Mühendislik ve Toplum
Mühendislik toplumsal ve sosyolojik bir olaydır. Mühendislik kavramı sosyolojik bir ihtiyaca verilen cevabın bir tanımıdır. Bu kavram toplum ihtiyaçlarının karşılanması için doğmuştur ve kendi içinde belirgin birtakım davranış kalıplarını, daha sonra ihtisaslaşma adı altında geliştirmiştir.
Mühendis, Türkçemizde kelime anlamı olarak “hendese”ye yani matematiğe hâkim insan olduğu gibi, Batı dillerinde; İngilizcede mühendis makineye hükmeden, çalıştıran, tamir eden ya da faydalı bir işin başarıyla kotarılmasından ve yönlendirilmesinden sorumlu kişi; Fransızcada ingénieur teknisyen, bilgin, teknikçi; İtalyancada ingegnere bilgin ve teknikçi diye anlaşılmaktadır. Ülkemizde ise mühendis kelimesi anlam olarak pozitif bilimin en kesin hali olan matematiğe hâkimiyet seklinde geçmiştir ve bu anlam da çok doğrudur. Zira Batı teknolojisi pozitif bilimlerde matematiği ustaca kullanarak ve uygulayarak yaratıcılık göstermiş, sanayi devriminin ilk önemli gücü olan buharla çalışan makineler, yani engine’i yapmış olup bunu işleten, bakımını yapan ve onaran kişiye de “engineer” adını vermiştir. On sekizinci yüzyılın sonuna kadar bilimi kullanarak sanayi devrimini yaratan ülkelerdeki engineer kelimesinin karşılığı Osmanlı’da yoktur.
Bizde ise matematik ortaçağ karanlığına terk edilmiş, matematik ve astronomi ile uğraşanlar karalanmış hatta yok edilmişlerdir. Osmanlı’daki bu gerilik sadece ve sadece dünyayı inanç doğrultusunda algılayan bakışından kaynaklanmaktadır. Sınıfsal ya da daha doğrusu katmanlara bakıldığında seyfiye (asker) tüketici ve talan geleneği olan sınıf, ilmiye (sadece ve sadece Kuran öğrenimi, hadis, fıkıh ve tefsir ilmiyle uğraşan, verimsiz bir sınıf ve bütün bunların yükünü çeken reaya sınıfını görmekteyiz. Hiçbirinin bilimsellikle yakından uzaktan ilişkisi yoktur.
Tarihsel gelişim içinde insanlığın ortaya çıkıp tabiat düzeni içinde kendine bir yer edinebilmesi, günümüz dahil olabilecek, en önemli gelişmedir. İnsan tek başına yaşayan bir yaratık değildir. Toplum olarak yaşamaya alışkındır. Yaşamını sürdürebilmesi için en ihtiyaç duyduğu şeyler ise a) karnını doyuracağı yiyecek, b) barınabileceği bir mekândır.
Yiyecek arama ve bulma şimdilik konumuz dışındadır. İlk insan hazır bulduğu mağaralar ve ağaç kovuklarını korunmaya elverişli hale getirerek ilk mühendislik tasarımları fikrini geliştirmiştir. Topluluğun sayısı arttıkça da yeni mağaralara yerleşmiş veya mağaraları örnek aldığı kemerli yapılar yapmaya başlamıştır. İşte mühendislik ilk insanlardan itibaren toplumun yaşama koşullarının bir parçası olmuş ve bu koşullara hizmet ederek, gelişerek ve her daim toplum ihtiyacı olarak var olmuştur. Kısaca insanlar toplu olarak yaşamaya başladıklarından itibaren mühendislik yetenekleri de gelişmeye başlamıştır.
Yani mühendislik toplumsal ve sosyolojik bir olaydır. Mühendislik kavramı sosyolojik bir ihtiyaca verilen cevabın bir tanımıdır. Bu kavram toplum ihtiyaçlarının karşılanması için doğmuştur ve kendi içinde belirgin birtakım davranış kalıplarını, daha sonra ihtisaslaşma adı altında geliştirmiştir.
Toplumlarda davranış, talepler ve tepkiler kolektif bir ürün haline dönüşebildiğinde, toplumsal yapıda ürün ile talep arasında bir uyumdan bahsedebiliriz. Uyum yoksa gelişme talebi de yoktur ve mühendisler yaratıcı değildir.
Yani toplum ile hizmet sunan mühendisler iç içe etkileşim içindedir ve gelişerek birbirini etkiler.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza