'Silivri Kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi'

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın cezaevindeki yerlerinin değiştirilmesiyle ilgili ''Silivri kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi. Onun için bir arada bulunmaktaydılar. Dolayısıyla yasanın emredici hükmü, fiziki koşullar elverdiği sürece bu tür sanıkların, tutukluların ayrı ayrı barındırılmalarını emretmektedir yasa ve yönetmelik. Bundan kaynaklı bir uygulamadır'' dedi.

'Silivri Kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.03.2011 - 11:22

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, TOBB Genel Merkezindeki ''Cezaevleri Okuyor'' projesinin tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terör örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi verilmesiyle ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Ergin, ''Gerek mevzuat açısından gerek şu andaki yasal konum itibariyle böyle bir şeyin mümkün olamayacağını ifade ettim. Şu anda Türkiye'deki mevcut kanunlarımıza göre böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değil'' diye konuştu.

Ergin, müebbet ağır hapis cezası almış kişilerin böyle bir hapis cezası almasının uygun olmayacağı kanaatinde olduğunu ifade etti. Bu yöndeki iddiaların bir gazetede yer aldığını anımsatan Ergin, şunları söyledi: ''Yasalarımızın mümkün olmadığı söylendiğinde misafirimiz, bize yasa değişikliğinin mümkün olup olmadığını sormuştu. Türkiye'de bunun şartlarının olmadığını, konutta cezaların infaz edilmesine ilişkin düzenlemenin yasalarımızda olduğunu, ancak bu tip mahkumiyete çarptırılmış olanların bundan istifade edemeyeceğini söylemişizdir misafirimize. O da bunları ifade etmiş. Ancak gazetenin ön sayfasında sürece ilişkin bu gerekçeler konulmuş, olamayacağına dair tespitlerimiz de iç sayfalarda verilmiş. Yayıncılık açısından bunun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Bizim cevabımız çok nettir. Böyle bir şöy söz konusu değildir.''

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı gazeteci Tuncay Özkan'ın cezaevindeki yerinin değiştirildiği, gazeteci Mustafa Balbay'dan ayrı bir blokta tek başına kaldığının belirtilmesi üzerine Adalet Bakanı Ergin, cezaevlerindeki uygulamaların, tamamen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa çerçevesinde ve buna bağlı olarak çıkarılan mevzuata göre yürütüldüğünü belirtti. Cezaevlerinde bulunan tutukluların da mahkemeye sevk edildikleri sevk maddeleri dikkate alınarak cezaevlerinde birlikte ya da ayrı ayrı tutulmalarına karar verildiğini anlatan Ergin, şunları kaydetti: ''Bu kararı da infaz savcılıkları vermektedir. Balbay ve Özkan ile ilgili olarak yapılan uygulamanın esası şudur. 'Niçin birlikteydiler, neden ayrıldılar' sorusu sorulabilir. Silivri kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi. Onun için bir arada bulunmaktaydılar. Orada yeni hizmete alınan bloklar, cezaevi üniteleri olmuştur. Dolayısıyla yasanın emredici hükmü, fiziki koşullar elverdiği sürece bu tür sanıkların, tutukluların ayrı ayrı barındırılmalarını emretmektedir yasa ve yönetmelik. Bundan kaynaklı bir uygulamadır. Tamamen yasanın ve tüzüğün uygulanmasına ilişkin husustur. Burada süreci belirleyecek olan da cezaevi idaresi ve savcılığıdır.''

Bir gazetecinin, ''Özkan ve Balbay'ın tecrit uygulamasına tabi tutuldukları iddia edildi'' demesi üzerine Ergin, cezaevlerindeki standartların, tutuklu ve hükümlülere göre ayrı ayrı uygulanmadığını, standartların genel olduğunu belirterek, bu standartların yurt dışı ve yurt içi insan hakları kurullarınca periyodik olarak değerlendirildiğini bildirdi. Cezaevindeki uygulamaya yönelik bireysel şikayetlerin de Bakanlık tarafından değerlendirildiğini kaydeden Ergin, ''Silivri'deki standartların kişilere farklı uygulandığı yönündeki bir değerlendirmeye katılmam. Genel olarak Türkiye'deki aynı tip cezaevlerindeki uygulamaya paralel bir uygulamadır. Somut şikayetler olursa bunları titizlikle inceliyoruz'' dedi.

Bir gazetecinin, ''Tuncay Özkan'ın koğuş değişikliğinin 28 Şubata denk gelmesi, 'intikam mı alınıyor' şeklinde eleştirildi'' demesi üzerine Bakan Ergin, ''Böyle bir şey düşünüleceğini zannetmiyorum. Uygulama tamamen cezaevi savcılığı ve yönetimin uygulamasıdır. Yeni açılan ünitelerde, alp yapı çalışmalarının, fiziki koşulların hazırlanmasından sonra bu faaliyetler başlamıştır. Nakiller bir süreç içeresinde yapılıyor. Böyle bir hesap yapıldığına ilişkin iddiaları gazetede okudum. Kimsenin böyle bir şey düşüneceğini zannetmiyorum'' diye konuştu.

Süheyl Batum'un 301'den yargılanması talebi

Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, TSK ile ilgili ''Kağıttan kaplan'' sözleri nedeniyle CHP Genel Başkan Yardımcısı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesi uyarınca soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığından izin talebinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine Ergin, 301. maddeyle ilgili savcılıklardan çok fazla dosya geldiğini, bunların geliş sırasına göre incelenip, değerlendirilerek makam onayına sunulduğunu anlattı. Ergin, ''Bu çerçevede süreç işliyor. Şayet yetişirse ben görevden ayrılmadan bu konuyla ilgili bir karar vermeyi arzu ederim. Ama yetişmemesi halinde devlette devamlılık esastır. Benden sonra görevi yürütecek bakan arkadaşım bunu değerlendirecektir. Ancak yetişmesi halinde kendim de bu kararı verebilecek durumdayım'' dedi.

Sadullah Ergin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Silivri duruşmalarının TRT-3'ten canlı yayınlanması yönündeki önerisiyle ilgili değerlendirmesinin'' sorulmasına karşılık, böyle bir konunun Adalet Bakanlığının karar vereceği bir konu olmadığını, mahkemelerdeki yargılama usullerinin tamamen ilgili mahkemelerin tasarrufunda olduğunu söyledi. Bakan Ergin, ''Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'ın öldüğü veya öldürüldüğü'' yönündeki iddialara ilişkin haberlerin hatırlatılmasına karşılık da bu tür haberlerin her tarafa çekilebileceğini, somut bilgiler olmadan bir değerlendirme yapmanın doğru olmayacağını ifade etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gündeminde bekleyen disiplin soruşturmalarının sonuçlanıp sonuçlandırılmadığı yönündeki soru üzerine de Ergin, HSYK'deki dairelerin kendi alanlarında çalışmalarına başladıklarını, birikmiş işlerin de seri şekilde, kısa sürede sonuçlandırılacağı kanaatinde olduğunu dile getirdi.

 

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Ergenekon davası sanıklarından gazeteci Tuncay Özkan'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu'nun, ''müvekkilinin yerinin değiştirildiği'' gerekçesiyle komisyona yaptığı başvuruyu değerlendirdi. Silivri Ceza İnfaz Kurumu'nda L Tipi binalar olduğunu, F tipi binalar olmadığını ifade eden Üskül, 1 ve 2 No'lu L Tipi binaların yeni hizmete açıldığını kaydetti. Üskül, hem Silivri içinden hem de Silivri dışından, Metris Cezaevi'nden tutuklu ve hükümlülerin yeni açılan bu binalara nakledildiğini bildirdi.

Zafer Üskül, 54 Ergenekon davası sanığının da bu binalara nakledildiğini belirterek, şunları söyledi: ''Bu 54 kişiden 52'si tebligatı alarak, sorun çıkartmadan yeni binaya taşındılar. Ancak Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay itiraz etmişler. Nakil kararları uygulanmak zorundadır. Nakilde cezaevi yönetiminin zor kullanma yetkisi de var. Sonuçta güç kullanımına gerek kalmadan anlaşmaya varıldı ve bu 2 kişinin yeni binaya nakledildiği anlaşılıyor. Bu kişilerin nakilleri sırasında kahvaltı ve yemek verilmediği iddiası doğru değil. Tüm tutuklulara olduğu gibi bunlara da yemek ve kahvaltı verilmiştir. Isınma konusunda yapılan açıklamaların da doğru olmadığı bilgisini aldım. 1 ve 2 No'lu binalar merkezi ısıtma sistemine daha yakın olduğu için, öbür binalardan biraz daha iyi ısındığı söylendi.'' Komisyon Başkanı Üskül, Silivri'de F tipi cezaevi olmadığı için, bu yeni binaların bazılarının yüksek güvenlikli hale getirildiğini söyledi.
 

'Alt komisyon kurup yerinde inceleme yapma imkanımız yok'

İlgili kanuna göre, haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenenlerin tek kişilik koğuşa, daha az ceza istenenlerin ise 3 kişilik koğuşa konulduğunu belirten Üskül, ''Yeni binalarda 1 ve 3 kişilik koğuşlar var. 1 kişilik koğuşlardan 4 tane yan yana var ancak mevzuata göre sadece 3'ü dolu olabiliyor, 1'i boş kalıyor. Böyle 9 kişinin ayrı ayrı konulabileceği tek kişilik koğuşların ortak havalandırma bölümü var'' diye konuştu.
Üskül, bu bilgileri cezaevi savcılığından aldığını belirtti. Zafer Üskül, ''Tuncay Özkan'ın başvurusu üzerine yeni bir inceleme yapma gereği duyuyor musunuz?'' sorusuna, ''Şu anda alt komisyon kurup yerinde inceleme yapma imkanımız yok. Mevcut alt komisyon üyeleri de bir araya gelemiyorlar, toplanamıyorlar, her biri bir tarafta'' dedi. Zafer Üskül, Avrupa'da gezdikleri cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yüzde 90'ının tek kişilik koğuşlarda kaldığını gözlemlediklerini de ifade etti.
 

Can güvenliklerinin olmadığı iddiası

Komisyon Başkanı Üskül, 2 sanığın can güvenliklerinin olmadığı yönünde bir iddia olduğunu anımsatarak, ''Tüm tutuklu ve hükümlülerin can güvenliği devlete emanet edilmiştir. Dolayısıyla can güvenliğinin sağlanamaması gibi bir durumun ortaya çıkması mümkün değil. Kazara böyle bir şey olursa oradaki tüm görevliler suç işlemiş olurlar'' dedi. Bu iddianın ciddi olması halinde, gerekli incelemeyi hem savcılığın hem de komisyonlarının yapacağını ifade eden Üskül, ''Ancak böyle bir durumun olmadığı anlaşılıyor. Kişinin tek kişilik bir odaya konulması onun can güvenliğini ortadan kaldırmaz. Tek kişilik odaya konulanlar da sadece bu iki kişi değil. Özel bir uygulama yok. Sonuç olarak bizim edindiğimiz izlenim; adı geçen kişilerle ilgili olarak, sürekli kamuoyunun gündemine gelmeleri nedeniyle daha da dikkatli bir tutumun sürdürüldüğü yönünde'' ifadelerini kullandı. Üskül, Tuncay Özkan'ın başvurusu ile ilgili olarak gerekli yerlere yazı yazacaklarını sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler