'Ortak Akıl' Sağlığımız?

'Ortak Akıl' Sağlığımız?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.02.2012 - 07:11

“Her zamandan ziyade birlik ve beraberliğe gerek” duyduğumuz şu günlerde, eğitişim, iletişim ve yönetişim kurumlarının, bireyleri bencil değil, cemaat ve ideolojiler-üstü duyarlı varlıklar olarak eğitmesi gerekirken uygulama tam karşı yönde, bireyleri ve nesilleri adeta karşı karşıya getiriyor.

Dünya Sağlık Örgütü, sağlık kavramını bedensel ve ruhsal tam iyilik durumu diye tanımlar. Sosyal bilimler de toplumsal bir varlık türü olan insanın sağlığını bireysel ve toplumsal (psiko-sosyal) olarak birlikte ele alır. Tıp dalları arasında halk ve çevre sağlığı daha çok “koruyucu hekimlik” sayılır. Sağlık kurumları bireye yönelik gelişirken toplum sağlığı sorunları sanki çevre ve toplum mühendisliğine, sosyal hizmetlere ve belediyelere bırakılmış gibidir. Bu yazıda ülkemizin “ortak akıl sağlığı” üzerinde durmak istiyorum.

Son yıllardaki “Türkiye nereye?” yayınlarında, toplumun bir çözülme - dağılma sürecine girdiği; laik- dindar ikileminin bölünmeye yöneldiği dile getiriliyor. Yorum yeni değil. Eğitimci Mustafa Coşturoğlu yıllar önce “Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük” (1974) eserinde gidişatın adını böyle koymuştu; ama nedeni ve tedavisi bilinmeyen, ağır bir ruh hastalığı olan “şizofreni”nin toplum sorunları için kullanımı tutmadı, dilimize ve sözlüklerimize yerleşmedi.

Oysa aynı yıllarda, ve sosyal demokrat ve psikanalist Erich Fromm, Türkçeye “Sağlıklı Toplum” (1996) diye çevrilen “The Sane Society” (1955) eserinde “yabancılaşma ve yalnızlaşma” gibi “toplumsal sağlık sorunları” üzerinde duruyordu. David Riesman’ın dilimize çevrilmeyen “The Lonely Crowd” (1950) adlı eseri kalabalıktaki yalnızları anlatan ana kaynak olmuş; Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” romanı ödüller kazanmıştı. Karl Marx’ın (1860) “kendine, işine ve toplumuna yabancılaşma” tanısı, “yüzyılın hastalığı” olarak kabul edilmiş; Kafka’nın Dönüşüm adlı öyküsünde (1915) bir sabah “dev bir böcek olarak” uyanan Samsa “yabancılaşma” simgesi olmuş; Durkheim’ın, “İş Bölümü,” (1906) eserinde açıkladığı “kuralsızlık” (anomie), ortak bilinç (conscience) kavramları yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Özetle, şair Alex Pope’un (1735), eğitimden umutla beklediği “ortak akıl” yüzyıllardır aranıyor ama bulunamadı, yaratılamadı.

‘Ortak Akıl’ arayışları

Bir zamanlar bir yerlerde sanki varmış gibi arıyoruz, ama henüz şifresini çözmüş değiliz. Bu kavram, “Ülke nereye gidiyor?” sorgulamasında şartlı bir çözüm olarak şöyle anılıyor: Eğer “ortak akıl” yolumuzu gösterirse selamete çıkarız. “Canlıüstü” kültür varlığını yaratan insan, “ortak aklı” acaba neden yaratamadı? Karşıt dünya görüşlerini “ortak payda” üzerinden neden toplayamadı? “Dünya görüşü”, kültür varlığının eğitimle yarattığı kişiliğin dışavurmasıdır; canın altındaki kolay değişmeyen “huy”dur. Öyleyse, bireylerin değişmeye zorlanmadan, küçük yaştan başlayarak kendileri kalmak şartıyla, ötekilerle uzlaşmaya açık “üst kişilikler” kazanacağı bir eğitim tasarlayalım. Bu süreçte bireyler kişisel dünya görüşleri üstündeki bir bilinç düzeyinde iletişim kurabilir. Freud’un analitik “süperego” (üstbenlik*) kuramı özünde toplumun töresini, değerlerini ve doğrularını taşıyan bir kişilik katıdır. Böylece, ülkenin varlığı-sağlığı-geleceği söz konusu olduğunda, ego (ben/benlik), ötekine karşı bencileyin değil, birlikte davranmak yönünde eğitilmiş olur. Ortak akıl, ortak vicdan veya bilinçten beklenen hizmet ve görev sanırım budur. “Her zamandan ziyade birlik ve beraberliğe gerek” duyduğumuz şu günlerde, eğitişim, iletişim ve yönetişim kurumlarının, bireyleri bencil değil, cemaat ve ideolojiler-üstü duyarlı varlıklar olarak eğitmesi gerekirken uygulama tam karşı yönde, bireyleri ve nesilleri adeta karşı karşıya getiriyor. Bu ortamda, toplumsal sağlık göstergelerinin iyileşmesi değil, olsa olsa, öngörülemeyen yeni bunalımlara yol açması beklenebilir. Gidişin gidiş olmadığını, hatta “çöküş olabileceğini” söylemek artık kehanet sayılmamalı diye düşünüyorum. Sayın Başbakanımızın ülke gündemine önerdiği “akıllı tahtalar ile dindar nesiller yetiştirme” projeleri “ortak akıl / bilinç” gereksemesini karşılar mı? Sorunu ilerde tartışmak umuduyla, okurlarıma esenlikler diliyorum.

(*) Metindeki psikanalitik terimler için bkz. Sosyal Bilimler Sözlüğü, TÜBA, 2012.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler