Kıbrıs sorununda 2009 yılı
Kıbrıs'ta 2009, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmak amacıyla başlatılan müzakereler yılı oldu.
Lefkoşa ara bölgede 3 Eylül 2008'de müzakerelerin prosedürünü belirleyen ve 11 Eylül 2008'de de kapsamlı görüşmelere başlayan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, 14 Aralık 2009'a kadar 58 kez görüştü.
Liderler, yıl sonuna kadar bir görüşme daha yapacak. Başından beri yavaş giden ve ekim ayında liderlerin haftada iki kez görüşme kararıyla biraz hızlanan müzakereler, Ocak 2010'da BM merkezi yerine liderlerin evinde sürdürülecek. Kıbrıs Türk tarafı, 3 gün Hristofyas'ın, 3 gün de Talat'ın evinde tam gün yapılacak yoğunlaştırılmış "ev diplomasisinden" sonuç almayı hedefliyor. Buna göre görüşmeler, 11, 12, ve 13 Ocakta Hristofyas'ın evinde, ardından 18, 19 ve 20 Ocakta Talat'ın evinde olacak.
KKTC ve Kıbrıs Rum yönetimi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Toros ve Nikiforos askeri tatbikatlarını, 13 Ekimde karşılıklı olarak iptal ettiğini açıkladı.
İngiltere, 2004'te yaptığı, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması halinde, Adadaki iki üssünden şartlı toprak verme önerisini 10 Kasımda yineledi.
İlk tur 6 Ağustos'ta tamamlandı
Taraflar, ilk turu 40. görüşmeyle 6 Ağustosta tamamlanan müzakereler sonunda, üzerinde uzlaşılan ve uzlaşılamayan konuların tespit edildiği 30 ortak metin hazırladı.
Kıbrıs Rum tarafı, müzakerelerde herhangi bir takvim veya hakemlik olmasını kabul etmiyor. Kıbrıs Türk tarafı ise, müzakerelerin sonsuza dek devam edemeyeceğini belirterek, KKTC'de nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde sonuç alınmasını hedefliyor. Türk tarafı, ayrıca tarafların üzerinde uzlaşamadığı konularda BM'nin sürece aktif bir şekilde müdahil olmasını talep ediyor.
Görüşmelere, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer ile BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Taye Brook Zerihoun da katıldı. Downer ve Zerihoun, görüşmelere zaman zaman birden, zaman zaman da tek katıldı.
Müzakerelerin ilk turunda pozisyonlar ortaya konuldu
Müzakerelerin ilk turunda pozisyonlarını ortaya koyan taraflar, Lefkoşa ara bölgede görüşmelerde, Kıbrıs sorununu 6 ana başlık üzerinden görüştü. İlk turda taraflar arasında çok fazla derin görüş ayrılıkları olduğu görüldü.
Müzakerelerde sırasıyla, Yönetim ve Güç Paylaşımı; Mülkiyet; AB; Ekonomik Konular; Toprak ile Güvenlik ve Garantiler ana başlıkları ele alındı. Taraflar, tüm başlıkları görüştükten sonra, ilk turun son görüşmesinde, yeniden Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığına dönerek, bu başlık altındaki "Vatandaşlık, Yabancılar, Göç ve İltica" konusunu da ele aldı. Bu konu altında Rumlar, Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının durumunu gündeme getirdi.
Kıbrıs Rum yönetimi, "yerleşikler" olarak nitelediği Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının, "Türk Ordusunda yoğun bir askeri eğitimden geçirilmiş oldukları cihetle bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu" ileri sürüyor ve olası bir çözümde adadan ayrılmasını savunuyor. Kıbrıs Türk tarafı ise vatandaşları arasında ayrımcılığı kabul etmeyeceğini vurguluyor.
Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altında görüşülen federal yürütme, bu başlık altında ele alınan konularda hiçbir yakınlaşma sağlanamayan tek konu oldu.
Rum tarafı burada, başkan ve başkan yardımcısının tek liste üzerinden ve ağırlıklı oyla doğrudan halk tarafından seçilmesini öngören bir başkanlık sistemi önerirken, Kıbrıs Türk tarafı üyelerinin senato tarafından ve tek liste üzerinden ayrı ayrı çoğunlukla seçileceği, İsviçre modelindeki gibi bir başkanlık konseyi sistemi önerdi.
Ortak metin çalışması
Müzakerelerde, Kıbrıs Türk tarafının inisiyatifiyle, Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ile Ekonomik Konular başlıkları altında ele alınan tüm konularda ortak metin çalışması yapıldı. Bu üç başlıkta, uzlaşılan konular ve üzerinde daha fazla tartışmaya ihtiyaç duyulan konular tespit edilerek, toplam 30 ortak metin hazırlandı.
Taraflar, Mülkiyet, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler konularında herhangi bir yakınlaşma sağlayamadığı için, bu başlıklara ilişkin ortak metin çalışması yapılamadı.
Ortak metin çalışması, tarafların birbirlerinin pozisyonlarını doğru anlayıp anlamadığını tespit etmek ve ileride bu konulara dönüldüğünde konuların tam olarak hangi noktada bırakıldığını net bir şekilde görebilmek amacıyla yapıldı.
Birinci turda Kıbrıs Türk tarafı, yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı konusunda Annan planındaki formülasyonu önerirken, Rum tarafı herhangi bir öneri sunmadı.
"Anlaşma, AB'nin birincil hukuku olmalı"
Kıbrıs Türk, tarafı varılacak çözümün, AB hukuk sistemi içerisinde birincil hukuk haline getirilmesini talep etti. Kıbrıs Rum tarafı, kalıcı ayrıklıklara (derogasyonlar) karşı çıkarak, 10 no'lu Protokolün antlaşmanın hukuki güvenilirliğini sağlamada yeterli bir enstrüman olduğunu öne sürdü.
Taraflar, Toprak başlığını ele alırken, Kıbrıs Türk tarafının talebi üzerine harita konuşmadı. Kıbrıs Türk tarafı, muhtemel toprak ayarlamalarının iki kesimlilik ilkesine ve Kurucu Devletlerin toprak bütünlüğüne halel getirmeyecek şekilde yapılması ve ayrıca konunun insani boyutunun göz önünde bulundurulması, mümkün olan en az sayıda kişinin yerlerinden edilmesi gereğini ortaya koydu.
Kıbrıs Rum tarafı ise, olabildiğince çok Kıbrıslı Rum göçmenin toprak ayarlamalarına tabi olacak bölgelere geri dönüşüne imkan verilmesini ve böylece Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nde kalacak topraklara daha az Kıbrıslı Rumun geri dönmesini talep etti.
Türk tarafı, mevcut garanti sistemin olduğu gibi devamında ısrarlı olurken, Rum tarafı, AB üyeliğinin yeterince güvence sağladığını savunarak, garanti sisteminin "çağ dışı" olduğunu iddia etti.
Birinci turda, Güvenlik ve Garantiler başlığı görüşülürken, Kıbrıs Türk tarafı, 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarının devamının Kıbrıs Türk tarafı için hayati önem taşıdığını vurgulayarak, Garanti ve İttifak Antlaşmalarının Annan planında olduğu gibi yeni anlaşmaya uyarlanarak devam etmesini talep etti.
Rum tarafı, Kıbrıs'ın tümüyle askerlerden arındırılması ve bunun çok kısa sürecek geçiş dönemleri çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini de ifade etti.
İkinci tur 10 Eylül'de başladı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, müzakerelerin ikinci turu öncesinde 1 Eylülde KKTC'yi ziyaret ederek, Kıbrıs Türk tarafıyla genel değerlendirme yaptı. Verilen mesajlardan Kıbrıs Rum tarafının rahatsız olduğu gözlendi.
Müzakerelerin ikinci turu öncesinde geçiş gerginliği yaşandı ve 3 Eylülde başlaması planlanan ikinci tur görüşmeler bir hafta gecikmeli başladı.
2 Eylülde Güzelyurt'taki Ay. Mamas Kilisesinde ayin yapan Rumların, önceden planlanan prosedüre uymadan, resmi geçişlerin yapılmadığı Yeşilırmak Kapısından geçiş yapması engellendi. Bu durumu gerekçe gösteren Rum yönetimi, 3 Eylül görüşmesine katılmayacağını açıkladı.
Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmak amacıyla 11 Eylül 2008'de başlayan ve ilk turu 6 Ağustosta 40. görüşmeyle tamamlanan müzakerelerin ikinci turu 10 Eylülde başladı.
Yürütmede yeni öneri yapıldı
Müzakerelerin ikinci turu, "Yönetim ve Güç Paylaşımı" ana başlığı altındaki "yürütme" konusuyla başladı ve taraflar "Yürütme" konusundaki konusundaki farklılıklarını yakınlaştırmak için karşılıklı öneri sundu.
Kıbrıs Türk tarafı, "yürütme" konusunda yaptığı öneride, daha önce savunduğu İsviçre tipi "başkanlık konseyi"ni kısmen terk ederek ve dönüşümlü "başkanlık sistemi"ne dönerek; başkan ve başkan yardımcısının (cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısı) iki toplum vatandaşlarınca doğrudan seçilmesi yerine senato tarafından seçilmesi ve senato düzeyinde en az 3 tur seçim yapılması önerisinde bulundu.
Ortak oy pusulasıyla seçime gidilmesini de öneren Türk tarafı, kurulacak ortak devletin başkanı ve başkan yardımcısının belirlenmesiyle ilgili, "Başkan ve başkan yardımcısını, ait oldukları toplumlar seçer" biçimindeki düşüncesini değiştirerek, 1 Türk ve 1 Rumun yer alacağı "ortak oy pusulası" önerdi.
"Ortak oy pusulasının, oluşacak senatodaki senatörlere, başkan ve başkan yardımcısını belirlemek üzere sunulacağı" belirtildi.
Rum basını, Rum tarafının, "Türk tarafının, dönüşümlü başkanlığı güvence altına alan, başkan ve başkan yardımcısının seçilmesini senatoya havale eden" önerisini, "içinde boşluklar da bulunduğu ve siyasal istikrarsızlık ve anarşi doğmasının ön koşullarını yarattığı" gerekçesiyle kabul etmediğini duyurdu.
Türk tarafının "yürütme" konusunda yaptığı öneriye, KKTC'de iktidardaki Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve muhalefetteki Demokrat Parti karşı çıkıyor.
Kıbrıs Rum tarafı, başkan ve başkan yardımcısının halk tarafından seçilmesini savunuyor.
Mülkiyet
İkinci turda Mülkiyet konusunda kriterlerin belirlenmesi konusunda yapılan çalışmalarda ilerleme sağlandı. Ancak taraflar, mülkiyet sorununun çözümüne ilişkin tutumlarını korudu. Rum tarafı bu konuda, "taşınmaz mal konusunda ilk söz hakkının 'yasal' sahibe ait olması" ilkesini savunuyor.
Müzakerelerin ikinci turunda, liderlerin temsilcileri Özdil Nami ile Yorgos Yakovu liderlerden ayrı bir araya gelerek, heyetlerle birlikte konuları görüşmeyi sürdürdü.
İkinci turda Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, Ekonomi ana başlıkları ile "Vatandaşlık, Yabancılar, Göç ve Sığınma" konuları ele alındı.
Müzakerelerde ikinci aşamanın ardından "al-ver sürecine" geçilecek ve en son olarak da iki tarafın üzerinde uzlaştığı metin eş zamanlı referandumlara sunulacak. Ancak her konuda anlaşılmadan, hiçbir konuda anlaşılmış sayılmayacak.
Hedef Şubat ayında sonuç
Müzakereler başlarken, Kıbrıs Türk tarafının hedefi "2008 sonu çözüm"dü. Sonra Haziran 2009'daki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde çözüme ulaşmak hedeflendi. Müzakerelerdeki mevcut hızla buna ulaşmanın mümkün olmadığı görüldü.
Ardından müzakerelerden 2009 sonu veya 2010 başı sonuç almayı hedefleyen Kıbrıs Türk tarafı, şimdi Nisan 2010'da yapılacak cumhurbaşkanı seçimi öncesinde, şubat ayı ortalarına kadar olumlu bir sonuca ulaşmayı amaçlıyor. KKTC'deki seçim nedeniyle şubat ayı sonunda müzakerelere ara verilmesi bekleniyor.
KKTC seçimleri ve Ergenekon
KKTC'de 19 Nisanda yapılan erken genel seçimde iktidar değişti ve Ulusal Birlik Partisi (UBP), 5 yıllık muhalefet döneminin ardından, 50 sandalyeli mecliste 26 milletvekilliği kazanarak tek başına iktidara geldi. Seçimlerde ayrıca, meclisin yüzde 36'sı değişti.
Başbakan Derviş Eroğlu, her ne kadar müzakerelerde Cumhurbaşkanı Talat'ı desteklediklerini açıklasa da, zaman zaman Talat'ı müzakerelerde "taviz vermekle" eleştirdi.
KKTC seçimlerinin son haftasına, Türkiye'de başlatılan Ergenekon soruşturmasında gündeme gelen, "Ergenekon'un KKTC'yle bağlantısı" iddiaları damgasını vurdu. Dönemin Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Başsavcılıktan, 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkındaki Ergenekon'la ilgili iddiaların araştırılmasını istedi.
Denktaş, Soyer'in isteğini ciddiye almadığını açıklarken, Eroğlu, bunu "çirkin bir siyasi oyun" olarak niteledi ve "Asıl dava açması gereken benim" dedi. Seçimlerin ardından, Meclis'te, Türkiye'deki Ergenekon olaylarının KKTC'ye bağlantısını incelemek amacıyla Araştırma Komitesi kuruldu.
Kayıplar konusu
Kayıp Şahıslar Komitesinin, Türk ve Rum kayıpların akıbetini belirlemeye yönelik kazı ve kimliklerini DNA yoluyla tespit çalışmalarına 2009'da da devam etti.
Komitenin açıklamasına göre, yaklaşık 585 kayıp kişiye ulaşıldı, 196 kayıp kişi kimlik tespiti yapılarak ailelerine teslim edildi. Çalışmalar 2010 yılında da sürecek.
Rum katillerin, 13 Mayıs 1964'de otobüsle Larnaka'dan Dikelya İngiliz Üsler Bölgesindeki işlerine giderken Larnaka'nın Voroklini köyüne kaçırdığı ve kurşuna dizdikten sonra bir kuyuya attığı 11 Kıbrıslı Türk, 45 yıl sonra KKTC'de törenlerle toprağa verildi.
Yönetmenliğini Fevzi Tanpınar'ın yaptığı "Kayıp Otobüs" belgeseline de konu olan kayıp 11 Kıbrıslı Türkün kalıntıları, BM öncülüğünde, Türk ve Rum ortaklığında faaliyet gösteren Kayıp Şahıslar Komitesinin, Kıbrıs'taki kayıpları bularak mezardan çıkarma ve kimliklerini belirleme projesi çerçevesinde Ekim 2006'da bulunmuştu.
Petrol
Adadaki petrol gerginliği, geçen yıllar gibi yoğun olmasa da bu yıl da vardı. Kıbrıs açıklarında Güney Kıbrıs'ın sözde "münhasır ekonomik bölgesi" içinde Kıbrıs Rum yönetimi adına petrol araştırma çalışması yapan Panama bandıralı Norveç araştırma gemisine Türk savaş gemisince müdahale edildiği haberleri Rum basınında çıktı.
ABD'nin Güney Kıbrıs Büyükelçisinin 27 Mayısta yaptığı açıklamada, bir Amerikan şirketinin yakında petrol arama çalışmalarına başlayacağını duyurmasına KKTC tepki gösterdi ve KKTC Dışişleri Bakanlığı büyükelçiyi kınadı.
Rum tarafı, petrolle ilgili faaliyetlerini "egemenlik hakkını kullanma" olarak niteledi. KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Rum tarafına, petrol arama çalışmaları konusunda "Türkiye'ye meydan okumak akıllıca değil" uyarısı yaptı.
Yeşilırmak Kapısı
Adada yıl içinde en çok konuşulan konulardan biri de Yeşilırmak Kapısının açılması konusu oldu.
Kıbrıslı liderler, 26 Haziranda yaptıkları 34. görüşmede, Yeşilırmak Kapısının karşılıklı geçişlere açılması konusunda anlaştı. Bölgedeki yaklaşık 6 kilometrelik yolun yapımı içim ihaleye çıkılması kararlaştırıldı. Ancak henüz ihale duyurusu yapılmadı.
Diğer konular
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın, Rum yönetimi liderliğine daha fazla zaman ayırmak isteğiyle geçen aralık ayında istifa etmesiyle boşalan komünist AKEL Partisi Genel Sekreterliği görevine 21 Ocakta parti basın sözcüsü Andros Kiprianu seçildi.
Müzakereler devam ederken Kıbrıs Rum yönetimi, silahlanma faaliyetlerine de devam etti. Rum meclisi, Rusya'dan 115 milyon avroluk tank alımını öngören bütçeyi serbest bıraktı.
İngiliz Yüksek Mahkemesi, Kıbrıs Türk Hava Yollarının (KTHY) İngiltere'ye direkt uçuş talebini 29 Temmuzda reddetti.
The Elders Heyeti, 11 Eylül ve 8-9 Aralıkta adayı ziyaret ederek Talat ve Hristofyas'la görüştü.
Liderler, 15 Ekimde yaptıkları 45. görüşme öncesinde, müzakerelerin yapıldığı BM binasının bahçesine zeytin fidanı dikti. Liderlere Türk ve Rum sivil toplum örgütleri destek verdi.
Lefkoşa ara bölgede mayın temizleme faaliyetlerinde görevli bir kişi, 28 Ekimde mayın patlaması sonucu yaşamını yitirdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, yurt dışı temasları kapsamında, Türkiye dışında, İsveç, Fransa, ABD, İngiltere ve Finlandiya ve Brüksel'i ziyaret etti.
Rumlara 38 milyon 141 bin 600 sterlin tazminat ödedi
Kıbrıslı Rumların, 1974 öncesinde Kuzey Kıbrıs'ta kalan malları için, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonuna takas, tazminat ve iade için başvuruları artarak devam etti.
Kıbrıs sorununun temel noktalarından mülkiyet sorununa "iç hukuk" oluşturma amacıyla KKTC'de kurulan Taşınmaz Mal Komisyonuna, resmen faaliyete geçtiği 17 Mart 2006'dan 26 Kasım 2009'a kadar 437 Rum başvurdu.
Yabancıların da görev aldığı mahkeme statüsündeki komisyon, 26 Kasıma kadar başvuru dosyalarından 83'ünü karşılıklı anlaşmayla, dördünü de duruşma yoluyla sonuçlandırıldı. Ayrıca iki başvuru için takas ve tazminat, dört başvuru için iade ve tazminat kararı veren komisyon, bir başvuru için çözümden sonra iade ve bir başvuruda kısmi iade doğrultusunda karar verdi.
Komisyon, başvuranlara 26 Kasım 2009'a kadar, mallarının bedeli olarak 38 milyon 141 bin 600 sterlin tazminat ödedi.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!