Kurşunlar Hepimize / 6

Evli ve iki çocuk babası olan Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001 günü Diyarbakır’da pusu kurularak öldürüldü. Emniyet Müdürü Okkan’la birlikte 5 güvenlik görevlisi de teröristlerin Kalaşnikof silahlarla açtığı ateş sonucu şehit düştü.

Kurşunlar Hepimize / 6
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.02.2009 - 07:57


Olay kentin Şehitlik Semtinde Emniyet Müdürlüğüne 150 metre mesafedeki Et ve Balık Kurumu önündeki kavşakta saat 17.55te meydana geldi. Gaffar Okkan, Emniyet Müdürlüğü binasından ayrıldıktan hemen sonra, makam otomobiline ve arkadan gelen koruma polislerinin bulunduğu araca ateş açıldı. Şehit polis memurlarının özel kalem görevlisi Mehmet Kamalı, emniyet müdürünün korumaları Sabri Gün, Mehmet Sepetçi, Atilla Durmuş ve Selahattin Baysoy olduğu belirlendi. Kritik görevde bulunan ve sürekli tehdit altında bulunan Okkanın, makam otomobilinin zırhlı olmaması tartışmalara neden oldu.

Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun katledilmesi, toplumun her kesimince sert bir dille kınandı.

Saldırı sonrasında Diyarbakırda geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. Özellikle Bağlar ve Şehitlik ile Suriçi semtlerinde çok sayıda eve polis tarafından operasyon düzenlendi, kuşkulu görülen yüzlerce kişi gözaltına alındı.

Bu arada Diyarbakır Valiliği yaptığı yazılı açıklamayla Emniyet Müdürü Okkan ve arkadaşlarını şehit eden teröristlerin bildirilmesi için ihbar telefonlarını duyurdu. Tüm vatandaşlardan hainlerin yakalanması için yardım beklendiği belirtilen açıklamada, saldırganların yakalanmasının kentin namus borcuolduğu, Diyarbakır halkının bu duyarlılığı göstereceği kaydedildi. Duyuruda Katillerin adresini veya saklandıkları yeri bilenlerin insanlık adına, şehitlerimizin kanı kurumadan ihbarda bulunmalarını istiyoruzdenildi.

Hizbullah imzasını attı

İlk incelemelerde saldırı sırasında 3 el bombası atıldığı, bunlardan birinin patladığı, teröristlerin 15 Kalaşnikof tüfek ve iki Makarof tabanca kullandıkları açıklandı. Olay yerinde 469 Kalaşnikof, 10 Makarof ve 48 adet de 9 milimetrelik boş kovan ele geçirildiği, balistik inceleme sonucu, Kalaşnikof kovanlarının 15 ayrı silahtan, 10 boş kovanın Makarof tabancadan, 48inin de güvenlik güçlerinin kullandığı dört ayrı tabancadan çıktığı belirlendi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin sayısının ise 15 olduğu kesinlik kazandı. Bu arada Hizbullahın kullandığı bilinen silahlardan Makarovun olay yerinde imzaamacıyla bırakıldığı bildirildi.

Beykoz operasyonunun altyapısını hazırladı

2000 yılı öncesi ve sonrasında Hizbullaha en büyük darbe Diyarbakırda vuruldu. Okkanın bizzat yönettiği, 250 noktaya yönelik operasyonlarda 462 örgüt mensubu yakalanmış, 122’si tutuklanmıştı. Okkanın şehit edildiği gün bile Diyarbakır DGMye 10 Hizbullah militanı çıkarılmıştı.

Hizbullahın İlim Kanadını çökerten Okkan, örgütün 800 sayfa belgesini inceleterek, ünlü Beykoz operasyonunun altyapısını hazırladı ve lideri Hüseyin Velioğlunun 17 Ocak 2000de düzenlenen operasyonda öldürülmesini sağladı. Bu operasyonun ardından binlerce militanı yakalanan örgüt, Okkanı ölüm listesinin başına koydu. Ancak Okkan operasyonların süreceğini belirtiyor ve katledilmeden kısa süre önce, 15 Ocak 2001 tarihinde, yaptığı basın toplantısında 26 tetikçinin adını açıklıyor ve Hizbullahın çökertilmesinde son adımın bu tetikçilerin yakalanması olduğunu belirtiyordu.

 

Diyarbakır seni unutmayacak

Silahlı ve bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 meslektaşı, 25 bin yurttaşın katıldığı görkemli bir törenle Diyarbakırdan uğurlandı. Türk bayraklarına sarılı cenazelere vatandaşlar alkışlarla karanfiller attılar.

İlk kez bir emniyet mensubu için üstelik de Diyarbakırda halk sokaklara döküldü, sloganlar attı ve cinayete tepkisini ortaya koydu. Son 20 yılını terörü en sıcak şekilde yaşayarak geçiren Diyarbakırlılar, Okkanın resimlerini ve Türk bayrakları taşıyarak teröre lanet yağdırdılar... Herkesin gözyaşı döktüğü törende Gaffar’lar ölmez, Diyarbakır seni unutmayacak, Gaffara uzanan eller kırılsın, Katiller bulunsun, Seninle gurur duyuyoruzsloganları atıldı.

Yıllardır terör örgütlerinin baskılarıyla kepenk kapatan yurttaşlar bu kez kendi özgür iradeleriyle kepenklerini indirdiler, duydukları üzüntüyü simgelemek için siyah bayraklar astılar. Halka açık eğlence yerlerinden, tekel bayilerine, mahalle bakkallarından ünlü markaların satıldığı lüks mağazalara, matbaalara kadar birçok işyerine Saldırıyı kınamak için bugün kepenklerimizi açmayacağız, Değerli emniyet müdürümüzün vefatından dolayı yastayız, Gaffar kardeşimizin katlinden dolayı kapalıyız, Bugün büyük acımız, bundan dolayı kapalıyızşeklinde yazılar asılması dikkati çekti.

Dolmuşçu esnafı da saldırıya tepkilerini kontak kapatarak gösterdi. Diyarbakırda bütün dolmuş hatlarında çalışan esnaf araba çalıştırmazken araçların antenlerine de siyah kurdeleler takıldı. Yurdun dört bir tarafından da Diyarbakır Valiliğine siyah çelenkler geldi.

Uğur Mumcu suikastının 8. yıldönümünde gerçekleştirilen bu saldırı, Suikast için özel bir gün mü seçildisorusunu da gündeme getiriyordu. Okkan faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasına giden yolu açarak Hizbullahla mücadele etmiş, İstanbul Beykozda, Diyarbakırda ve Batmanda ele geçen dokümanlar ve kasetleri inceledikten sonra Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalının katilinin Hizbullah olduğuna inanmıştı.


Gaffar Okkan’a görkemli tören

Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan memleketi Hendekte düzenlenen görkemli bir törenle toprağa verildi. Binlerce kişinin katıldığı törende terör nefretle kınandı. Bir poşet içinde Diyarbakırdan getirilen toprak da Okkanın mezarına döküldü.

Okkanın cenazesinin tören alanına taşınması sırasında yurttaşlar, Hendek seninle gurur duyuyor, Kahrolsun PKK, kahrolsun terör, Polise uzanan eller kırılsınsloganlarını attılar. Yurttaşlar ayrıca Sen ölmedin kalbimizdesin, terör ortamında beslenenler, bu millet er geç yakanıza yapışacaktır, Katiller yakalansın, şehitlerin kanı yerde kalmasın yazılı pankartlar da taşıdılar. En çok dikkati ise Kahrolsun Hizbullahpankartı çekti.

Ayrıca ilçede yurttaşlar, kepenklerini kapatarak camlarına Şehit cenazemizden dolayı işyerimiz kapalıdıryazıları astılar. Cumhuriyet Alanı araç trafiğine kapatılırken araçlara ve işyerlerine siyah kurdele takıldı. İlçenin çeşitli yerlerine siyah bez üzerine yazılı Başımız sağ olsunpankartları ile bina ve işyerlerine Okkanın resimleri asıldı. Karne alan öğrencilerin karnelerinin üzerine Okkanın fotoğrafını yapıştırmaları dikkat çekti.

 

TERÖRE KARŞI SPOR

Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan 1952 yılında Sakaryanın Hendek ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu burada tamamladıktan sonra Ankara Polis Enstitüsüne girdi ve 1970 yılında görevine başladı. Ege Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Okkan, İzmir, Eskişehir, Urfa ve Karsta görev yaptıktan sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atandı.

Diyarbakırda 1998 yılında göreve başlayan Okkan, meslek yaşamı boyunca cesareti ve görevine bağlılığı ile tanındı. Göreve gelmesiyle kentin özellikle sosyal yaşantısında gözle görülür değişiklikler oldu. Diyarbakırspor Kulübü Başkanı olarak sporla yakından ilgilenen ve halkla iç içe yaşayan Okkan, Diyarbakırsporun 1inci Lige çıkması için de büyük çaba harcadı. Halkın büyük sempati beslediği Okkan bir dönemler Güneydoğunun Parisi olarak adlandırılan kente yeniden hayat vermeye başladıklarını ve bölge insanının, yavaş yavaş oksijen çadırından çıktığını ifade etmiş ve şunları söylemişti: Terör, sadece silahla yenilmez. İnsanları dağdan, bayırdan, kahveden çıkarıp tribüne getiriyoruz. Artık Diyarbakırspor gibi bir beklentileri var. Sokaktaki işsiz de, otelci de, taksici de Diyarbakırsporun 1. Lige çıkmasını gözlüyor...

Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan 1952 yılında Sakaryanın Hendek ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu burada tamamladıktan sonra Ankara Polis Enstitüsüne girdi ve 1970 yılında görevine başladı. Ege Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Okkan, İzmir, Eskişehir, Urfa ve Karsta görev yaptıktan sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atandı.

Diyarbakırda 1998 yılında göreve başlayan Okkan, meslek yaşamı boyunca cesareti ve görevine bağlılığı ile tanındı. Göreve gelmesiyle kentin özellikle sosyal yaşantısında gözle görülür değişiklikler oldu. Diyarbakırspor Kulübü Başkanı olarak sporla yakından ilgilenen ve halkla iç içe yaşayan Okkan, Diyarbakırsporun 1inci Lige çıkması için de büyük çaba harcadı. Halkın büyük sempati beslediği Okkan bir dönemler Güneydoğunun Parisi olarak adlandırılan kente yeniden hayat vermeye başladıklarını ve bölge insanının, yavaş yavaş oksijen çadırından çıktığını ifade etmiş ve şunları söylemişti: Terör, sadece silahla yenilmez. İnsanları dağdan, bayırdan, kahveden çıkarıp tribüne getiriyoruz. Artık Diyarbakırspor gibi bir beklentileri var. Sokaktaki işsiz de, otelci de, taksici de Diyarbakırsporun 1. Lige çıkmasını gözlüyor...

Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan 1952 yılında Sakaryanın Hendek ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu burada tamamladıktan sonra Ankara Polis Enstitüsüne girdi ve 1970 yılında görevine başladı. Ege Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Okkan, İzmir, Eskişehir, Urfa ve Karsta görev yaptıktan sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atandı.

Diyarbakırda 1998 yılında göreve başlayan Okkan, meslek yaşamı boyunca cesareti ve görevine bağlılığı ile tanındı. Göreve gelmesiyle kentin özellikle sosyal yaşantısında gözle görülür değişiklikler oldu. Diyarbakırspor Kulübü Başkanı olarak sporla yakından ilgilenen ve halkla iç içe yaşayan Okkan, Diyarbakırsporun 1inci Lige çıkması için de büyük çaba harcadı. Halkın büyük sempati beslediği Okkan bir dönemler Güneydoğunun Parisi olarak adlandırılan kente yeniden hayat vermeye başladıklarını ve bölge insanının, yavaş yavaş oksijen çadırından çıktığını ifade etmiş ve şunları söylemişti: Terör, sadece silahla yenilmez. İnsanları dağdan, bayırdan, kahveden çıkarıp tribüne getiriyoruz. Artık Diyarbakırspor gibi bir beklentileri var. Sokaktaki işsiz de, otelci de, taksici de Diyarbakırsporun 1. Lige çıkmasını gözlüyor...


Mahmut Kışlalı: Bu cinayeti Atatürk karşıtları gerçekleştirdi

Ahmet Taner Kışlalının ağabeyi Mahmut Kışlalı, kardeşini şu cümlelerle anlattı: Bizim annemiz ilkokul öğretmeniydi, babam da Kurtuluş Savaşından sonra Ziraat Bankasında çalışmaya başlamış, Zileye atanmışlardı. Ahmet, Zilede dünyaya geldi.

Savaş yıllarıydı, çok zor koşullar altında yaşıyorduk. Kâğıdın kalemin bile olmadığı yıllardı. Ahmetin daha okuması yazması yoktu, ama resim yapmaya büyük bir ilgisi vardı. O yıllarda eline geçirdiği kalemlerle duvara resim çizerdi. Boy aynasının karşısına geçer konuşmalar yapardı.

Ahmet ilkokula Zilede başladı. Çok iyi hatırlıyorum, bütün gün kitap okur, elinden hiç kitap düşmezdi. Okumaya ilgisi o yaşlarda başladı. Sinemaya gider, sinemadan dönünce bir buçuk saat anneme filmi anlatırdı.

Annem ve babam, ağabeyim Mehmet Ali ile beni Galatasaray Lisesine gönderdiler. Çok büyük sıkıntılara katlandılar. Ahmet, Kilis Ortaokulunda okudu. O yıllarda, çok ilginçtir, Kiliste çıkan haftalık gazetelerde edebi yazılar yazıyordu. Yine ortaokulda okurken, milli bayramlarda Ahmete konuşma yaptırmaya başlamışlar.

Liseyi bitirince, Ankaraya geldi. Ağabeyim Mehmet Ali de Ankarada gazeteciliğe başlamıştı. Ahmet, Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi. Burayı bitirince, Fransaya doktora yapmaya gönderdiler. Ben o sıralarda Kuzey Almanyadaydım. Fransaya gidip geliyordum, onunla görüşüyorduk.

Ahmet Türkiyeye döndü, Hacettepe Üniversitesinde hocalık yapmaya başladı. Zamanla, dersini dinlemek için başka fakültelerden de öğrenciler gelmeye başladı. Birçok öğrenci bana gelip, Sınıfında yer kalmadı bize torpil yapsın, biz dersine girmek istiyoruz derlerdi. Vereceği derslere iyi hazırlanırdı, bunu fark etmemek olanaksızdı.

Askerlik dönüşü, Hacettepe Üniversitesindeki görevini sürdüremedi. Üniversiteden ona Sizin dersiniz kaldırıldıdendi. Ahmet bunun üzerine Siyasal Bilgiler Fakültesine geçti. Yankı dergisinde yazmaya başladı. Ondan sonra, biliyorsunuz bakan oldu.

Kalemi de çok iyiydi. Öğrencileri ve okuyucuları üzerinde etkili bir insandı. Cumhuriyette yazmaya başladığında bazı tehditler olmuş, ama fazla konuşmazdı bu konuda. Benim düşüncem şu, bu cinayeti Atatürk karşıtları gerçekleştirdi. İlk davaya katıldım, sanıkların durumlarına acıdım. Hiçbirinin Ahmetin bir yazısını okuduğunu sanmıyorum


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler