Malzemenin canlı organizması
Yaşamla sonsuzluk, birey ve sonluluk, varlık ve hiçlik, genellik ve özellik gibi tasavvuf felsefesinin de konuları arasında yer alan kavramlar üzerinden görsel biçimleme çabasına yönelmiş olması, Ergin İnan'ın resimlerine içeriksel anlamda bir yaşam felsefesi boyutu katıyor.
Günümüz sanatında izlenegelen anlam kayması ya da daha özel bir deyimle, yerini bulma savaşı, sanatçıdan sanatçıya farklılaşan görsel ifade biçimlerine olan güven duygusunun nasıl dile getirilmesi sorununu gündemde tutmaya yetiyor. Tercihin temel ölçütleri üzerinde düşünürken, bağımsız yaklaşımlar kadar geleneksel kültür verilerinden yola çıkarak çağdaş çözümlere ulaşmaya çalışan sanatçıların tavrını da göz önüne almak gerekiyor.
Ancak geleneksel olana peşinen gösterilen yaygın tepki, bu ikinci seçeneğin niteliksel yanı üzerinde düşünmemizi çoğu zaman engelliyor. Oysa yaygın bir kanı olarak sesli ya da sessiz dile getirilen günümüz sanatındaki darboğazın yarattığı sıkıntılar, bakış açımızı dört bir yana yöneltmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yüklü bir “çağdaşlık” faturasına karşı bilinçle direnerek kişisel katkıda bulunmanın yolu tek değil çünkü. Sanatçının yararlanacağı kaynaklar çok ve çeşitli olduğuna göre, onun bu kaynaklara neden değil nasıl baktığı önemlidir.
Ergin İnan’ın özellikle son yirmi yılda ürettiği işler, bu “nasıl” sorusuna güçlü bir seçenek oluşturması nedeniyle, ayrıca spekülasyona pabuç bırakmamakta kararlı olduğunu gösteren seçimiyle çağdaşları arasında seçkin bir yer almaktadır.
Söylenecek ilk şey, daha eski resimlerinden bu yana, Ergin İnan’da tasarımın ve uygulamanın eşdeğerli ve özdeş olmasından kaynaklanan biçim ve anlam bütünlüğüdür. Buna, “tabana dayalı bir tasarım mantığı” da denebilir.
Yaşamla sonsuzluk, birey ve sonluluk, varlık ve hiçlik, genellik ve özellik gibi tasavvuf felsefesinin de konuları arasında yer alan kavramlar üzerinden görsel biçimleme çabasına yönelmiş olması, İnan’ın resimlerine içeriksel anlamda bir yaşam felsefesi boyutu katıyor.
İnsan ya da hayvan olsun, doğadaki varlıkların tümü birer “canlı” olarak yaşadıkları ortama, yani doğaya çok şey borçludurlar. Her canlı varlık, yaşadığı süre içinde dönüşüme uğrayıp onu tanımlayacak gerçek anatomik forma büründüğünde, kendine, kendi türünde “varlık” denmesine yol açacak erişkinliğe ulaşmakla kalmaz, başka canlı varlıklarla akrabalık ilişkisini de devreye sokmuş olur. İşte bu “biyolojik” evrim, sanatçının ilgi odağı haline geldiğinde, varlık felsefesinin düşünsel boyutları yakalanmış olur.
Ergin İnan’ın sanatına altyapı oluşturan bu “bakış”, tikel varlık olarak ölen canlıdan geriye bir “üreyen tür”ün kaldığı gerçeğinden yola çıkmakta ve alışılmış boya kullanımına farklı seçenekler getirerek, kolaj da dahil olmak üzere araç-gereç çeşitlemesini üretim sorununa dönüştürerek, durmaksızın kendi içinde evrimleştirerek, her aşamada daha ileri düzeylere götürerek bu düşüncesiyle paralel bir “yapı” kurmaktadır.
Böcek çeşitlemelerinden kolajlara, “grotesk kafalar” dizisinden düşey ve uzunlamasına konumdaki resimlerin ağırlıklı yer aldığı son çalışmalarına uzanan bir oluşum estetiği bağlamında bakıldığında, kişisel üretimle özdeşleşen malzeme seçkinliği ve uygulama ayrıcalığı gene gündemdeki yerini korumaktadır.
kayaozsezgin@yahoo.com.tr
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması