Norveçli Nora ile Kürt Nurê
Henrik Ibsen'in 'Nora: Bir Bebek Evi' adlı oyununu Tiyatro Boyalı Kuş, Kürtçe sahneliyor. Dengbejlerin seslendirdiği 'Saliho ve Nurê'nin Hikâyesi'nden esinlenen topluluk, oyuna çağdaş bir feminist yorum getiriyor.
Onuncu yılını kutlayan “feminist” topluluk Tiyatro Boyalı Kuş, Norveçli yazar Henrik Ibsen’in 1879’da yazdığı kadın özgürleşme hareketiyle özdeşleşmiş “Nora: Bir Bebek Evi” adlı oyununu “Nora/Nurê” olarak Kürtçe sahneliyor. Aslında oyunun adı “Nora: Bir Bebek Evi”; “Ama bu isim bizlere bu coğrafyada çok da bir şey ifade edemiyor” diyor yönetmen. O yüzden oyunun adını dengbejlerin seslendirdiği “Saliho ve Nurê’nin hikâyesi”nden esinlenmişler: Oyunun adını “Nora/Nurê” yaparak hikâyenin benzerliğini isimlerden doğru kurmaya çalışmışlar.
Tiyatro Boyalı Kuş’un bu ilk Kürtçe oyunu, aynı zamanda 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenecek ilk Kürtçe oyun olma özelliğini de taşıyor.
Aydın Orak’ın Kürtçeye çevirdiği ve yönetmenliğini Jale Karabekir’in yaptığı oyun Türkçe üstyazı ile oynanacak. Şengül Özdemir, Aydın Orak, Berivan Ayaz, Remzi Pamukçu ve İsmail Yıldız’ın rol aldığı oyun ayrıca eylül ayında Norveç’in Skien şehrinde “İbsen’i Okumak ve Sahnelemek” adlı konferansta, 2010 İbsen Ödülleri kapsamında seyirciyle buluşacak.
- Nasıl bir yorum kazandırdınız oyuna? Oyunun tanıtım broşüründe ‘çağdaş feminist bir yorum’ diyorsunuz.
JALE KARABEKİR - Ibsen bu oyunu yazdıktan sonra, tabii ki kadın hareketi değişti, gelişti. Nora bugünde yaşayan bir karakter değil, aslında binlerce yıldır yaşayan ve yaşamakta olan bir karakter. O yüzden günümüze taşımak istemedik. Ama sadece kostümlerde tarihselliğimiz var. Dekorumuz tamamen deneysel: Somut değil, soyut bir düzlemi gösteriyor. Burada en önemli tiyatral malzememizse, maskeler. Toplumsal cinsiyet rollerini vurgulamak için, Nora maskelerle oynuyor oyununu.
- İbsen bu oyununda diğer kadınlara da ışık tutması için ışık anlamına gelen Nora’yı tercih ediyor. Ülkemizde bu Kürtçe oyun kadınlara nasıl bir ‘ışık’ tutacak?
J.K - Nora, Latince Elonara’dan, Nurê ise Arapça El Nur’dan geliyor. Yani anlamı ışık. Bu ne kadar tesadüf olabilir! Bu oyunla bizler de ışık tutmaya çalışıyoruz, Nora’ya, Nurê’ye ya da Ayşe’ye, Fatma’ya, Laura’ya…
Görünmeyen mücadelelere de ışık tutmuş oluyoruz. Şu an tiyatro yapabiliyorsak, Nora’yı sahneleyebiliyorsak, bu tanımadığımız binlerce, yüz binlerce kadının bizler için daha önceden yaptığı mücadeleler sonucu. Bunun için de ışıklarımız bu karakterler olacak.
- Her bölgede farklı bir şiveyle Kürtçe konuşuluyor. Peki, her Kürt bu oyunu anlayabilecek mi?
AYDIN ORAK: Bundan 20 yıl öncesine kadar Mardin’de yaşayan bir insan Van’da yaşayan bir insanın Kürtçesini anlamakta zorluk çekiyordu. Ama bugün geldiğimiz noktada bu durum büyük bir oranda aşılmış. Çünkü son 20 yıldır Kürtler Türkiye’de sanatta, basında ve edebiyatta standartlaşmaya doğru giden bir Kürtçe kullanıyorlar.
- Bir dengbej hikâyesi olan Nurê ile Norveçli Nora’nın hikâyesindeki benzerliklerin Ibsen’in oyununa kattıkları nelerdir?
J.K: Ibsen’in oyunu, oldukça evrensel bir hikâye aslında. Norveç’e has bir hikâye değil. Her ülkede değişse de temelde erkek egemen sistemin kadınları nasıl ezdiği, nasıl nesneleştirdiği, nasıl bir anne ve eş olarak gördüğü üzerine bir oyun. Oyunun önermesi de kadınların da erkekler gibi birer birey olduğu aslında. Benzer bir şekilde Nure dengbej hikâyesi de aynı evrensel hikâyeyi anlatıyor. Bir oyun hikâyesine karşılık, bir dengbej hikâyesi. Biçimleri farklı, biri oyun, biri şarkı; ama içerik aynı, önermesi aynı.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- ABD basınından Esad iddiası