'Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç "Şimdi bize düşen sıkı takip ve iyi istihbaratla yapanları bizzat yakalamak, sadece tetiği çekenleri değil, onlara bu komutu veren onlara hükmeden elleri maşaları, beyinleri de bulabilmektir'' diye konuştu.
Başbakan Vekili, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'yi ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Reşadiye'deki terör eyleminin bütün Türkiye'de gönüllere ateş düşürdüğünü, yedi vatan evladının kalleşçe pusuya düşürülmek suretiyle şehit edildiğini ifade etti.
Şehitlerin annelerinin, babalarının ve yakınlarının söylediklerini bütün siyasetçilerin iyi duyması gerektiğini dile getiren Arınç, şunları söyledi: ''Hepimiz ve herkes akan kanların durmasını, gözyaşının dinmesini, Türkiye'ye huzur gelmesini istiyoruz. Şehitlerimizin cenazelerini, artık üzüntü ve gözyaşı içinde kaldırmak istemiyoruz. Bu ülkede bu işi yapanların, terörün tamamen tasfiyesini hepimiz arzu ediyoruz. Hükümet olarak bunun çabası ve çalışması içindeyiz. Dolayısıyla o şehit cenazelerindeki feryatları hükümet duymazdan gelemez. Siyasilerin da buna dikkat etmesi lazım. Görüş mesafesinin çok az olduğu sisli bir zamanda bir virajı tam dönülebileceği bir yerde pusu kurularak işlenmiş, maalesef askerlerimiz silahlarına davranma imkanı bile bulamadan şehit olmuşlardır. Bu işi yapanlar kaçmış. Buralarda takviye güvenlik güçleri göndermek suretiyle aramalar, taramalar, yol kesmeler, kontroller fazlasıyla yapılıyor. Bizim görevimiz, bu alçakça saldırıyı yapanları bir an önce yakalayıp adaletin pençesine teslim etmek ve cezalandırılmasını temin etmektir. Olayı kim yapmıştır, niçin yapmıştır ancak bunları yakaladıktan sonra ortaya çıkabilecektir. Tokat'ın Reşadiye ilçesinin böyle bir eylem için seçilmesinin özel bir anlamı var mıdır yok mudur? Bu da soruşturma sonucunda ortaya çıkabilecektir. Bu bölge, yıllardır PKK terörünün olmadığı, ama başka terör örgütlerinin eylem yaptığı bir bölgedir. Dolayısıyla kimin yaptığı araştırma sonucu ortaya çıkabilecektir.''
'PKK adına işlendiği ortaya atıldı'
Terör saldırısının PKK içindeki bağımsız eylem yaptığını ifade eden bir grup tarafından yapıldığının ortaya atıldığını belirten Arınç, ''Dün bağımsız eylem yaptığını ifade eden ve kendilerine göre Dersim ismini kullanan bir çete tarafından bu işin yapıldığı kendilerine yakın olan internet haber ajansında ortaya atılmıştır. Dolayısıyla bu eylemin PKK örgütü adına işlendiği bugün için gerçekleşmiştir. Şimdi bize düşen sıkı takip ve iyi istihbaratla yapanları bizzat yakalamak, sadece tetiği çekenleri değil, onlara bu komutu veren onlara hükmeden elleri maşaları, beyinleri de bulabilmektir. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak'' diye konuştu.
'Yedi evladımızı kaybettik'
Arınç, Tokat'ın Reşadiye ilçesindeki terör saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, yeni bir olay üzerinden konuşurken 30 yıldır ülkede olan bitenleri gözardı etmenin mümkün olamayacağını belirtti. Türkiye'nin terörden çok çektiğini, terörden en çok üzüntü, sıkıntı, acı çeken ve gözyaşı döken bir ülke olduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu: ''Tokat'taki olayda yedi evladımızı kaybettik. 'Demokratik açılımdan sonra böyle bir eylem oldu, her şey öyle başladı' denemez. Bir sene evvel Dağlıca'da, iki sene evvel Aktütün karakolunda da baskınlar oldu. 10-12 askerimiz şehit edildi, sekiz askerimiz kaçırıldı. Ankara'nın göbeğinde, Diyarbakır'da dershane önünde eylem oldu. Hükümet bunu sona erdirebilmek için bir süreç başlatıyor. Bunu parlamentoda anlatıyor. Partilerle, sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları ile görüşüyor. Bir çare bulmaya çalışıyor. 30 senedir olamayan bir şeyi yapmak için yola çıkıyor. Bence, hükümetin bu gayretlerine destek olmakta fayda var. Yanlış veya eksik varsa söylenebilir. Ama, iki tane muhalefet partisi baştan bu konuda AK Parti'yi ihanetle suçlayacak ölçüde sözler söylediler.''
'Türkiye teröre teslim olmaz'
Bir taraftan akan kanı ve gözyaşını dindirebilecek, bir taraftan da ülkede huzuru, kardeşliği ve bütünlüğü pekiştirecek işler yapılması gerektiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti: ''(Türkiye teröre teslim oldu, Başbakan nerede?) diye yazı yazan bir hanımefendiye televizyon programında cevap verdim. Türkiye 30 senedir teröre teslim olmadı bugün de teröre teslim olmaz. Bu olaylar oluyor ve üzüntüyle karşılıyoruz. Ama bu Türkiye'de her şeyin bittiği anlamına gelmez. Hükümet ve güvenlik güçleri görevinin başında. Herkes ne yapması gerektiğini de çok iyi biliyor. Yedi canımızın gitmesi elbette çok büyük üzüntüdür. Ama, 7'ler, 70'ler, 700'ler, 7 binler 30 senede maalesef bu ateşin içinde yandı ve yok oldu. Onların aziz hatırası önünde diyoruz ki, Türkiye'de bir terör var. Bu terör fevkalade canımızı yakıyor. İşleyen bir bürokrasi var, hükümet var, parlamento var. Biz bunlarla baş edebilmek için de çok iyi bir iradeye sahibiz.''
Gazetecilerin sorusu üzerine DTP'nin durumu ile ilgili konuşmak istemediğini bildiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''DTP'nin durumu ortada. Anayasa Mahkemesi'nde bugün yarın karar verilecek bir noktaya gelmişken onunla ilgili bir şey söylemek istemiyorum. Ama Türkiye'de son günlerde sokak olayları ve özellikle çocukların kullanılması, İmralı ile Öcalan ile örgüt ile bağlantılı olarak yapılıyor. Maalesef bu eylemi yapan örgüt, Öcalan adına yaptığını söylüyor. Bazı olayların perde arkasını yıllar sonra anlayabiliyoruz. Bugün önümüze getirilen pek çok dosyanın, zamanında peşin hükümle (şudur) dediğimiz konuların yıllar sonra başka bağlantıları çıkabiliyor. Ama bugün bir gerçek var. PKK adına aylam yaptığını söyleyen bir grup, işin ortasında (bu işi ben yaptım) diyor. O zaman bugüne kadar pek çok eylem yapanlar, bugün de bu vahşice ve alçakla yedi tane askerimizi şehit etmişlerdir. O zaman onlara anladıkları dilden cevap vermek üzere onları yakalamak, bu eylemlerinden dolayı sorguya çekmek, hükümetin de adliyenin de yargının da görevidir. Biz bunların üstesinden gelecek güce sahibiz. Hiç kimsenin tedirgin olmasına gerek yok. 'Teröre teslim olduk' dersek Türkiye'de her şeyin bittiği anlamına gelir. Bunu da kimse kabullenemez. Herkes işinin gücünün başında. Bir güvenlik sorunu var. O sorunu çözmek için de elimizden geleni yapacağız.''
'PKK ile Ak Parti'yi yan yana getirmek kimsenin haddi değil'
Arınç, gazetecilerin MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural'ın sözleri ile ilgili soruları üzerine sadece siyasette değil, günlük hayatta, aile hayatında ve dostluk ilişkilerinde de insanın üslubunun iyi olması, dilinin düzgün olması gerektiğini belirtti. Bu konunun biraz ahlakla ilgili olduğunu, üslubu kötü ve saygısız olandan toplumun şiddetle nefret edeceğini kaydeden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kötü üslup ile yapılmış açıklamalara cevap vermek bile tenezzül işidir. Ancak, bazen gerekebilir ve karşılığı da verilir. TBMM İç Tüzüğü'nün çok önemli bir hükmü var. Kürsüye çıkan temiz bir dil ile konuşmak mecburiyetindesiniz. Diliniz düzgün değilse o kürsüye yakışmayan bir iş yapmış olursunuz. (PKK'yı akladı, PKK ile işbirliği yapıyor)... Bunlar, bana karşı da AK Parti'nin tüm milletvekillerine ve milyonlarca AK Partiliye yapılmış, en büyük terbiyesizlik ve saygısızlıktır. Bunu şiddetle reddederiz. PKK çirkin, rezil, ahlaksız, kalleşçe işler ve eylemler yapan bir terör örgütüdür. Yıllardan beri bu vasfıyla bilinmektedir. AK Partililerin tümü PKK'yı terör örgütü olarak bilir ve tüm eylemlerini şiddetle nefretle lanetler. Böyle bir örgütle AK Parti'yi yan yana getirmek kimsenin haddi değildir. Ama temiz dili olmayanların belki söyleyecek şeyleri bulunabilir, onlara cevap verecek durumda değiliz. Reşadiye'deki terör saldırısı sonrası oluşan ortamı hükümeti yıpratmak için fırsat olarak kullanan Oktay Vural ve benzerlerine Allah'tan insaf diliyorum. Siyasete yakışan temiz bir dille konuşmaktır. Onun örnekleri şükür çok fazla değil. Eleştirileri memnuniyetle karşılarız. Ama hakarete varan açıklamalara kabul edemeyiz. Bizim Oktay Vural ve benzerlerine verilemeyecek cevabımız ve hesabımız yok. Ancak, hakarette onlarla yarışamayız.''
AKP Kayseri İl Başkanlığı'nda
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, AKP Kayseri İl Başkanlığı'nda partililere hitap etti. Arınç, adına ister ''kürt açılımı'' denilsin, ister ''milli birlik ve beraberlik projesi'' denilsin, bu açılımın sadece bir Kürt sorunu ya da PKK'ya veya bir başka şeye yönelik bir açılım olmadığını ifade ederek, ''Çünkü ismini biz koyuyoruz, içini de biz dolduruyoruz'' dedi. Kürt açılımı ya da milli birlik ve beraberlik projesi denilen konuya 2 noktada önem verdiklerini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: ''Birisi, Türkiye'de maalesef yıllardan beri devam eden, hepimizi üzen, hepimizi kahreden, hepimizin evinden ahlar yükselmesine yol açan, çoğumuzu gazi bırakan, pek çoğumuzun da evlatlarını şehit eden kötü bir iş var, çirkin bir iş var. Biz 2001'de kurulduk. 2001'e gelene kadar Türkiye bu terörden, belki 10 tane hükümet zamanında, pek çok sorumlu insanların zamanında zaten 30 bine yakın canını kaybetmişti. 2001'den önce de AK Parti hükümet olmadığına göre, herhalde bu işlerin sorumlusu olarak kimse bizi gösteremez. 1984'te başladığı bilinen, ama aslı 1978-1979'larda Apocular grubu olarak bilinen bu terör eylemlerinin bugüne kadar 30 yılı doldurduğunu söylemem lazım. Bu terör örgütünün kurulması, semirmesi, eylemlere başlaması ve bugün başımıza bir püsküllü bela olarak ortaya çıkması, nereden bakarsanız 30 senedir. Tek tek biliyorum, yani Öcalan'ın nasıl ortaya sürüldüğünü, kimlerle işbirliği yaptığını, sonunda PKK ismiyle 1980'li yılların başında kurulduğu, ilk eylemini Eruh'ta ve çevre köylerde yaparak ismini korkuyla duyurmaya başladığı zamandan bu yana 30 yıl geçti.''
Terör örgütünün, bazen 10 kişiyi, bazen 20 askeri, bazen öğretmeni, bazen hakim ve savcıları, bazen emekliyi, bazen sağlık memurunu, bazen de eşinin gözleri önünde kocasını şehit eden bir cinayet şebekesi olduğunu kaydeden Arınç, şöyle devam etti: ''İsmi PKK, başka ne isim koyarsa koysun, bu örgütü artık Türkiye olarak biliyoruz. O zaman bizim sadece bu kaybettiğimiz canların hiç birisi katrilyonlarla ölçülemez. Ama düşündüğümüz zaman, hükümet olarak şu ana kadar bize maddi olarak zararı da 300 milyar dolar. 30 senede kaybettiğimiz para budur. Tekrar ediyorum, 300 milyar dolar bir tarafa, bir tane canın bedeli bile olmaz. Ama manevi kayıplarımız var, maddi kayıplarımız var. Biz bugün 10 milyar dolar bulsak da piyasaya versek, esnafı rahatlatsak, çiftçi kesimine versek de çiftçi kesimini rahatlatsak diye düşündüğümüz bir zamanda kaybettiğimiz bu kadar yüksek miktarı göz ardı edemeyiz. O zaman bu terör bizim huzurumuzu bozuyor, bizim gelişmemizi, kalkınmamızı engelliyor, bizim yolumuzu kapatıyor, bizim her şeyimize engel oluyor. Oysa Türkiye çok büyük bir devlet, uçacak neredeyse, çok büyük bir güç. Ama terör bizim ağzımızın tadını her gün alıp götürüyor. O zaman birinci işimiz ve illa ki terör örgütünü tasfiye etmek zorundayız. En azından silahlı eylem yapamaz hale getirmeliyiz. Onu silahtan ve dağdan çıkartmalıyız. Özet olarak, terör örgütü artık silahlı eylem yapamaz, can yakamaz hale getirilmelidir. Nasıl, ne şekilde, hangi imkanlarla, hepsini biliyoruz. Kısaca, terör örgütünün artık eylem yapamaz hale gelmesidir.''
'İnsanlar kendilerini rahat ifade etmeye başlıyorlar'
Arınç, Türkiye'nin demokratikleştiğini ve özgürleştiğini ifade etti. Arınç, ''İnsanlar kendilerini rahatlıkla ifade etmeye başlıyorlar. Biz Türk milletinin mensuplarıyız. Allah'a çok şükür, bin yıldan beri bu topraklar üzerindeyiz. Bir kardeşliğimiz, bir beraberliğimiz, bir medeniyetimiz, bir kültürümüz, bir millet topluluğumuz var. Bunların içerisinde farklı etnik kökenlerden geldiğini söyleyen insanlarımız olabilir'' diye konuştu. Türkiye coğrafyası üzerinde farklı kökenlerden gelen insanların olduğunu yineleyen Arınç, şunları söyledi: ''Kayseri'de de var. Çerkezimiz var, başka bir yerde Boşnağımız var, Karadeniz bölgesinde Lazlarımız var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hatta Türkiye'nin pek çok yerinde (ben Kürt kökenliyim, annem babam Kürttür) diyenlerimiz de var. Bunlara hiçbirimiz itiraz etmemeliyiz, bunların hiç birisine ters yüzle bakmamalıyız. Biz onlarla beraberiz. Onlarla beraber bu milletin beraberliğini ve bütünlüğünü temsil ediyoruz. Onlar diyebilir ki, (ben kendi dilimi de konuşmalıyım, çocuklarıma da öğretme imkanı bulabilmeliyim. Onunla şarkı söylemeliyim, onunla radyo ve televizyonda program yapabilmeliyim.) Bu şimdi mümkün, ama eskiden mümkün değildi. 1980'de askeri darbe olduğunda Kürtçe konuşmak resmen yasaklanmıştı. Kendini ifade edemiyordu insanlar. 'Ben Kürdüm' demek suç haline getirilmişti.''
Arınç, bir gazetecinin, geçmişte Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yapan komutanlar ve bürokratlarla yaptığı görüşmelerden derlediği kitapta, o görevlilerin, kendini Kürt olarak tanımlayan kişilere karşı yaptıkları yanlış uygulamaların da dile getirildiğini ifade ederek şöyle devam etti: ''Teröristle mücadele edeceğiz. Bu bizim vazgeçilmez bir görevimiz. Çünkü terörist, bu ülkeye kastediyor, halkımızın malına, canına, huzuruna kastediyor. Onun anladığı şekilde, onun elindeki imkanlardan daha fazlasıyla onunla mücadele edeceğiz. Ama mesele sadece terörist ve terör meselesi değil. Başka şeyler var, onlara hayat veren başka sebepler de var. Terör bir sonuçtur, sebep değil. Terör, yani bu katliamlar, bu yaşanan olumsuzluklar sonuçtur. Ama bu sonuca 10 tane sebep yol açmış olabilir. Dolayısıyla siz sebepleri yok etmezseniz, sonuçla başa çıkmanız mümkün değil. Yani yanı başınızdaki bataklıkta üreyen sinekler, yaz aylarında sizi rahatsız eder. Siz (kahrolsun bu sinekler) dersiniz, ama sinekler buna hiç aldırış etmezler, umurlarında da olmaz sizin söyledikleriniz. Öldürmeye çalışsanız da kurtulamazsınız. O bataklığı kurutmaktan başka çareniz yok. Bataklığı kurutacaksınız ki, sinekten kurtulabilesiniz.''
'Polisimiz, askerlerimiz elbette uyumuyor'
Teröristin sadece dağda eylem yapmadığını, şehirde de yaptığını vurgulayan Arınç, ''Demek ki terörist, her yere girebilir. Polisimiz, askerlerimiz elbette uyumuyor. Ama terörist, her türlü imkandan yararlanıp her türlü kılığa girerek amacını gerçekleştirmeye çalışıyor'' dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, kendilerinden önce 1999-2002 yılları arasında DSP, MHP ve ANAP koalisyonunun iktidarda bulunduğunu, Anayasa'nın 35 maddesinin o zaman değiştirildiğini, bu değişiklikler içerisinde idam cezasının kaldırılmasından, DGM'lerin kaldırılmasına kadar pek çok konunun bulunduğunu hatırlattı.
Arınç, ''Bu değişiklik, tek bir amaçla yapıldı, Avrupa Birliği kriterlerine uymak, temel haklar noktasında biraz daha ileriye gitmek. Yanlış yaptıklarını söylemiyorum. Bu değişikliklerin tek sebebi, teröre yol açan sebepleri ortadan kaldırabilmek ve Türkiye'deki demokrasi ve hukuk standardını biraz daha yükseltebilmekti'' diye konuştu. O koalisyon ortaklarından biri olan MHP'nin, kendilerinin demokratik açılım projesine ihanet suçlamasıyla cevap verdiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: ''İhanet sözcüğünü Türkiye'de hiç kimse kabullenmez, biz de AK Parti olarak kabul etmiyoruz. Hepimiz milliyetçiyiz, milletimizin değerlerine bağlıyız, hepimiz bu milletin daha yükselmesini, daha gelişmesini istiyoruz. Milliyetçilik boş sözlerle, kuru gürültülerle, hamaset nutuklarıyla olmaz. Böyle yaparsanız, size bile faydası olmaz. En iyi milliyetçiliği biz yapıyoruz ki, geçmiş yıllara göre Türkiye 100 misli daha itibarlı hale gelmiştir. Artık bu ülkenin Başbakanı olan kişi, sadece Türkiye'deki milyonların değil, dünyadaki mazlum ve masum milyonlarca insanın da sevgilisi olmuştur. Çünkü dünyada hiç bir başbakan, hiç bir devlet başkanı, yanında İsrail Başbakanı otururken, yüzüne bakarak, (sen zalimsin) diyememiştir.''
Arınç, Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerinde son yıllarda büyük bir iyileşmeye gidildiğini, bunun büyük bir fırsat olduğunu belirterek, ''Bu terörü yok etmenin bir yolu da, terörün dış desteğini kesmektir. Türkiye'deki PKK örgütünün yurt dışında Avrupa ülkeleri içerisinde de, bir zamanlar kamp yaptıkları Yunanistan'da da Suriye'de de Güney Kıbrıs'ta da irtibatı vardı. Türkiye dostluklarını geliştirdikçe, Avrupa Birliği'nde müzakere sürecine başladıkça, terörün dış desteği minimum noktaya geldi, neredeyse kalmadı, diyebiliriz'' dedi. Avrupa Birliği ve ABD'nin, PKK'yı terörist örgüt olarak ilan ettiğini, hatta ABD'nin bununla kalmayıp, örgütün başındaki insanlara giriş yasağı koyduğunu, mal varlıklarını dondurduğunu ve onları uyuşturucu taciri olarak ilan ettiğini hatırlatan Arınç, ''Bugün Suriye, Irak ve İran PKK'ya karşıdır. Onun için örgütün çökmesi noktasında en ideal zamandayız. Dış destek gitti, milletimizin de zaten nefreti var. O zaman dağlarda bunlar barınamayacak haldeyse, Amerika'nın, AB'nin ve diğerlerinin de örgüte bakış açısı belli olduktan sonra konjonktürü iyi değerlendirmemiz lazım. Bizden önce 30 sene kimse buna cesaret edemedi, bizden sonra da kimse bunu yapamaz'' diye konuştu.
'Eylem yapamaz hale getireceksiniz'
Terörü sona erdirmenin, eylem yapamaz hale getirmenin büyük bir iddia olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti: ''Son altı aydan bu yana Türkiye bir çatışmasızlık sürecindeydi. Bundan dolayı da hepimiz memnunduk. Bir yerde silah patlamasa, eylem yapılmasa bundan memnuniyetsizlik duyacak insanlar kim olabilir, elbette örgütün kendisi olabilir. Çünkü o eylemlerle ayakta duracağına, sesini duyuracağına inanıyor. Varlık sebebinin eylemler olduğuna inanıyor. Belki İmralı'daki (beni de unutmasınlar) diye, örgütün ismini her zaman yüceltmeye çalışıyor. Ama bunlar bahsimizin dışında, biz zaten böyle bir örgütle mücadele etmeyi planımızın birinci sırasına yazmışız. Bağlantıları koparacaksınız, hayat damarlarını keseceksiniz, eylem yapamaz hale getireceksiniz. Nasıl? Bunu bilen devlet adamlarımız, planlarımız, kadrolarımız var. Buna inanın, bunu yapacağız.''
Demokratik açılım çalışmalarına bazılarının karşı çıktığını belirten Arınç, bunun tek sebebinin de hükümetin terörü bitirerek ülkede barışı, huzuru sağlayıp başarılı olacağını kıskanmalarının olduğunu söyledi. Arınç, ''Burada kıskançlığa yer yok. Biz öyle konular var ki ah keşke şunu bir başkası yapsa, şerefi de ona ait olsa, yeter ki Türkiye de bu sıkıntıdan kurtulsa diyoruz'' dedi. ''Şimdi biz bunu başardığımız zaman, ne bunun rantından, ne bunun itibarından bir gram bile istemiyoruz'' diyen Arınç, şöyle devam etti: ''Herkesin eli buna uzansın, herkes başarıdan nasibini alsın. Bu sürecin sonunda millet (Allah bin kere razı olsun) dediği zaman bütün partiler bundan nasibini alsın. Biz çok riskli bir işi aldık, bu iş oy için yapılacak bir iş de değil üstelik. Ne dedikodular, ne iftiralar duyuyorsunuz. Bir sene sonra seçim var Türkiye'de. Ana muhalefet ve yanındaki muhalefetin ağzına bakarsanız, biz vatan hainiyiz. Bu ne kadar çirkin bir yakıştırma, ne kadar sorumsuzca ifade edilmiş bir söz. Biz siyasetçiyiz, doğru yapabiliriz, yanlış yapabiliriz. Yanlış yaparsak, millet bunun cezasını verir. Milletten başkasının ceza vermesine gerek yok.''
'Hepimiz gözyaşları dinsin istiyoruz'
Terörle mücadele konusunu bildiklerini ve bu konu üzerindeki çalışmaları sürdüreceklerini vurgulayan Bülent Arınç, ''Hiç biriniz rahatsız olmasın, endişe duymasın. Akan kanlar dursun, gözyaşları dinsin, demiyor muyuz? Bunu bizzat şehitlerimizin anneleri, babaları söylüyor. Siz hiçbir şehit annesinin ağzından (benim oğlum öldü, bütün askerler ölsün), diye birşey duydunuz mu? Haşa. Bunu söyleyecek bir anne Türkiye'de yok. (Benim gözüm ağladı, bütün gözler ağlasın, kan döküldü, bütün kanlar akmaya devam etsin) diyebilecek bir anne, bir baba, bir memleket evladı olabilir mi? Onur Öymen müstesna'' diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in, ''geçmişte de kan akmıştı, anneler ağlamasın dememiştik, hem anneler ağlamıştı, hem kan akmaya devam etmişti'' dediğini belirten Arınç, şöyle devam etti: ''Bunun özlemini duyan insanlar belli bir partide olabilir. Buna destek de çıkanlar da oldu maalesef. Ama ben inanıyorum ki, 72 milyon içerisinde Onur Öymen gibileri toplasanız, bu salonu dolduracak kadar insan çıkmaz. Hepimiz gözyaşları dinsin istiyoruz. Gözyaşlarının dindirilmesi konusunda da elimizden geleni yapacağız. Milliyetçi duyguları kimse istismar etmesin, kimse birbirini hainlikle suçlamasın. Hepimiz bu milletin tertemiz evlatlarıyız. Ben kendime ne kadar güveniyorsam, sayın Bahçeli'nin de bu ülkenin temiz bir evladı olduğuna inanıyorum. Sayın Baykal için de başka bir şey düşünemem. Siyaset yapan insanlara, ülkede önemli görevler üstlenmiş insanların hiç birisine biz hain gözüyle bakamayız. Yanlış yaptı diyebiliriz, onlar da bize yanlış yaptın diyebilirler. Ama birbirimizi yok etmek için değil. Çünkü biz birbirimizin ancak rakibiyiz, düşmanı değiliz. Elimize silah alıp da birbirimizi vuracak değiliz. Ama maalesef bu liderler öylesine ağır konuşmalar yapıyorlar ki, sanki birisine alın şunların hesabını görün der gibi. Bu bir siyasetçiye de yakışmaz, sokaktaki insanımıza da yakışmaz. Türk milleti kendisine yakışanı yapar.''
Arınç, AKP hükümetinin sürekli hizmet ürettiğini ve halkın mutluluğu, huzuru ve daha iyi yaşaması için ellerinden geldiğince çalıştıklarını da ifade ederek, ulaşımda yapılan çalışmaları da anlattı. Arınç, konuşmasının ardından partililerle vedalaşarak kara yoluyla Ankara'ya hareket etti.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı