MB'den faiz indirimi sinyali

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantı özetini açıkladı. Açıklamada, Kasım ayında yıllık enflasyondaki yükselişin büyük ölçüde geçici unsurları ve baz etkisini yansıttığı, enflasyonun ana eğiliminde bir bozulmaya işaret etmediği ifade edilerek, yıllık enflasyondaki artışın temel belirleyicisi olarak bu dönemde de gıda fiyatlarının ön plana çıktığı vurgulandı.
 

Enflasyon olumlu seyrini sürdürecek

Ekim ayında elektrik tarifelerinde yapılan artışla yükselen enerji grubu fiyatlarının, Kasım ayında da uluslararası petrol fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak artış kaydettiği belirtilen açıklamada, gelecek dönemde enerji fiyatlarının yıllık artış oranlarının baz etkisi nedeniyle yükseleceğinin tahmin edildiği kaydedildi. Açıklamada, "Para Politikası Kurulu enflasyonda baz etkilerinin güçlü olduğu bir döneme girildiğine ve bu nedenle özellikle Aralık ayında yıllık enflasyonda belirgin bir artış gözleneceğine dikkat çekmiş, buna karşılık temel enflasyon göstergelerinin olumlu seyrini sürdüreceği öngörüsünde bulunmuştur" denildi.
 

Yıllık bazda daralma devam ediyor

Son dönemde açıklanan verilerin, iktisadi faaliyette ılımlı bir toparlanma sürecine girdiğine işaret edilen açıklamada, sanayi üretiminin Ekim ayında yıllık yüzde 6.5 oranında artış sergilediği ve üretimde yıllık bazda uzun süredir gözlenen düşüş eğiliminin sona ermesine karşın, Kurul'un bu artışta çalışma günü etkisine dikkat çektiği ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle yıllık bazda daralmanın sürdüğüne dikkat çektiği kaydedildi.
 

Yatırım talebi son çeyrekte toparlanmaya devam edecek

Mevsimsellikten arındırılmış verilerin Eylül-Ekim dönemi Temmuz-Agustos ile kıyaslandığında, sanayi üretiminde ılımlı bir eğilime işaret ettiği ifade edilen açıklamada, dolayısıyla, salt Ekim ayı artışı dikkate alınarak üretimde güçlü ve kalıcı bir toparlanma olduğu yönündeki tespitlerin sağlıklı olmayacağına işaret edildi. Vergi indirimlerine konu olan malların dışında kalan ve daha çok cari dönem gelirine duyarlı olan harcama gruplarındaki olumsuz seyrin sürdüğü belirtildi. Açıklamada, şöyle denildi:

"Kurul üyeleri, iş gücü piyasasındaki olumsuz seyir göz önüne alındığında, cari dönem gelirine duyarlı gruplarda talebin zayıf seyrini sürdürebileceğine dikkat çekti. Tüketici güven endeksleri ve tüketim endeksleri de iç talepteki zayıf görünümü desteklemektedir. Bu çerçevede, tüketim talebinin üçüncü çeyreğin ardından son çeyrekte de yataya yakın bir seyir izlemesi beklenmektedir. İmalat sanayi firmalarının kapasite kullanımını sınırlayan faktörlerden iç pazarda talep yetersizliğinin payı artış eğilimini sürdürürken, dış pazarda talep yetersizliğinin payı yüksek düzeylerini korumuştur. Toplam talebe ilişkin belirsizlikler yatırım talebini sınırlamaya devam etmektedir. Üretim ve ithalat verileri bir arada değerlendirildiğinde, yatırım talebinin son çeyrekte toparlanmaya devam etmesi, ancak düşük düzeylerini koruması beklenmektedir."
 

Atıl kapasite yatırım talebini sınırlayacak

Kaynak kullanımındaki zayıf seyir dahilinde oluşan atıl kapasitenin yatırım talebini uzunca bir süre sınırlamaya devam edeceği ifade edilen açıklamada, dış talep görünümünde küresel büyümeden veya yeni ihracat pazarlarından kaynaklanan belirgin bir iyileşme olmadan iktisadi faaliyette güçlü bir toparlanmanın beklenmediği vurgulandı. Toplam talepteki toparlanmanın kademeli bir şekilde gerçekleşeceği belirtilen açıklamada, iş gücüne katılma oranının işsizlik oranları üzerindeki olumsuz etkisinin devam ettiği ifade edildi. Açıklamada, "İstihdam artışının henüz çok yavaş olması, işsizlik oranlarının uzun süre yüksek seviyelerde seyredeceğine işaret etmektedir" denildi.

Enflasyonun yılsonu hedefinin altında olması tahmin edildi

Gelecek dönemde aylık fiyat artışlarının ılımlı düzeylerde seyretmesine karışın, yıllık değişim oranları ile ölçülen enflasyonun bir önceki yılın düşük fiyat düzeyi nedeniyle yükseliş gösterebileceği kaydedilen açıklamada, bu çerçevede baz etkilerinin güçlü olduğu bir döneme girildiği ve bu nedenle özellikle Aralık ayında yıllık enflasyonda belirgin bir artış gözleneceğine dikkat çekildi.

Açıklamada, aynı nedenden dolayı enflasyonun 2010 yılının ortalarına kadar dönemsel artışlar sergileyebileceğini ifade edilerek, ekonomide yavaş fakat istikrarlı bir toparlanma eğilimine girildiğini, bununla beraber, kapasite kullanım oranlarının ve istihdamın mevcut seviyesi göz önüne alındığında, orta vadede yurt içi kaynak kullanımının ve dolayısıyla enflasyonun düşük seviyelerini koruyacağı ifade edildi. Temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin olumlu seyrini sürdüreceği ve özellikle 2010 yılının son çeyreğinden itibaren enflasyonun yeniden düşüş eğilimine girerek yılsonunu hedefin altında tamamlayacağının tahmin edildiği vurgulandı.
 

Küresel ekonomideki toparlanma henüz güçlü ivme kazanmadı

2008 yılı Kasım ayından bu yana sürdürülen faiz indirimlerinin etkisi ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişmeler gözlendiği kaydedilen açıklamaya, şöyle devam edildi:

"Son dönemde açıklanan veriler en kötünün geride kaldığını teyit etse de küresel ekonomideki toparlanma henüz yeterince güçlü bir ivme kazanmamıştır. Bu çerçevede, küresel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olduğunu ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini dikkate alan Kurul, Enflasyon Raporu'nda açıklanan para politikası durusu doğrultusunda faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğini vurguladı. Kredi piyasalarındaki sıkılığın devam etmesi ve issizlik oranlarının yüksek seyretmesi küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde küresel büyümenin tekrar kesintiye uğraması ve bu durumun yurt içi iktisadi faaliyetteki toparlanmayı geciktirmesi durumunda, politika faizlerinde ek bir indirim süreci söz konusu olabilecek."

Merkez Bankası'nda risk senaryosu

Kurul üyelerinin bu durumun gerçekleşme olasılığının, önceki dönemlere göre azalmakla birlikte, henüz ihmal edilmemesi gereken düzeyde olduğunu belirttiği ifade edilen açıklamada, "Kurul üyelerine göre, gelişmekte olan ülkelerin kredi riskindeki nispi iyileşme sonucunda, bu ülkelere sermaye akımlarının güçlenmeye devam etmesi de olası bir risk senaryosudur. Küresel ölçekte parasal ve mali genişleme sonucunda piyasaya sürülen yüksek miktarlı ve düşük maliyetli likidite, risk iştahındaki artışla birlikte gelişmekte olan ülke finansal varlıklarına olan talebi artırmaktadır" denildi.
 

Kaynak kullanımı düşük düzeyde

Ekonomide halen kaynak kullanımının düşük düzeyde olması ve ithal girdi fiyatlarını aşağı yönde etkileyecek maliyet şoklarının nihai ürün fiyatlarına yansıma eğiliminin güçlü olması nedeniyle, sermaye girişlerinin hızlanması durumunda kısa vadede enflasyon üzerinde aşağı yönlü risklerin artabileceği vurgulanan açıklamada, böyle bir durumla karşılaşılması halinde politika faizlerinin geçici olarak daha düşük seviyelere çekilmesinin söz konusu olabileceği bildirildi.
 

"Orta vadeli programın uygulanması halinde faizin tek hanede kalması mümkün"

Açıklamada, "Orta Vadeli Program'da öngörülen tutarlı çerçeve mali disiplini sağlamlaştıracak düzenlemelerle desteklenerek daha da güçlendirildiği takdirde, Türkiye'nin kredi riskindeki göreli iyileşmeyi destekleyecektir. Kurul, programda yer alan hedeflerin uygulamada da hayata geçirilmesi halinde, orta vadede politika faizinin tek hanede kalmasının mümkün olduğunu düşünmektedir" denildi.