadınlara destek

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, ''Kadına yönelik şiddet, herkesin görev üstlenmesi ve işbirliği yapması gereken bir mücadele alanıdır'' dedi.

Uslu, ''25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'' nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, kadına yönelik şiddetin bugün dünyanın hemen her bölgesinde, sınır, milliyet, din ve sınıf farkı gözetmeksizin yaşanan ve son bulması için çaba sarf edilen önemli sorunlardan birini oluşturduğunu ifade etti.

Araştırmaların, dünyada her üç kadından birinin hayatının bir döneminde şiddete maruz kaldığını ortaya koyduğunu belirten Uslu, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin, hala toplumun önemli bir kesimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen, acil önlemler alınmasını gerektiren bir sorun niteliğini koruduğunu kaydetti.

Hak-İş olarak, kadına yönelik şiddetin ayrımcılıktan beslendiğine ve ayrımcılığı güçlendirdiğine inandıkları belirten Uslu, kadına yönelik şiddeti sadece fiziksel acı olarak görmediklerini, kadını toplumsal hayatın çeşitli kademelerinden dışlayan duygusal, ekonomik, sosyal ve siyasal eylemleri de şiddet olarak nitelendirdiklerini ifade etti. Kadına yönelik her türlü şiddetin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Hak-İş Genel Başkanı Uslu, şunları kaydetti:

''Hiçbir köhne anlayış, hiçbir korku ve vehim kadına karşı şiddetin mazereti olamaz. 'Doğal' ya da 'Kaçınılmaz', 'Kader' ya da 'Yazgı' olmayan, sadece hukuki önlemlerle ortadan kaldırılamayacak olan kadına yönelik şiddetin, nedenleri ve sonuçlarının açığa çıkartılması, şiddet kültürünün ve biçimlerinin irdelenmesi ve sorgulanması gerekmektedir. Son dönemlerde kriz bahanesiyle işten çıkarmalarda bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Toplu işten çıkarmalarda kadınlara öncelik verildiği gerçeğini geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerden biliyoruz. Toplumsal algı ve davranış biçimimizin bir tezahürü olan bu uygulamayı da kadına yönelik bir şiddet türü olarak değerlendiriyoruz. Kriz riskine karşı alınacak önlemler formüle edilirken pozitif ayrımcılık yapılarak, kadınların özel olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Kadına yönelik şiddet, herkesin görev üstlenmesi ve işbirliği yapması gereken bir mücadele alanıdır.''

 

BM çatışma bölgelerinde şiddet gören kadınları savundu

BM, çatışma bölgelerinde kadınlara yönelik şiddeti ve ülkelerin suçluları bulup cezalandırma konusunda "pasif kalmasını" kınadı.

BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Navi Pillay, "25 Kasım Şiddete Maruz Kalan Kadınlar Günü" dolayısıyla yayımlanan bildiride, "Dünya genelinde kadınlara yönelik şiddetin halen ciddi bir sorun olduğunu" belirtti.

Çatışma bölgelerinde şiddetin yerleşik olduğunu ifade eden Pillay, özellikle Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusunda durumun "çok daha ürkütücü" olduğuna, burada son 10 yılda yüz binlerce kadının tecavüze uğradığına, dövüldüğüne, köle olarak kullanıldığına, öldürüldüğüne ve bunları yapanların cezalandırılmadığına dikkati çekti.

Güney Afrikalı Pillay, kadınların yüzlerce ülkede sadece çatışma bölgelerinde değil, günlük hayatta da şiddete maruz kaldığını, bu ülkelerde kadınların halen ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünü de vurguladı.

Pillay, bazı toplumlarda erkeklerin eşlerini veya kızlarını dövdüklerinde, yaraladıklarında, bazı durumlardaysa öldürdüklerinde bunun hesabını mahkemede vermeyeceklerini bildiklerini belirtti.

Gebelik sırasında fiziksel ve cinsel şiddet sıklıkla düşüklere, jinekolojik sorunlara veya mide bağırsak sorunlarına ve çeşitli kronik ağrılara yol açıyor. Şiddete maruz kalan kadınların, hayatlarında en az bir kez intihar girişiminde bulunma riski diğer kadınlardan 4 kat fazla.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler