Özdemir: Dünyada beni dinleyecek son insan Avcı'dır

Gazeteci Uğur Dündar, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelerek ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ifade verdi. Korkmaz Yiğit ve gazeteci Cüneyt Özdemir de soruşturma kapsamında Savcı Altınışık tarafından dinlendi. Özdemir, ''Dünyada beni dinleyecek son insan Hanefi Avcı'dır'' dedi.

Özdemir: Dünyada beni dinleyecek son insan Avcı'dır
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.10.2010 - 10:25

Gazeteci Uğur Dündar, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' olarak ifade verdi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından ''mağdur'' sıfatıyla ifadesine başvurulan Dündar, basın mensuplarına açıklama yaptıktan sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden ayrıldı.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'a ifade verdikten sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nden ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dündar, ''Şikayetçi oldunuz mu?'' şeklindeki soru üzerine ''Münhasıran Hanefi Avcı'dan değil. Hanefi Avcı, bu olayın şüphelilerinden biri. Ben, kim dinlediyse, kim bugüne kadar bu kayıtları sakladıysa onlardan şikayetçi oldum'' dedi.

Kayıtların içerik olarak merak edilecek bir yanı olmadığını ve o yıllarda özellikle ''Susurluk Çetesi''ni ortaya çıkartıp hüküm giymesini sağlayabilmek için Türkiye'yi yönetenlerin yaptıkları yolsuzlukları belgeleyebilmek adına büyük gayret sergilediğini anlatan Dündar, ''Bundan dolayı da adım, Türkiye'nin en gözü kara çetesine öldürülmek üzere verilmişti. Bu faaliyetler sırasında birileri dinlenmiş ve ben de onlarla gazetecilik gayretleri kapsamında konuştuğum için benim konuşmalarım da kayıt altına alınmış'' diye konuştu.

Dündar, bu tür dinleme olaylarının aslında halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden gazetecilerin her dönemde kaderi olduğunu ve gazeteciler olarak her dönemde çok büyük zorluklar yaşayıp, çok büyük güçlükler çektiklerini söyledi.
Dündar, şöyle devam etti:

''Üzülerek söylüyorum ki, şu anda da Türkiye'de basın özgürlüğü, dün Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün yaptığı bir araştırmaya göre, 178 ülke arasında basın özgürlüğü açısından 138. durumdayız. Maalesef Kuzey Kore ve İran ile aynı kategoride değerlendirilmiş olmak, bu güzel ülkeyi yönetenler açısından hiç de sevinilecek bir durum değil. Ben bundan doğrusunu isterseniz utanıyorum. Çünkü, bu güzel ülkenin çok daha güzel bir şekilde yönetilebileceğini ve insanların birbirlerine düşman olmak yerine kardeşçe yaşayabileceklerini düşünüyorum. Ve basın özgürlüğüne de saygı gösterilmesini, basından da korkulmaması gerektiğini savunuyorum. Mesele bundan ibaret.''

Bir gazetecinin ''Kayıtlarla ilgili size şantaj yapılıp yapılmadığı soruldu mu?'' diye sorduğu Dündar, ''Hayır, neden yapılacak ki? Bana hayatımda hiç kimse şantaj yapamadı'' ifadesini kullandı.

Dündar, kişisel olarak saçının teline bir dinleme aleti konulsa dahi korkacak hiçbir şeyinin olmadığını ve bundan çok emin olduğunu dile getirdi.
Dündar, ''İnsan haklarına, kişilik haklarına, basın özgürlüğüne aykırı bir gerçek olduğu için bu dinlemeyi, yasa dışı usulsüz dinleme konularını şiddetle kınıyorum, hatta lanetliyorum'' dedi.

Başka bir soru üzerine yargı bir karar vermeden kimlerle konuştuğu konusunda açıklama yapmayacağını belirten Dündar, ''Siz mi dinlendiniz, görüştüğünüz kişi mi dinlenmiş?'' sorusunu da ''Hayır, ben dinlenmemişim. Haber amacıyla konuştuğum kişiler dinlenmişler. Ben de o arada kayda girmişim'' dedi.


Konuşmasının gazetecilik gayretleriyle ilgili olduğunun altını çizen Dündar, sözlerini şöyle tamamladı:

''O yıllarda ben yolsuzlukların peşinde koşuyordum. Hırsızlıkların peşinde, ihale tezgahlarını ortaya çıkarmak için gayret gösteriyordum. Susurluk çetesini ortaya çıkarmak için uğraş veriyordum. Ve bu uğurda da ölümle karşı karşıya kalmıştım. Adım o çeteye havale edilmişti. Bunu ben söylemiyorum, o çetenin, 'çete' de diyorum, çünkü hüküm giydiği için, yargı tarafından çete olduğu tescil edildiği için bu sözcüğü, 'Susurluk çetesi', onun mensuplarından biri geldi. Milyonlarca insanın gözünün içine baka baka anlattı. Gelişmekte olan ülkelerde halkın gerçekleri öğrenme hakkı peşinde koşan gazetecilerin, maalesef bu gibi tehlikelerle karşılaşması kaderidir.''

 

Korkmaz Yiğit

İş adamı Korkmaz Yiğit, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' olarak ifade verdi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından ''mağdur'' sıfatıyla ifadesine başvurulan Yiğit, Osman Paşa Mektebi Sokak'ta tutuklu sanıkların adliyeye alınmasında kullanılan kapıdan çıkarak, binadan ayrıldı.

Yiğit, basın mensuplarının ısrarlı soruları üzerine, şikayetçi olmadığını söyledi.

 

Cüneyt Özdemir

Gazeteci Cüneyt Özdemir, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ifade vermek üzere Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine geldi.

Çırağan Caddesi'nde bulunan, savcı ve hakimlerin kullandığı kapıdan adliyeye giren Özdemir, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın odasına gitti.

İfade verdikten sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden ayrılan gazeteci Cüneyt Özdemir, ''Bırakın Türkiye'yi, dünyada beni dinleyecek son insan Hanefi Avcı'dır'' dedi.
 Özdemir, ''1996 yılında Mehmet Ali Birand ile yaptığım görüşmelerden biri dinlenildi. Zaten 32. gün programını hazırlarken haber için yaptığımız görüşmeydi. Görüşmenin içeriğinde bir şey yok'' diye konuştu.

Savcılıkta kendisine sorulması üzerine, şikayetçi olacağını söylediğini belirten Özdemir, şunları kaydetti:

''Bu görüşmelerin bantlarının Hanefi Avcı'nın ofisinde bulunduğu iddia ediliyor. Beni dinleyen kişinin Hanefi Avcı olmadığını düşünüyorum. Bırakın Türkiye'yi, dünyada beni dinleyecek son insan Hanefi Avcı'dır. Burada sanırım Hanefi Avcı mağdur durumdaysa, şu anda bazı iddialar var, bir diğer mağdur da telefonları dinlenen biz gazetecileriz. O yüzden, bizim gazetecilik mesleğiyle ilgili yaptığımız konuşmaları kim dinlediyse, kim kayıt altına aldıysa ve bunca yıldır sakladıysa bunların bulunması hepimiz için önemlidir diye düşünüyorum.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler