"Nükleerde kaybettiğimiz yılları telafi edeceğiz"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin nükleer enerji geç kaldığını ve en kısa zamanda kaybettiklerini telefi etmeye kararlı olduklarını söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.10.2011 - 16:57

Türk Sanayici İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 40. yıl faaliyetleri kapsamında düzenlenen, "Küresel Enerji Stratejileri Simülasyonu: Türkiye'nin Gelecek 10 Yılı" tartışma platformunun kapanışında konuşan Davutoğlu, küresel sorunlara dikkat çekerek, "Stratejiyi ahlakla buluşturamazsak, değerlerle realiteleri, çıkarlarla değerleri buluşturamazsak, bir müddet sonra stratejik bakımdan mesafe aldığımızı düşünüp, bir anda kendi var oluşumuzu da tehdit eden etkenlerle karşı karşıya kalırız" uyarısında bulundu.

Davutoğlu, önümüzdeki dönemde hidrokarbon kaynakların küresel enerji kullanımında yerini almaya devam edeceği göz önüne alındığında, özellikle petrol doğalgaz gibi kaynakların aktarımının stratejik rekabetin en önemli unsurlarından bir tanesi olacağını kaydetti. Bu konuda hem üreten, hem tüketen ülkeler olduğunu söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin ciddi enerji arzı olmadığını ancak coğrafyası gereği aktarma kapasitesi olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin küresel enerji stratejik rekabeti içinde enerjiye bakışı bağlamında iki hususun önemli olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Türkiye'nin ayrıcalıklı konumu, şu anda özellikle hidrokarbon enerji kaynaklarının aktarımında belki de en stratejik konuma sahip olan ülke olması. En fazla petrol ihracatı yapan ülkelerin içinde 13 ülkeyi saydığımızda 8'i Ortadoğu'da Türkiye'nin yakın havzasındadır" dedi.

"İstikrarı teşvik etmeye devam edeceğiz"

Petrolün yüzde 65'i, doğalgazın da yüzde 70'inin Türkiye'nin yakın havzasında olduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin bu aktarım rolünü sağlıklı yapılabilmesi için çevresinde istikrar istediğini belirterek, "Türkiye takip ettiği dış politikayla, vizelerin kaldırılması, çevre bölgelerde yoğun arabuluculuk girişimlerinde bulunması ve sorunları çözmeye gayret sarf eden bir dış politika yürütüyor. Bu büyük ekonomik havzada enerjinin doğrudan aktarımı konusunda Türkiye'nin sahip olduğu olağanüstü coğrafyayı en etkin şekilde kullanma çabasıdır. Biz bundan sonra da hem büyük bir enerji piyasası olarak, hem de büyük enerji piyasalarıyla geçiş ülkesi olarak takip ettiğimiz dış politikayla çevremizde bu havzalarda istikrar unsuru, istikrarı teşvik etmeye devam edeceğiz. Bu, küresel ekonomi için de hayati derecede önemlidir" diye konuştu.

"Nükleere yönelmenin ana sebebi..."

Türkiye'nin batısında, Yunanistan'dan başlayarak hemen hemen bütün Avrupa'da bir ekonomik kriz yaşandığını, Suriye'den başlayarak da Fas'a kadar bir siyasal kriz olduğunu, Türkiye'nin ise ekonomi ve siyasi istikrar açısından bölgesel ve küresel istikrarın ana aktörlerinden biri haline geldiğini söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin enerji ihtiyacının da arttığına dikkat çekerek, "Yılda her sene enerji talebimizin yüzde 6-7 civarında artacağını düşünüyoruz. O zaman Türkiye'nin bir taraftan enerji arzını çeşitlendirmesi, bir taraftan da diğer enerji kaynaklarına yönelmesi lazım. Nükleer enerjiye yönelmemizin ana sebebi budur. Türkiye nükleer enerjide geç kalmıştır. Nükleer enerji Türkiye'nin bundan sonra gündeminde olacaktır ve en kısa zamanda kaybettiklerimizi telafi etmeye kararlıyız. Türkiye'nin enerji bağımlılığını en alt düzeye indirmemiz önemli hedeflerimizden biri" dedi.

Enerjinin ekonomik maliyet unsuru olarak taşıdığı önemin, biraz daha detaylı incelenmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, enerjinin, aynı zamanda ekonomik rekabetin en ana parametrelerinden bir tanesi olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye yükselen ekonomiler arasında yer alıyor. Biz çok iddialı bir hedef koyduk. Öyle bir dış politika geliştirmemiz lazım ki, bizim coğrafyamız ekonomik olarak genişlesin. Ekonomik olarak genişlemek, dinamik Türk müteşebbisinin her yere gidebilmesi. Ekonomimiz ve ekonomik sınırlarımızın, bir kısıntı yok. Ekonomide sınır tanımıyoruz" dedi.

"Çok büyük uluslararası tecrübeler kazanmış şirketlerimiz var"

Türkiye'nin ilk 10 ekonomi arasına girebilmesi için ekonomik rekabetini de buna göre planlanması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, Türkiye'nin bu konuda en büyük zaafının enerji eksiği olduğunun altını çizdi. Davutoğlu, "Çok büyük uluslararası tecrübeler kazanmış şirketlerimiz var. En büyük zaafımız, enerji ihtiyacını nereden karşılayacağımız. En düşük maliyetle bunu karşılayamazsak, rekabet etme gücümüz yine yok. Maliyeti düşürmemiz lazım. Nükleer enerji bu konuda önümüzde bir alternatif. Nükleer konuda bundan sonra ne konuşulursa, tartışılırsa biz o sürecin içinde olacağız. Barışçıl nükleer teknolojinin önüne sınır getirilmesini istemiyoruz ama nükleer silahların tümüyle yasaklanmasını istiyoruz. Coğrafyanın mülkiyeti olur ama teknolojinin mülkiyeti olmaz. Biz hiçbir ülkenin nükleer silahlanma yarışına girmesini istemeyiz ama hiçbir ülkenin de nükleer teknolojiyi geliştirmesinin önüne engel konulmasını istemeyiz" ifadelerini kullandı.

"Hedefimiz AB standartlarında demokrasi, Çin standartlarında kalkınma"

İlk 10 ekonomiye girebilmek için enerji maliyetlerinin de azaltılması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, "Yükselen ekonomiler içinde ülkelerin çoğuna baktığımızda işçi maliyetlerini de azaltabildiklerini görüyoruz. Türkiye'nin böyle bir şansı yok. Olsa da kullanmayız. Türkiye, kendi insanının en az ücretlendirilmesi üzerinden bir ekonomik kalkınma modeli geliştiremez. O zaman bizim siyasal bağlamda önemli bir şartımız da, demokrasiyi en üst düzeyde yaşayarak bu ekonomik rekabeti gerçekleştirmek. Emek sömürüsü üzerinden değil. Bizim hedefimiz AB standartlarında demokrasi, Çin standartlarında kalkınma" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler