Kılıçdaroğlu: Ben zenginleşmeyeceğim
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz halk için çalışırız. Biz cebimizi doldurmak için siyaset yapmıyoruz. Sakın unutmayın, siyasetçi zenginleşiyorsa halk fakirleşiyor demektir. Ben zenginleşmeyeceğim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisince Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingte yaptığı konuşmada, 76 milyon yurttaştan hiç kimseyi ötekileştirmeyeceklerini söyledi.
Kendilerine oy versin, vermesin tüm yurttaşları kucaklayacaklarını çünkü halkın partisi olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu hafta iki kaybımız oldu. Biri Berkin, biri Burak Can. İkisine de Allah rahmet eylesin dedik. Ailelerine de başsağlığı diliyoruz. Hiçbir yurttaşımızı ötekileştirmeden, ölenin arkasından konuşmadan ikisine de Allah rahmet eylesin diyoruz. İkisi de bizim çocuğumuz, ailelerini seviyoruz. İkisi de bizim acımız, onların acılarını paylaşıyoruz" diye konuştu.
"Bir polisin de atılan biber gazından ötürü yaşamını yitirdiğini" söyleyen Kılıçdaroğlu, Elazığ'a gidince hemşehrisi olan bu polisin ailesini ziyaret edeceğini söyledi. Bu polisin ailesine de başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, "Bu cinayetler olmadan önce halkımı uyardım, gelen kuvvetli duyumlar vardı, provokasyonlar olacaktı, insanlar yaşamını yitirecekti. Bakınız, Burak Can'ın yaşamı da öyle. Sokakta lambalar kesiliyor, elektrikler kesiliyor, kurşunlar sıkılıyor, 22 yaşındaki evladımız yaşamını yitiriyor. Ben şimdi soruyorum, o zata soruyorum. Senin görevin katilleri bulmak ve yargının önüne çıkarmaktır. Bunu yapmadığın müddetçe iki elim senin yakanda olacaktır" ifadelerini kullandı.
İstanbulluların barış içinde yaşamasını istediğini, yaşamlarını yollarda geçirmemesini dilediğini belirten Kılıçdaroğlu, herkesin istediği yere rahat ulaşması çabası ve arzusu içinde olduğunu, İstanbul'un ve Türkiye'nin kaderini değiştireceklerini, kul hakkını koruyan, yemeyen yedirmeyen, Türkiye'ye yeni bir yönetim ve siyaset anlayışını getireceklerini, bunun sözünü verdiğini kaydetti.
'Zenginleşmeyeceğim'
"İstanbul bizim, Türkiye bizim çünkü İstanbul Türkiye demek, Türkiye İstanbul demek. 81 ilden yurttaşımız burada yaşıyor" diyen Kılıçdaroğlu, güzel bir siyaset için, herkesin karnının doyduğu güzel bir Türkiye için mücadele vereceklerini, bunun için yola çıktıklarını, uzun olan bu yollarına devam edeceklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Diyorlar ki, 'CHP gelirse ne yapacak?' Buradan duymayan kulakların duyması için söylüyorum. Türkiye'ye ilk metroyu getiren parti CHP'dir. İstanbul, Ankara ve İzmir'de yurttaşlarımız metroya biniyorsa, onun temelini atan parti CHP'dir. İlk Halk Ekmek fabrikaları kuran parti CHP'dir. Halk Ekmek varsa onu yapan CHP'li belediyelerdir. İlk tercihli yol sistemini getiren CHP'li belediyelerdir. İlk kentsel dönüşümü yapan ama kentsel dönüşümü yaparken oradaki yurttaşları kendi varoşuna sürüp, oraya yandaşlarını getiren bir anlayış değil, orada kentsel dönüşümü yapan, oradaki yurttaşların orada yaşaması için her türlü kolaylığı sağlayan kentsel dönüşüm uygulamasını getiren de CHP'dir. İlk kez içtiğimiz suyu bedava halkına veren belediye CHP'li belediyedir. İlk kez çocuklara ilköğretimde bedava süt dağıtan belediye CHP'li belediyelerdir. Biz halk için çalışırız. Biz cebimizi doldurmak için siyaset yapmıyoruz. Sakın unutmayın, siyasetçi zenginleşiyorsa halk fakirleşiyor demektir. Ben zenginleşmeyeceğim. Bu sözü veriyorum. Halk zenginleşecek, halkın cebi para görecek. Ben hiçbir zaman yoksulluk edebiyatı yapmadım. Yok efendim, 'yırtık ayakkabıyla siyasete girmek' gibi bir söylemim de olmadı. Babam memurdu, 7 kardeştik. Üniversiteyi sadece ben okudum. Akşam evimizde bir tencere kaynardı. Çoluk çocuk hep beraber yerdik, mutlu bir hayatımız vardı. 1971'de kamuda görev aldım. 1971'den milletvekili oluncaya kadar Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı aylığın her ay en az iki katını aldım. Benim mal varlığım meydanda. Milletvekili olduğum gün internet siteme koydum. CHP Genel Başkanı olduğum gün partinin internet sitesine koydum. Kazandığım her kuruş, benim alın terimin karşılığıdır. Hiçbir zaman yırtık ayakkabı edebiyatı yapmadım."
'Herkese görev düşüyor'
Kılıçdaroğlu, "İnsanlar ölüyor, onun derdi 'yazık oldu seramiklere' diyor. Adam ölmüş, çocuklarımız ölmüş. Onun derdi ölüm değil, 'yazık oldu seramiklere, otobüs durağına' diyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul'un dünyanın en önemli metropollerinden biri olduğunu, Paris, Londra ve Tokyo ile yarışması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, İstanbul'un kaderini el birliğiyle, omuz omuza değiştireceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, İstanbul'un İstanbul'dan yönetileceğini, başkalarının yönetmeyeceğini, kentin talan edilmeyeceğini ve huzur içinde yaşanacağını vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 30 Mart'ta el ele, kol kola, omuz omuza, bir bayram ve şölen havası içinde sandığa gideceklerini belirterek, İstanbul'un ve Türkiye'nin kaderini el birliğiyle değiştireceklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun "Söz mü?" şeklindeki sorusuna kalabalık da "Söz" diye karşılık verdi. Kılıçdaroğlu, ancak sadece kendisinin, belediye başkan adaylarının çalışmasının yetmeyeceğini, ülkesini seven herkese görev düştüğünü belirtti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin her yerine gittiklerini dile getirerek, "Hakkari'ye de gidiyorum, Edirne'ye de Siirt'e de gidiyorum, Trabzon'a da, Çankırı'ya da gidiyorum, Çorum'a da Mardin'e de gidiyorum, Muğla'ya da. 81 ilde CHP var. Bir dönem diyorlardı 'Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diye. Şimdi bırakın Sivas'ın ötesini, Pekin'e de gidiyorum, Washington'a da Londra'ya da gidiyorum Paris'e de" ifadelerini kullandı.
Hükümetin, Türkiye'yi kendi içine kapattığını, bütün komşularıyla kavgalı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Mısır'a da biz gidiyoruz, Suriye'ye de Irak'a da İran'a da... Bütün komşularımızla iyi ilişki kuruyoruz. Neden? Çünkü biz yurtta barış, dünyada barışı istiyoruz. Hiçbir komşumuzla kavga etmek istemiyoruz. Suriye'de kan akıyor, Müslümanlar birbirini öldürüyor. Başbakanlık koltuğunda oturan bu adam, Türkiye'den silahları tırlarla gönderiyor. Kardeşine veriyor, 'Git kardeşini öldür' diyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman hiçbir hükümet, Müslüman dünyasında kan akmasına yol açacak hiçbir olayın içine girmemiştir. İlk kez bu hükümet Suriye'de dökülen Müslüman kanının temel sorumlusudur."
Kılıçdaroğlu, demokrasiye, özgürlüklere, insanların inançlarına, kimliklerine saygı duyduğunu ve bu saygının insan olmanın temel gereği olduğunu ifade ederek, hükümeti eleştirdiği için AKP'ye oy verenlerin eleştirileri üstüne almamasını istedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Ben sizi eleştirmiyorum. Size yalan söylediler. İktidara gelirken ne dediler? 'Oy verin yoksulluğu engelleyeceğiz, yolsuzluğu bitireceğiz, özgür bir Türkiye kuracağız, yasakları bitireceğiz' dediler. Vatandaş da oy verdi ama 17 Aralık, Şeb-i Arus, Mevlana'nın hakka yürüdüğü gün, Allah büyüktür ya, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı. İlk kez dünya tarihinde bir olay gerçekleşti. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğu bütün belgeleriyle ortaya çıktı. İlk kez Cumhuriyet tarihinde bir hükümet bir devleti soyuyordu. Hiç endişe etmeyin, Tayyip, Bilal'i ekmeğe göndermez, o pastayla besleniyor zaten. Her taraftan para fışkırıyor. Cepleri, ağızları, gözleri para dolu. 4 bakan, bir başçalan... Bu olay ortaya çıktıktan sonra ve bu konuşmalar kamuoyuna yansıdıktan sonra bir gerçek çıktı ortaya. Ben isterdim ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakanı, 'Yolsuzluğu kim yaparsa, nasıl yaparsa yapsın, sonuna kadar takipçisi olacağım. Oğlum bile olsa hesabını soracağım' deseydi, emin olun hiçbir eleştiri getirmeyecektim. Ama inkar etmeye kalktı. Diyor ki 'Ses kayıtları doğru değil'. 'Eğer bunlar doğru değilse, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın kayıtlarını yayımla' dedim. Yayımlayabilir mi? Çünkü yayımlasa, bunların doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmış olacak."
'Devlet sana kriptolu telefonu devletin işlerini konuş diye verdi'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 18 Nisan 2013'te MİT'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne koyduğu 3 sayfalık raporda, "Rıza Zarrab'la şu bakanlar arasında para, rüşvet ilişkisi var. Ortaya çıkarsa, hükümet yara alır, zor durumda kalır" denildiğini aktararak, "Şimdi ben AKP'ye oy veren değerli yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum: Yarın sandığa gideceksiniz. Şu soruyu kendinize sorun, bir ülkenin başbakanının önüne 'rüşvet var, yolsuzluk var, şu bakanların ismi var' diye not konuluyor. '17 Aralık'a kadar sen niye bekledin?' diye kendi vicdanına bir soru sor sevgili yurttaşım" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, kriptolu telefonların da dinlendiği açıklaması yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Yani doğru ama kriptoluyla konuşmuş. Yurttaşlarımın aklına şu soru geliyor: Bu kadar yolsuzluk olsa başbakan bu kadar rahat telefonla konuşur mu? Kriptoluyla konuşuyor, 'Kimse dinleyemez bizi' diyor. Devlet sana kriptolu telefonu devletin işlerini konuş diye verdi, oğlun malı götürsün diye vermedi" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Bu ses benim sesim değildir, ben konuşmadım" diyemediğini söyleyerek, şunları kaydetti: "Ahlak bizim için çok önemlidir diyen her yurttaşıma sesleniyorum. Hangi başbakanın oğlunun evinde 1 milyar dolar cash para olur? Hangi başbakanın oğlunun evinde bir gün para dağıt dağıt bitmez. Kul hakkı yiyenden hesap soracağız. Hesap sormazsam ben görevimi yapmamış olurum. Siz de görevinizi yapmamış olursunuz. Demokratik yollardan hesap sormanın tarihi 30 Mart. Size az önce bir başbakanın öyküsünü anlattım. Yırtık ayakkabıyla siyasete girip, dünyanın en zengin başbakanlarından birisi olan bir kişinin portresini çizdim. Gerçek hayat hikayesidir bu. Gerçekten yoksul bir aileden geliyor ama bugün dünyanın en zengin başbakanlarından birisi. Onun bir bakanı var, 24 saatte 2 kez doğruyu söyler. Geçen bir televizyon kanalında söylemiş: Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz' demiş. Peygamberimizin güzel bir hadisi var: İmanla yalan bir arada olamaz. Hele hele kul hakkı yiyorsanız, bu hiç olmaz. İster Papua Yeni Gine'ye gidin, ister Uganda'ya, ister Tokyo'ya gidin, ister Paris'e, ister Amerika'ya gidin, ister Kuzey Kutbu'na, yalancıdan başbakan olmaz, hırsızdan başbakan olmaz. Ayın 30'unda sandığa gideceğiz, elimizi vicdanımıza koyacağız. Türkiye'nin, siyasetin temizlenmesi için oy kullanmanızı istiyorum. Oyunuzu kullanın, Türkiye'yi kirlilikten arındırın, kul hakkı yiyenlerden hesap sorun, temiz siyasetin yolunu açın."
AKP'ye oy verenlere seslenen Kılıçdaroğlu, "Şimdi ben Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren saygıdeğer yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum: Siz hiç başka bir ülkenin vatandaşının rüşvetini alıp, devletin sırlarını satıp, 'Açığa çıkarsa ben senin önüne yatarım sana hiçbir şey olmaz' diyen bir bakan duydunuz mu, gördünüz mü? O nedenle ayın 30'unda sandığa giderken elimizi vicdanımıza koyacağız, öyle gideceğiz. Çocuklarımız için, geleceğimiz için, güzel Türkiye için, demokrasimiz için sandığa gideceğiz. Bizim görevimiz bu" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Berkin Elvan'ın cenaze törenine gidenlere "ölüsevici" dediğini ifade ettiği Egemen Bağış'ı da eleştirerek, "O da 3 seferde 1,5 milyon dolar götürmüş" dedi.
'Allah söyletiyor'
Siyasete girerken "Hangi koşullarda olursa olsun halka yalan söylemeyeceğim. 9 köyden kovsalar 10. köye gideceğim yine doğruları söylemeye devam edeceğim" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a yönelik sert eleştirilerini sürdürdü. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: "Ben doğruları söyleyince, o bana her türlü hakareti yapıyor. Yapsın. Umurumda değil. Adam yerine koymadıktan sonra, ne diyeyim ben ona? Rahmetli babamın bana söylediği bir şey vardı; 'Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur'. Eskişehir'de miting yapıyor. Vatandaşın birisi de diyor ki, 'Gideyim bakayım, bu adam malı götürmüş bakayım ne anlatacak? 7 sülale zengin ama hala konuşuyor. Çocukların yatak odalarından paralar fışkırıyor. Gideyim bakayım ne anlatıyor?' Gitmiş mitinge, bir bakmış, sağa sola cüzdan yok. Cüzdan yok ama korkudan 'Hırsız var' diye bağıramıyor. Bağırsa dayak yiyecek adam... O mitingte bir sürü laf etti benim için, küfürler etti. Hiç umurumda değil ama Allah'ın tuzağı var, Allah doğruyu söyletir. O mitingte kalktı, şu cümleyi kurdu: 'Sen benim evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde haramdan bahsedecek kalitede değilsin'. Yani diyor ki 'Ben çocuklarıma hiç helal lokma yedirmedim, sen niye haramdan bahsediyorsun' diyor. Allah söyletiyor değil mi?"
'Eleştiri özgürlüğü getireceğim'
Kemal Kılıçdaroğlu, iş adamlarına da şöyle seslendi: "CHP iktidarında bizi eleştirdiğin zaman, namus sözü, 'Beni eleştirdin' diye sana ertesi gün 3 tane vergi müfettişi göndermeyeceğim. Yüreğin yettiği kadar, arzu ettiğin kadar CHP'yi eleştirebilirsin. Eleştiri özgürlüğü getireceğim. Hiçbir iş adamına siyasi baskı kurmayacağım. Onlardan istediğim tek şey var, üretin, istihdam yaratın, ihracat yapın. Çalışın, kazanın ama her şey ahlak kuralları içinde olsun. Ahlakı yüceltmeliyiz. Adaleti yüceltmeliyiz. Bütün dinlerin, bütün inançların ortak paydası ahlaktır. Ahlak çok önemlidir. Adalet de çok önemlidir. Bir bilgin der ki; 'Adalet kutup yıldızı gibidir. Sabit durur ama bütün dünya onun etrafında döner'. Adalet bu kadar önemlidir. Adaleti yıpratmayacağız. O nedenle iş adamlarına sesleniyorum: Sizin önünüzdeki bütün engelleri kaldıracağız, yeter ki üretin. İşsizlikle mücadele edeceğiz, bize destek verin. Herkesin işi olsun, herkesin aşı olsun istiyorum. Bu ülkede hiç kimse işsiz kalmasın. İşsizlik bir toplumsal felakettir. İşsizlik toplumu çürütür. Herkes iş bulur, herkesin işi aşı olursa, o evde, o kentte, o ülkede huzur olur."
CHP iktidarında 'Yardımları kesecek, dolar yükselir, faizler yükselir' şeklinde iddiada bulunulduğunu da hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sözüm söz, namus sözü. Devleti saydam kılacağım. Her kuruşun hesabını vereceğim. Her kuruşun hesabını vermeyi namuslu görev kabul edeceğim. Vatandaşın borcunu ödemesi için önce vatandaşın zenginleşmesini sağlayacağım" diye konuştu.
Siyasetçinin zenginleştiği ülkede halkın fakirleşeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Halkın iktidarında, halk zenginleşecek. Esnaf gülecek. Çiftçi gülecek. Çiftçiye sözüm var. Gittim onlara, ziyaret ettim, onlarla konuştum. CHP'nin iktidarında mazotun litresi çiftçi için 1,5 lira olacak" dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Daha düne kadar başörtüsü üstünden siyaset yapılıyordu. İstanbul'dan sesleniyorum, sadece İstanbul değil, sadece Türkiye değil, tüm dünya duysun. İster başı açık, ister başı kapalı olsun bütün kadınların benim başımın üstünde yeri var. Türkiye'yi değiştireceğiz. Uygar bir Türkiye, birbirimize saygılı bir Türkiye. Birbirimizi sevdiğimiz bir Türkiye. Tanımasak bile sokakta bir vatandaşla karşılaştığımızda güler yüzle selam vereceğimiz bir Türkiye. Annelerin çocuklarını sabahleyin güler yüzle okula gönderdikleri bir Türkiye."
İstanbul'un sorunlarını çözmek için 5 yıl istediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül'ü, "Sorunları çözecek bir yiğidimiz var. Sorunları çözecek kararlı bir arkadaşımız var. Sorunları çözecek güçlü bir irade var. Nedir o iradenin adı?" diyerek anons etti. Kılıçdaroğlu, kürsünün bulunduğu platforma gelen Sarıgül'e mikrofonu bıraktı.
Sarıgül: Çare Kılıçdaroğlu
Mustafa Sarıgül ise Gaziosmanpaşa Camisi'ni işaret ederek, "1977 yılıydı. CHP'nin Şişli Gençlik Kolu başkanıydım. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Aytekin Kotil'di. Bu güzel camimizin temelini, dönemin ilçe başkanı Yusuf Kansak ile beraber atmıştık. Bugün tekrar Gaziosmanpaşa Meydanı'nda bulunmanın onurunu ve coşkusunu yaşıyoruz" dedi.
"Çare Sarıgül" şeklinde atılan sloganlar üzerine ise Sarıgül, "Çare Mustafa Sarıgül değil, çare Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, çare Cumhuriyet Halk Partisi" şeklinde karşılık verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Gaziosmanpaşa Belediyesi çalışanlarına da selam gönderen Sarıgül, "Hiçbir arkadaşımızın aşıyla ve işiyle oynamayız. Çünkü CHP olarak biz ocakları söndürmeye değil, ocakları tüttürmeye geliyoruz" diye konuştu.
Sarıgül mikrofonu Kılıçdaroğlu'na bırakırken, Kılıçdaroğlu ise katılımcılara "İstanbul'un sorunlarını Sarıgül çözer mi?" diye sordu. "Evet" yanıtını alan Kılıçdaroğlu, "Ben de inanıyorum. O bir İstanbul aşığı. Güzel bir İstanbul için" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini "Ayın 30'unda beraber sandığa gideceğiz. Bir şölen havasında gideceğiz. Kavga, dövüş etmeksizin gideceğiz. Hepimiz çalışacağız. Ülkemiz için, demokrasi için, özgürlükler için. Güçlü, bağımsız ve büyük Türkiye için gideceğiz. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız" diyerek tamamladı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza