Madenci yasa istiyor

Erdinç, Türkiye'de madenlerin önemli bölümünün orman sayılan alanlarda yer aldığını, bu alanlardaki faaliyetleri düzenleyen Madencilik Yasası'nın bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, Danıştay'ın da bu karara dayanarak ilgili yönetmeliğin bazı maddelerini iptal ettiğini ifade etti.

Bakanlığın da yeni bir düzenlemeyle, 10 Ağustos 2009 günü izin yönetmeliğine geçici bir madde ekleyerek yasal boşluğu ortadan kaldırmaya çalıştığını dile getiren Erdinç, geçici maddeye yapılan itirazı görüşen Danıştay'ın bu maddenin de yürütmesini durdurduğunu kaydetti.

Bu kararla sektörde orman sayılan alanlarda yer alan ocakların ruhsat yenilemesinin önünün kapandığını, yeni ruhsatların da alınamadığını dile getiren Erdinç, meclis komisyonlarındaki yeni madencilik yasa tasarısının bir an önce gündeme alınması gerektiğini söyledi.

İzinlerin kalkmasının bir çok şirketin ihracat taahhüdünü yerine getirememesine neden olacağını, bunun uluslararası cezaları beraberinde getireceğini bildiren Erdinç, şöyle konuştu:
''Danıştay'ın aldığı son kararla sektör kilitlendi. Şu anda yeni ruhsat alınamıyor. Daha önce ihracat bağlantısı yapmış firmalar yenileme ruhsatı alamadığı için ocağını kullanamıyor. Taahhütleri karşılayacak üretimi yapmakta sıkıntı çekiyorlar. Anlaşmalara göre taahhüdün yerine getirilmemesi firmaların kapanmasına neden olabilecek büyük cezalar doğuruyor.

Yasal boşluk madencilik sektöründeki yatırımları da durdurdu. Krizden çıkış sürecinde dünya pazarında talep artışı olsa bile bunu karşılayabilecek bir üretim yapamayacağız. Yasanın bir an önce çıkmaması halinde krizden değil mevzuattan dolayı batacağız. Yasanın çıkma süresi uzadıkça binlerce ocak faaliyetini durduracak. Kriz nedeniyle istihdamını büyük oranda düşüren sektör, mevzuat boşluğu nedeniyle mevcut üretim ve istihdamını da sonlandıracak.''

Erdinç, ruhsat yenileyemeyen ve ihracat taahhütlerini yerine getiremeyen firmalar arasında büyük kuruluşlar da bulunduğunu ancak bunların bankalarla sorun yaşamamak amacıyla tepkilerini açık bir dille ifade edemediklerini de savundu.