'Öteleştirmenin kimseye yararı yok'

İbrahim Fırtına, tanık ve bilirkişi taleplerinin bir kez daha incelenmesini istedi: Öteleştirmenin kimseye yararı yok.

'Öteleştirmenin kimseye yararı yok'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.08.2012 - 09:28

Balyoz davasında avukatlar, talepleri kabul edilene kadar duruşmalara girmeme protestosunu sürdürürken eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, mahkemeye “uzlaşma” çağrısında bulundu. Mahkeme, iddia makamı ve savunma arasında “öteleştirme” çabası olduğunu ifade eden Fırtına, “Bu öteleşmenin kimseye bir yararı olduğunu düşünmüyorum” dedi. Fırtına, mahkemeye, emekli orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi ve dijital verilerin bilirkişiye inceletilmesi taleplerini yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Fırtına, 17.yüzyılda bilim adamı Galile’nin ömür boyu hapis cezasının Papa tarafından ev hapsine çevrildiğini anlatarak üstü kapalı biçimde mahkemeye, “Adli kontrol uygulaması”nı bir seçenek olarak anımsattı.

Birinci Ordu Komutanlığı’nda 5-7 Mart tarihlerinde plan semineri görümünü altında “Balyoz darbe planı” yapıldığına ilişkin 250’si tutuklu 365 sanıklı davaya Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki salonunda devam edildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın dünkü 102. oturumunu açan Başkan Ömer Diken, hasta olan sanıklara son savunmalara ilişkin öncelik tanınacağını söyledi. Kolu kırıldığı için alçıya alınan Albay Burhan Göğçe, “Dosya usul hükümlerine göre esak hakkında mütalaa aşamasında değildir. Yargılamda gelinen noktada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. ve 6. madelerinin ihlal edildiğini düşünüyorum” dedi. Ayağının alçıda olduğu halde duruşmaya gelen Ahmet Dikmen ise yurt dışında olması nedeniyle isnat edilen suçu işlemesenin mümkün olmadığını söylediğini, ancak kendisine inanılmadığını belirterek “Adil yargılanmama gölge düştüğü inancındayım. Avukatımda katılmadığı için esasa ilişkin beyanda bulunmayacağım” diye konuştu.
 

Fırtına: Etik değil

Söz alan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, “Avukatım bu salonun dışındayken benim burada savunma yapmamı etik bulmuyorum, ahlaki görmüyorum. Avukatım ile birlikte savunma yapmak istiyorum” dedi. Avukatlarının endişelerini dile getiren bir dilekçeyi mahkemeye sunduklarını anlatan Fırtına, mahkemeye şöyle hitap etti: “Bize ‘avukatınız ile sözleşmeniz özeldir. Eğer devam etmeyecekseniz barodan avukat görevlendirmesini isteriz’ dediniz. 2 yıldır bu kişilerle çalıştık, ‘başkasıyla yola devam edeceğim’ demek ağır bir durum. 4 ay sonra 72 yaşını bitirmiş olacağım. Bu millet beni yetiştirdi, bir yerlere geldim, bir çizgim var. Hiçbir şey uğruna ahlaken uygun görmediğim böyle bir şeyi yapamam. Hukukun bizi korumasının yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Avukatımla yola devam etmek istiyorum.”
 

Balyoz diye bir plan yok

Fırtına, mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Raporlara göre bizim suçlanmış olduğumuz tarihte 2002 yılının başı ve 2003 yılında Balyoz Güvenli Harekatı diye bir plan yoktur. ‘Suga’ diye denizcilerin yaptığı bir plan yoktur. ‘Oraj’ diye havacıların yaptığı bir plan yoktur. Jandarma’nın ‘Sakal’, ‘bıyık’ diye bir plan yoktur.” 30 Ağustos 2003 tarihinde atandığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevini 2 yıl sürdürdüğünü anlatan Fırtına, “Bilimsel raporları hazırlayan hocalar, adli bilirkişi listesinde olan uzmanları, hazırladıkları raporlara göre bu işler 2007 ve sonrasında oluşmuştur. Benim Hava Kuvvetleri Komutanı olduğum dönemde bu planlar yok” dedi.
 

Bilirkişi raporları yetersiz

Dosyaya sunulan uzman raporlarında, TÜBİTAK ve Emniyet raporlarının yetersiz olduğunun “devlet kurumlarını rahatsız etmeyecek nezaketle” dile getirildiğini anlatan Fırtına, “Bizi içeri almanıza esas teşkil eden raporların yeterli olmadığı ortada” diye konuştu. Emekli Orgeneral Ergin Saygun’un savunmasına dikkat çeken Fırtına, şu soruları sıraladı:

“Ergun Paşa, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Paşa’ya (Yalman) seminer kayıtlarını verdiğini söyledi. Gerçek bir şok. İddiananameye göre bu belgeler 2010’da bir emekli tarafından bir gazeteciye verilmiş. Gazeteci de yayınladıktan sonra savcılığa vermiş. Başbakan, Aytaç Paşa’ya 2003’teki ses kaydını ne zaman vermiş? Bu kayıtlar bir tane midir, üretilmiş midir? Sadece Aytaç Paşa’ya mı vermiştir? Genelkurmay Başkanı ile diğer komutanlarla paylaşmış mıdır?”
 

Öteleşmenin yararı yok

“Ergun Paşa’nın ifadesinden sonra sayın savcılar mütalaayı gözden geçirmeyi düşünmüşler midir” diye soran Fırtına, “Mahkeme, iddia makamı ile savunma ve sanıklar arasında giderek artan bir öteleştirme var. Sürdürülebilecek bir hareket tarzı olmadığını, kimseye bir faydası olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.
 

Adil bir karar için

Fırtına, bilirkişi atanması taleplerini “Mahkemenin amacı ortaya konan meselede doğru adil bir karar vermek. Biz de bu taraftaki insanlar olarak ‘Adil karar verebilmek için şu hususları talep ediyoruz’ demiştik. Böyle bir bilimsel değerlendirmenin olması, vicdanlardaki şüpheleri minimalize etmesi açından yararlı olacaktır” sözleriyle yineledi. Tutuksuz yargılanan Ali Tarık Akça’nın intiharını anamsatan Fırtına, “Bir arkadaşımız normal olmayan yollardan aramızdan ayrıldı. Bu işin vebali yok mudur? Biz açık yargılanıyoruz. Bizim hakkımızdaki her bilgi dışarıda” diye konuştu.
 

Fırtına adı değiştirildi

Ankara Ticaret Odası tarafından 2004 yılında yaptırılan Kazan Hava Orgeneral İbrahım Fırtına Lisesi’nin adının değiştirilmesine ilişkin bir gazete kupürü gösteren Fırtına, “İçerde ve savunmasız olduğumuz bir durumda bu isim değişikliği yapılıyor. Neden? Ben darbeciymişim, cuntacıymışım, hükümeti devirmeye teşebbüs etmişim. Öyle bir şey yok. Bu bir iddia. Bunları bize yapılan eziyetin örneğidir diye anlatıyorum” dedi.
Emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri ise 2003’teki plan seminerinin ardından albay rütbesinden tuğgeneralliğe terfi ettiğini belirterek “Darbeyi önlediği iddia edilen Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök suç oluşumuna girmediğimi görmüştür” dedi. Tanyeri, şöyle devam etti: “Balyoz Harekat Planı ve diğer dijital verilerin sahte olduğu anlaşılınca ortada darbe teşebbüsü kalmamıştır. Plan semineri olduğu ortaya çıkmıştır. Seminerde Milli Güvenlik Strateji Belgesi ve TÜMAS görüşülmüştür. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün dediği gibi seminerdeki ana dökümanlardan biridir. Hükümetin icraatlarıyla ilgili tek bir ifade yoktur. Konuların da görüşüleceği hiçbir komuta katından gizlenmedi.”
 

Milletvekilleri izledi

Duruşmayı CHP milletvekilleri Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, İlhan Cihaner, Mahmut Tanal, Oktay Ekşi, Ali Özgündüz, Mehmet Kesimoğlu, Recep Gürkan ve Birgün Ayman Güler izledi.

Poyrazköy davasından da yargılanan tutuklu sanık Albay Ali Türkşen, yargılama sürecini tahterevalliye benzeterek “Tahterevallinin bir tarafına ne oyarsanız, karşısına da onu koyarsınız. Tahterevallinin bir tarafına burada, kin, nefret, gözyaşı koyarsanız, diğer tarafında Güneydoğu’da şehit cenazelerine denk gelir. Hapishanelere milletvekilleri Engin Alan’ı, Mehmet Haberal’ı, Mustafa Balbay’ı koyarsanız, öbür tarafında da bazı milletvekilleri omuzlarında tüfekli birileriyle kucaklaşır” diye konuştu.

“Bu süreçte kafamda bir şimşek çaktı ve adil yargılamanın ne olduğunu anladım, rahatladım” diyen Sanık Türkşen “Sizden beraat talep etmiyorum, sizden tahliye talep etmiyorum. Bu adil yargılamanızla en üst sınırdan cezamı verin. Size bu yakışır. Yatarı nedir bunun? Yatarım. Ben bu 365 kişi ile yargılanmaktan onur duyuyorum” diye konuştu.

Türkşen şöyle konuştu: “Erk değişir, bu yeni yapılan binalarda siz yargılanırsınız. Kıdemlı sanık olarak size kendinizi ‘Biz ne yaptığımızı bilmiyorduk’ diye savunmanızı tavsiye ediyorum. İnşallah sizi de, sizin gibi hakimler yargılar, sizin karşınıza da sizin gibi adil yargılayan hakimler çıkar.”

Türkşen’in bu sözleri üzerine sanıklar ve izleyiciler arasından “Amin” sesleri yükseldi.
Başkan Ömer Diken “Kimse mahkemeyi yargılanmakla tehdit edemez. Korksak bu kürsüde olmazdık. Biz, iddia makamının önümüze koyduğu delillere göre yargılama yapıyoruz. Delillerle ilgili nihai kararı vermedik. Hakim vicdanıyla karar verir. Eğer vicdanını da sorgulayacak varsa, hakim onun da cevabını verir. HSYK göreden alana kadar buradayız. Yetki bizde, görev bizde” diye konuştu.

Birçok terör örgütü davasına girdiğini anlatan Ömer Diken “Bu sözlerinizle onlarla aynı mantıkla konuşuyorsunuz. Onlar da devrim yaptıklarında bizi yargılayacaklarını söylüyorlar” dedi. Diken’in bu sözleri salondan tepki ile karşılandı. Başkan Ömer Diken, Ali Türkşen’e mahkemeyi tehdit eten sözlerinden dolayı suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
 

Duruşma sonunda tartışma

Tutuklu emekli albay Cemal Temizöz’ün savunması sırasında “Dosyadaki TÜBİTAK bilirkişisine sonradan yemin ettirildiği, bu nedenle ehliyetsiz olduğu” sözleri tartışma yarattı. Başkan Diken, 2001-2008 yılları arasında Yargıtay’da görev yaptığını belirterek bu tür eksikliklerin sonradan giderilebileceğini söyledi.

Bu sırada Hakim Albay Onur Uluocak “Bilirkişiye duruşmaya çağırıp huzurda yemin ettirmeliydiniz” diye bağırdı. Uluocak’ı uyaran Başkan Ömer Diken, “Usulü biz belirleriz, siz değil” dedi. Uluocak “Bilirkişileri getirmediniz, sanıkların sorularından kaçırdınız. Ben de hakimim, usulü yasalar belirler” diye bağırmaya devam etti. Ömer Diken “Biz de uygularız” dedi.

Onur Uluocak’ın bağırmaya devam etmesi üzerine Ömer Diken, salondan çıkarılması talimatı verdi. Uluocak’ın “Kolluk gelsin çıkarsın” sözleri üzerine Ömer Diken “Dışarı çıkın” dedi. Uluocak, jandarma görevlileri eşliğinden salondan bağırarak çıkarken, sanıkların bir kısmı protesoto için kapıya yöneldi. Başkan Ömer Diken “Kapıları kapatın, salondan çıkmanıza izin vermiyorum” dedi. Bir sanığın tuvalete gitmek istediğini belirtmesi üzerine Başkan Ömer Diken “Tabii ki insani ihtiyaçlar için çıkabilirsiniz. Bunu bunları engellemem, ama protesto amaçlı çıkmanızı engellerim” dedi. Protestocu sanıklar yerlerine geri dönerken Başkan Ömer Diken “Bu şartlar altında bugün (dün) devam edemeyeğiz” diyerek duruşmayı bugüne erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon