Potansiyel ölüleriz...
Atmasyon Dans Kumpanyası, ‘İster AŞK, İster BOM, İster HİÇ’ gösterisi için, yakınlarının beden kalıplarını gazete kâğıtlarına çıkarttı. Topluluk sokakta bombaların patladığı, bebeklerin denizlerde boğularak öldüğü günümüzde, hepimizin potansiyel ölüler olduğumuzu hatırlatıyor. Gösteriyi Dilek Champs’le konuştuk...
-Neden kumpanyanızın adı Atmasyon Dans? Atmasyondan kastınız doğaçlama mı, yoksa notalar ve metnin bedene hükmüne itiraz mı?
Nedeni, sanatın ve yaşamın gücünün tamamıyla insandan ve insanın doğal yaşamındaki güdülerinden ortaya çıkması gerektiğine inanmamız. İnsan doğaçladıkça kendi tadını alıyor, ihtiyaç duyduğumuz bir güdüyle ortaya bir şey atıyoruz, derinlemesine yaşıyoruz, dans ediyoruz ve izleyicilerin hissine, anlayışına bırakıyoruz. Onlarla aynı “an” da var olma durumumuz var!
-Tamamıyla güdüler yönlendiriyorsa performansınızı, dansçılar arasındaki koordinasyonu nasıl sağlıyorsunuz?
Her şeyi yaşadıktan sonra reddetmek diyebiliriz. Bu uyumu sağlamak için dünyanın birçok yerinde workshop ve gösteriler yaptım; Avusturya, Almanya, Tunus, Küba, Ukrayna, Fransa, Türkiye vs... Yaşadığım şey hep insanın içinin (zihni, gönlü, güdüleri, duyguları...) bedeniyle ne kadar alışverişteyse o kadar anlamlı, çekici, verici ve paylaşımı ilginç olan; yaşayan anlar ve insanlar oluşturduğu...
Ne kadar insan araştırması, insan sevgisi, insani reaksiyonlar o kadar sanat benim icin... Ama aynı insani dili yakalayabildiyseniz birlikte olduğunuz kişilerle, çok özel anlar başlıyor ve sonsuza kadar var oluyormuş gibi hissediyorsunuz. Hem izleyiciyle hem projelerimizde çalıştığımız sanatçılarla böyle sanat yapıyoruz!
Herkes rahat nefes almalı’
-Bazı gazeteler günümüzün ta kendisi” diyorsunuz, bazıları da sanki günümüz günlük güneşlikmişçesine yayın yapıyor... Öte yandan gazeteler ölülerin üzerini örtmek için de kullanılıyor. Türkiye ve dünya gündemine bakarak, “Hepimiz birer potansiyel ölüyüz” diyebilir miyiz?
Soruş şeklinizde bütün anlamsal karmaşalar var. Bizimle gösteri anında olacak insan (izleyici) istediğini algılayabilir. Ben özellikle bu sene “Dünya ve Türkiye” üzerinde bu kadar anlamsız ve bir o kadar da anlamlı bir beden olarak hissetmemiştim kendimi! Gazeteleri okuyup haberlerle yaşıyoruz. Güzel, akıllı insanlar ölüyor, üzerleri gazeteyle örtülüyor! Sadece üstü degil! Hayattaki izi örtülüyor, canı, çocukları hepsi bitiyor! Beni ilgilendiren şey herkesin kendi var oluşuyla rahat nefes alması, rahat olması...
İnsanlar sokakta patlarken..’
-Neden bu oyun? Adı niçin “İster Aşk İster Bom İster Hiç”? Oyunun derdini kısaca nasıl anlatırsınız?
Oyunun derdi... 1. Tutunacak dalım yok. 2. Anlayacak adam kim? 3. Ben kimim? 4. Hayat ne?.. Patliyoruz artık! İnsanlar durduk yerde sokakta patlıyor! Bebekler, anneleri ve babaları yüzünden denizde boğuluyor, sahile vuruyor! Sahilde yürüyüşe çıkan çocuklar ölmüş çocukları görüyor! İnsanlar sevişip bebek doğuruyor; güçlü, var eden bir duygu yaşıyor: ‘Aşk’. ‘Hiç’ ise her şeyi açıklayan bir kelime. Aslında gösterinin adı üç boşluk, istediğimiz kelimeyi oraya yerleştirebiliriz.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı