Onun ışığıyla oynadı üç kuşak
Erol Batıbeki, Anadolu'dan İstanbul'a okumak için geldi. Amcasının oğlu Atıf Yılmaz'ın 1951 tarihli, Hüseyin Peyda'nın oynadığı "Mezarımı Taştan Oyun" filminde set heyecanını yaşadı. 1956 yılında da 'Deliler Pansiyonu'nda ışık şefi Kostas Psaras'ın yanında ışık yardımcılığı ile sete adım attı. Yine bir Atıf Yılmaz filmi 'Seni Kaybedersem'de ışık şefi oldu ve Türk sinemasında tam üç kuşak 'iyi ışığı' ondan öğrendi.
Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali 2006 yılından itibaren, Türk sinemasında kamera arkasında çalışan, başarılı işlere imza atmış kişilere SİNE-SEN işbirliği ile “Sinema Emek Ödülü” veriyor. Bu yılki Emek Ödülü çok sayıda filmin ışık şefliğini yaparak üç kuşağı ışıklandıran Erol Batıbeki’nin. 80 yaşındaki usta, ödülünü almak için gün sayıyor. Dile kolay; Batıbeki, tam üç kuşağı ışıklandırdı. Hikâyesinde Türk sinemasının tarihi yatıyor. Her oyuncuyla, her filmde ondan bir parça var neredeyse. Biz de Türk sinemasının bu gizli kahramanına ulaştık. 1961 yapımı, amcasının oğlu Atıf Yılmaz’ın “Seni Kaybedersem” filminde ışık yardımcılığı yaparken gösterdiği gayret ve tutkunun onu filmin ışık şefi yapmasından, 12 Eylül darbesi sonrası sinemayı bırakıp reklam sektörüne yelken açmasına kadar her şeyi konuştuk.
- Atıf Yılmaz gibi bir efsanenin setlerine gidip henüz genç yaşta çalışmalarını izleme fırsatı bulmuşsunuz, nasıl bir heyecandı, kaç yaşındaydınız, size nasıl bir dünya açtı?
- Anadolu’dan İstanbul’a okumak için gelmiştim. Atıf abi ve amcam bana sahip çıkarak evlerinde misafir ettiler. Tophane Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümü’ne kaydımı yaptırdım, okula giderken boş zamanlarımda Atıf Yılmaz’ın setlerine gitmeye başladım. İlk gittiğim set Hüseyin Peyda’nın oynadığı “Mezarımı Taştan Oyun” isimli filmdi. Herkesin kendi işlerini yaptığını gördüm, bilhassa ışıkçıların hareketlerini izlemeye başladım. Set ortamının ne kadar heyecan verici olduğunu hissettim, henüz 21 yaşındaydım. Bu da setlere sık sık gitmemi sağladı.
- Atıf Yılmaz’ın sizi yönlendirmesi nasıl oldu?
- Atıf Abi benim film setlerindeki heyecanımı hissetti, beni başka setlere de göndermeye başladı. Gittiğim setlerde herkesin çalışmasını izliyordum fakat ışıkçıların çalışma tarzları beni daha çok ilgilendiriyordu, zamanla film setlerinde gördüklerimi ona anlatıyordum. O da bana bu mesleğin benim gibi insanlara ihtiyacı olduğunu söyleyerek beni yüreklendiriyordu.
- Neler sizi çok şaşırtmıştı?
- Pek fazla şaşkınlığım olmadı çünkü setlerde beni sıcak karşılıyorlardı. Benim maksadım ışıkçılığı iyi elemanlardan öğrenmekti.
- İlk filminiz?
- 1956 yılında çekilen “Deliler Pansiyonu”nda ışık şefi Kostas Psaras’ın yanında ışık yardımcılığı ile işe başladım.
- Asistanlıktan ışık şefliğine nasıl geçtiniz?
- Daha sonra başta Mike Rafeelyan olmak üzere Çetin Gürtop, Ali Uğur ve daha değişik ışık şefi ve kameramanlarla çalıştım. Bu çalışmalarım 1961 yılına kadar devam etti. “Seni Kaybedersem” filmi hayatımın dönüm noktası oldu. Atıf Yılmaz ve Çetin Gürtop “Bu filmin ışık şefi sensin!” dediler, işte o an hayatımın en heyecanlı anıydı.
- Peki, doğru ışığın sırrı nedir?
- Görüntünün belirlenmesi için senaryonun atmosferine göre yapılan ışık.
- Işığında en çok zorlandığınız çalışma neydi?
- Gece ve sokak çalışmalarında çok zorlanıyorduk çünkü kalabalıktık, malzeme yetersizliği, eleman eksikliği vardı.
- Işık ve set ekibinin olmazsa olmazları?
- Set ve ışık ekibinin birbirleriyle ve kullandıkları malzemelerle uyum içinde çalışmaları benim ön şartım oldu hep.
- Çalışmadığınız yönetmen yok. Yabancı yönetmenlerle de çalıştınız, tecrübeniz bir derya. Kimler var aklınıza ilk gelen?
- Jullius Casarar- Guentin Masters, Mark Skot, Mike Reynolds. Belgesel olarak çekilen Sülün Osman filminin Alman ekibi.
- En zor yönetmenler kimlerdi?
- İsim vermek zor ama sete hazırlıksız gelen ve ekibe hâkim olamayan yönetmelerde zorlanıyorduk.
Darbeden sonra reklamcı oldum
- 80 darbesini de sert yaşadınız, sonrasında neler değişti?
- Sendikalar kapandı, film piyasası durma noktasına geldi. Hayat da durdu!
- DİSK’e bağlı Sine-Sen’de yürütme kurulundaydınız, neler yaşadınız?
- Çalışanların haklarını aramak için vargücümüzle çalışıyorduk. 12 Eylül darbesinde DİSK’e bağlı bütün sendikalar kapandı bunların arasında bizler de vardık. Hepimizi tutukladılar hatta idamla yargıladılar, 11 yıl mahkeme sürdü ve beraat ettik. Hayatımda karakola bile gitmemişken üç buçuk ay Hasdal Askeri Kışlası’nda kaldık. İşte ben de sinemayı bırakarak reklam piyasasına geçtim.
- Nasıldı reklam dünyası?
- 30 günlük sinema filminde ne kadar malzeme kullanılıyorsa üç günlük reklam filminde de son derece gelişmiş teknolojik malzemeler kullanılıyordu. Herkes birbiri ile uyum içinde çalışıyordu, insan ilişkileri mükemmeldi. Kimsenin parası kalmıyordu, emekçinin hakkı teşekkürle ödeniyordu ve kazanılan para bizi geçindiriyordu.
Hak örgütlü aranır
- Şimdiki meslek gurupları ve sinema emekçileri için neler söylemek istersiniz?
- Şu andaki sinema piyasası 25 bin kişi. Bunların 10 bini işsiz, birleşmeleri çok zor ama onlara tavsiyem örgütlenerek kendi haklarını aramaları.
- Altınoluk’ta yaşıyorsunuz uzun zamandır. Nasıl bir hayatınız var, neler yapıyorsunuz?
- Bu emsali bulunmayan sahil kasabasında günlerim mükemmel geçiyor, aynı zamanda çok önemli bir dernek üyesiyim; (GÜMÇED) Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği. Derneğin bütün etkinliklerine katılıyorum. Bu etkinlikler arasında tiyatro ve konserlerin ışıklarını yaparken, altın arayıcıları için köylere gidip halkı bilgilendirme çalışmalarına katılıyorum. Bu işleri yapmaktan da büyük mutluluk duyuyorum.
Eşkıya sinemanın dönüm noktasıdır
- Üç kuşak sizin çalışmalarınızla büyüdü. Geriye baktığınızda ve şimdiye döndüğünüzde en çok neler dikkatinizi çekiyor?
- Çalışma koşullarının ve teknolojinin büyük bir hızla değiştiğini görüyorum.
- Türk sineması hangi günlerden nerelere geldi, en büyük kırılma ne zaman oldu?
- İlkel malzemelerle siyah-beyaz dönemden ileri teknoloji ile reklam piyasasının getirdiği yenilik ve bence elbette Eşkıya filmi. l
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!