Kirli Üçgen: Siyaset - Mafya - Ticaret, "Türkiye karanlıktan aydınlığa çıkamadı"

'Kirli Üçgen' yazı dizinin dokuzuncu sayısında, Türkiye gündemine bomba gibi düşen Susurluk Kazası'nda gün yüzüne çıkan kirli ilişkiler ele alındı.

Yayınlanma: 01.06.2021 - 04:00
Kirli Üçgen: Siyaset - Mafya - Ticaret,
Abone Ol google-news

Yazı dizinin bir önceki sayısına buradan ulaşabilirsiniz.

Türkiye gündemine 3 Kasım 1996 tarihinde bir kaza haberi bomba gibi düştü. Susurluk’ta bir Mercedes, benzin istasyonundan aniden çıkan bir kamyona arkadan çarpmıştı. Haberlerde ilk önce araçta bulunanlardan eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, Gonca Us ve DYP Urfa Milletvekili Sedat Bucak’ın adları geçti. Ardından Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us’la birlikte Mehmet Özbay adlı kişinin öldüğü açıklandı. Mehmet Özbay’ın gerçek kimliğini öğrenmek için çok beklemek gerekmedi. MİT Kontr-Terör Başkanı Mehmet Eymür’ün basına fısıldaması sonucu Mehmet Özbay’ın Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Bahçelievler Katliamı, Prof. Dr. Bedrettin Cömert’in öldürülmesi olayının sanığı Abdullah Çatlı olduğu ortaya çıktı.

Susurluk’taki olayın kaza mı yoksa kaza süsü verilmiş suikast mı olduğu da tartışmalı. Zira Balıkesir-Susurluk karayolu, havalimanı pisti olarak yapılmış, dört şeritli yolda böyle bir kazanın olması akıllarda soru işareti bırakıyordu. Akla yatkın gelmeyen bir başka unsur da direksiyonda pilot brövesi olan, helikopter, gemi, motosiklet kullanan ve ralli şoförü olacak kadar direksiyona hâkim Hüseyin Kocadağ’ın olması. Nitekim Susurluk Çetesi’nin üç numaralı esas oğlanı İbrahim Şahin ile tetikçi olarak kullanılan özel harekâtçı polis Ayhan Çarkın, olayın kaza değil suikast olduğunu mahkemede iddia etmişlerdi.

ÜÇ FARKLI KURUMÜÇ FARKLI RAPOR

Kısa aralıklarla kamuoyuna açıklanan üç ayrı Susurluk raporu karşılaştırıldığında olaylara ve ilişkilere üç kurumun da farklı yaklaştığı ortaya çıkıyor. Birbiriyle bağlantılı olaylardan bazılarının bir raporda detaylı bir şekilde yer alırken diğer raporda hiç ele alınmadığı görülüyor. Bu konuda en kapsamlı, en yansız raporu TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı görülüyor. 

Komisyonda görev alan 9 milletvekilinden 6’sının muhalefet şerhi koyduğu rapor, MİT ve Kutlu Savaş’ın raporuna oranla daha fazla olaylara ve bu olaylarla bağlantılı kişilere yer vermiş. 

Komisyonun Raporu: Meclis’te grubu bulunan partilere mensup 9 milletvekilinden oluşan Susurluk Araştırma Komisyonu’nun raporunda, Abdullah Çatlı’nın yurtiçindeki ve dışındaki faaliyetleri, Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması ve Tarık Ümit’in öldürülmesi olayı diğer iki rapora oranla çok geniş ele alınmış. Diğer iki raporda yer verilmeyen Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Alpaslan Pehlivanlı, Bahtiyar Aydın, Hulusi Sayın ve İsmail Selen’in öldürülmeleri, Mesut Yılmaz’a yapılan saldırı, Hurşit Han ve Kartal Demirağ olayı ile ilgili araştırmalar da bulunuyor. 

Sapanca’da meydana gelen faili meçhul olay da raporda yer almazken diğer iki raporda bilinçli bir şekilde pas geçilen Tuğgeneral Veli Küçük’ün ismi komisyon raporunda sıkça geçiyor ve Yeşil’le bağlantısına vurgu yapılıyor. Ancak tüm girişimlerine rağmen komisyon Küçük’ün ifadesine başvurmak konusunda Genelkurmay’dan gerekli izni almadığı için sadece Küçük’le ilgili iddialara raporda yer veriliyor.

SUSURLUK’UN ÇETE ALBÜMÜ

ABDULLAH ÇATLI

Asala’ya karşı mücadelede görev alması için Çatlı ile 22 Ekim 1983’te Paris’te temasa geçilir. MİT, ilk görüşmede görevi karşılıksız olarak kabul etme teklifine karşılık Çatlı da o dönemde hapiste bulunan Alparslan Türkeş ve Haluk Kırcı’nın da aralarında bulunduğu 12 MHP’linin salıverilmesi koşulunu öne sürer. ASALA’ya karşı bazı başarısız bombalama eylemlerini gerçekleştiren Çatlı, 24 Ekim 1984’te Paris’te uyuşturucu ticareti nedeni ile yakalanınca MİT’le irtibatı kesilir. Uyuşturucudan tutuklanan ve 1984 -1990 yılları arasında Fransa-İsviçre hapishanelerinde yatan Çatlı, İsviçre’nin Zug Cezaevi’nden kuşkulu bir şekilde kaçar. 

MİT’le ilişkisi kesilen ve 1990 yılında Türkiye’ye dönen Çatlı’yı bu kez de Mehmet Ağar’ın başında bulunduğu Emniyet Genel Müdürlüğü kullanmaya başlar. Kendisine sahte kimlik pasaport ve silah ruhsatı verilir. Tabii Ağar’ın imzasıyla. Ağar’ın ekibine girince Korkut Eken ve İbrahim Şahin’le birlikte çalışır. 

Çatlı’nın adı Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması, Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi, Tarık Ümit’in kaçırılıp sorgulanması ve Kürt iş insanlarının öldürülmesi olayına karıştı. Mehmet Ali Yaprak’ın genel seçimler öncesinde Ağar’a seçim harcamaları için 500 milyar lira verdiğini öğrenen Çatlı’nın ortağı Turgay Maraşlı, özel timci Ercan Ersoy ve Ayhan isimli polis memuruna Yaprak’ı kaçırttığı 3 milyon mark karşılığında bıraktığı, ayrıca Yaprak’ın sahibi bulunduğu Hidayet Turizm’den de 10 bin mark aldığı ancak bu paradan arkadaşlarının haberdar olmadığı, Kutlu Savaş’ın raporunda ayrıntılı yer alıyor. Ömer Lütfü Topal’ı öldüren Kalaşnikof’un koli bandına sarılı şarjörü üzerinde Çatlı’nın parmak izine rastlandı. Savaş’ın raporunda yer verilen bir iddiaya göre Topal’ın oğlu Murat Topal, Çatlı’ya 535 bin dolar öder. Tarık Ümit’in Çatlı ve özel harekâtçılar tarafından kaçırılarak sorgulandığı, ardından da öldürüldüğü de raporda var.

Abdullah Çatlı, bağlantılarını kullanarak Kocaeli mafyasından Hadi Özcan’la kaçak mazot işine de giriyor. 

SEDAT BUCAK

DYP Şanlıurfa Milletvekili. Susurluk’taki kazada otomobilden sağ çıkan tek isim. Siverek’te Bucak aşiretinin reisi olan Bucak’ın korucular adına örtülü ödenekten yüklü para kullandığı, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı yolunda iddialar var. Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesine adı karışan ve İstanbul polisi tarafından gözaltına alınan özel time mensup polisleri, koruma olarak yanına aldı. Abdullah Çatlı’yı gerçek kimliği ile bildiğini ve Siverek’te misafir ettiğini açıkladı. Gaziantepli iş insanı Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırıldıktan sonra Siverek’te Bucak evinde tutulduğu öne sürülüyor. Evinde ayrıca Sami Hoştan ve Haluk Kırcı’yı sakladığı TBMM ve Savaş’ın raporunda açıklanıyor.

MEHMET AĞAR

Çatlı’nın üzerinde çıkan yeşil pasaport ve silah ruhsatının Ağar’ın imzasıyla verildiği belirlendi. Topal öldürmekle suçlanan özel tim mensuplarını İstanbul polisinden isteyerek Ankara’ya getirtti ve Bucak’a koruma olarak verdi. Çatlı gibi yeşil pasaport verdiği uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz’ü operasyon sonucu ele geçiren İstanbul Emniyeti’ni arayarak serbest bırakılmasını sağladı. Mehmet Ali Yaprak ile Tarık Ümit’in kaçırılmasına adı karıştı. Kutlu Savaş’ın hazırladığı raporda Gaziantep’te uyuşturucu kaçakçısı Mehmet Ali Yaprak’tan seçim harcamaları için 500 milyar lira aldığı yazıldı. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Kutlu Savaş’ın raporunda örtülü ödenekten alınan parayla kayıp silahların Ertaç Tinar’dan alınması konusunda Ağar’ın onay verdiği ve Adalet Bakanı olduğu dönemde Ömer Lütfi Topal hakkında Kürtçülük dosyası açtırdığı açıklanıyor. Kürtçülük davasından sonra Ömer Lütfü Topal’ın hakkındaki soruşturmadan kurtulması için milyonlarca dolar haraç alındığı, akabinde de öldürüldüğü biliniyor.

Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken Azerbaycan’da darbe yapmaya bile yeltendiler. Bu işle de Abdullah Çatlı’yı görevlendirdiler. Ancak Cumhurbaşkanı Demirel durumdan haberdar olup Aliyev’i uyarınca çetenin darbe planı suya düşüyor.

İstabul’un rant paylaşımı için özel harekât polisleri ile Abdullah Çatlı ve Tarık Ümit’i kullanan Ağar, Güneydoğu’da da aynı işi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’a yaptırıyordu.

KORKUT EKEN

Korkut Eken, 1986 yılında Ankara, Gölbaşı’nda silah denemesi sırasında dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas ve MİT görevlisi Mehmet Eymür ile tanıştı. Hiram Abas, MİT’in, tıpkı CIA ve Mossad gibi operasyonel faaliyetler yapmasını istiyordu. Bu sebeple “özel elemanları” yetiştirmek için Korkut Eken’e teklif götürdü. Abas’ın isteği üzerine askeriyeden emekliliğini isteyen Eken, 1987’de MİT’te, daha sonra Kontrterör adını alacak, Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcılığı’na getirildi. MİT’in o dönem “özel adamı” olan Korkut Eken, yeraltı dünyasının birçok ismi ile bu görevde tanıştı. 

1988’deki MİT raporu nedeniyle Eymür, Hiram Abbas, MİT’ten ayrılınca Korkut Eken de MİT’den atıldı. İşsiz kalan Eymür’le birlikte Antalya’da ortak buz fabrikası açtı. Ancak ortaklık nedeniyle arası bozuldu ve kötü bir şekilde ortaklıktan ayrıldı.

Çiller başbakan olduktan sonra Emniyet Müdürü yaptığı Mehmet Ağar’ın çağrısıyla Özel Harekât Dairesi’ne eğitmen olarak girdi. Eğitim verdiği polisler dışında Korkut Eken’in eğittiği özel ekipteki isimler şöyle: Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Alaattin Çakıcı, Sami Hoştan, Sedat Peker ve Mehmet Gözen. 

Susurluk çetesi sanıklarıyla birlikte, cürüm işlemek üzere silahlı çete oluşturduğu, aranan sanığı yetkili makamlara bildirmediği, Susurluk kazası sonrası ortaya çıkan 20 kayıp UZİ ve 10 Beretta tabanca ve roketatarın İbrahim Şahin ile birlikte üzerine kayıtlı olduğu ve MİT’çi Tarık Ümit’in kaçırılarak öldürülmesi” suçlarından yargılandı. Son olarak Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’nın katlinden sorumlu tutuluyor.

TARIK ÜMİT

Dündar Kılıç’ın eski ortağı olan ve 80’li yıllarda Mehmet Eymür kanalıyla MİT’e istihbarat sağlayan Tarık Ümit, o yıllarda hem Eymür hem de Eymür’ün ekibinde olan Korkut Eken’le ilişki içindeydi. Ünlü MİT raporu krizinden sonra Eymür ve Eken’in teşkilattan ayrılıp Antalya’da ortak buz fabrikası kurması, ardından bozuşması üzerine Tarık Ümit’in MİT’le irtibatı kalmadı. Ancak 90’lı yılların başında  Mehmet Eymür’le ortakllığı sona eren ve Ağar’la çalışmaya başlayan Korkut Eken, ekibe Tarık Ümit’i de dahil etmişti. Tarık Ümit artık Mehmet Ağar ve ekibi için çalışıyordu. 

Ümit’in çete içindeki görevi sadece istihbarat sağlamakla sınırlı değildi. İnfazlara da katılmıştı. Ağar ekibine girdikten bir süre sonra ekip içinde Korkut Eken’le para paylaşımı konusunda sıkıntı yaşayınca Mehmet Eymür’le yeniden ilişkiye geçen ve Eymür’e çetenin yaptıkları konusunda bilgi aktaran Tarık Ümit, Savaş Buldan ve Fevzi Aslan’ın ödürülmelerinde kendisinin de bulunduğunu ifşa eden telefon kayıtları yayımlanmıştı. Ümit’in çift taraflı oynaması ve çete hakkında Eymür’e bilgi sızdırması sonunu da hazırladı. Bunu öğrenen Çatlı ve Eken, Ümit’i gözden çıkardı. Tarık Ümit’in ofisini arayan Korkut Eken, sekreterine “Tarık’a söyle bizi sattı, hesabını soracağız” dedi. Ümit’in bizzat Çatlı ve Haluk Kırcı tarafından sorgulanıp öldürüldüğü iddia edildi.

SAMİ HOŞTAN (ARNAVUT SAMİ): 

Çatlı’nın yakın dostu ve kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal’ın uyuşturucu kaçakçısı ortağı. Susurluk ekibinin finansörü. Tarık Ümit’in kaçırıldıktan sonra Hoştan’ın çiftliğinde sorgulandığı söyleniyor.

ÖZEL HAREKÂTÇI POLİSLER 

‘ŞAHİN İSİM VE ADRES VERİYORDU, BİZ DE GİDİP ÖLDÜRÜYORDUK...’ 

Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu. 

- Ziya Bandırmalıoğlu Bursa’da öldürüldü. 

- Ayhan Çarkın, sonradan bazıları çelişkili de olsa Susurluk Çetesi hakkında önemli ifşaalarda bulundu. Yaptıkları katliamlara ilişkin şunları söyledi: “Bu işin asıl sorumluları İbrahim Şahin ve Mehmet Ağar’dır. Şahin bize isim ve adres veriyordu, biz de gidip öldürüyorduk. Kaç tane cinayet işlediğimi hatırlamıyorum bile. Bin kişiyi öldürmüşümdür. Bazen arkadaşlarım sıkıyordu bazen ben. Ama ibrahim Şahin bize vatan görevi diyordu, yapıyorduk.”


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler