Komplo Gölgesinde Muhalefet Olur mu?!..

Komplo Gölgesinde Muhalefet Olur mu?!..
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.05.2010 - 05:59

Yazacaklarımız çok, yerimiz dar: Eski yazılarımızın başlıklarından Türkiye’yi özetleyelim: “Çürüyüşten Çözülüşe”, “Hepimizin Unuttuğumuz Bir Şey Var: İnsan Olmak!...”, “Farkında mısınız? Tehlike Artık Her Yerde”, “Hükümetin Niteliği Sorunu”, “İslamcı Partinin Doğu Tercihi”, “Karşı Devrim Sürecinde Türkiye”, “Laik Cumhuriyete Meydan Okumak”, “Yeni Totalitarizm”, “Hedefte Türkiye Var!.. Türkiye!..”…….

Bu yazının pek çok başlığı var aslında: Toplu itibarsızlaştırma”, “Toplu gözaltı”, “Tutukluluk zinciri CHPye uzandı”, “Muhalefete büyük kıskaç”, “Sırada kim, kimler var?..”, “Boz-yap oyunu”, “Başkalaşımda son halka!”, “CHPnin sınavı”, “Onur yoksa, insan da yok gibi pek çok başlık.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın yaşadıklarını gelecek süreçlerde Türkiyede başka hiç kimsenin yaşamaması için önlem almak hepimizin, ama öncelikle bugünkü siyasal iktidarın görevidir. İnsan olmanın gereği olan ve devletin koruması altında olan haklar alanına karışmamak, o alanı korumak devletin öncelikli görevidir. Devlet; özel yaşamın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, konut dokunulmazlığı gibi temel haklar alanında ancak koruyucu düzenleme yapabilir; bu alana dokunamaz.

İnsan onuruna yakışır şekilde yaşamayı hak etmek için insan olmanın yeterli olduğunu unutur; birimiz, ikimiz üzerinden insan onuru hedef alındığında tepki göstermezsek insan olmanın gereklerinin ortadan kaldırılmasına katkı koymuş oluruz. Devlet bu işlevini yerine getiremediğinde hukuk devreye girer. İnsanın insan olmasından kaynaklanan en temel hakkının ihlal edildiği noktada hukuk vatandaşı değil, devletin vatandaşın hakkını koruyamayışını sorgular.

Ana muhalefet liderine kadar uzanan hukuksuzluk zincirinin halkaları rektörler, gazeteciler, ordu kurmayları, öğretim üyeleri, yargı mensupları, sivil toplum kanaat önderlerinden oluşuyor. Halkaya en güçlü muhalif ses olan Deniz Baykalın eklenmesi ile muhalefet üzerine kurulan baskı en yüksek zirveye ulaştırılmıştır. Zincirin burada noktalanacağını düşünmek safdillik olmaz mı?

Türkiyede bir süredir hukuk dışı bir sivil vesayet yönetimi ile ara rejim yaşanıyor. Demokrasi askıya alınmış durumda. Medyanın burada vebali çok büyük. Muhalefetin uzun süredir iktidardaymış gibi baskılanıp, iktidarın yolunun açılması sürecinde medya en büyük taşerondur. İktidarın yapamadıklarını sorgulayıp, muhalefetin yaptıklarını yansıtmak yerine; muhalefetteki CHPyi sorgulatarak, AKPnin yaptıklarını örtmeye çalışan bu yaklaşım, oyun bozulamazsa bundan böyle daha kolay sürdürülecektir.

Türkiye başkalaşmaktadır. Bunu görebilmek için Prof. Bernard Lewise ya da dış basının Türkiyede kansız iç savaş var uyarısına gerek yok. Türkiyede bunu görebilecek birikime sahip çok kişi var. CHP bu uyarıları Deniz Baykalın ağzından defalarca yaptığında medya bunları büyük başlıklarla yansıtmamış, küçük harflerle vermiştir. Aynı medyanın Deniz Baykal üzerinden insan onurunu hedef alan olay ve arkasından yaşanan istifa süreci ve alternatif adaylar konularına büyük harflerle birinci sayfadan gösterdiği ilgi çok anlamlıdır. Süreci doğru okumak isteyenlere asıl ipucu bunlardır.

Gazeteci Stephensin görüşünü aldığı Prof. Lewis; İran kendini laik bir cumhuriyete dönüştürürken, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan laik cumhuriyetin on yıl içinde İran İslam Cumhuriyetine daha fazla benzeyebileceğini söylemiş. Pek çok yazımızda altını çizdiğimizi ille yabancı birilerinden duymak istiyoruz. Stephens Türkiyede neler oluyor? başlıklı yazısını şöyle noktalamış: En önemlisi, İslamiyetteki Erdoğan tarzı, sosyal ve siyasi ihtirasları açısından görece olarak ılımlı kalmaya devam edecek mi, yoksa agresif ve radikal hale mi gelecek? Bu sorunun cevabını biliyor gibi davranmak yanlış olur. Bu olasılık hakkında kaygılanmamak ise delilik olur.

CHP, hakkındaki tüm eleştirel kampanyalara karşın, seçimde iktidar olabilecek bir ivme yakalamış; Deniz Baykal, dinin kullanılmasından rahatsız olan muhafazakâr, milli değerlere bağlı kesimlerin de artan desteğini almaya başlamıştır. AKP iktidarına son verecek yegâne güç, haklılığı ve tutarlı çizgisi ile halk tarafından giderek anlaşılan CHPdir. Tam bu süreçte ve CHPnin kurultayı öncesinde bir deprem yaratmak kimlerin işine yarar sorusu faili/failleri de ele verecektir.

Toplum vicdanı bu olayda en doğru biçimde işlemiştir. Deniz Baykal sadece CHP örgütünce değil, ona mesafeli duranlarca da samimi olarak sahiplenilmiştir. Burada toplum insanlık sınavını başarı ile vermiş ve insan onuru öncelenmiştir. İnsan haklarını koruyamayan siyasal iktidar sınıfta kalmıştır.

Komplo ile siyaset dışı bırakılmak istenen Deniz Baykalı savunmak, onun üzerinden yıpratılan değerlere sahip çıkmamak anlamına gelmiyor. Toplum bunları ayırt edebilmiştir. Kişi olarak parlak bir karnesi olan Deniz Baykala kendilerinin ahlakı sorgulanması gerekenlerce ahlak bilgisinden zayıf not vererek sınıfta bırakma girişiminin ters tepmesi, Türkiye açısından önemlidir.


Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN CHP PM Üyesi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon