"Mütalaa bir zulümnamedir"

Ergenekon davası’nda 5 yıldır tutuklu bulunan gazeteci Tuncay Özkan son savunmasında “Benim darbe girişimi içinde olduğumu gösteren bir delil gösterin, suçumu kabul edeceğim” diye konuştu. Özkan “Mütalaa bir zulümnamedir, reddediyorum” dedi ve Ergenekon’dan tutuklandığında eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın kendisine avukatını gönderdiğini anlattı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.05.2013 - 09:28

İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Yerleşkesi bitişindeki duruşma salonunda görülen davanın 298. duruşması yapıldı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, hakkında “hükümete darbeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen” tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan’ı kürsüye alarak “esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmaya hazır mısınız” diye sordu. 2 saatlik sürenin yetersiz olduğunu ifade eden  Özkan, 5 yıldır süren yargılamanın başından itibaren suçunun ne olduğunu sorduğunu,  2 bin 271 sayfalık mütalaada da buna cevap bulamadığını belirterek “O nedenle ben ne zaman kürsüye çıksam hayat öykümü anlatıyorum. Şimdi de hayat öykümü anlatacağım” diye konuştu. Avukatının getirdiğini söylediği gelincik çiçeğini yakasına takarak savunma yapan Özkan “5 yıldır kollarımı açtığımda iki duvarına dokunabildiğim bir hücredeyim. Ancak hala umudum var ve dik tutuyorum. Umutla, özgürlük ve adalet mücadelemi sürdürüyorum. Çünkü umut yozlaşmanın ve çürümenin engelleyenidir. Umutla, aşkımla ve inançla özgürlük ve adalet arayışımı son nefesime kadar sürdüreceğim” dedi.

Utanç belgesi

“Bu mütalaa hukuk adına utanç belgesidir” diyen Özkan şöyle devam etti: “İçinde hukuk yoktur. Terörist olmakla, insanları katletmekle, darbecilikle suçlanıyorum. Bu suçlamalarla ilgili bir delil, illiyet bağı, hukuk yoktur. Suçlu olduğumu açıklayan, darbe girişimi içinde olduğumu gösteren tek  bir delil gösterin. Ben burada suçumu kabul edeceğim. Mütalaada telefonda onunla bununla konuştun denilerek hakkımda ceza istenmiş. Mütalaa bir zulümnamedir, reddediyorum. Ben mütalaada anlatılan kişi değilim.”

Zorla arkadaş

Küçük yaşta gazetecilik yapmayı hayal ettiğini anlatan Özkan “Hayalimi gerçekleştirdiğim için suçluyum. Mütalaada 28 yıllık meslek hayatıma hakaret ediliyor” dedi.Tuncay Özkan’ın savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Murat Dalkuş’un oturduğu kürsüyü eleştirmesi üzerine Başkan Özese “Kişiseleştirmemekte fayda var” diye uyardı. Mütalaada hakkında “başarılı yapılmış gazeteci” ifadesi kullanıldığını belirten Özkan “Bu bir zulümdü” dedi.Tuncay Özkan, davada tutuksuz yargılanan ancak kumar çetesi operasyonundan tutuklu bulunan Sami Hoştan’dan söz ederek “Sami Hoştan burada. 2006 yılında gittiğim bir lokantada Sami Hoştan’ı görünce ‘Ben onunla aynı lokantada olmam’ deyip çıktım. O zaman yanı lokantada yemek yemediğim Sami Hoştan ile beni burada zorla tutuyorsunuz. Zorla arkadaş olduk” diye konuştu.

Kanaltürk’ün satılması

Mütalaada, sahibi olduğu Kanaltürk televizyonunda “Ergenekon Terör Örgütü adına kara propaganda” yaptığı suçlaması yapıldığını belirten Tuncay Özkan  “Kara, mor, tutuncu propaganda yaptığım hepsi yalan. Kanaltürk televizyonu Türk demokrasisinin yüz akıdır, muhalif medya mesubudur. Kanaltürk televizyonunu sattığım için derimi yüzdüler. Mali baskılardan satmak sorunda kaldı. Kanaltürk’ü Fethullah Gülen’in cemaatinden olduğunu açıklayan Akın İpek’ e sattım. En iyi parayı verdi ona sattım.  Örgütün yayın organı ise neden ben buradayım, Akın İpek burada değil”.

Hilmi Özkök

Özkan, Kanaltürk yayınlarına ilişkin yalnızca eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Hilmi Özkök’ün kendisine “salak” denildiği iddiasıyla dava açtığını anlatarak kendisine TCK 301’den dava açılması için İnternet Andıcı dosyası sanığı dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu’nun Adalet Bakanlığı’na baskı yaptığını iddia etti. Özkan, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun tutanakta tipeksle değişiklik yaptığını öne süren Özkan bu davadan beraat ettiğini anımsattı.

Cumhuriyet Mitingleri

Özkan 2007 yılında Ankara, İstanbul, İzmir’de düzenlenen ve milyonlarca kişinin katıldığı Cumhuriyet Mitingleri’nin  “Dünyanın en demokratik kitle hareketi,  Türk politik yaşamının demokratik doruğu” olduğunu belirterek “Yine yapacağız, idamsa idam, korkmuyorum” diye konuştu.

Erbakan avukatını gönderdi

Tuncay Özkan, gazetecilik mesleği gereği her kesimden tanıkdıkları olduğunu, kendisinden çok farklı düşüncelerdeki siyasetçilerle de görüştüğünü anlatan Özkan şunları anlattı:

“Erbakan ben tutuklandıktan sonra avukatı Salih Çelen’i bana gönderdi. Avukat bana ‘Erbakan size dua ediyor’ dedi. Belki Doğu Perinçek’e de göndermiştir. Belki başka sanıklara da göndermiştir.” Özkan “Bu davada olmayan suçlamalarla karşı karşıyayız. Yokun yok olduğunu anlatmak için yok olmak üzereyim” dedi.

Son sözleri

Özkan savunmasını “Neden Sayın Başkan neden? Neden Tuncay Özkan’dan korkuyorlar” sözleriyle tamamladı.

Albay Ziya İlker Göktaş savunması

Duruşmada öğleden sonra  İnternet Andıcı dosyası sanığı, hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Albay Ziya İlker Göktaş savunma yaptı.

İnternet Andıcı’nın hazırlandığı Bilgi Destek Dairesi’nde Şube müdürü olarak Ağustos 2008 tarihinde atandığını belirten Göktaş “İnternet Andıcı, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış resmi bir belgedir” dedi.

Eşimin telefonu dinlendi

20 aydan bu yana tutuklu olduğunu söyleyen Albay Göktaş, kendisini en çok yaralayan konunun eşinin telefonunun dinlenmesi olduğunu belirterek özetle şunları anlattı: “Savcı Zekeriya Öz, kendisine gelen ihbar mektubundaki isimleri Emniyet’e yazıp ‘Genelkurmay’a sorulsun’ diyor. TEM Şube ise savcının dinleme talimatı olmadığı halde 21 Ekim 2009 tarihinde benim telefonumu mahkeme kararı olmadan  dinlemeye başlıyor. Sonra bu fark ediliyor, 22 Ekim 2009 tarihinde mahkeme kararı alınıyor. TSK mensuplarına kampanya nedeniyle aldığım 4 telefon hattım var. Burada beni en çok sinirlendiren benim üzerime kayıtlı olan eşimin telefonunun dinlenmesi.”

Salondaki perdeye bir şema yansıtan Göktaş, “GSM operatörünün kampanya duyuruları gönderdiği telefonlar ile eşimin kullandığı telefon arasında telefon ilişkisi kurulmaya çalışılmış.Bu şemaya sizin telefonununuz bile girebilir” diye konuştu.

Körfez savaşının sembolü haline gelen petrole bulanmış kuş fotoğrafını gösteren Göktaş “Burada örgüt yok, örgüt bu kayıtları yapanlardır” dedi.

Göktaş “İnternet andıcı belgesini örgüt belgesi gibi görmek Genelkurmay Başkanlığı'nı terör örgütü gibi görmektir. Esas hakkındaki mütalaada TSK’yi örgütle irtibatlandırmak için zorlama bir gayret vardır. Bu da salondaki sanıklardan anlaşılmaktadır. Ordu, Türk halkının gözünde itibarsızlaştırılıyor” diye konuştu.

 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün davada tanık olarak dinlenildiğini anımsatan Göktaş şöyle devam etti: “50 yıl Genelkurmay Başkanlığı’nın içinde olan Genelkurmay Başkanı, tanık olarak dinlenirken böyle bir örgütün varlığını hiç duymadığını söyledi. Ama savcılar mütalaada örgütü tespit etmişler.”

Savunmasının sonuna doğru konuşmasını hızlandıran Göktaş, İnternet Andıcı dosyasının 6 bin sayfa, hardisklere ilişkin raporun ise 30 bin sayfa olduğunu belirterek “Bu rapor için 15 dakika süre verdiniz” şeklinde yakındı.

 Başkan Özese, dün savunmasını yapması beklenen emekli albay Atilla Uğur’un kalp rahatsızlığı nedeniyle Halkalı’daki Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’ne sevk edildiğini açıkladı. Davaya bugün devam edilecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler