Misakımilli / Ulusal Ant
Mustafa Kemal Paşa, Sultan Vahdettin tarafından 15 Mayıs 1919 günü tarafından olağanüstü yetkiler verilerek 3. Ordu Müfettişliği’ne atandı. İngilizlerin kuklası olan Sultan Vahdettin, bir süre sonra, Mustafa Kemal Paşa’ya olağanüstü yetkiler verip Anadolu’ya göndermesinin ne denli büyük bir hata olduğunu algılar. Ama iş işten geçmiştir.
Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmış. Amasya ve Sivas’ta bir kaldıktan sonra 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a ulaşmıştır. Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919’da açılmış.
Kongreye çoğunluğu işgal altında kalan illerden gelen 62 delege katılmış, Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi kongreyi açmış; yoklamanın ardından yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa kongre başkanlığına getirilmiştir.
Kongrede alınan kararlardan en önemli ikisi şöyledir: “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı millet hep birlikte direniş ve savunmaya geçecektir.” Bu kararların yerine getirilmesi için Mustafa Kemal Paşa görevlendirilir.
Paşa bu görevi başarıyla gerçekleştirir. Bugüne dek Ulusal Antlaşma’da belirlenen sınırlar üzerinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Ama günümüzde, Cumhuriyet gazetesinin 20 Temmuz 2011 günlü nüshasında yayımlanan “Yeni Osmanlı Deyimi Üzerine” adlı yazımda belirttiğim gibi, Yeni Osmanlı ve İkinci Cumhuriyetçilerle milletvekillerinin bir bölümünün oluşturduğu grup “Büyük Ortadoğu Projesi”nin yaptırıma geçmesini; sivil siyaset üzerindeki ordu vesayetinin ortadan kaldırılmasını; Türkiye’nin etnik yapılarına göre federal devletlere bölünmesini, velhasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin haritadan silinmesini istiyordu.
Ama anılan milletvekilleri Büyük Millet Meclisi’nde, “Adalet mülkün temelidir” özdeyişi önünde şu antı içmemişler miydi?
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Ne kadar da safsınız efendim. Mühim olan menfaat, yeminin ne önemi var. Demek öyle!
Şimdi sağ göğsünün üzerinde İstiklal Madalyası’nı taşıyan askerlerimizi, Kurtululuş Savaşı’nı gerçekleştiren asker ve sivil halkımızı arıyorum. Hazin.
Altay Gündüz-Prof. Y. Mühendis, İTÜ. YTÜ Emekli Öğretim Üyesi
En Çok Okunan Haberler
- Kalben ödül gecesine 'erkek' olarak katıldı
- Önce kağıdı yırttı, sonra valizi çıkardı!
- İstanbul'un suç haritası belli oldu
- Tapuda yeni dönem başlıyor!
- Parlamento sıkı yönetim kararını geçersiz saydı!
- Devlet Bahçeli vekaletini akrabasına verdi
- Sucuk, peynir, börek ve zeytinyağında sahtecilik!
- Esad'a çağrı yaptı: 'Sırada Münbiç var...'
- TÜİK kasım ayı enflasyonunu açıkladı
- Suriye'de 'karşı saldırı' öncesi hareketlilik