Sendikaların Bağımsızlığı...

Sendikaların Bağımsızlığı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.04.2011 - 05:55

Sendikalar hükümetler karşısında bağımsız olmadıkça o ülkede demokrasinin sağlıklı olması olanaksızdır. Sendikaların bağımsızlığını sağlamak, sorumlu sendika yöneticilerinin ve bir anlamda da Cumhurbaşkanı’nın temel anayasal görevidir.

Sendika özgürlüğü kavramı demokrasinin varlığı için bir önkoşuldur. Kavram olarak varlığını Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinde bulur. 1948’de kabul edilen 87 No’lu Sendika Özgürlüğü Sözleşmesi’nin 2. maddesine göre çalışanlar herhangi bir ayrım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve bunlara üye olmak hakkına sahiptir. 3. maddesine göre işçi ve işveren örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek, iş programlarını belirlemek hakkına sahiptir ve kamu makamları bu hakları sınırlayacak her türlü müdahaleden kaçınmalıdır. 1949’da kabul edilen toplu pazarlık hakkına ilişkin 98 sayılı sözleşmenin 1. maddesi, işçilerin sendika özgürlüğünü yok edecek her türlü harekete karşı korunacağını, bu korumanın özellikle bir işçinin çalıştırılmasının bir sendikaya girmemesi veya bir sendikadan çıkması şartına bağlandığı durumlarda var olacağını belirtmiştir. Bunun anlamı, sendikaların hükümetler karşısında bağımsızlığını titizlikle korumasıdır.

Hükümetlerin müdahalesi

Her iki sözleşme de T.C hükümetleri tarafından onanmış ve anayasanın 90. maddesi hükmü gereği iç hukuk hükmü niteliğini kazanmıştır. Bu onama sonucu hükümetler kesinlikle çalışanları sendika tercihine, yönetimine ve yöneticilerin seçimine asla müdahale etmemek durumundadır.

Bu kesin zorunluluğa rağmen yakın geçmişte hükümet ve yandaşı sermaye grupları gıda işkolunda, ormancılık işkolunda, belediyelerde işçilerin sendika seçimine müdahalede bulunmuşlardır.

Torba Yasa’nın TBMM görüşmelerinde olduğu gibi, Türk-İş yöneticilerinin ekim genel kurulunda yeniden seçilmelerini kuvvetlendirmek için işçilerin karşı çıktığı üç maddeyi tasarıdan çıkararak ve bunu Türk-İş’in başarısı olarak yansıtarak, işçilerin temsilcilerini özgürce seçmelerine dolaylı müdahale çabası sergilemişlerdir.

Güdümlü sendikalar

Hükümetin kendisine biat eden güdümlü sendikalar yaratmak çabası açıktır. Bazı sendika ve konfederasyon yöneticileri, üye sayılarını kendi çabaları ile değil hükümet desteği ile sağlamak için sendika özgürlüğü kavramını rafa kaldırmıştır.

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı’na son derece önemli bir görev düşmektedir. Anayasının 104. maddesi, Cumhurbaşkanı’na Devlet Denetleme Kurulu üyelerini atama ve 108. maddesinde bu kurul aracılığı ile her türlü işçi ve işveren kuruluşlarında her türlü inceleme, araştırma ve denetleme yapma görev ve yetkisini vermektedir.

Bu yetki, sendikaların uluslararası sözleşmelere uyumunu, Çalışma Bakanlığı’nın yansızlığını, işçilerin sendika seçimini özgürce yapıp yapamadıklarını da denetlemeyi içeren bir yetkidir.

Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, yukarıda saydığımız işkollarında Çalışma Bakanlığı’nın toplusözleşme yapma yetkisini belirleme konusunda yanlı davranma eğiliminden yararlanarak kamu makamlarının, kamu işverenlerinin ve siyasilerin baskısını da arkalarına alarak işçilerin sendika seçme özgürlüğünü yok etmektedirler. Bakanlığın bu konudaki yanlış kararları yargıdan döndüğü halde, sendika özgürlüğünü yok etme çabalarına desteği sürüp gitmektedir.

DDK’ye inceletilmeli

Tekgıda-İş Sendikası bu konuda Cumhurbaşkanı’na, ÇAYKUR’da işverenin, Özgıda-İş Sendikası’nın ve bakanlığın yaptığı, yasa ve 87, 98 sayılı sözleşme ihlallerini belgeleyen bir dosya gönderdiği halde bu konuda henüz bir işlem yapılmamıştır.

Cumhurbaşkanlığı, Çalışma Bakanlığı’nın, Hak-İş üyesi sendikanın ve ÇAYKUR yöneticilerinin, sendika özgürlüğüne, iç hukuk hükmündeki uluslararası sözleşmelere yargı kararı ile belgelenmiş aykırı eylem ve işlemlerini mutlaka DDK’ye inceletmelidir.

Bu ülkenin sayıları az da olsa ilerici ve yurtsever sendikalarına bu konuda tarihi bir görev düşmektedir. Bu sendikaların yöneticileri, hükümetin ve yandaşı sermaye gruplarının sendika özgürlüğünü bertaraf eden müdahalelerini belgelemeli ve bunları ILO, ETUC ve ITUC yönetimine sunmalıdır.

ILO’dan bir Araştırma Komisyonu (Fact Finding Mission) istemeli ve sendika özgürlüğünün hükümet tarafından yok edilişini kanıtlatmalıdır.

Hak-İş Konfederasyonu’nun üye olduğu ETUC ve ITUC’a sunacakları belgelerin kanıtlayacağı gibi sendika özgürlüğünün yok edilmesi için hükümet ile işbirliği yapan bu konfederasyonun sendika özgürlüğü konusundaki duruşunun incelenmesi istenmeli ve gerektiğinde uluslararası kuruluşlardan ihracını gündeme getirmelidirler.

Sendikalar hükümetler karşısında bağımsız olmadıkça o ülkede demokrasinin sağlıklı olması olanaksızdır. Sendikaların bağımsızlığını sağlamak, sorumlu sendika yöneticilerinin ve bir anlamda da Cumhurbaşkanı’nın temel anayasal görevidir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon