O, sizin çocuğunuz olabilirdi

Oğlunuzun, kızınızın sınıfında istemediğiniz otizmli miniği dışlamadan önce bir kez daha düşünün. Türkiye'de 100 binden fazla otizmli çocuk var.

O, sizin çocuğunuz olabilirdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.04.2013 - 08:35

Yaygın gelişimsel bozukluk “otizm” her 150 çocuktan birinde görülüyor. Türkiye’de 0-14 yaş arası 100 binden fazla otizimli çocuğun bulunduğu düşünülüyor. Otizmli bireylerin yaşadığı sorunların başında eğitim gelirken devletin verdiği eğitim ayda 8-10 saat ile sınırlı kalıyor, oysa bu rakamın ayda 160 saat olması gerek. Bu çocuklar eğitimle kendi ihtiyaçlarını karşılayabilir hatta çalışma hayatına atılabilir hale geliyor. Devletin verdiği olanakların kısıtlı olması nedeniyle otizmli bireyler sosyal hayata katılamıyor, bakıma muhtaç hale geliyor. Aileler, artık yok sayılmak istemediklerini belirterek “Bu çocuklar erken teşhis edilir ve eğitim alırlarsa yüzde 50’ye yakını sosyal hayata adapte olabiliyor, oysa Türkiye’de bu oran yüzde 1 bile değil” diyorlar.

Aileler, devlet okullarında otizmli çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin bulunmaması, var olan öğretmenlerin ise bu alanda eğitim almış kimseler olmaması, özel sınıf açılamaması, var olan sınıflarda öğrenciler için yeterli yer bulunmaması, özel okulların ise el yakan ücretleri nedeniyle sıkıntılar yaşıyorlar.

Bu çocukların ayda 40-50 saat özel eğitim alması durumunda bile özel eğitimlerin ortalama fiyatı 50 bin lirayı buluyor oysa devletin kurumlara yaptığı ödeme 5 bin liralarda kalıyor.

“2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” nedeniyle sorunlarını gazetemizle paylaşan aileler, “Anne-baba çocuğuyla ilgilenmemiş çocuk otizimli olmuş”, “nasıl bir anne baba çocuğunu susturamıyor”, “otizmli bir çocuğu sınıfımızda istemiyoruz” gibi söylemlerinin kendilerini çok yaraladığını belirterek “Damgalanmak istemiyoruz, devlet eğitim saatlerini arttırmalı” diyorlar.

Psikolog Yeşim Tuna, otizmin yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan bir gelişimsel bozukluk olduğunu belirtiyor.

Göz kontağına dikkat

Otizm belirtilerinden bazıları şöyle;

• Göz kontağı kısıtlıdır ya da yoktur.

• Çevreye ilgisizdirler, ismini söyleyince tepki vermezler.

• Aşırı hareketli ya da hareketsiz olabilirler.

• Bazıları fiziksel temasa (öpülme, sarılma vs.) izin vermez ya da hoşlanmaz.

• Düzen ve nesne takıntıları vardır.

• Tekrarlayan davranışları vardır.

 

Tamgün eğitim gerek

• Otizmli çocuk sahibi Alirıza Çalışgan, “Oğlum Barış’ın daha önceleri ayda 8-10 saatlik eğitimle hiç ilerleme kaydetmediğini tamgün eğitim görünce anladım. Ayda 8-10 saatlik eğitimle devletin parası, insanların da emeği boşa gidiyor. Devlet tamgün eğitime destek olmalı” diyor.

Çalışgan ailesinin çocuklarıyla ilgilenen psikolog Didar Bulut ise yaşananları şöyle anlatıyor: “Öğrencimiz kurumumuza geldiğinde sese aşırı duyarlıydı, yüksek sesle konuşulduğunda, el çırpıldığında kulaklarını kapatır, kendisine dokunulmasından hoşlanmazdı, dil konuşma becerileri yaşının epey gerisindeydi. 7 aylık süreçte doğru eğitimle bazen bizleri de şaşırtacak şekilde potansiyelini ortaya koydu ve hızlı gelişim gösterdi. Şimdi cümle kurabiliyor, işaret edilen nesneyi söyleyebiliyor, 30’a kadar olan sayıları tanıyabiliyor.”

 

Aileler yılmasın

• Algı Özel Rehabilitasyon Merkezi yöneticilerinden, aynı zamanda otizmli bir çocuk annesi Parin Yakuphan, ikizlerinden Garen ve Sayat’ın 2000’de dünyaya geldiğini, Garen’in otizmli olduğnu 2 yaşında öğrendiğini anlatıyor. Ailelere çok önemli işler düştüğünü söyleyen Yakuphan “Çocuğum kendini yerden yere atsa da yılmadım, lokantaya da götürdüm, AVM’ye de... Çocuklarımız farklı davranışlarda bulunabiliyor. Ama ne yazık ki toplumda bu çocuklara karşı farklı bir algı var. Bizlerin en büyük problemi eğitim. Özel okula gitsek, diğer veliler para verdiği için kendilerini hak sahibi olarak görüyor, ‘Bu çocuğu sınıfımda istemiyorum’ diyorlar. Kaynaştırmalı eğitimde bazı veliler çocuklarımızı istemiyor” dedi.

 

‘Merkezlerde öğretmen yok’

• Kızı Zehra’nın otizm ile tanışmasını anlatan Ayşe Eken ise kızının ayda 40 saat özel eğitim aldığını anımsatarak “Şanslıyız ki bu eğitimi paramızla alabiliyoruz. Ya bu eğitimi alamayacak olanlar ne yapacak? Bazı merkezlerde ne yazık ki sahte öğretmenler kullanılıyor, denetimler yeterli değil. Müfettiş geldiğinde öğretmenin diploması gösteriliyor ama ne yazık ki merkezlerde öğretmen bile yok” iddiasında bulunuyor.

• 6.5 yaşında Ece adında otizmli çocuğu olan hemşire anne Figen Öztürk ise şunları anlatıyor: “Tercihim çocuğumun MEB okullarında kaynaştırmalı eğitim alması. Devlet okullarında öğretmenler kaynaştırmalı eğitim vermekten kaçınıyorlar.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon