Şimşek: Kriz reel sektöre yansımış durumda

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomik krizde ikinci bir dalga gelip gelmediği sorusuna karşılık, ''Finans sektörü boyutuyla başlayan bir kriz, şu anda reel sektöre yansımış durumda. Şimdi reel sektörden finans sektörüne geri bir dönüş olabilir mi, olumsuz bir etki olabilir mi kaygıları var. Ama, Türkiye'nin bankacılık sektörü bu krize son derece sağlam bir yapıda yakalandı. Türkiye'nin temelleri sağlam olduğu için bu krizden güçlü şekilde çıkacak'' dedi.

Şimşek, Grand Otel'de Gaziantep il ve ilçe başkanları ile belediye başkan ve adaylarıyla basına kapalı yaptığı toplantının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''sanayi üretiminin yıllık bazda 2001 yılından bu yana ilk kez küçüldüğünü'' ve ''Merkez Bankası'nın yıl sonu büyüme hedefini sıfıra çektiğini'' hatırlatarak görüşlerini sorması üzerine Şimşek, sanayi üretimini etkileyen birkaç faktör bulunduğunu, bunlardan birisinin ihracat olduğunu ifade etti.

Şimşek, şöyle devam etti:
''Dikkat ederseniz sanayi üretiminde en fazla düşüşü sağlayan sektörler ihracat ağırlıklı sektörlerdir. Mesela, otomotiv üretimi aralık ayında yüzde 52 civarında düşmüş. Niye? Çünkü, biz ürettiğimiz 1,2 milyon aracın yüzde 80'inini ihraç ediyoruz ve bunun önemli kısmını Avrupa'ya ihraç ediyoruz. Ama, Avrupa çok büyük sıkıntı içinde olduğu için, talepte büyük daralma yaşandığı için maalesef o sanayi üretimine, istihdamına olumsuz şekilde yansıyor. Burada sadece konum Türkiye ile ilgili değil. Sanayi üretimindeki düşüşün arkasındaki en önemli faktörlerden bir tanesi dışardaki talep daralmasıdır. İkincisi, birçok sektörümüz eylül sonrası döneme önemli stoklarla yakalandı. Talep bu kadar hızlı şekilde daralırken, stok eritme yoluna gidildi. Ama, bu stoklar bittiği zaman üretim tekrar hızlanacak. Dolayısıyla, onun da etkisi var.''

Sanayi üretimindeki düşüş

Bakan Şimşek, sadece Türkiye değil birçok ülkede sanayi üretiminin yüzde 20'nin üzerinde düştüğüne, bazı ülkelerde yüzde 30'a yakın düştüğüne, ihracattın da benzer şekilde olduğuna işaret ederek, şöyle dedi:

''Dolayısıyla bu sadece Türkiye'ye özgü bir sıkıntı değil. 12 Eylül'den bu yana dünya ekonomisi senkronize bir şekilde, eş zamanlı bir şekilde bir resesyona doğru gidiyor. Birçok ülke, birçok bölge yılın ikinci, üçüncü çeyreğinde resesyona yani ekonomide daralmaya zaten girmişti. Ama bu giderek daha da derinleşen bir süreç. Bunda dış talebin katkısı büyük, mevcut stokları eritme eğilimi büyük. İçeride talepte daralma söz konusu. Bu kriz, Türkiye'ye özgü değil. Türkiye'ye ilişkin kaygılardan kaynaklanmıyor. Ama, maalesef Türkiye de dünya ticaretinde giderek daha yüksek pay alan bir ülke olarak bundan etkileniyor. Ülkenin imkanları tabi ki sınırlı, ama o imkanları en iyi şekilde, en etkin şekilde kullanıp özellikle istihdamı korumak için gerekli adımları atıyoruz.''

"İkinci kriz dalgası geliyor mu?"

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in ''Avrupa ve ABD'de açıklanan paketlerin bazı konularda yetersiz kaldığı, ABD'den gelen verilere göre ikinci bir kriz kuşağının hazırlıkları içerisinde olunması gerektiği'' yönünde açıklamalarını hatırlatılan bir gazetecinin, ''İkinci bir kriz dalgası geliyor mu, Türkiye ekonomisi hazır mı?'' sorusunu da yanıtlayan Şimşek, şunları kaydetti:

''Krizin dalga dalga gelmesi olayını biz aylar önce, ağustos ayında falan konuşmuştuk. Konu şu; finans sektörü boyutuyla başlayan bir kriz, şu anda reel sektöre yansımış durumda. Şimdi reel sektörden tabii finans sektörüne geri bir dönüş olabilir mi, olumsuz bir etki olabilir mi kaygıları var. Ama sonuç itibariyle Türkiye'nin bankacılık sektörü ki, finans sektörünün önemli bir kısmını oluşturuyor, son derece bu krize sağlıklı bir yapıda, sağlam bir yapıda yakalandı. Bu şekilde de Türkiye'nin en azından krizin finans yönüyle Türkiye'ye yansımasını sınırlamış durumda.''

Bakan Şimşek, IMF konusunda ise, ''IMF konusunda yeni bir gelişme yok. Yeni bir gelişme olduğu zaman sizlerle paylaşırız'' ifadesinde bulundu.