Köşkte raporlar konuştu

Cumhurbaşkanı Gül'den "Özel İstihdam Büroları'yla" ilgili yasayı veto etmesini isteyen sendikalar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e "sistemin eksiklikleri ve neden olmayacağıyla" ilgili çarpıcı ayrıntıların bulunduğu raporlar sundu.

Köşkte raporlar konuştu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.07.2009 - 14:23

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ziyaretinde "Özel İstihdam Bürolarının Mesleki Faaliyet Olarak Geçici İş İlişkisi Kurabilmesi"yle ilgili hazırladıkları raporları sundu. Hak-İş'in raporunda AB ülkelerinde geçici işçi uygulamalarının kurallı ve hedeflere uygun hazırlandığına dikkat çekilerek, Türkiye'nin işsizlik ve istihdam yaratamama sorununa yönelik entegre ve çok boyutlu bir yaklaşımla hazırlanmış bir istihdam stratejisinin bulunmadığına işaret edildi. DİSK'in raporunda ise söz konusu kanunda, AB direktiflerinin koruyucu hükümlerine yer verilmediğine dikkat çekildi.

Ödünç iş ilişkisinin mesleki faaliyet olarak yürütülmesini düzenleyen 181 sayılı ILO sözleşmesinin Türkiye tarafından henüz onaylanmadığının belirtildiği DİSK'in raporunda, birçok ILO sözleşmesine ilişkin düzenlemeyi on yıllardır hayata geçirmeyen hükümetin, işveren tarafının ısrarı ile bu düzenlemeyi öne almasının kabul edilemeyeceği ifade edildi.
 

'Başka düzenlemeler de yapılmalı'

Hak-İş Başkanı Salim Uslu'nun dünyadaki ve AB'deki örneklere yer verdiği raporda, özel istihdam bürolarının mesleki faaliyet olarak geçici iş ilişkisi düzenlenirken, birlikte ele alınması gereken önemli noktalar bulunduğuna dikkat çekildi. Raporda birlikte ele alınması gereken noktalar şöyle sıralandı: Sosyal koruma sisteminin herkes için kurulması ve güçlendirilmesi, ulusal istihdam stratejisinin hazırlanması, iş kanunun aksayan yönlerinin revize edilmesi ve sendikal örgütlenmenin önünün açılması, TİS kapsamının genişletilmesi gerektiği vurgulandı.

'Çalışma yaşamındaki sorunlar daha da derinleşecek'

Hak-İş'in raporunda Türkiye'nin işsizlik ve istihdam yaratamama sorununa yönelik entegre ve çok boyutlu bir yaklaşımla hazırlanmış bir istihdam stratejisinin bulunmadığına işaret edilerek, "sosyal koruma sitemleri geliştirilmemişken, iş kanununun uygulanması tam olarak sağlanamamışken, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller dururken, toplu iş sözleşmelerinin kapsamı AB ülkelerine kıyasla sınırlıyken gelişigüzel şekilde, oldubittiye getirilerek yapılan bu düzenleme iş piyasasında bir kaos yaşanmasına neden olacak, işsizlik ve beraberindeki sorunların, çalışma hayatında yaşanacak sorunlarla birlikte daha da derinleşmesine neden olacaktır" denildi.

AB ülkelerinde işgücü piyasasını düzenlemeye yönelik araçlar AB İstihdam Strateji kapsamında istihdam ilişkilerindeki gelişme trendlerini dikkate alarak kurallı ve hedeflere yönelik hazırlandığını belirten raporda şu bilgilere yer verildi: "1997 yılında yüzde 60.7 olan istihdam oranı 2006'da 64.4 oldu. 1997 yılında yüzde 15.9 olan yarı zamanlı çalışma oranı, 2006 yılında 18.1'e çıktı. 1997 yılında 11.4 olan geçici sözleşme oranının 2006'da 14.3'e çıktı. Geçici çalışma şeklinin görüldüğü ülkelerde sendikalaşma oranı ne olursa olsun toplu iş sözleşmelerinin kapsam oranları oldukça geniştir. Türkiye'de toplu iş sözleşmelerinin kapsamı genişletilmeden, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadan geçici çalışmanın uygulamaya geçilmesi büyük bir istismar ve sosyal adaletsizlik yaratacaktır."

'Kanunda AB direktifindeki koruma tedbiri yok'

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi'nin "Özel İstihdam Büroları'nın Mesleki Faaliyet Olarak Geçici İş İlişkisi Kurabilmesi" Hakkında Kanun değişikliğine ilişkin görüşlerini sunduğu raporda, AKP İktidarının sosyal tarafların, yargının ve akademik çevrelerin tartışmasında kaçırdığı düzenlemenin gerekçesinde yer alan "22 Ekim 2008 tarihli AB direktifine uyum" noktasında bile birçok eksiklikleri bulunduğuna dikkat çekildi. Kanunun, AB'nin "Geçici İstihdam Büroları / Temporary Agency Work Directive)"na ilişkin 2008/104 sayılı direktifine uyum gerekçesine aykırı olduğu vurgulandı. AB düzeyinde asgari standartlar getirmeyi amaçlayan Yönerge tasarısının 2002 yılından beri görüşülmekte olduğu ve Yönerge'nin 22 Ekim 2008 tarihinde "Geçici İstihdam Büroları / Temporary Agency Work Directive" adı ile kabul edildiği vurgulandı. Yönergeye göre, mesleki faaliyet olarak geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan bir işçinin, aynı firmada benzer bir işi yapan sürekli bir işçiden daha düşük koşullarla (çalışma süresi, istirahat süreleri, tatiller, ücret, vs. bakımından) çalıştırılamayacağı yönünde bir düzenleme olduğu belirtildi. Raporda, Yönergenin ana başlıkları arasında, kapsam, tanımlar (son derece önemli), kısıtlamalar ve yasaklamalar, eşit muamele ilkesi, istihdama, ortak alanlara ve mesleki eğitime ulaşım, özel istihdam büroları işçilerinin temsil edilmesi, işçi temsilcilerinin bilgilendirilmesi, asgari gereklilikler ve cezalar yer aldığı vurgulanıp, Yönergenin bu koruyucu hükümlerinin Kanunun gerekçesinde yer almasına rağmen Kanunda yer almadığına değinildi.
 

'Böyle bir düzenlemenin yasalaşması kabul edilemez'

Ödünç (geçici) iş ilişkisinin mesleki faaliyet olarak yürütülmesini düzenleyen 181 sayılı ILO sözleşmesinin Türkiye tarafından henüz onaylanmadığına dikkat çekilen raporda, birçok ILO sözleşmesine ilişkin düzenlemeyi on yıllardır hayata geçirmeyen hükümetin, işveren tarafının ısrarı ile bu düzenlemeyi öne alması kabul edilemeyeceği vurgulandı. ILO'nun 181 sayılı "Özel İstihdam Bürolarına İlişkin" Sözleşmesi ve bu sözleşme ile ilgili 188 No.lu Tavsiye kararı bu konuda ciddi güvenceler içerdiği belirtildi.

Esnek istihdam uygulamalarının istihdamı arttırdığına dair hiçbir somut olgu bulunmadığına değinilen raporda: "Tam tersine esneklik uygulamaları istihdam azaltıcı sonuçlar doğurmaktadır. Bunun yanında Kanunun 2 ve 3. maddeleri ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda yapılan değişiklikler sigorta tekniğine aykırı düzenlemeler olup, bir sigorta tekniği gereği işçi ve işverenlerden kesilen primlerden oluşan İşsizlik Sigortası Fonundan genel bütçeye, istihdamı arttırmak için de olsa kaynak aktarmak ve bu husususun sık sık tekrarlanan kolaycı bir yaklaşım olarak karşımıza çıkması fonun aktüerya dengelerini alt üst edecek, işsizlerin artması halinde fonu işsizlik ödeneklerini karşılayamaz hale getirecektir. Bu yöntem yerine, yani işverenlere prim desteği sağlamak yerine, işsiz kalanların ve işsizlerin fondan yararlanma koşullarının iyileştirilmesi ve kolaylaştırması yanında, işsizlik ödeneğinin işsizlerin asgari ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye çıkarılmasının sigorta tekniği ve sosyal devlet ilkesi bakımından daha uygun olacağını düşünmekteyiz" denildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler