Rakamsal boyutu belli olmayan tedbir paketi
Küresel finansal krizin Türkiye'ye etkilerinin net olarak görülmeye başladığını belirten, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, tekstil, otomotiv, demir-çelik, denizcilik, turizm, müteahhitlik sektörlerini içeren bir ekonomik tedbir paketi hazırladıklarını fakar paketin rakamsal boyutunun belli olmadığını belirtti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Ziraat Bankası'nın şube açılışları için gittiği Yunanistan'ın Atina kentinde, gazetecilerle bir sohbet toplantısı yaptı.
Ekren, küresel mali krizin etkilediği reel sektöre destek niteliğinde bir paketin hazırlığı içinde bulunduklarını belirterek, tekstil, otomotiv, demir-çelik, denizcilik, turizm, müteahhitlik sektörlerini içeren sektörel tedbirler paketi çerçevesinde, finansman ve kredi, vergi, istihdam ve işsizlik ile sektörlerin yatay şekilde ihtiyaçları olan konuları bir araya getirecek çalışma gruplarının oluşturulduğunu ve konunun son Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nda ele alındığını anlattı.
Bütün sektörler için uygun olduğu düşünülen, mali disiplini bozmayacak bir paketi de yakın dönem içinde Meclis'e sevk etmiş olacaklarını bildiren Ekren, bu konudaki çalışmayı rakamsal boyutu hariç tamamladıklarını söyledi. Ekren, ''Pazar günü Ankara'ya döndüğüm zaman arkadaşlarla bir daha görüşüp, bütün sektörler için uygun olduğunu düşündüğümüz ama hepsinden önemlisi mali disiplini bozmayacak bir paketi yakın dönem içinde Meclis'e sevk etmiş olacağız'' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ekren, Eximbank'ın 500 milyon dolar olan limitini 1 milyar dolara çıkardıklarını hatırlatarak, hazırlanan paket çerçevesinde bu oranın bir miktar daha arttırılacağını bildirdi.
Ekren, ''Hem vergilerle ilgili, hem SSK'yla ilgili hem Eximbank'la ilgili bir de sektöre spesifik düzenlemelerden çok bütün sektörlerin ortak bir şekilde yararlanacağı bir alt paydayı oluşturmaya çalışıyoruz'' dedi.
Küresel finansal krizin etkileri
Küresel finansal krizin Türkiye'ye etkilerinin net olarak görülmeye başlandığını ifade eden Ekren, gelecek ay açıklanacak olan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamlarında hem son çeyreğine hem de bütünününe ilişkin verilere bakıldığında birtakım noktaların daha somut verilerle paylaşılacağını söyledi.
Ekren, gelişmiş ülkelerde en son olarak 19 ülke ve AB'nin tedbirler paketinin büyüklüğünün toplamının 2,1 trilyon dolar olduğunu belirterek, tüm ülkelerin açıkladığı paketlerin büyüklüğü dikkate alındığında bu rakamın 10 trilyon dolara ulaştığını kaydetti.
Zarar tutarlarına bakıldığında, ABD'de, Avrupa'da, Asya'daki finans kuruluşlarının zararlarının 1 trilyon dolara, sermaye artırımlarının da 940 milyar dolara çıktığının söylenebileceğini ifade eden Ekren, bu ülkelerin finans kurumlarının zararlarının ve bu zararların GSYH'ya oranlarının da son derece yüksek olduğunu söyledi.
Ekren, söz konusu ülkelerin son derece büyük finansal kuruluşlara sahip olduğunu ve finansal kuruluşlardaki zararın milli gelirin çok büyük bir kısmını kapsaması nedeniyle o ülkelerdeki belirsizliği gündeme getirdiğini anlattı.
Mortgage (tutsat) kredilerinin de söz konusu ülkelerde son derece ağırlıkta olduğunu kaydeden Ekren, ekonomik birimlerin borçluluk oranlarının çok yüksek olduğunu ve bu ülkelerin rezerv paraya sahip olduğunu söyledi.
Ekren, bu nedenle çok kolay maliye politikası enstrümanları üretebildiğini ifade ederek, Türkiye'de ise söz konusu durumların geçerli olmadığını kaydetti.
Piyasa aktarılan kaynaklar
2008'in ikinci yarısından sonra gündeme getirilen merkezi bütçe harcamaları konusunda da bilgi veren Ekren, toplam 10,7 milyar liranın doğrudan merkezi bütçeden piyasaya aktarıldığını bildirdi.
Ekren, 2009 yılında da bütçeden piyasaya aktarılacak miktarın 16 milyar lira olacağını kaydetti.
Rapor için özel kuruluşlar, üniversiteler ve kamu sektörü bir araya gelecek
Nazım Ekren, raporun hazırlanması için bir özel kuruluş, üniversite ile kamu sektörünün bir araya getirileceğini kaydetti.
Krizlerin sorun olduğunu ama sorunların nereden kaynaklandığını da gösteren iyi bir süreç niteliği taşıdığını da belirten Ekren, prensibinin, kuralının, kantatif verisinin ve orta vadeli projeksiyonunun da paylaşılacağı bir mali kuralı mutlaka bu yıl sisteme sokacaklarını vurgulayarak, aslında Türkiye ekonomisinde 5-6 yıldan beri örtülü bir mali kuralın zaten uygulandığını söyledi.
Mali kural ile ilgili bir başka soru üzerine Ekren, bu konuda yasal bir alt yapının olmazsa olmaz koşul olduğunu belirterek, ''Bizdeki Kamu Mali Yönetim Kanunu'nun içine bu yerleştirilirse bu çözülür. Önce prensip olarak parametreleri belirleyelim, özellikle hangi tür kamu harcamasının bunun dışında olduğunu oluşturalım, ondan sonraki yasal çerçevede 'kamu mali kontrolünde mi olsun, Anayasada mı olsun' çalışıp, belirlemeye çalışacağız. Bu yıl içinde bitecek'' diye konuştu.
Ekren, küresel krize karşı alınan tedbirlere ilişkin bir soru üzerine de, dünyanın koordineli yaklaşım dediği hususun, her ülkenin aynı şeyi yapması anlamına gelmediğini, herkesin kendine has sorunlarını çözecek çalışmalar yapması ve sonuçta küresel sistemin çalışır hale gelmesi anlamında olduğunu söyledi. Ekren, Türkiye'nin de bu bağlamda, önlem paketleri oluşturarak Meclis'e gönderdiğini kaydetti.
Ekren, bir başka soru üzerine, 2002-2006 yıllarında ''mali baskınlığı azaltın'' dendiğini hazırlattı ve şöyle devam etti:
''Özel sektörün bankalardan kullandığı krediyi izlemek için, takip ettiğimiz gösterge şu; bankalardaki menkul değer cüzdanı ile bankaların bireysel ve kurumsal kredilerindeki değişim oranı çok net ortaya çıkmış oldu. İkincisi özelleştirme yaptık, üçüncüsü de piyasalarda özel sektöre geniş alanlar bıraktık. Ekonomide bütçe büyüklüğü harcamalarının milli gelire oranı, yüzde 33'den yüzde 22'ye düştü.
Bu süreçte tam tersi bir tablo ile karşı karşıyayız. Daha önce özel sektöre inisiyatif sağlamak için bütçeyi küçültürken, ekonominin devletin ağırlığını özel sektöre kaydırırken, bütün dünyadakine benzer şekilde şu anda bütçenin, harcamaların büyümeye başladığını söyleyebiliriz. FDF'nin düşüyor olması, bütçe açığının artıyor olması bunun en güzel göstergesi. Dolayısıyla burada yaptığımız harcamalar, ismi belirtilsin veya belirtilmesin piyasalara doğrudan doğruya yönelikse zaten ilgili sektörler bundan yarar sağlıyor demektir.''
Bütçe revizyonu
Ekren, ''Bütçede revizyon yapmayı düşünüyor musunuz'' şeklindeki soru üzerine de, bütçe rakamlarına Ocak ayı itibariyle bakıldığında bütçenin artışını ortaya çıkartan en önemli göstergenin gelirlerdeki azalma olduğunu söyledi.
Bunun da küresel finansal krizin ortaya çıkarttığı yansıma ve ekonomik aktivideki sonuç olduğunu kaydeden Ekren, harcamalar açısından bakıldığında da bazı harcamaların erkene çekilmiş olmasından kaynaklandığını kaydetti. Ekren, şöyle devam etti:
''Bütçenin harcamaları ile ilgili zaten bütçe Meclis'te tartışılırken, 3,6 ya da 4 milyar TL'lik düzenleme yapmıştık. Yeni dönemde sadece bütçe rakamları değil bütün makro göstergelerin revize edilip edilmediği iki tane dokümanda görülecek. Bunlardan biri Katılım Öncesi Ekonomik Program ve bunu çok kısa sürede çıkartacağız. Orada hem bütçe rakamlarını,hem de makro rakamların revizyonunu görme şansı olacak.
İkincisi de 2010-2012 Orta Vadeli Program. Bu da muhtemelen Mart ayında çalışmaya başlanacak, Nisan ya da Nisan'ın sonuna doğru açıklamış olacağız.''
TÜİK hatası ile ilgili soru üzerine de Ekren, TÜİK'te akıllı program uygulandığını ve hatanın teknik olduğunu belirterek, TÜİK'in bundan sonra sistemin revizyonu için ne gerekli ise onu yapacağını söyledi.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- ABD basınından Esad iddiası