Kocası FETÖ'den ceza alan eski Vali'den açıklama
Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanan eşi eski Albay Temel Çetinkaya'nın FETÖ yapılanmasıyla arasında hiçbir bağ olmadığını belirtti.
Sinop'ta, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yargılanan Sinop eski Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın eşi Sinop Garnizon Komutan eski Yardımcısı Albay Temel Çetinkaya, mahkemece 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sinop'ta, darbe girişimi sırasında dönemin Sinop Valisi Yasemin Öçata Çetinkaya, 15 Temmuz sonrası görevden alınırken, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında eşi dönemin Sinop Garnizon Komutan eski Yardımcısı Albay Temel Çetinkaya, mahkemece tutuklanıp, cezaevine gönderilmişti.
Temel Çetinkaya'nın yargılanmasına dün devam edildi. Sinop Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasında Çetinkaya, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Çetinkaya, yargılandığı 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçundan ise beraat etti.
VALİ, EŞİ CEZA ALAN EŞİ HAKKINDA AÇIKLAMA YAPTI
Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya yazılı bir açıklama yaparak, eşinin "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan değil, cezanın, FETÖ'ye ‘’dolaylı olarak yardım ettiği’’ gerekçesiyle verildiğini ifade ederken, FETÖ yapılanmasıyla eşinin arasında hiçbir bağ olmadığını belirtti.
Çetinkaya, "Bu davanın hala bizlere yönelik kişisel husumeti bulunan bu kişinin baskısı altında olduğunun en büyük göstergesi 22 Eylül 2017’de adli kontrole bile gerek duyulmaksızın sadece yurt dışı yasağı konularak tahliye olan eşimin tahliye kararının, ilgili savcının itirazı üzerine, itiraz merciince bir saat içinde daha dosya ile ilgili itiraz dilekçesi dışında tekbir bilgi ya da belge dahi kendisine ulaşmadan bozulmasından bellidir" dedi.
"FETÖ İLE HAYATININ HİÇBİR DÖNEMİNDE EN UFAK BİR İLTİSAKI MEVCUT DEĞİL"
Yasemin Özata Çetinkaya'nın açıklaması şu şekilde:
"Eşim Temel ÇETİNKAYA ile ilgili Sinop Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 27 Kasım 2017 tarihli duruşmada verilen 6 yıllık hapis cezası kamuoyuna Fetö terör örgütü üyeliğinden verilmiş gibi duyurulmakla birlikte tam aksine, 16 ay boyunca süren yargılama sürecinde bu işin başımıza geldiği ilk günden beri ifade ettiğimiz şekliyle eşimin fetö terör örgütü ile hayatının hiçbir döneminde üyeliği bırakın en ufak bir iltisakının dahi olmadığı her şekilde ortaya konulmuş olup dosyada da bu suçla ilgili en ufak bir delil ya da tanık ifadesi dahi mevcut olmayıp bu karar bizim söylediklerimizin de tescilidir.
Zaten 16 ay önce eşim ilk tutuklandığında da fetö üyeliği şüphesi yada bu yöndeki bir delil vb. ile tutuklanmamış olup bu sürecin başlamasına sebep olan şey 15 Temmuz gecesi Jandarma Genel Komutanlığını ele geçiren darbeciler tarafından Sinop İl Jandarma Komutanlığına gönderilen 4 adet mesajın İlçelere iletilmiş olmasıdır. Ancak 16 ay boyunca devam eden yargılama boyunca mesajların çekilmesi ile eşimin hiçbir ilgisinin olmadığı, kendisi henüz Alay’a bile ulaşmadan, darbe girişiminden haberdar bile değilken, onun bilgisi ve talimatı dışında, yönergeleri gereğince yıldırım-harekat kodlu olmasından dolayı 10 dakika içinde kimseden talimat almaksızın gereğinin yapılması gerektiğini düşünen MEBS Şube Müdürü’nün (muhabere elektronik ve bilgi sistemleri) talimatı ile bu şube personelince çekildiği kamera kayıtları dahil her türlü delille ve tanık ifadeleri ile de açıklığa kavuşmuştur.
Hatta dosyadaki her türlü delil ve tanık ifadesi ile de artık netleştiği şekliyle; eşim o gece mesajların talimatı dışında çekildiğini öğrenir öğrenmez derhal mesajlara uyulmaması konusunda ilçelerin aranması, askeri birliklerden araç çıkmaması, birliklere yabancı araç alınmaması, kanunsuz bir eylemde bulunulmaması, dışarıya hiçbir olağanüstü görüntü verilmemesi şeklinde talimatını vererek daha Sn. Cumhurbaşkanımızın ve ilk askeri yetkili açıklaması olan 1. Ordu Komutanının bile açıklamasından önce saat 00.30’da İçişleri Bakanlığının talimatı üzerine darbe girişimine karşı alınacak önlemlerin görüşülüp kararlaştırılacağı kriz masası toplantımıza katılmış ve o gece darbe girişimine karşı koyduğu tavır ve sergilediği tutum sayesinde Sinop’ta hiçbir askerin darbe girişimi yönünde en ufak bir düşünceyi aklından dahi geçirmesine müsaade etmemiş, bilgisi dışında mesajların çekilmesi haricinde Sinop’ta başkaca bir vukuat da yaşanmamıştır. Bunun en büyük kanıtı, bu davada eşim ile birlikte kendi iradeleri ile mesajların çekilmesi talimatını veren diğer iki kişi dışında Sinop’ta yargılanan tek bir asker bile bulunmayışıdır.
Eşime verilen 6 yıllık hapis cezası işte maalesef ki; ‘’fetö terör örgütü üyesi olmadığı anlaşılmakla birlikte’’ denilerek ve kendisi ile hiçbir ilgisi olmadığı her şekilde kanıtlanan bu mesaj çekme işlemi nedeniyle, bu örgüte ‘’dolaylı olarak yardım ettiği’’ gerekçesiyle verilmiş ama karar basına silahlı terör örgütüne üye olmaktan verildi şeklinde duyurulmuştur. Bilindiği üzere daha ilk gün eşimin tamamen boş bir dosyayla tutuklanmasının telaşına düşen birileri tutuklamanın hemen ardından bu haksız ve hukuksuz tutuklamayı bir temele oturtabilmek adına eşim hakkında bir kamuoyu yaratmak amacıyla maalesef çok kirli bir kampanya yürütmüş, kasıtlı olarak ta en başından beri peşinen bizleri fetöcü, darbeci ilan etmiş bu amaçla yerel ve ulusal basındaki işbirlikçilerini kullanmışlardır. Bugün de bu cezanın veriliş şeklinin hilafında basının bu şekilde yanlış bilgilendirilmesindeki temel amaç en başından beri ellerindeki dosya ile bizi suçlayamadıkları şeyler konusunda basına verdikleri yanlış bilgilerle bizi kamuoyu nezdinde suçlu gösterme geleneğinin devamıdır. Bu şekilde kamuoyuna karşı hep ifade etmeye çalıştığımız, fetöcü olmadığımız yönündeki söylemlerimizi itibarsızlaştırmak, bu yönde kullandıkları işbirlikçilerini zor durumda bırakmamak gayretinden başka bir şey değildir.
Çünkü 15 Temmuz tarihli hain darbe girişiminin hemen sabahında bu kumpası bizlere karşı uygulamaya koyan kişi maalesef ki o günün kaos ortamını da çok iyi kullanarak daha o gece helikopterlerle halka ateş eden darbeciler bile yakalanmadan eşimi gözaltına almış ve bu haberi anında basına vererek bizleri baş fetöcüler ve azılı darbeciler olarak lanse etmişti. Eşimle ilgili suçlamalar tamamen gerçeğe aykırı şekilde sıkıyönetim komutanı olmaktan başlayarak, darbeci, vatan haini, fetöcü gibi sıfatlar kendisine yakıştırılarak yapıldı, hakkında anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmekten üç kez ağırlaştırılmış müebbet istendi ve bu suçlamalar nedeniyle tamamen haksız yere daha darbeden 10 gün sonra ordudan da ihraç edildi. Dolayısıyla o günlerden ve bu vahim suçlamalardan aslında bugün gelinen nokta bizler için bu süreçte ne kadar önemli bir yol aldığımızın göstergesi olup tabiki bu kararla ilgili işin aslını bu şekilde ifade ederken tamamen haksız ve hukuksuz şekilde verilen bu karara karşı da her türlü itiraz hakkımızı kullanarak en başından beri ifade ettiğimiz şekliyle eşimin beraati ile sonuçlanacağına yürekten inandığımız bu yoldaki mücadelemize pes etmeden devam edeceğiz.
Bizlere yönelik bu girişim tamamen bizlerle kişisel husumeti bulunan birisi tarafından ta en başından beri haksız ve hukuksuz olarak başlatılmış olup ve maalesef ki halen de o kişinin baskısı ile haksız ve hukuksuz olarak devam ettirilmektedir. Bu davanın hala bizlere yönelik kişisel husumeti bulunan bu kişinin baskısı altında olduğunun en büyük göstergesi 22 Eylül 2017’de adli kontrole bile gerek duyulmaksızın sadece yurt dışı yasağı konularak tahliye olan eşimin tahliye kararının, ilgili savcının itirazı üzerine, itiraz merciince bir saat içinde daha dosya ile ilgili itiraz dilekçesi dışında tekbir bilgi ya da belge dahi kendisine ulaşmadan bozulmasından bellidir. Yine bu bozma kararı üzerine eşimin tekrar tutuklanmasından sonra daha önce oy birliği ile tahliye kararı veren aynı mahkemenin, o günden beri eşimle igili el konulan dijital materyallere ait ‘’hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı’’ belirtilen siber raporları dışında dosyada başkaca hiçbir gelişme olmamasına karşın iki duruşma boyunca tahliye kararı veremeyip tutukluluğun devamı demesinden bellidir. Son olarak da verdikleri tahliye kararı sonrası 2 ay daha tutuklu kalmasının ardından yapılan 27 Kasım 2017 tarihli karar duruşmasında da sırf tahliye kararı vermemek için eşime verilebilecek cezaların hep en üst sınırdan verilmesi, kendisine yapılan tüm bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara rağmen 16 aydır ‘’vatan sağolsun’’dan başka bir şey demeyen eşime, iyi hal indirimi dahi uygulansa karar duruşmasında tahliye edilebilecekken, sırf tahliye etmeyip içerde tutmak adına iyi hal indiriminin bile çok görülmesinden, tahliye ettikleri günün üzerine 10 aylık bir tutukluluk ilavesi yapacak şekilde bir ceza vererek verdikleri ilk tahliye kararını tekrarlamamak konusunda gösterdikleri gayretten de bu baskı açıkça hissedilmektedir.
"BU KİŞİNİN ARTIK MASKESİ DÜŞMÜŞTÜR"
Bu iftirayı bize atarak bizleri bu duruma düşüren kişi kendisinden böyle bir davranışı her zaman için beklediğimiz birisi olup halen mensubu bulunduğu kendi kurumundaki mevcut konumunu da kullanarak başlattığı hukuksuzluğun devamı yönünde hiçbir şeyden geri durmayarak eşimle ilgili dosya hakkında yaratmaya çalıştığı algının, ortaya koyduğu mesnetsiz ve tamamen uydurma iddiaların aksine, bu mahkeme kararı ile dosyanın aslında ne olduğu açık ve net bir şekilde ortaya konulmuş ve bu kişinin maskesi de artık düşmüştür. Şu ana kadar gerek kendi kurumlarımızda gerekse adalet teşkilatında görüştüğümüz tüm yetkililerin bizlerle ilgili bir tereddütleri olmamasına karşın bu kişinin eşimle ilgili dosya konusunda neden olduğu bilgi kirliliğinden dolayı sürece müdahil olma konusunda verdikleri sınırlı katkının bundan böyle daha cesur bir şekilde ortaya konulacağı ve sürecin geri kalanını bu destekle daha rahat yürüteceğimiz ve daha hızlı yol alacağımıza yürekten inanıyor eşimin mağduriyetinin de en kısa zamanda giderileceğini umud ediyorum.
47 yıllık ömründe fetö terör örgütü ile kesişen tek bir saniyesi bile bulunmayan eşime her türlü sınır zorlanarak verilen ve terör örgütü üyeliğinden diye duyurulan bu ceza, eşimi zorla fetöcü gösterme konusunda ilk günden beri sergilenen gayretin bir sonucu olup 15 Temmuz 2016’dan beri fetö ile mücadelede Ülkemizin geldiği noktayı gözler önüne sermesi açısından da Ülkem adına duyduğum başka bir üzüntüdür.
Bu vesile ile eşim hakkında verilen bu mahkumiyet kararını bir son değil, uzun ve zorlu bir mücadelede sadece bir aşama olarak gördüğümü ifade ederken, tüm bu olanlar başımıza geldiği ilk günden beri kendimize olan güvenimiz, adalete olan inancımız ve Allah’ın doğrunun yanında olduğuna dair imanımızla dik durmaya ve bu işten tamamen aklanmış bir şekilde çıkarak hayatımıza ailecek kaldığımız yerden tekrar başlayacağımız günü beklemeye devam ettiğimizi belirtmek isterim.
Kamuoyuna saygılarımla duyurulur."
Hatta dosyadaki her türlü delil ve tanık ifadesi ile de artık netleştiği şekliyle; eşim o gece mesajların talimatı dışında çekildiğini öğrenir öğrenmez derhal mesajlara uyulmaması konusunda ilçelerin aranması, askeri birliklerden araç çıkmaması, birliklere yabancı araç alınmaması, kanunsuz bir eylemde bulunulmaması, dışarıya hiçbir olağanüstü görüntü verilmemesi şeklinde talimatını vererek daha Sn. Cumhurbaşkanımızın ve ilk askeri yetkili açıklaması olan 1. Ordu Komutanının bile açıklamasından önce saat 00.30’da İçişleri Bakanlığının talimatı üzerine darbe girişimine karşı alınacak önlemlerin görüşülüp kararlaştırılacağı kriz masası toplantımıza katılmış ve o gece darbe girişimine karşı koyduğu tavır ve sergilediği tutum sayesinde Sinop’ta hiçbir askerin darbe girişimi yönünde en ufak bir düşünceyi aklından dahi geçirmesine müsaade etmemiş, bilgisi dışında mesajların çekilmesi haricinde Sinop’ta başkaca bir vukuat da yaşanmamıştır. Bunun en büyük kanıtı, bu davada eşim ile birlikte kendi iradeleri ile mesajların çekilmesi talimatını veren diğer iki kişi dışında Sinop’ta yargılanan tek bir asker bile bulunmayışıdır.
Eşime verilen 6 yıllık hapis cezası işte maalesef ki; ‘’fetö terör örgütü üyesi olmadığı anlaşılmakla birlikte’’ denilerek ve kendisi ile hiçbir ilgisi olmadığı her şekilde kanıtlanan bu mesaj çekme işlemi nedeniyle, bu örgüte ‘’dolaylı olarak yardım ettiği’’ gerekçesiyle verilmiş ama karar basına silahlı terör örgütüne üye olmaktan verildi şeklinde duyurulmuştur. Bilindiği üzere daha ilk gün eşimin tamamen boş bir dosyayla tutuklanmasının telaşına düşen birileri tutuklamanın hemen ardından bu haksız ve hukuksuz tutuklamayı bir temele oturtabilmek adına eşim hakkında bir kamuoyu yaratmak amacıyla maalesef çok kirli bir kampanya yürütmüş, kasıtlı olarak ta en başından beri peşinen bizleri fetöcü, darbeci ilan etmiş bu amaçla yerel ve ulusal basındaki işbirlikçilerini kullanmışlardır. Bugün de bu cezanın veriliş şeklinin hilafında basının bu şekilde yanlış bilgilendirilmesindeki temel amaç en başından beri ellerindeki dosya ile bizi suçlayamadıkları şeyler konusunda basına verdikleri yanlış bilgilerle bizi kamuoyu nezdinde suçlu gösterme geleneğinin devamıdır. Bu şekilde kamuoyuna karşı hep ifade etmeye çalıştığımız, fetöcü olmadığımız yönündeki söylemlerimizi itibarsızlaştırmak, bu yönde kullandıkları işbirlikçilerini zor durumda bırakmamak gayretinden başka bir şey değildir.
Çünkü 15 Temmuz tarihli hain darbe girişiminin hemen sabahında bu kumpası bizlere karşı uygulamaya koyan kişi maalesef ki o günün kaos ortamını da çok iyi kullanarak daha o gece helikopterlerle halka ateş eden darbeciler bile yakalanmadan eşimi gözaltına almış ve bu haberi anında basına vererek bizleri baş fetöcüler ve azılı darbeciler olarak lanse etmişti. Eşimle ilgili suçlamalar tamamen gerçeğe aykırı şekilde sıkıyönetim komutanı olmaktan başlayarak, darbeci, vatan haini, fetöcü gibi sıfatlar kendisine yakıştırılarak yapıldı, hakkında anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmekten üç kez ağırlaştırılmış müebbet istendi ve bu suçlamalar nedeniyle tamamen haksız yere daha darbeden 10 gün sonra ordudan da ihraç edildi. Dolayısıyla o günlerden ve bu vahim suçlamalardan aslında bugün gelinen nokta bizler için bu süreçte ne kadar önemli bir yol aldığımızın göstergesi olup tabiki bu kararla ilgili işin aslını bu şekilde ifade ederken tamamen haksız ve hukuksuz şekilde verilen bu karara karşı da her türlü itiraz hakkımızı kullanarak en başından beri ifade ettiğimiz şekliyle eşimin beraati ile sonuçlanacağına yürekten inandığımız bu yoldaki mücadelemize pes etmeden devam edeceğiz.
Bizlere yönelik bu girişim tamamen bizlerle kişisel husumeti bulunan birisi tarafından ta en başından beri haksız ve hukuksuz olarak başlatılmış olup ve maalesef ki halen de o kişinin baskısı ile haksız ve hukuksuz olarak devam ettirilmektedir. Bu davanın hala bizlere yönelik kişisel husumeti bulunan bu kişinin baskısı altında olduğunun en büyük göstergesi 22 Eylül 2017’de adli kontrole bile gerek duyulmaksızın sadece yurt dışı yasağı konularak tahliye olan eşimin tahliye kararının, ilgili savcının itirazı üzerine, itiraz merciince bir saat içinde daha dosya ile ilgili itiraz dilekçesi dışında tekbir bilgi ya da belge dahi kendisine ulaşmadan bozulmasından bellidir. Yine bu bozma kararı üzerine eşimin tekrar tutuklanmasından sonra daha önce oy birliği ile tahliye kararı veren aynı mahkemenin, o günden beri eşimle igili el konulan dijital materyallere ait ‘’hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı’’ belirtilen siber raporları dışında dosyada başkaca hiçbir gelişme olmamasına karşın iki duruşma boyunca tahliye kararı veremeyip tutukluluğun devamı demesinden bellidir. Son olarak da verdikleri tahliye kararı sonrası 2 ay daha tutuklu kalmasının ardından yapılan 27 Kasım 2017 tarihli karar duruşmasında da sırf tahliye kararı vermemek için eşime verilebilecek cezaların hep en üst sınırdan verilmesi, kendisine yapılan tüm bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara rağmen 16 aydır ‘’vatan sağolsun’’dan başka bir şey demeyen eşime, iyi hal indirimi dahi uygulansa karar duruşmasında tahliye edilebilecekken, sırf tahliye etmeyip içerde tutmak adına iyi hal indiriminin bile çok görülmesinden, tahliye ettikleri günün üzerine 10 aylık bir tutukluluk ilavesi yapacak şekilde bir ceza vererek verdikleri ilk tahliye kararını tekrarlamamak konusunda gösterdikleri gayretten de bu baskı açıkça hissedilmektedir.
Bu iftirayı bize atarak bizleri bu duruma düşüren kişi kendisinden böyle bir davranışı her zaman için beklediğimiz birisi olup halen mensubu bulunduğu kendi kurumundaki mevcut konumunu da kullanarak başlattığı hukuksuzluğun devamı yönünde hiçbir şeyden geri durmayarak eşimle ilgili dosya hakkında yaratmaya çalıştığı algının, ortaya koyduğu mesnetsiz ve tamamen uydurma iddiaların aksine, bu mahkeme kararı ile dosyanın aslında ne olduğu açık ve net bir şekilde ortaya konulmuş ve bu kişinin maskesi de artık düşmüştür. Şu ana kadar gerek kendi kurumlarımızda gerekse adalet teşkilatında görüştüğümüz tüm yetkililerin bizlerle ilgili bir tereddütleri olmamasına karşın bu kişinin eşimle ilgili dosya konusunda neden olduğu bilgi kirliliğinden dolayı sürece müdahil olma konusunda verdikleri sınırlı katkının bundan böyle daha cesur bir şekilde ortaya konulacağı ve sürecin geri kalanını bu destekle daha rahat yürüteceğimiz ve daha hızlı yol alacağımıza yürekten inanıyor eşimin mağduriyetinin de en kısa zamanda giderileceğini umud ediyorum.
47 yıllık ömründe fetö terör örgütü ile kesişen tek bir saniyesi bile bulunmayan eşime her türlü sınır zorlanarak verilen ve terör örgütü üyeliğinden diye duyurulan bu ceza, eşimi zorla fetöcü gösterme konusunda ilk günden beri sergilenen gayretin bir sonucu olup 15 Temmuz 2016’dan beri fetö ile mücadelede Ülkemizin geldiği noktayı gözler önüne sermesi açısından da Ülkem adına duyduğum başka bir üzüntüdür.
Bu vesile ile eşim hakkında verilen bu mahkumiyet kararını bir son değil, uzun ve zorlu bir mücadelede sadece bir aşama olarak gördüğümü ifade ederken, tüm bu olanlar başımıza geldiği ilk günden beri kendimize olan güvenimiz, adalete olan inancımız ve Allah’ın doğrunun yanında olduğuna dair imanımızla dik durmaya ve bu işten tamamen aklanmış bir şekilde çıkarak hayatımıza ailecek kaldığımız yerden tekrar başlayacağımız günü beklemeye devam ettiğimizi belirtmek isterim.
Kamuoyuna saygılarımla duyurulur."
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!