Profesör'e 'mobbing' iddiası

M.K, avukatı aracılığıyla, suçlamaya ilişkin görüşlerin yer aldığı dilekçeyi İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına iletti.

Dilekçede, aynı zamanda Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürü olan Atalay'ın, işe başladığı ilk günden itibaren hakaret ve sövme içeren davranışlar ve sözlerle, 2002 yılından beri DEÜ Eğitim Fakültesi'nde görev yapan M.K'nın kişilik haklarına saldırdığı ve kendisini küçük düşürdüğü aktarıldı.

Şüpheli Atalay'ın, M.K'yı gerek iş, gerekse aile ortamında bilerek ve isteyerek ruhsal anlamda yaraladığı ifade edilen dilekçede, şüphelinin hukuk dışı cezai sorumluluğu bulunan eylemleriyle M.K'nın psikolojisinin bozulmasına neden olduğu iddia edildi.
Dilekçede, ''Raporlardan da anlaşılacağı üzere şüphelinin kasti hareketleri müvekkilimin vücut bütünlüğünü bozmuştur. Şüpheli bu durumun failidir ve kasten yaralama suçundan da cezalandırılmalıdır'' denildi.

Atalay'ın, M.K'ya, işe başladığı ilk günden beri eşini kastederek ''senin g... ne yapıyor?'' diyerek hakaret ettiği öne sürülen dilekçede, ayrıca bölüm başkanlığı yaptığı dönemde dekanlık ile arasındaki gerginliğe bağlı olarak cephe almış olduğu Nevzat Gümüş'ün yüksek lisans tez öğrencisi olan M.K.'ya ''Sen Nevzatın muhbirisin'' şeklinde hoş olmayan ve kişi onurunu zedeleyecek yakıştırmalarda bulunduğu öne sürüldü.
Dilekçede, Prof. Dr. Atalay hakkında şu suçlamalarda bulunuldu:

''Müvekkilimin, şüpheliyi defalarca uyarması üzerine iş yerinde müvekkilimin öğrencilerinin önünde koridorda bağıra bağıra 'M, M, g...ın kızı, p...in kızı'' şeklinde toplum içinde hoş karşılanmayacak yakıştırmalarına devam etmiştir.
Şüpheli, 25 Eylül 2010 tarihinde müvekkilimin odasına, kapıyı bile çalmadan girip, bağırarak, 'Elime bir sopa alacağım, senin kıçını kızartana kadar pataklayacağım' şeklinde, çalışma arkadaşlarının yanında, kendi şahsi işiyle ilgili yapılan ufak bir hata sebebiyle saygısızca cümleler sarf etmiştir. Bununla birlikte müvekkilime kişisel güvenini kaybettirecek tarzda hakaretlerine devam etmiştir. Müvekkilim bunun sonucunda kendini işinde başarısız ve yetersiz hissetmeye başlamıştır. Şüphelinin takındığı tavır mobbing, yani duygusal taciz,psikolojik yıldırmadır.''

''M.K'nin vücut bütünlüğü ciddi şekildi bozuldu''

Atalay'ın, iş yeri telefonu varken şarjının bittiğini söyleyerek M.K'nın cep telefonunu aldığı, onun konumundan yararlanarak, kitabında kullanmak üzere, iş vermek amacıyla geç saatlerde aile düzenini bozacak şekilde aradığı anlatılan dilekçede, kendi işi olmamasına rağmen M.K'dan yapmış olduğu çalışmaları bilgisayarına kaydetmesini istediği, M.K'nın bunu yapmasına karşın, yapmadığını öne sürüp hakaret ettiği aktarıldı.
Dilekçede, şöyle devam edildi:

''Müvekkilim, kaydettiklerini göstermek için odasına gittiğinde 'Senin işin gücün yalan dolan, hani bunun içindeydi yüklediklerin' şeklinde konuşmalarını sürdürmüştür. Bunun üzerine müvekkilim kaydettiği çalışmaları gösterince yanılgısını kapatmak için hakaretlerinin dozunu artırarak, masaya vurup 's.. git dışarı' diye bağırmıştır. Müvekkilimin, bunları hak etmediğini söyleyip, arkasını dönerek odadan çıkması üzerine, saçını tutup omuzundan ileri doğru itmiştir. Bu davranışın şaşkınlığıyla bağıran müvekkilim, yaşadığı olaylara dayanamayıp bayılmıştır.''

M.K'nın bu olayın ardından eşiyle birlikte Buca Tıp Merkezine giderek psikiyatri bölümünde tedavisini yaptırdığı, ardından polis merkezinde ifade verdiği belirtilen dilekçede, M.K'nın vücut bütünlüğünün ciddi şekilde bozulduğuna vurgu yapıldı.

Dilekçede, bu olayın faalinin enstitü müdürü Atalay olduğu kaydedilerek, M.K'yı kasten yaralayan, belki de ruh sağlığında kalıcı hasarlar bırakan şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, ilgili yasa maddeleri gereğince cezalandırılması için kamu davası açılması istendi.