Kıbrıs, Kıbrıs...

Kıbrıs, Kıbrıs...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.02.2011 - 07:27

Tek taraflı tavizlere karşı çıkan Rauf Denktaş’ı çözümün engeli sayan, Rumların sorumluluğunu görmeden çözümsüzlüğün suçunu geçmiş Türk hükümetlerine yükleyen Başbakan’ın bu defa Kıbrıs Türk halkının tamamının gururunu incitecek sözler söylemesi çok yanlış olmuş, ölçüyü aşmış ve milli Kıbrıs davamıza zarar vermiştir. Bu sözler en çok Kıbrıslı Rumları ve destekleyicilerini sevindirmiştir.

Uluslararası ilişkilerde en eski kurallardan biri böl ve hükmet kuralıdır. Kıbrısta Rumların ve onları destekleyenlerin başından beri izledikleri politika Kıbrıslı Türklerle Türkiyenin arasını açmaya çalışmaktır.

Ne yazık ki, Rumlar uzlaşma yolunu seçmemişlerdir. Makarios Rumlara tek bir hedef göstermiştir:Uzun vadeli mücadele.İşte bu mücadelenin yöntemlerinden biri de böl ve hükmet yöntemidir.

1963 yılında Türklere saldıran Rumlar, onları yalnız devlet yönetiminden değil, evlerinden ve köylerinden de uzaklaştırmışlardı. Türkiye o zor koşullarda Kıbrıslı Türklere destek olmuş ve Kıbrısı daima bir milli dava olarak görmüştür. Bu Rumları ve destekleyicilerini çok rahatsız etmiştir.

Türkiye Kıbrıs Harekâtı

Rumlar 1974 yılının yazında Magosa yakınındaki Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerine saldırıp orada yaşayan bebeklerden yaşlılara kadar bütün Türkleri katletmişlerdi. Bu saldırılar Türkiyenin Kıbrıs Harekâtının anlamını ve değerini göstermeye yeter. Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu Türkiyenin Barış Harekâtını coşkuyla karşılamış ve Anavatan saydıkları Türkiyeye sarsılmaz bağlarla bağlanmışlardır.

Türkiyenin Kıbrıs Harekâtının iki temel hedefi vardı: Adadaki soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak ve Kuzey Kıbrısta demokratik bir yapının oluşumuna katkıda bulunmak. İki hedef de başarıyla gerçekleştirilmiştir. Kıbrıs Türk halkı demokratik devlet yapısına kavuşmuştur. Bugün Kuzey Kıbrısta adil seçimle gelmiş bir parlamento ve hükümet, özgür basın, tarafsız yargı, bağımsız sendikalar ve laik devlet düzeni vardır. KKTCde ölüm cezası hiç olmamıştır. Siyasi mahkûm yoktur.

Tutuklu gazeteci, öğretim üyesi, sendikacı, siyaset adamı ve subay bulunmamaktadır.

Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi KKTCde de sayıları çok az da olsa, aykırı görüşte olanlar çıkmıştır. Bunlar arasında, evvelce baskıcı sömürge yönetimine göstermedikleri tepkileri kendilerine güvenlik ve özgürlük getiren Türkiyeye gösterenlere rastlanmıştır. Ama bu aykırılıklar her zaman Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanmıştır.

Bu defa yapılan bir gösteride Türkiye aleyhinde hiçbir şekilde kabul edilemeyecek yakışıksız sözler söyleyen ve pankartlar açanların Türkiyeyle Kıbrıs Türkleri arasındaki güçlü bağları zedelemeye çalıştıkları açıktır. Türkiye şimdiye kadar bu oyunlara gelmemiştir.

Türkiye kendi olanaklarının çok sınırlı olduğu dönemlerde bile Kıbrıs Türklerine ihtiyacı olan katkıyı sağlamaktan kaçınmamıştı.

Otomatik telefon sistemi

Türkiye, haksız ambargolar altında yaşayan Kıbrıslı Türklerin, Rumların yaşam düzeyinin gerisinde bırakılmaması için bu katkıları başından beri severek yapmıştır.

Otomatik telefon sisteminin Türkiyeden önce Kıbrısa kurulmasının sebebi de buydu. Güney Kıbrısta asgari ücret 840, Yunanistanda 740, Türkiyede ise 380 Avrodur. O bakımdan Kıbrıslı Türklerin maaşlarını, geçim düzeylerini Türkiyeyle değil Rumlarla kıyaslamak daha doğrudur.

Dünyanın en zengin 16. ülkesi olan Türkiyede, izlenen yanlış politikaların sonucunda kamu çalışanlarının bütçeden aldıkları pay çağdaş ülkelerin çok gerisinde kalmışsa bunun sorumlusu Kıbrıs Türkleri değildir. Türkiyenin 2011 yılında bütçeden KKTCye hibe olarak vereceği miktar 430 milyon TLden ibarettir. Bunun 185 milyonu savunma, 175 milyonu altyapı projelerine ayrılmıştır.

Kamu sektörüne verilecek katkı ise kredidir ve sadece 375 milyon TLdir. Bu miktar Türkiyenin 2011 yılı bütçesinin kamu idareleri tahsisatının binde 1.3üdür.

Bu kadar mütevazı bir katkıyı abartmak, Kıbrıslı Türk devlet memurlarını besleme olarak nitelendirmek kaşıkla verip sapıyla göz çıkartmak gibi olmuştur. Tek taraflı tavizlere karşı çıkan Rauf Denktaşı çözümün engeli sayan, Rumların sorumluluğunu görmeden çözümsüzlüğün suçunu geçmiş Türk hükümetlerine yükleyen Başbakanın bu defa Kıbrıs Türk halkının tamamının gururunu incitecek sözler söylemesi çok yanlış olmuş, ölçüyü aşmış ve milli Kıbrıs davamıza zarar vermiştir. Bu sözler en çok Kıbrıslı Rumları ve destekleyicilerini sevindirmiştir.

Onur Öymen CHP Bursa Milletvekili


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon