Mezarda beraat

Öğrenci kavgası sonrası açılan 'örgüt' davasından 7 ile 12 ay arasında tutuklu yargılanan 16 öğrenci, 3 yıllık dava sonunda beraat etti. Cezaevinde intihar eden Seyfettin Bal ise yaşasaydı şimdi dışarıda olacaktı. Benzer şekilde DTCF davasının tutuklusu Harun da son duruşmada haksızlığa isyan ettikten sonra cezaevinde intihar etti.

Mezarda beraat
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.04.2013 - 13:37

Başkentte görülen zorlama bir “örgüt” davası, “Geç gelen adalet, adalet değildir” sözünü doğruladı. Kütahya’da Kürt ve Ülkücü öğrenciler arasında yaşanan ve bir kişinin öldüğü olaylara ilişkin 16 öğrenci, açılan davada “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak ve terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7 ay ile 12 ay arasında tutuklu kaldı. Öğrenciler, mahkemeye bir türlü suçsuz olduklarına inandıramadı. Hatta öğrencilerden Seyfetten Bal (28), cezaevinde intihar etti. 3 yıllık dava sonunda sadece cinayeti işleyen tutuklu öğrenciye ceza verilirken, diğer 16 öğrenci ise tüm suçlardan beraat etti. Şimdi bu öğrenciler, tutuklu geçen aylarını geri istiyor.

Dava konusu olay, 9 Kasım 2010 tarihinde Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde (DPÜ) yaşandı. İki karşıt grup arasında çıkan kavgada, olayla ilgisi olmayan 21 yaşındaki Hasan Şimşek hayatını kaybetti. Bunun üzerine olaya özel yetkili Ankara Savcılığı el koydu. Terörle mücadele polislerinin yaptığı operasyon sonucunda, arasında Şimşek’i bıçaklayan Mehmet Tuğrul’un bulunduğu 17 öğrenci tutuklandı. Tuğrul’un “polis yönlendirmesiyle” verdiği ifade, 16 kişinin tutuklanmasında etkili oldu. Kasım 2010’da tutuklanan 17 öğrenci hakkında “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmak amacıyla kasten adam öldürmek, bu suça iştirak etmek, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü üyesi olmak” suçlarından dava açıldı.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 31 Mayıs 2011’de görüldü. Tutuklu öğrenciler savunmalarında terör örgütü üyeliği suçlamasını reddederken, ölüm olayının basit bir kavga sonucu yaşandığını kaydetti. Öğrencilerin avukatları da dosya ile ilgili mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini kaydetti. Ancak mahkeme bu talepleri dikkate almadı. Cinayetle suçlanan Mehmet Tuğrul, duruşmada polisleri suçladı ve ifadesini, “Polisler, kendi kurguladıkları şekilde ifade verirsem, benim lehime olacağını söyledi. Savcıya, onların yönlendirdiği şekilde ifade verdim. Ama bu kadar insanın günahını aldığımı düşünüyorum. Bu yüzden önceki ifadelerimi kabul etmiyorum” şeklinde düzeltti.

Duruşma sonunda mahkeme, 12 öğrencinin tahliyesine karar verdi. Bir sonraki duruşma Temmuz 2011’e ertelendi. Bu duruşmaya bir hafta kala, tutuklu öğrencilerden Seyfettin Bal, cezaevinde kendini asarak yaşamına son verdi. Ardında bir mektup bırakan Seyfettin Bal, suçsuz olduğunu belirtirken, “İntihar kararı aldığım için Allah beni affetsin” dedi. Bal, mektubunun sonunda Kürt sorununa da dikkat çekerek, “Türk ve Kürtler iki kardeş halk olarak yaşayacaktır. İnşallah” ifadesini kullandı. Temmuz ve Ekim aylarında yapılan duruşmalarında da Mehmet Tuğrul dışındaki 3 öğrenci tahliye oldu.

Öğrenciler mağdur oldu

Dava süresince bazı öğrenciler, cezaevinde sınavlarına katılamadığı için derslerden kaldı, bazıları ise tahliye olduktan sonra okulu bıraktı. Üç yıllık dava sonunda, mahkeme kararını 2 Nisan’da açıkladı. Mahkeme, sanık Tuğrul’a kasten adam öldürmek suçundan müebbet hapis cezası verdi. 16 öğrenci ise devletin birlik ve bütünlüğünü bozma ve örgüt üyeliği gibi tüm suçlardan beraat etti. Mahkeme, Seyfettin Bal’ın ölmüş olması nedeniyle hakkındaki davayı da düşürdü.

Karar sonrası öğrenciler sevinemedi. Çünkü, 16 öğrenci, 7 ay ile bir yıl arasında değişen sürelerde cezaevinde tutuklu kaldı. Dosyanın avukatlarından Murat Yılmaz, yaşananları eleştirerek, “Öğrencilerin hayatı karardı. Seyfettin Bal, suçsuz olmasına karşın intihar etti. Burada büyük bir hukuksuzluk yaşandı. Basit bir adam öldürmeyi, örgüt suçuna çevirdiler. Sonuçta, bunca insan mağdur oldu” dedi.

Avukat Mesut Özer de yaşananlardan soruşturmayı yürüten emniyeti suçladı ve fezlekeyi hazırlayan polisleri İçişleri Bakanlığı’nın görevden almasını istedi. Özer, Seyfettin Bal’ın intihar etmemiş olması halinde, dava sonunda kesinlikle beraat edeceğini de vurguladı.
Kardeşim öldürüldü

Seyfettin Bal’ın ağabeyi Faysal Bal, kardeşinin suçsuz yere tutuklandığını, olay görüntülerinde dahi olmadığını belirterek“Şimdi beraat kararı çıktı. Ne diyebilirim ki? 9 ay boşu boşuna yatırdılar. Giden geri gelir mi? Benim kardeşim, liberal düşünen, dini inancı güçlü olan biriydi. Asla intihar etmezdi” dedi. Kardeşinin intihar ettiğine inanmayan Faysal Bal, kardeşinin olay gecesi yengesiyle görüştüğünü ve yeğenlerini görmek istediğini söylediğini aktardı. Bal, bunu isteyen birinin intihar edemeyeceğini, kardeşinin öldürüldüğüne inandığını kaydetti.



Göz göre göre intihar

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde (DTÇF) yaşanan öğrenci kavgasına ilişkin açılan “örgüt” davasının tutuklu sanığı Harun Toygar, ilk duruşmada tahliye edilmeyince Sincan Cezaevi’nde kendisini asarak intihar etti. “Polisin yönlendirmesiyle” arkadaşlarını suçladığını önceki günkü duruşmada anlatan Toygar, duruşmada yaşadıklarına “Basit bir kız kavgasından başımıza bunlar geldi. Kim buna neden olduysa Allah belasını versin” diyerek isyan etmişti. Duruşma sırasında avukatlar, beraatle sonuçlanan Kütahya davasında uzun tutukluluk yüzünden yaşanan intiharı örnek göstermiş, mahkeme ise 11 öğrenciden sadece ikisini tahliye etmişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler