OHAL’de siyaset... Erdoğan başkanlık rejimini fiilen başlattı, CHP ‘yürüyüşle’ adalet aradı

AKP ve MHP’nin “cumhurbaşkanlığı” sistemi olarak adlandırdığı “Türk tipi başkanlık” içeren anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halkoyuna sunulması kararlaştırıldı. Erdoğan ve iktidar partisinin kamu olanaklarını ve medya gücünü sonuna kadar kullandığı referandumda seçmenin yüzde 51’i başkanlık sistemine “evet” dedi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tutuklanma kararının hemen ardından, 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlayan ve İstanbul Maltepe Cezaevi’nde sona erecek “Adalet Yürüyüşü”nü başlattı. işte 2017’de, OHAL rejimi altında yaşanan siyasi gelişmeler...

Yayınlanma: 30.12.2017 - 22:18
Abone Ol google-news

Türkiye 2017’yi, OHAL rejimi altında tamamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük hayali olan “başkanlık anayasası”, “mühürsüz oy” tartışmalarının gölgesinde yapılan 16 Nisan referandumuyla yaşama geçti. HDP ile başlayan muhalefet milletvekillerine yönelik operasyonların CHP’ye uzandığı 2017’ye, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yaptığı “Adalet Yürüyüşü”, “erken seçim/seçim ittifakı” tartışmaları ve siyaset sahnesine bu kez “genel başkan” olarak çıkan Meral Akşener’in İyi Parti’yi kurması, Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” söylemiyle partili belediye başkanlarını istifa ettirmesi damgasını vurdu. Ülkeyi 18 aya yakın süredir KHK’lerle yöneten AKP’nin yılın son günlerinde çıkardığı KHK ile “darbe ve terör olaylarını bastırmada rol alan sivillere yargı muafiyeti” getiren düzenlemesinin “iç savaşa yol açabileceği” tartışmalarına yol açtı.

Başkanlık ete kemiğe büründü: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir süre gündeminden düşürdüğü “başkanlık sistemi” tartışması MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 2016 Ekimi’nde parti grubunda yaptığı “başkanlık önerini Meclis’e getir” çağrısı ile yeni bir ivme kazandı. AKP ve MHP’nin hızlı çalışmasıyla 2017 yılı başında Meclis’e sunulan ve parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi öngören anayasa değişikliği paketi, 20 Ocak’ta, AKP ve MHP’lilerin desteğiyle 339 oyla Meclis’ten geçti. Paket, referandum aralığında kabul edildiği için Türkiye, nisan ayında yapılması planlanan referanduma kilitlendi.

Mühürsüz oyla gölgelenen referandum: AKP ve MHP’nin “cumhurbaşkanlığı” sistemi olarak adlandırdığı “Türk tipi başkanlık” içeren anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halkoyuna sunulması kararlaştırıldı. Ancak referanduma, Yüksek Seçim Kurulu’nun, “mühürsüz oy pusulalarının” geçerli sayılması yönündeki kararı nedeniyle gölge düştü. Erdoğan ve iktidar partisinin kamu olanaklarını ve medya gücünü sonuna kadar kullandığı referandumda seçmenin yüzde 51’i başkanlık sistemine “evet” dedi. Ancak, mühürsüz oy pusulalarına bile izin verilmesine karşın, Ankara, İstanbul’un da aralarında bulunduğu illerde, “evet”in yüksek çıkması ve “kılpayı” bir oranda “evet” çıkması AKP’de zafer havası “estiremedi.” Erdoğan ve ekibinin yaptığı ilk iş 16 Nisan referandum sonuçlarını detaylı olarak irdelenmesi kararı almak ve sonraki adımları buna göre atmak oldu. Sonraki aylarda “metal yorgunluğu” olarak adlandırılan ve hem parti teşkilatlarında hem de belediyelerde, Erdoğan’ın talimatıyla “istifa” furyasının yaşanmasıyla sonuçlandı.

Fiilen başkan: Başkanlık sistemine ilişkin hükümler 2019’daki seçimlerde yürürlüğe girecek olsa da, anayasa değişikliğiyle “cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişiği kesilir” ifadesi kaldırıldığı için önce AKP’ye üye olan Erdoğan, 21 Mayıs’ta yapılan olağanüstü kongresiyle genel başkan seçildi. Erdoğan’ın genel başkan seçildikten sonra “fiili başkan”lığı da bir anlamda başlamış oldu ve sık sık Bakanlar Kurulu Saray’da toplandı. Parlamento, İçtüzük değişikliği ve muhalefetin “başkanlık kararnamelerinin provası” olarak nitelendirdiği KHK’lerle yönetildiği için etkisizleştirildi, Erdoğan’ın yetki alanları da yine fiilen genişledi.

“Metal yorgunluğu” istifaları: AKP genel başkanı sıfatını da alan Erdoğan, enerjisinin büyük bölümünü, 2019’daki yerel, genel ve başkanlık seçimlerine hazırlığa ayırdı ve parti örgütleri ile belediyelere dönük kapsamlı bir çalışma başlattı. Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” ifadesi ile önce partinin il ve ilçe örgütlerinde “istifa” yoluyla değişikliğe gidilmesi süreci başladı. Ancak asıl kıyameti koparan, belediye başkanlarının istifasının istenmesi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Niğde, Düzce belediye başkanları “itirazsız” istifa kararı aldı. Ankara’yı 23 yıldır yöneten Melih Gökçek ile Balıkesir ve Bursa belediye başkanları ise önce “direnç” gösterme eğilimine girdiler. Ancak kulislere yansıyan iddialara göre bu başkanlar da “yolsuzluk dosyaları, FETÖ bağlantıları” önlerine konulduğu gerekçesiyle istifa etmek zorunda kaldılar. Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur ise ailesinin tehdit edildiği iddiasında bulunarak, ağlayarak istifasını verdi.

Akşener İYİ Parti’yi kurdu: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili adayı göstermediği Meral Akşener ve bir dönem Bahçeli’nin yakınında yer alan bazı isimlerin “olağanüstü kongre” istemesiyle başlayan kriz, Akşener ve arkadaşlarının partiden ihracıyla sonuçlanmıştı. 16 Nisan referandum kampanyasında, kendisine destek verenlerle birlikte “hayır” kampanyasını yürüten Akşener, referandumun ardından “parti kurmak” için harekete geçti. Erken seçim olasılığına karşın parti kuruluşunu 25 Ekim’e çeken Akşener, yine erken seçim olasılığına karşı 1. olağan kurultayını da 10 Aralık’ta gerçekleştirdi. MHP ve CHP’den ayrılan 4 milletvekili ile parlamentoda temsil edilen Akşener, 2019’da cumhurbaşkanı adayı olduğunu da ilan etti.

HDP cezaevinde: HDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilliği düşürülünce Eş Genel Başkanlığı sona eren Figen Yüksekdağ ile çok sayıda milletvekili ve parti yöneticisi 2017’yi cezaevinde geçirdi. Serpil Kemalbay HDP Eş Genel Başkanı seçildi. Kasım 2016’dan beri cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş, “kelepçeli” olarak duruşmaya gelmeyi reddettiği için şimdiye kadar hâkim karşısına çıkamadı. Demirtaş’la birlikte 5 HDP’linin milletvekilliği daha düşürüldü, 9 HDP milletvekilinin ise tutukluluğu sürüyor.

Berberoğlu tutuklandı

2016’da milletvekili dokunulmazlığının mevcut dosyalardan kaldırılmasının ardından çok sayıda HDP milletvekili tutuklanmıştı. “MİT TIR’ları” davasıyla ilgili soruşturmada Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Mahkeme heyeti, Enis Berberoğlu hakkında son derece hızlı bir yargılama yürüttü ve “devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçlamasından 25 yıl hapis cezası verdi. Enis Berberoğlu, hükmün verildiği 14 Haziran’da tutuklanarak, İstanbul’daki Maltepe Cezaevi’ne konuldu.

Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü’nü başlattı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tutuklanma kararının hemen ardından, 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlayan ve İstanbul Maltepe Cezaevi’nde sona erecek “Adalet Yürüyüşü”nü başlattı. 432 kilometrelik yolu yürüyerek kat eden Kılıçdaroğlu’na kamuoyu desteği büyük oldu. Elinde sadece “Adalet” yazılı pankart taşıyan Kılıçdaroğlu, Maltepe’de milyonların katıldığı miting düzenledi. Kılıçdaroğlu, OHAL’in sona erdirilmesi, tutuklu gazetecilerin ve Berberoğlu’nun serbest bırakılması talebini de içeren 10 maddelik bildirgeyi okuyarak, yürüyüşü sonuçlandırdı. Daha sonra bütün toplum kesimlerinin katılımıyla Çanakkale’de “Adalet Kurultayı” düzenlendi.

Erken seçim, ittifak, baraj tartışması: Erdoğan’a başkanlık yolunu açan Bahçeli, yılın son aylarına ise “seçim barajı”nın düşürülmesi, daha sonra da seçimlerden siyasi partilerin “resmen” ittifak yapabilmesine olanak tanıyacak yasal düzenleme yapılması taleplerini tartışmaya açtı. Bahçeli’nin bu çıkışı, İYİ Parti’nin kurulmasıyla “baraj altında kalacağı” kaygısından kaynaklandığı yorumlarına neden oldu. İttifak çağrısına, AKP ve Erdoğan’dan kısmen olumlu yanıt geldi. MHP’nin ön alması ile başlayan seçim sistemi, ittifak ve baraj tartışmaları muhalefet tarafından “baskın erken seçim işareti” olarak yorumlanıyor.

Man Adası belgeleri ile iklim daha da sertleşti: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarının Man Adası’nda 1 sterlin sermaye ile kurulan Bellway adlı şirkete 15 Kasım 2014 ile 4 Ocak 2012 arasında tarafından toplamda 15 milyon dolar para aktarıldığını iddia ederek, banka dekontları ve swift mesajlarını kürsüden gösterdi ve sonra da kamuoyuyla paylaştı. Daha sonra bu belgeler medya aracılığıyla kamuoyuna yansıdı. Erdoğan ve AKP yöneticileri önce belgelerin “sahte” olduğunu iddia etti, sonra da “para çıkışı değil, yurtiçi döviz transferi” iddiasıyla çürütmeye çalıştılar. Erdoğan’ın çok sert tepki gösterdiği bu tartışmadan kısa süre sonra ise CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, 8 Aralık’ta İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırıldı. İmar usulsüzlüğü gerekçe gösterilerek İlgezdi’nin görevden alınma gerekçelerinden biri de Kılıçdaroğlu’nun kızının da 2+1 dairesinin bulunduğu Buz Rezidans’ın imar yasasına aykırı yapılmasıydı. Kılıçdaroğlu, iktidar kanadından gelen bu hamlelere, “Benim, yakınlarımın malvarlıklarımızı Meclis araştırsın” diye yanıt verdi ve hemen ardından da CHP milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye Meclis araştırma önergesi verildi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler