Küresel Kriz ve Sosyal Demokrasi

Küresel Kriz ve Sosyal Demokrasi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.08.2012 - 06:09

Küresel Kriz ve Sosyal Demokrasi

2008 yılında başlayan küresel kriz nedeniyle 2009, ciddi bir ekonomik daralma yılıydı. Birçok ülkede üretimde düşüşler ve işsizlik oranlarında büyük artışlar oldu. Yoksullaşma ve gelir dağılımında bozulma gibi ciddi sosyal sorunlar ortaya çıktı. Krize, önce Amerika Birleşik Devletleri ve sonrasında da başta Rusya, Japonya ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok ülke çeşitli şekillerde müdahale etti. Ancak bütün çabalara rağmen ekonomik sorunlara henüz bir çözüm bulunamadı.

Krizin olumsuz etkileri artarak sürmekte. Dünya ekonomik büyüme tahminleri 2012 yılı için tekrar olumsuza döndü. IMFnin World Economic Outlook2012 Nisan tahminlerine göre 2010 yılında yüzde 5.2 ve 2011 yılında yüzde 4 olan ekonomik büyümenin 2012 yılında yüzde 3.5e gerileyeceği tahmin ediliyor. Türkiyede de 2012 büyüme tahmini yüzde 2-3 dolayına çekilmiş durumda. Büyümenin azalması daha fazla işsizlik, yoksulluk ve sosyal sorun demek.

Peki; dört yıla yaklaşan bir süredir dünyanın en güçlü ekonomileri neden krize kalıcı bir çözüm bulamadılar. İşsizlik ve yoksulluk neden hâlâ kanayan bir yara olmaya devam ediyor?

Sorun nerede?

Krizin nedeni, uygulanan politikalarda yatıyor. Çözüm için uygulanan politikalar sosyal yönü olmayan yetersiz politikalar.

Özellikle Avro bölgesinde işsizlik ve yoksulluk gibi sosyal sorunlar dikkate alınmamakta. Krize bir borç krizi olarak bakılmakta, finansal disiplinle çözüm aranmakta. Mali konsolidasyon gibi finansal çabalar, yatırımların canlanmasını ve büyümenin istikrarlı şekilde başlamasını sağlamadı; aksine, belirsizlikler ve sosyal sorunlar daha da arttı.

Bu ortamda temel hedef, sosyal politikalarla güçlendirilmiş büyümeyi sağlamaktan geçmektedir. Yani insan odaklı sosyal demokrat yaklaşım, krizin çözümü için yeni fırsatları fazlasıyla içermektedir.

23-24 Ocak 2012 tarihinde Costa Ricada, Sosyalist Enternasyonalin küresel krizle ilgili aldığı karar sosyal demokrat çözüm için önemli ipuçları taşımaktadır. Enternasyonalin Demokrasilerde Piyasanın Yeniden Tanımlanması ve Reel Ekonomide Büyüme ile Krizi Aşma başlıklı kararında, düzen altına alınmamış küresel finansal sistemin devletlerden daha güçlü, denetimsiz aktörler yarattığı belirtiliyor. Bu sorumsuz ve tanımlanamayan aktörler, en sağlıklı ve güçlü ekonomileri bile istikrarsızlaştırıyor, büyük ekonomik sorunlara yol açıyor.

Dolayısıyla, krizi aşmak için öncelikle küresel finansal sistemin denetim altına alınması gerekli görülmektedir. Böylece büyüme için gerekli ortamın oluşturulmasının da önü açılacaktır.

Sosyal amaçlı büyümenin yaşama geçmesi için yapılması gerekenler ise şöyle özetlenebilir:

- 2008 kriz sürecinde risk yönetimi ve finansal denetimde başarısız olan küresel finansal kuruluşlar, kriz önleyici ve kriz yönetici anlamda yeniden düzenlenmeli.

- Finans sektörünü spekülatif saldırılardan korumak için, risk almayı sınırlandıracak ve şeffaflığı artıracak düzenlemeler yapılmalı; merkez bankalarına daha aktif rol tanınmalı. Denetimsizlikten aşırı şişmiş olan ve 2008 yılında patlayarak krizi başlatan finansal balon, spekülatif saldırıların da en büyük sorumlusudur. Spekülatif saldırılara açık iktisadi sistemlerde insan odaklı sosyal politikalardan söz etmek olanaksızdır.

- Sosyal demokratlar, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve işsizliği azaltmayı en temel görevleri kabul ederler. Bu nedenle bir yandan büyümenin finansmanı, diğer yandan da spekülasyonun azalması için Avrupa Komisyonu tarafından da kabul görmüş, finansal işlemler vergisi gibi yeni araçlar uygulamaya sokulmalıdır.

- Avro bölgesi krizine tasarruf önlemleri ötesinde çözümlerle yaklaşılmalıdır; çünkü finansal tasarruf önlemleri gelecek olası krizleri önleyebilir ancak şu andaki krizin olumsuz sosyal etkilerini kaldırmada çözüm değildir.

- Ekonomik kriz nedeniyle sosyal adalet ve işçi hakları tehdit altındadır. Bu nedenle sosyal koruma her ülkeye uygun koruma tabanları oluşturularak güçlendirilmelidir.

- Ekonomik kriz, nüfusun en kırılgan ve zayıf kesimleri için adil ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayan yeşil büyüme için de yeni fırsatlar yaratmaktadır. Yeşil kalkınma öne çıkarılmalıdır.

  1. Anlaşılacağı üzere, küresel ekonomik kriz, sadece finansal sistemi kurtarma çabalarıyla çözülemez. İnsanın mutluluğunu temel alan, üretimi önceleyerek sosyal sorunları çözmeyi amaçlayan uygulamalara geçilmeden kriz derinleşerek sürmeye devam edecektir. İnsanoğlu çözüm çabalarında kendini görmedikçe çözüme katkıda bulunmayacaktır. Bu nedenle bir an önce insan odaklı, sosyal yönü güçlü, üretime dönük sol politikalara ağırlık verilmelidir.

Prof. Dr. Mehmet TOMANBAY Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler