Siyaset artık sokakta

Aktivist milletvekillerinden Melda Onur, kendisini eleştirenlere “Siyaset yapış tarzı değişti. Yeni kuşak onların yanında gaz, cop yemenizi istiyor” sözleriyle yanıt veriyor. Onur, Hayvanları Koruma Yasası’ndaki değişiklikleri aralarında bürokratlar ile milletvekillerinin de bulunduğu köpek dövüşçülerinin geciktirdiğini savunurken “Kediler hepimizi patileyecek” diyor.

Siyaset artık sokakta
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.12.2014 - 22:53

TBMM’de kürsüye Çarşı ve Ali İsmail Korkmaz tişörtleriyle çıkan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, “aktivist mi, milletvekili mi”, “şov yapıyor” eleştirilerine “Siyaset yapış tarzı değişti. Yeni kuşak artık onların yanında gaz, cop yemenizi istiyor. Eğer Meclis’te tişört bir şeyi sembolize ediyorsa, en büyük şovmen başını örten kadınlar olur. Onların başını örtmesi beni rahatsız etmez, ama tişört şovsa, o da şov” karşılığını veriyor. Onur, Hayvanları Koruma Yasası’nda değişiklikler getiren tasarının yasalaşmasını yunus parkları ve petshop lobisinin geciktirdiğini vurgularken “Kediler hepimizi patileyecek” diyor.

Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya destek vermek için TBMM Genel Kurulu’na üzerinde Kartal resmi olan tişörtle gelen Onur, kürsüye çıktığında da bu tişörtü çıkarmış ve altından Ali İsmail Korkmaz’ın fotoğrafının olduğu bir tişört çıkmıştı. Onur, özellikle çevre ve havyan hakları konusunda bir “aktivist” gibi çalışıyor. Birleşik Haziran Hareketi’nin toplantılarına katılıyor, geçen hafta sonu da Emek Partisi kongresine katıldı. “Her tür mağduriyetle ilgileniyorum. Kadın sorunları, cezaevleri, kentsel dönüşüm... Bugün ‘Melda’ deyince akla hayvanlar ve çevre geliyorsa hayvanlarla benim kadar başka kimse ilgilenmediği içindir” diyor. Vejetaryen, Twitter sayfasında “Şekersiz Çay, Etsiz Sofra, Yalansız Dünya...” yazıyor.

Melda Onur’la CHP içindeki “safı”, TBMM ve sokaktaki mücadelesiyle ilgili sohbet ettik. Sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyle:

 

GEZİ BEYAZ TÜRK İSYANI DEĞİL

Gezi, İstanbul için bir kentsel dönüşüm isyanıdır. Yerlerinden, yaşam tarzlarından edilenlerlerin isyanı. İnci Pastanesi’ne, Emek Sineması’na, AKM’ye dokunulmaz. Yok, “beyaz Türkler...” falan deniyor, değil efendim, bunlar anıdır. Benim gençliğimde şöyle bir üçleme vardı. Öğrenci paramızla AKM’de hafta sonu konsere gidilir, sonra İnci’de profiterol yenir, akşam da Emek Sineması’na gidilir. Bunu yok sayıyorsun. İçkiyle ilgili düzenlemeler, kadınlara yönelik tavırlar ortada. Sebahat Tuncel’in lafıdır; Gezi’de herkes isyanını aldı geldi yanına.

 

MECLİS ETKİSİZ, SOKAKTAYIM

Yeni zamanlarda hem siyasetin kodları, hem yapış tarzı değişiyor. Yeni kuşak artık “gittik, elini sıktık, bana oy ver...” bunu istemiyor. Onların yanında gaz da, cop da yemenizi, çevreci olmanızı da istiyorlar. Artık bu dönemde parlamenter sistemde siyaset yapmanın bir etkisi kalmadı. Sonuçta parlamentoda birçok çalışma, konuşma sırf tutanaklara geçsin diye yapılıyor. Meclis’e geldik, hepimizin hayali sanki orada yasalar yapacağız falan... Daha birinci haftada anlaşıldı öyle bir şey olamayacağı, ben de sokağa çıkma kararı verdim. Tabii ki Meclis de önemli ama benim görevimin sokak olduğunu düşünüyorum. Her milletvekili de her yerde olmaz.

 

ŞOV SADECE TİŞÖRTLE DEĞİL

Sokak siyasetinde de, Meclis siyasetinde de semboller önemlidir. Eğer siyasi şov olarak addediliyorsa, yapılan her şey siyasi şovdur. Cumhurbaşkanı da siyasi şov yapmaktadır, Başbakan da, Arınç’ın söylediği her şey siyasi şovdur. Şov sadece tişörtle yapılmıyor. Eğer Meclis’te bir tişört bir şeyi sembolize ediyorsa, en büyük şovmen başını örten kadınlar olur! Onların başını örtmesi beni rahatsız etmez. Ama bu tişört şovsa, o da şov. İnandığı bir şey uğruna bir sembolle çıkmak şovsa, o da şov.

 

VEGAN DEĞİL VEJETARYENİM

Vegan değil, vejetaryenim: Vegan değil, vegetaryenim. Vegan olmak çok zor. Makarnanın içine konan yumurtadan makarnayı da yiyemezsiniz, onun özel mutfağı var. Meclis’te sıkıntı yok ama siyasetçiyiz, birçok yere gidiyoruz. Çok katı değilim. Önünüze pilavlı et koyuyorlar. Ben vejetaryenim, diyemiyorsunuz, pilavdan yiyorsunuz. İçinde et suyu var mı diye bakmıyorum. Et dışında yiyecek başka bir şey varsa onu yiyorum.

 

BÜROKRATLAR DA VAR

Hayvanları Koruma Yasası’nda değişiklik yapılan tasarı komisyonda görüşülürken bir basın toplantısı yapmıştık, 4 parti bir arada, herkes söz verdi. Hasip Kaplan da “Sözünde durmayanı kediler patilesin” dedi. Tasarı komisyondan geçti ancak bir türlü Genel Kurul gündemine gelmiyor. Hepimizi patileyecek kediler. Yunus parkları ve petshop lobisi, bir de muhtemelen köpek dövüşçüler zorluyorlar. Köpek dövüşlerini yaptıranlar arasında bürokratların, milletvekillerinin olduğu söyleniyor.

 

VİCDAN BÖLÜMÜNDEYİM

Birleşik Haziran Hareketi’ni çok değerli buluyorum. Bu benzetmeye ne kadar kızarlar bilmiyorum ama bana biraz KADER’i hatırlatıyor. KADER’de amaç hangi partiden olursa olsun kadını siyasete sokmaktı. Haziran Hareketi de sol kesimde olan insanların bir şekilde siyasete kazandırılmaları açısından önemli. Orada sadece CHP yok, birçok parti var, ÖDP, TKP... Ben CHP’nin neresindeyim? 128 birbirine benzemezden biriyim! Galiba, CHP’nin vicdan bölümündeyim.

 

ERKEKLER YARATIYOR

Kadına şiddetle neden sadece kadın milletvekilleri ilgilensin? Kadın sorunu dediğimiz şey erkekler tarafından yaratılan bir sorun. Cinayet işleyen erkek, çözmek durumunda olan kadın!
Böyle bir bakış açısı olamaz. Ben istiyorum ki, kadına şiddet meselesi konuşulacaksa erkekler konuşsun. Siz hanım hanımcık kendi aranızda takılın diye bir şey olmaz.

 

YÜZÜM OLMAZDI

Yalova’da ağaç kesimine karşı çıktığımda önce bana tepki gösterenler oldu. İlk anda kendi partimde, bu iş açığa çıkmasa, belki bu kadar büyümezdi, dendi. Hayır büyürdü. Sonra, haklı olduğumu partim de gördü. Benim o gün Kuzey Ormanları toplantısına gidecek yüzüm olmazdı. İktidardakilerin eleştirilerine bir şey demiyorum; sicilleri belli, samimiyetsizler.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler