Pera Müzesi'nde Türk Müziği konserleri

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Genç Çarşamba ve Oda Müziği konserleriyle başlattığı müzik etkinliklerini yeni bir konser serisi: 'Türk Müziği Konserleri'yle sürdürüyor.

Pera Müzesi'nde Türk Müziği konserleri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.05.2013 - 13:32

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca danışmanlığında, Yrd. Doç. Dr. Adnan Çoban sanat yönetmenliğinde ve Sinan Sipahi koordinatörlüğünde düzenlenen Türk Müziği Konserleri serisinin ilki 26 Mayıs Pazar günü saat 15.30’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek. “III. Selim Ekolü” konseri şef Adnan Çoban yönetimindeki konserde saz sanatçıları: Neşe Yeşim Altınel Çoban (Keman), Gökhan Filizman (Tanbur), Caner Can (Kanun), Hüseyin Özkılıç (Ney), Sarper Eroğlu (Ud) yer 

Türk Müziği Konserleri serisi, günümüzün usta yorumcuları ve sazendelerinin, büyük bestecilerin seçme eserlerini seslendirecekleri programlardan oluşacak. Sonbahar döneminde de devam edecek bu yeni konser serisinde Türk müziğinin tarihsel, kültürel, geleneksel, sosyolojik, antropolojik, felsefî ve edebî yönlerinin ele alınacağı sunuş ve sohbetler de yer alıyor. 

Geçmişten günümüze gelebilmiş önemli kültürel miraslarımızdan Türk Müziği, bu coğrafyada farklı etnik kimliklerin oluşturduğu kültürel mozayiğin en somut örneklerindendir. Bu konserde, musikimizin 9. ve 10.y.y.da El-Kındî, Farabî ve İbn-i Sînâ ile başlayan, Abdülkadir Merâgî ile devam eden, 17.yüzyılda Hafız Post ve öğrencisi Itrî ile gelişen III. Selim’le yeniden inşa edilen ve Hammamîzâde İsmail Dede Efendi ile zirve yapan tarihi seyri ele alınacak.

Siyasî, sosyal, askerî, hukukî ve iktisadî birçok alanda Islahat Hareketlerini başlatan Sultan Selim Han, en büyük başarıyı musikimizde yarattığı yenilikler ve gelişimlerde göstermiştir. 1785’te başlayıp 1815’e dek süren bu dönemde, bestekârlar daha lirik ve dünyadaki yenileşmeye uygun eserler ortaya koymuşlardır. Böylece klasik dönemde hakim olan uhrevî ve mistik üslubun yerini daha dünyevî bir üslup almıştır. Sultan Selim Han, Sadullah Ağa ve Dede efendi gibi geleneksel klasik çizgiden taviz vermeyen bestekârların yanında halk müziği tarzına yakın bestekârları da etrafında toplamıştır. Musikimizde nota sistemine geçiş, onun zamanında kabul edilen Hamparsum nota sistemiyle olmuştur. Bu nota sistemi sayesinde birçok klasik eser günümüze ulaştırılabilmiştir. Bir padişah olarak başlattığı bu musiki hamlelerinin yanında bir bestekâr olarak ortaya koyduğu eserlerin ve makamların da musiki tarihimiz açısından önemi büyüktür. Tanburî ve neyzen olan Sultan Selim, Suzidilara, Şevkefza, Evcara, Şevk-u Tarab, Muhayyersünbüle gibi makamları terkip etmiş ve birçok muhteşem besteye de imza atmıştır. III. Selim ekolünün yarattığı en büyük eser ise hiç kuşkusuz Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’dir. Bu büyük bestekâr hocası III. Selim’den aldığı feyizle musiki tarihimizin Itrî’den sonraki ikinci büyük zirvesinin mimarı olmuştur.

 

Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca 

1675 yılında Yavaşca Süleyman Çelebi’nin tanzim ettiği Vakıfnamesi bulunan bir ailenin mensubu olarak 1 Mart 1926’da Kilis’te doğan Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca; İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdikten sonra 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Birçok Kadın-Doğum Mütehassısları yetiştiren ve Tıp alanında 54 bilimsel neşriyatı bulunan Yavaşca Haseki Hastanesi Başhekimliği’nden 1990 yılında emekli olup 39 yıl süren hekimlik hayatını noktalamıştır. 

Meşk sisteminin son temsilcisi olan Alâeddin Yavaşca 8 yaşındayken başladığı mûsıkî hayatında; Dr. Subhi EZGİ, Zeki Ârif ATAERGİN, Sadeddin KAYNAK, Münir Nurettin Selçuk ve dönemin birçok önemli isimlerinden yararlanmıştır.1950 yılında girdiği İstanbul Radyosu’nda solist icracı olup 1967’den bu yana koro yöneticiliği, Türkiye Radyoları ve TRT bünyesinde Danışma, Denetleme ve Repertuar Kurullarında üyelik ve başkanlık dahil önemli görevler almış, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli eğitim komisyonlarında üyelik hizmeti vermiştir. Yavaşca Türk mûsıkîsinde devlete bağlı ilk konservatuarın kurucuları arasında yer alıp 1976’dan itibaren Türk Mûsıkîsi Devlet Konservatuarı’nın yönetim kurulunda ve öğretim kadrosunda çalışmış ve öğrenciler yetiştirmiştir.

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça icracılığının yanında 2’si Kâr-ı Natık, 5’i Takım,1’i Ayin-i Şerif olmak üzere değişik formlarda yapmış olduğu 652 bestenin yanında ayrıca 9 bestekâra ait 21 esere de aranağme yapmıştır. 5 filmin şarkılarını okuyup 1 filmin de film şarkısını yapan Yavaşca’nın çeşitli kurumlarca çıkartılan CD’lerin yanında arşivinde yurt içi-yurtdışı verdiği birçok konserlerden ve radyo icralarından derlenen 250 civarında CD, hakkında yazılan 6 kitap ve kendisinin yazdığı “Türk Mûsıkîsinde Kompozisyon ve Beste Biçimleri” adlı kitabı bulunmaktadır.

Yavaşca’ya 5 seçkin üniversitemizce Fahri Doktora Ünvanı verilmiş, 1991 yılında Devlet Sanatçısı olarak ödüllendirilmiştir. Ayrıca çeşitli dallarda aldığı 230’u aşkın ödülün yanısıra Türk mûsıkîsine yaptığı önemli katkılar nedeniyle 2008 yılı müzik dalında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” ile 2010 yılı sanat dalı “T.B.M.M Üstün Hizmet Ödülü”de Alâeddin Yavaşca’ya verilmiştir 

İstanbul’da kendi isminin verildiği sokakta ömrünü ve anılarını paylaştığı eşi Ayten hanımla hayatını sürdüren Prof Dr. Alâeddin Yavaşca, Haliç Üniversitesi’nde Öğretim Üyeliği görevinin yanı sıra sanatını da icra etmeye devam etmektedir. 

 

Yrd. Doç. Dr. Adnan Çoban 

1968 yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da yaptı. 1995 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Psikiyatri ihtisasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tamamladı. Musiki eğitimine Süheyla Altmışdört yönetimindeki İstanbul Üniversitesi Klasik Türk Musikisi Korosu’nda başlamıştır. 

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca, Prof. Dr. Nevzat Atlığ ve Prof. Dr. Selahattin İçli gibi hekim musikişinas hocalardan istifade etmiştir. Bir dönem TRT İstanbul Radyosu’nda ses sanatçısı olarak çalışan Dr. Çoban, icrada klasik tavır ve üslubu benimsemiştir. Konser, televizyon ve radyo programlarıyla musikimize hizmete devam etmektedir. 24 TV’de üç yıl devam eden “Bizden Nağmeler” isimli Türk Müziği programı iki sene üst üste “Yılın Türk Müziği Programı” ödülüne layık görülmüştür. Müzikle Tedavi alanında da çalışmaları bulunan Dr. Adnan Çoban, müzik-beyin-ruh ilişkisini ortaya koyan araştırmalar yapmış, Cumhuriyet tarihinde ilk bilimsel müzikle tedavi çalışmalarını başlatmıştır. ‘Müzikterapi’ kitabının yazarı olan Çoban, ‘Türk Musikisi makam, usul ve sazlarının insan ruhuna etkileri’, ‘Ritmin beyin gelişimine etkileri’, ‘Çalgı çalma - şarkı söyleme gibi aktif müzikal faaliyetlerin insan beynindeki etkileri’ başlıklı ‘tıbbi müzik’ çalışmalarını yürütmüştür. 

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde TMDK’nın Yeniden Yapılandırılmasından sorumlu rektör danışmanı ve İSZÜ Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Kendi kurduğu nöropsikiyatri merkezinde psikiyatri uzmanlığı yapan Dr. Adnan Çoban Kemânî Neşe Yeşim Altınel Çoban’la evlidir ve iki çocuk babasıdır.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon