'Referanduma götürebiliriz!'

Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 seçilmiş kişiyle bir araya geldi. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik; toplantıdan çıkan sonuçla ilgili basın toplantısı düzenledi. Çelik; "Görüşmeden çıkan sonuş şu: Referanduma götürebiliriz!"dedi.

Yayınlanma: 12.06.2013 - 12:48
Abone Ol google-news

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı heyeti ile görüşmesinin ardından, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Gezi Parkı'nda eylem yapan, orada kalan, nöbet tutan gençlere seslenen Çelik, "Bunların içerisinde, Gezi Parkı içerisinde bulunduğu halde kötü niyetli, art niyetli, illegal örgütlerle bağlantılı olan insanlar da olabilir, ben bu sözlerimi onlar için tabii ki söylemiyorum ancak sadece çevre ve yeşil duyarlılığıyla kentine sahip çıkma adına, istediği bir şeyi veya istemediği bir şeyi dillendirme adına orada bulunanlara söylüyorum. Madem ki böyle bir karar alınmıştır, referandum seçeneği, ilgili kurullarımıza götürülecektir. Bir an önce Gezi Parkı'nın boşaltılması gerekiyor, orada hayat normale dönsün" dedi.

TOPLANTININ FOTO GALERİSİ İÇİN TIKLAYINIZ 

Çelik, Taksim ve çevresindeki esnafın çok büyük zarar gördüğünü, yapılan müdahaleler sonucunda dünya basınına yansıyan görüntülerle Türkiye'nin imajıyla ilgili nahoş durumların oluştuğunu dile getirerek, "Eğer yurtseversek, bu ülkeyi seviyorsak, bu ülkenin huzuru, barışı, kardeşliği, dostluğu, güzelliklerle paylaşılması gereken hayat, sizin için çok önemliyse bu çağrıma ses verin, kulak verin" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan ile görüşen Gezi Parkı heyetinin parkta kalan ya da gününün büyük çoğunluğunu parkta geçiren insanlar olduğunu anımsatan Çelik, bu kişilerden Gezi Parkı'nda olup biteni tamamiyle öğrendiklerini söyledi.

Sorular


Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Görüşmede eylemin bitirilebileceğine dair bir sinyal aldınız mı" sorusuna, şöyle yanıt verdi:

"(Bu çevrecilere dokunulmadan) dediğiniz zaman Gezi Parkı'na dokunmamak anlamına geliyor. Onun için zaten biliyorsunuz Taksim Meydanı'nda, Atatürk anıtı çevresinde, AKM çevresindeki o pankartlar oradan sökülüp atıldı. Esasen dün biliyorsunuz sabah ve akşam onlara müdahale edildi. Bir daha onların gidip o meydanı işgal etmesi, tekrar oraya o sloganları asmalarına müsaade edilmeyecek. Sayın Başbakan'ın kastettiği, işaret ettiği budur. Ancak tekrar söylüyorum ama Gezi Parkı'nda kıyamete kadar, uzun boylu bu eylemin sürdürülmesi de kesinlikle hükümet tarafından kabul edilmeyecektir. Bir an önce aslında Gezi Parkı'nın da boşaltılması gerekiyor. Hele hele böyle bir görüşme olduktan sonra, böyle bir iyi niyet atıldıktan sonra ben Gezi Parkı'ndaki gençlerin de böyle bir karar alacaklarını ve orayı boşaltacaklarını düşünüyorum. Ama onlar boşalttıktan sonra eğer kötü niyetli, illegal örgüt mensubu, provokasyon yapmak isteyen birileri eğer gidip orayı doldurmaya çalışırsa onlar da güvenlik güçleriyle baş başa kalacaklardır."

Çelik, artık sağduyunun hakim olması ve Gezi Parkı'nın boşaltılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu gelen arkadaşlar bir şeyi temsil eden, bir sivil toplum örgütünü temsil eden, birileri adına konuşma hakkını kendisinde bulan arkadaşlar değil. Esasen biliyorsunuz bu eylemlere katılan, Gezi Parkı'nda bulunan insanlar da çok homojen bir topluluk değil. Dünya görüşleri farklı olan, partileri farklı olan, zaman zaman hassasiyetleri farklı olan insanlardan söz ediyoruz. Bu açıdan orası sadece bir partinin, bir sivil toplum örgütünün veya belli bir dünya görüşünün şu anda mekanı haline gelmiş değil ama ne olursa olsun, kim olursa olsun eğer amacımız barışçıl ve demokratik yollarla sesimizi duyurmaksa, bir talebi dillendirmekse, bir itirazımızı ifade etmekse veya bir şeyi protesto etmekse bu yapılmıştır, 15 günden beri bu yapılmaktadır. Bu saatten sonra yapılacak şey, bir kez daha söylüyorum sağduyunun hakim olması, oradaki gençlerimizin evine gitmesi, işine gücüne gitmesi ve Gezi Parkı'na eğer dolacak olan kötü niyetli birileri de varsa onları güvenlik güçleriyle baş başa bırakmalarıdır. Doğru olan budur."

"Ben olması gerekeni söylüyorum"

Hüseyin Çelik, bir gazetecinin "Eğer eylemcileri ikna edemezseniz ne olacak" sorusuna da "Ben olması gerekeni söylüyorum. (Şu olmazsa, şunu ne yapacaksınız, bu olmazsa ne yapacaksınız) gibi bir soruya da doğrusu ben muhatap olmak istemem. Çünkü ben hükümet adına değil, AKP adına konuşuyorum. Burada Sayın Başbakanımız, Genel Başkanımız bu iki sıfatıyla da bu insanları dinlemiştir. Buradan böyle bir karar çıkmıştır, dolayısıyla bir an önce nasıl ki herkes Güven Park'a rahatlıkla gidebiliyorsa nasıl ki herkes İstanbul'daki diğer parklara rahatlıkla gidebiliyorsa, Yıldız Korusu'na rahatlıkla, Emirgan Korusu'na rahatlıkla, Çamlıca'ya rahatlıkla gidebiliyorsa orası belli bir grubun gidip kapattığı bir yer değilse Gezi Parkı'nın da böyle olması lazım, orada hayatın normale dönmesi lazım" yanıtını verdi.

Taksim'de devam eden bir yayalaştırma projesi bulunduğunu, trafiğin yeraltına alınmak üzere yapılan çalışmaların önemli bir kısmının bitirildiğini anlatan Çelik, Taksim Meydanı'yla alakalı bir mahkeme kararı bulunmadığını, yürütmeyi durdurma kararının Gezi Parkı'ndaki projeye ilişkin olduğunu vurguladı.

Hüseyin Çelik, "Taksim Meydanı'yla ilgili bir referandum söz konusu olmaz zaten. Sözünü ettiğimiz Gezi Parkı ve oradaki Topçu Kışlası ile ilgilidir. Bunun dışındakilerle ilgili olarak zaten büyük çapta bir problem olduğu kanaatinde değiliz. Yargı kararı zaten böyle olduğu sürece orada bir şey yapılamaz. Biz, yargı kararı lehte de çıksa aleyhte de çıksa böyle bir seçenekten söz ediyoruz. Yargı kararı herkesi bağlar, bütün idareyi bağlar, o yargı kararı zaten şu anda yerinde duruyor" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan ile görüşen heyetin Gezi Parkı'ndaki eylemcilere bir çağrı yapıp yapmayacağına ilişkin soru üzerine de Çelik, şöyle devam etti:

"Bu toplantıya katılan arkadaşlar birileri adına bir çağrı yapacak, birileri adına bir şey başlatacak ya da bir şeyi sona erdirecek yetkiye sahip olan insanlar olmadıklarını ifade ettiler. Biz de zaten onların bu özelliklere sahip olmadıklarını biliyoruz. Onlar burada Sayın Başbakan'la yapılan 4,5 saatlik toplantıdaki intibalarını, buradaki gözlemlerini herhalde onlarla paylaşacaklardır. Kendi mesajları da varsa onları da sizler aracılığıyla kamuoyuyla paylaşacaklardır. Ben şu anda dediğim gibi AKP adına bir açıklama yapıyorum. Ama onlar dışarı çıktıktan sonra münferit olarak veya kendi aralarından seçtikleri bir sözcü aracılığıyla da sizlerle gözlemlerini, buradan hangi duygularla ayrıldıklarını elbette paylaşacaklardır."

"Referandum seçeneceğinin çok isabetli olacağını ifade ettiler"

Çelik, bir gazetecinin heyette yer alan kişilerin referandum seçeneğine nasıl baktıklarını ve Gezi Parkı dışında talepleri olup olmadığını sorması üzerine, "Gelen heyet tekrar söylüyorum özellikle Gezi Parkı'yla konuşan, Gezi Parkı'yla ilgili temennilerini, taleplerini, duygularını ifade eden bir heyettir. Daha önce Sayın Arınç ile görüşen ekibin taleplerini dillendirmediler ama bu heyetin genel havasından söz ediyorum, buna yüzde 90 diyebilirim. Böyle bir referandum seçeneceğinin çok isabetli olacağını ve meselenin çözümünde çok önemli ve iyi bir adım olacağını da ifade ettiler" yanıtını verdi.

Bir soru üzerine AKM'nin referandum konusu olmadığını, AKM'nin depreme dayanıksız, çökme tehlikesi olan bir bina durumunda bulunduğunu ifade eden Çelik, AKM binasının tarihi, tescilli, özellikli bir bina olmadığını kaydetti.

Eski Kültür Bakanı olarak AKM binasını son derece kasvetli ve Atatürk Kültür Merkezi adına da çok layık bir bina görmediğini bildiren Çelik, AKM'nin arkasındaki boşluğun da katılarak oraya çok daha güzel, Taksim'e, İstanbul'a ve Türkiye'ye yakışır adı yine Atatürk Kültür Merkezi olacak kültür merkezi yapılabileceğini anlattı.

AKM konusunda bazı insanların ideolojik ve peşin hükümlü yaklaşabiliceğini belirten Çelik, şöyle devam etti:

"(Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılıp yeniden yapılacak) denildiği zaman yine sosyal medyada, sağda solda, basın yayın organlarında 'burayı yıkacaklar cami yapacaklar, AVM yapacaklar' diyenler oldu. Fakat bu peşin hükümlerin sahipleri mahçup oldular. Sonra Muhsin Ertuğrul o eski tiyatro yıkıldı yerine muhteşem bir Muhsin Ertuğrul çıktı. Hakikaten şimdi orayı görenler, fonksiyonlarını görenler 'işte budur, olması gereken bu dur' diyorlar. Siz ne derseniz deyin, biz ne dersek diyelim, Sayın Başbakan ne derse desin, eğer bir insan meseleye peşin hükümle yaklaşıyorsa, eğer ideolojik gözlük takmışsa, eğer siyasi rant peşindeyse onu tatmiş edemezsiniz.

Bu Gezi Parkı'nın rüzgarıyla acaba ben de yelkenlerimi şişirebilir miyim telaşına kapılan birçok kesimin olduğunu biliyoruz. Bunun içinde siyasi partiler var, ideolojik gruplar var, bunun içinde menfaat çevreleri var ama tekrar söylüyorum, birinin siyasi menfaati için, birinin ideolojik emellerini gerçekleştirmesi için, birilerinin daha fazla menfaat temin etmesi bu ülkenin daha fazla bir bütün olarak kaybetmesine biz göz yumamayız. Huzur, sükun, güven ortamı, biribirimizi sevmek, farklılıklarımıza rağmen huzur ve barış içinde yaşamak hepimizin arzusudur. Demokrasi budur, bu samimi yaklaşım eminim ki kamuoyu tarafından takdir edilecektir."


Çelik, bir gazetecinin görüşmede eylemcilerin dile getirdiği "hayat tarzına müdahale" gibi iddiaların gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, azınlıkla da olsa bu tarz iddiaların gündeme geldiğini fakat görüşmede genel anlamda Gezi Parkı konusunun konuşulduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın büyük bir nezaketle, büyük bir sabırla heyet üyelerini sonuna kadar dinlediğini belirten Çelik, "Bu Dolmabahçe buluşmalarında da böyledi. Birileri Sayın Başbakan'ı şununla veya bununla itham edebilir ama ben yıllarca birçok lider tanıdım, Sayın Başbakan kadar dikkatli dinleyen, dikkatli not alan sonra bütün konuşulanları toparlayan ve sonuçta bir karar alan çok az lider vardır. Başbakan'ın siyasi rakipleri Başbakanla siyaseten mücadele edemediği zaman maalesef o dediklerinizi ifade ediyorlar. Yıllarca bunu Menderes için de kullandılar, Özal için de kullandılar, şimdi Sayın Başbakan için de kullanıyorlar" yorumunda bulundu.

"Eğer Türkiye diktatörlük olsaydı bu eylemler yapılamazdı"

Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye bir diktatörlük olmadığı için bu eylemler yapılabilir. Eğer Türkiye diktatörlük olsaydı bu eylemler yapılamazdı. Yapılsa bile Allah göstermesin işin şekli çok farklı olurdu. Bugüne kadar tabii ki polisin bazı müdahaleleri var, bu müdahaleler esnasında gönlü incinen, bedeni incinen insanlar var. Bu da bizi incitiyor. Keşke hiç olmasa. Daha bugün G8'lerin Londra toplantısı esnasında protesto gösterisi yapanlarla polis karşı karşıya geldiğinde hangi görüntülerin ortaya çıktığını lütfen seyredin. ABD'de Wall Street'in işgali sırasında ortaya çıkan görüntüleri seyredin. Dünyanın bazı ülkeleri bu konuda bize ders ve akıl vermek yerine biraz da kendilerine baksalar fena olmaz. Uluslararası basının bir kısmı malesef belli telkinler altında ve ciddi bir dezenformasyon altında çok kötü bir algı oluşturuyor. Biz, bunu hak etmiyoruz, bunu daha fazla hak etmemek için de kendi içimizde kendi insanımızla bu meseleyi bitirmek istiyoruz. Herkesin ağzının tadı yerine gelsin istiyoruz, kimse gaz da yemesin, kimse gaza da gelmesin, tencere-tava çalındığı için de kimse uykusuz kalmasın, kimsenin seyahat özgürlüğü de engellenmesin trafik de tıkanmasın ve insanlar birbirilerine başka türlü gözlerle bakmasın, bizim arzumuz budur."

Hüseyin Çelik, Gezi Parkı'na ilişkin referandum önerisinin İstanbul'un genelinde ya da Beyoğlu'nda yapılabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Halka giderken biz hiçbir seçenekten kaçmayız. Birileri derse ki 'gelin bunu sadece Beyoğlu'nda yapalım' ona da varız. 'Hayır İstanbul'da yapalım derse' ona da varız. Ama böyle bir karar alınıp, bu kararın hayata geçmesi halinde biz halka soru sorulmasından rahatsız olmayız. Bugüne kadar 7 kere halka sorduk, sandığı önüne götürdük. 7'sinde de halk bize onay verdi, böyle bir şey olması halinde halkın takdirinin ne yönde tecelli edeceğini biz önceden yüzde 100 kestiremeyiz ama halkımıza güveniyoruz. Halkımıza biz güveniyoruz, halkımızın bu konularda da yine AKP'nin tezlerinin yanında olacağına inanıyoruz ama başka türlü karar verirse de onu da öpüp başımıza koyacağız. Halk 'hayır arkadaş ben bunu istemiyorum' dediği zaman halkın istemediğini biz istemeyiz hiçbir zaman."

Çelik, bir gazetecinin Gezi Parkı konusunda uzlaşı sağlanması halinde AKP'nin Ankara ve İstanbul'da hafta sonu yapacağı mitinglerin iptal edilip edilmeyeceğini sorması üzerine de mitinglerin iptal edilmeyeceğini bildirdi.

Sayın Başbakan şöyle bir ihtimali gündeme getirebileceğimizi ve bunu ilgili kurumlarımıza götürebileceğimizi ifade etti: Madem ki halkın ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Halk şunu istiyor, halk bunu istiyor diyoruz. O zaman bir referandum seçeneğini ilgili kurumlarımıza götürebiliriz" - "Bu toplantıdan çıkan somut sonuç sudur: Biz İstanbul halkına, bunu referanduma getirebiliriz. Türkiye çapında bir referandumdan söz etmiyorum ama İstanbul halkına soracağız. Siz burada olup biteni kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Olsun mu istiyorsunuz olmasın mı istiyorsunuz? Yapılsın mı istiyorsunuz yapılmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar verirse demokrasilerde halkın kararı her zaman öpülüp başa konacak bir karardır" -"Gayet düzeyli, karşılıklı bilgi alışverişine dayanan gayet dostça ve sevecen ortamda geçen bir toplantı yapıldı" -"Gezi Parkı'ndaki eylemcilerin önemli bir kısmının, onların gözlemlerine göre. tamamen çevre duyarlılığıyla hareket eden, politize olmamış, art niyeti olmayan, özellikle yeşile, ağaca, çevreye karşı duyarlı olan insanlar olduğunu ifade ediyorlar ve Taksim'deki malum illegal örgütlerle özellikle kamuya yönelik, kamu malına yönelik, insanların canına malına yönelik tahripkar tutum sergileyen kimselerle beraber olmadıklarını, onları esasen tasvip de etmediklerini ifade ettiler" -"Sayın Başbakana, bu gençlerin anlaşılması gerektiğini, onların reddedilmesi, onlara sırt dönülmemesi, onların kucaklanması yönünde katılımcıların telkinleri oldu"

Çelik, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Gezi Parkı eylemleri ve daha sonra meydana gelen olaylarla olarak 15 günden beri yaşananların herkesi üzdüğünü ifade eden Çelik, "Türkiye'nin gündeminden bu tatsız olayı çıkarabilmek için olağanüstü bir gayret sarf ediliyor. Buna iyi niyetli olarak teşebbüs eden sivil toplum örgütleri var, Türkiye'de Sayın Başbakan başta olmak üzere yetkililer bu meselenin ağız tadıyla halledilmesini elbette çok arzu ediyorlar. Bugün malumunuz biraz gecikmeli olarak, 45 dakikalık gecikmeyle yaklaşık 4,5-5 saat süren, 11 kişiyle Sayın Başbakanın başkanlığında bir toplantı yapıldı. Bu insanlar Gezi Parkı eylemlerine katılan, bunu destekleyen insanlardır. Bunlar davet üzerine Genel Merkezimize gelmişlerdir. İçinde profesör, doçent olan arkadaşlarımız da var, mimar, şehir plancısı olan insanlar var. Henüz öğrenciliği bitmiş olan hayatının baharında, genç arkadaşlar var. Çalışan kesimler var. Sinema yönetmeni var" diye konuştu.

"Dostça ve sevecen ortamda toplantı yapıldı"

Heyetin, süre sınırlaması olmaksızın, gözlemlerini Başbakan Erdoğan'a aktardığını anlatan Çelik, şunları söyledi:

"Gezi Parkı'ndaki eylemcilerin önemli bir kısmının, onların gözlemlerine göre tamamen çevre duyarlılığıyla hareket eden, politize olmamış, art niyeti olmayan, özellikle yeşile, ağaca, çevreye karşı duyarlı olan insanlar olduğunu ifade ediyorlar ve Taksim'deki malum illegal örgütlerle özellikle kamuya yönelik, kamu malına yönelik, insanların canına malına yönelik tahripkar tutum sergileyen kimselerle beraber olmadıklarını, onları esasen tasvip de etmediklerini ifade ettiler. Bu arada Sayın Başbakana, bu gençlerin anlaşılması gerektiğini, onların reddedilmesi, onlara sırt dönülmemesi, onların kucaklanması yönünde katılımcıların telkinleri oldu. Gayet düzeyli, karşılıklı bilgi alışverişine dayanan gayet dostça ve sevecen ortamda geçen bir toplantı yapıldı. Bütün bu toplantılardan sonra, Sayın Başbakan, 'Biz halkımızla beraber siyaset yapıyoruz, halkın yüreğine dokunarak siyaset yapıyoruz ve yola çıktığımız günden beri ne yaptıysak halkın refahı ve mutluluğu için yaptık. İnsana değer katmayan insana faydası dokunmayan hiçbir şeyin içerisinde de olamayacağımızı' ifade etti."

Erdoğan'ın, toplantıda Taksim Porjesi'nin 2011 seçiminden önce İstanbul halkı ile paylaşıldığını, bunun animasyonlarla defalarca sunulduğunu daha sonra belediye meclisinden geçtiğini ifade ederek, bununla ilgili süreci tamamıyle anlattığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"(İstanbul halkı, kendilerine sunulan bu projelerle sandığa gitti ve AKP'ye desteğini verdi, güvenini ortaya koydu. Aslında bu Taksim projesiyle birlikte diğer projelerin gerek Kanal İstanbul, 3. Köprü, 3. Havaalanı, yeni uydu kentler, yeni ormanlar, Yassıada Projesi ve buna benzer birçok, İstanbul için öngörülen projeyi de böylelikle İstanbul halkı onaylamış oldu) şeklinde Sayın Başbakanımız yaklaşımlar sergiledi.

Orantısız güç kullanan, bir şekilde ihmali olan özellikle polis teşkilatı içerisindeki insanların şüphesiz ki araştırma inceleme sonucu suçlu bulunması halinde bunların gerekli cezaları alacağını ifade etti. İyi niyetli demokratik eylemler yapan barışçıl eylemler yapan halkımızın talebinin biçim için son derece değerli olduğunu ifade etti. Bizler de günlerden beri söylüyoruz, halkımızın takdiri de önemlidir tepkisi de önemlidir. Orada sesini yükseltmek isteyen, farklı talepleri dillendirmek isteyen, itirazlarını ifade eden insanların sesi duyulmuştur. Siz buna katılabilrsiniz katılmayabilirsiniz. Ama demokrasi böyle bir şeydir. Bugün de bir başbakan bakanlarıyla beraber heyetiyle beraber 5 saate yakın bu insanları dinledi ve bundan sonra da bir kez daha söylüyorum, Sayın Başbakanım adına söylüyorum: Makul meşru mantıklı talepleri olan insanlar, bunu bize iletmek isterlerse bizim yüreğimiz de gönlümüz de kapımız da her zaman insanımıza açık olacaktır. Talepler dediğim gibi yeter ki olması gerektiği şekliyle ifade edilsin. Yeter ki işin içine şiddet girmesin yıkma dökme, kırma, parçalama yakma girmesin. 'AKP'ye, hükümetine zarar veriyoruz' niyetiyle yola çıkıyor bazılarımız ama ülkemize zarar veriyoruz. Ülkemizin imajına zarar veriyoruz. Düşmanlarımızı sevindirmeden öteye gitmiyor bu işler. Buna son vermek gerekiyor."


Çelik, Başbakan Erdoğan'ın, heyetle bir alternatif de paylaştığını belirterek, şunları söyledi:

"Sayın Başbakan şu alternatifi de gelen ziyaretçilerle paylaştı: Biz uzun iştisareler sonucu uzmanlarla yaptığımız beyin fırtınaları sonucu bu projeleri ortaya koyduk. İstanbul halkına da bunu götürdük. Biliyorsunuz bazı yazar çizerler bazı bu meselelerle yakından ilgilenen insanlar diyorlar ki 'efendim gelecek seçime kadar burada bir adım atılmasın. Esas karar yani 2014 yılı Mart ayı sonunda yapılacak olan mahalli seçimlerde bu karar verilsin' şeklinde talepleri var. Biz doğrusu bu talebi makul görmüyoruz çünkü İstanbul'un, Türkiye'nin kaybedeceği vakti yok.

Sayın Başbakan şöyle bir ihtimali gündeme getirebileceğimizi ve bunu ilgili kurumlarımıza götürebileceğimizi ifade etti: Madem ki halkın ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Halk şunu istiyor, halk bunu istiyor diyoruz. O zaman bir referandum seçeneğini ilgili kurumlarımıza götürebiliriz. Bizim bu konulardaki karar mercimiz AKP MYK'sıdır. Bu mesele değerlendirilir. Daha sonra hükümet bu konuda buradan çıkan görüş doğrultusunda bu meseleyi bir hükümet kararı haline getirebilir ve ilgili bakanlıklar, ilgili kurullar bu konuda yapmaları gereken bir şey varsa yaparlar. Bu işin içinde Kültür Bakanlığı var. Orada çünkü Kültürel unsurları ilgilendiren bazı yatırımlar, bazı yapılar var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu işin içerisinde. Burası Beyoğlu içerisinde. Bir şekliyle Beyoğlu Belediyesini ilgilendiriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığını ilgilendiriyor. Bu toplantıdan çıkan somut sonuç sudur: Biz İstanbul halkına, bunu referanduma getirebiliriz. Türkiye çapında bir referandumdan söz etmiyorum ama İstanbul halkına soracağız. Siz burada olup biteni kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Olsun mu istiyorsunuz olmasın mı istiyorsunuz? Yapılsın mı istiyorsunuz yapılmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar verirse demokrasilerde halkın kararı her zaman öpülüp başa konacak bir karardır. Halkın iradesi milletin iradesi dışında bir irade söz konusu değildir. Biz bugüne kadar buna hep bağlı kaldık. bundan sonra da buna bağlı kalacağız."

Heyette kimler var?

Heyette, tiyatro sanatçısı Ahmet Mümtaz Taylan, akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay, Prof. Dr. Hale Çıracı ve İpek Akpınar, yönetmen Kutluğ Ataman, öğrenci Nil Eyüpoğlu, sanat yönetmeni Rumeysa Kiger, mimar Selva Gürdoğan, sosyal medya uzmanı Zehra Öney, öğrenci Zülfikar Kürüm ve sosyal paylaşım sitesinde Başbakan Erdoğan'a hitaben Gezi Parkı olaylarına ilişkin mektup yazan Bülent Peker de yer alıyor.

Basına kapalı gerçekleşen görüşmede, Başbakan Erdoğan'a İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de eşlik ediyor.

Başbakan Erdoğan, perşembe günü ise Gezi Parkı açıklamasıyla direnişçilerden tepki alan Hülya Avşar ile görüşecek.

"24 saatte bitirin"

Başbakan Erdoğan'ın, Gezi için İçişleri Bakanı'na "24 saatte bitirin" talimatı verdiği bildirildi. Erdoğan hem MYK’yı topladı hem de Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) heyeti ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Başbakan esnaflara Ankara, Hatay ve İzmir’deki Gezi Parkı eylemlerinin görüntülerini sinevizyonda izletti. Edinilen bilgiye göre Başbakan esnaflara şunları söyledi:

’Yumruğa karşı yumruk sallamadık. Bundan sonra güvenlik güçleri daha farklı davranacak. Yurtdışından gelecek akla ihtiyacımız yok. One minute dediğimiz insanlar şimdi bu durumdan seviniyorlar. Esnaf uyanık olsun. Faiz lobisi iş başında. İçişleri Bakanıma talimat verdim. 24 saat içinde bu iş bitecek.’

'3 ay öncden öngörmüştük'

Erdoğan’ın MYK toplantısında yaptığı konuşmada ise, ’Bu olayları bu şekilde olmasa bile çeşitli komplolar şeklinde 3 ay önceden öngörmüştük. Bize bazı istihbarat bilgileri gelmişti’ dediği öğrenildi.

Başbakan'ın seçilmiş gezi heyeti şöyle:

Ahmet Mümtaz Taylan -TİYATRO  SANATÇISI
Hale Çıracı - MİMAR
Kutluğ Ataman - YÖNETMEN
Nil Eyüpoğlu - ÖĞRENCİ
Rümeysa Kiger - SANAT YÖNETMENİ
Selva Gürdoğan - MİMAR
Zehra Öney - MEDYA UZMANI
Zülfikar Kürüm - ÖĞRENCİ
İpek Akpınar - AKADEMİSYEN
Bülent Peker (Başbakan'a mektup yazan AKP üyesi)
Betül Tanbay - MATEMATİK PROFESÖRÜ


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler