Okuma kültürü... Adnan Binyazar’ın yazısı

Öğrenci, hangi kitabın nasıl okunacağını, yine kitaptan öğrenir. Sedat Sever, yazdığı kitaplar, düzenlediği sempozyumlarla, Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin kapısını yazarlara açarak okumayı sınıflara taşımıştır. Bin kişide ancak birinin kitap okuduğu bir toplumda Sever’in bu girişimi, okur sayısını artırmakla kalmayacak, öğrenciye “okuma kültürü“ de kazandıracaktır.

Yayınlanma: 07.05.2021 - 00:04
Abone Ol google-news

Kitap tutkunu olmayan yazar, düşünür yoktur. Kitapla kişilik arasındaki bağlantıyı, “Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır,” sözüyle Montaigne kuruyor. Janette Winterson ise, “Kitaplar kapılar gibidir, bir kez açtın mı, bambaşka bir dünyaya geçiverirsin,” diyor.

Jorge Luis Borges, kitaplığını cenneti sayar. Aziz Nesin’in, iyi kitabı neyinden anladığını soran birine, ironili diliyle yanıtı yapıştırdığı anlatılır: “Kokusundan!”

Yazarlar bu görüşleriyle kitabın onlarda bıraktığı izlenimleri dile getirmiş oluyorlar...

BACON

Bilimde, verilerden yola çıkarak sonuca varma yöntemine dayanan tümevarımcı anlayışın kökleştiği dönemde yaşayan Bacon’ın adı Aydınlanma düşünürlerinin başında geçer. Denemelerinden birinde, hangi tür kitaplara kuşkuyla baktığını, hangilerinin “ayrıntı üzerinde titizlikle durularak adamakıllı” okunması gerektiğini açıklıyor:

“Kitap vardır, ancak tadına bakılmak içindir; kitap vardır yutulmak, kitap da vardır çiğnenmek, özümsenmek içindir; başka deyimle, kimi kitapların insan ancak birkaç bölümüne göz atmalı, kimisini baştan sona şöyle bir okuyup geçmeli, pek azını da her ayrıntı üzerinde titizlikle durarak adamakıllı okumalı.”1

Bacon’ın deyimiyle tadını, yutulmasını-çiğnemesini-özümsemesini bilmeyenler, birkaç bölümünü okumayı yeterli görenler açısından kitap, üzerine bir şeyler yazılı kâğıt yığınından başka bir şey değildir. Oysa iyi bir kitap, okumayı yaşamının kaçınılmaz parçası kılanların düşünce, duygu dünyasını ışıtmakla kalmaz, onları kendi yarattıkları bir kültür ortamında da yaşatır.

Elbette onların arasında salt avunmak, zaman öldürmek için kitap okuyanlar da olacağı doğaldır. Bacon kitapların belli ölçütlerden geçirilerek okunması üzerinde dururken, “tadına bakmak”, “göz atmak” deyimlerini o nedenle kullanmış olabilir...

Kanımca, “Ayrıntı üzerinde titizlikle durup adamakıllı okumalı” diyen Bacon, dolaylı da olsa, “okuma kültürü”ne gönderme yapıyor...

İnsanlığı düşüncede, duyguda birbirine bağlayan okuma ediminin temel aracı olan kitap, her çağda, içerikçe de, biçimce de daha da geliştirilen bir uygarlık armağanı sayılmıştır.

SEVER

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde ÇOGEM’in² kurulmasına büyük emeği geçen Prof. Dr. Sedat Sever, “Okuma kültürü edinmiş birey yetiştirmek, eğitim sistemimizin ulaşması gereken en temel amacı olmalıdır.” önerisiyle, “okuma kültürü” edinmenin önemini vurguluyor.

Burada söz, “okuma kültürü”nü bilimsel veriler ışığında ayrıntılarıyla tanımlayıp, kurumsal bağlamda uygulanmasını yaygınlaştıran Prof. Dr. Sedat Sever’in!

“Okuma isteği uyanmış, yazılı kültür ürünlerinin dünyasıyla tanışmış; tanıştığı bu dünyanın kendine sunduğu iletileri paylaşma, sınama, sorgulama yeterliğine ulaşmış; bu dünyanın kendine sunduğu olanaklarla yaşamayı alışkanlık haline getirmiş bireylerin edinmiş olduğu kültürdür okuma kültürü.”

“Demokratik toplumların gereksinim duyduğu düşünen-duyarlı bireylerin kazanması gereken en temel becerilerden de biridir okuma kültürü.”

“Okuma kültürü, temelleri okul öncesi dönemde atılan beceri ve davranışlar kümesidir. Bu kültürün edinilmesi ve geliştirilmesindeki temel uyaranlar da yazılı ve görsel kültür ürünleridir. Okuma kültürünün yerleşik davranışlara dönüşebilmesi için, okul öncesi dönemde kurulan kitap-çocuk-sanatçı etkileşiminin, ilk ve Ortaöğretim döneminde de duyarlı çabalarla desteklenmesi beklenir.”

“Eğitim sorumluları, çocukları, sınırsız bilginin amaca uygun evrenine taşıma, bu evrende çocuklara kendi yeterlikleriyle yeni bilgiler üretme becerileri kazandırma sorumluluğu ile karşı karşıyadır.”

Öğrenci, hangi kitabın nasıl okunacağını, yine kitaptan öğrenir. Sedat Sever, yazdığı kitaplar, düzenlediği sempozyumlarla, Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin kapısını yazarlara açarak okumayı sınıflara taşımıştır. Bin kişide ancak birinin kitap okuduğu bir toplumda Sever’in bu girişimi, okur sayısını artırmakla kalmayacak, öğrenciye “okuma kültürü” de kazandıracaktır.

OKUMA ALANLARI

Okumayı yaşamının kaçınılmaz parçası kılanların bile kitaba yaklaşımları aynı değildir. Okurken kendini başka dünyalarda yaşatan da var, onunla avunan da. Oysa kitap, işleviyle, değeriyle sıradanı birbirinden ayırt etmeyi, kişinin beğeni düzeyine, okuma alışkanlığına, gereksinimine göre geniş alanlar açan bir bilgi kılavuzudur.

İnsan okuma alanında öylesine özgürdür ki, en yakınımızdakini bile kendi beğeni düzeyimize göre okumaya zorlamanın pek yararı olmadığını görüyoruz.

Örneğin Kemal Tahir, “Kimseye kitap tavsiye etmem. Eğer tavsiye ettiğim kitaba layıksa onu arayıp kendisi bulsun. Layık değilse hediye etsem de okumaz, hatırım için okusa da anlamaz,” diyor.

Bu bağlamda elbette küçük yaşlardan başlamak üzere en başta ailenin, çocuğu kitapla tanıştırması, ilköğretimden üniversiteye, öğrencinin okuma kültürüyle yüzleştirilmesi yararlı olacaktır.

Ancak öyle bir eğitimden geçen, hangi kitaba yöneleceğini bilir...

¹ Denemeler / Bacon / Çev.: Akşit Göktürk / Adam Yayınları / s.16 / 1982.

² ÇOGEM: Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler