Slogana özgürlük
Terör örgütü propagandasıyla suçlanan sekiz genç beraat etti.
HKP/C lideri Mahir Çayan ve 9 arkadaşının 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilmesinin 41. yılında Konya’da anma etkinliği düzenledikleri için “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanan 8 kişi, çarpıcı gerekçelerle beraat etti. Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mahir Çayan ve arkadaşlarının “mücadelesini” öven, “Faşizmin karşısında Kızıldere gibi direneceğimize söz veriyoruz” diyen ve “Mahir, Hüseyin, Ulaş; kurtuluşa kadar savaş” şeklinde slogan atan grubun eylemlerinin “şiddet barındırmadığı” ve “ifade özgürlüğü kapsamında” kaldığını kaydetti. Mahkeme, THKP/C için de “Propagandası yapıldığı iddia olunan THKP/C terör örgütü 30 Mart 1972 tarihinde faaliyetlerine son vererek bu tarihten sonra herhangi bir faaliyette bulunmamıştır” denildi.
Konya Demokrasi Platformu üyesi bir grup, Mahir Çayan ve arkadaşlarının 30 Mart 1972 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesi Kızıldere Köyü’nde öldürülmesinin 41. yıldönümü dolayısıyla Konya Eğitim-Sen binası önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama sırasında bir kişi, Kızıldere’de ölen Mahir Çayan ve 9 arkadaşının isimlerini tek tek sayarken grup üyeleri de “Yaşıyor” karşılığını verdi. Çoğunluğu Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri üyesi olan grup, “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Faşizme ölüm, tek yol devrim”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş; kurtuluşa kadar savaş”, “Gün gelecek devran dönecek, katil devlet hesap verecek”, “Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” şeklinde slogan attı. Üzerinde “Kızıldere son değil, kavga sürüyor” yazan ve Mahir Çayan’ın resminin bulunduğu pankart taşıyan grup adına yapılan açıklamada, “On’ların büyük bir direnişle bıraktığı mücadele geleneğini bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğimize ve faşizmin karşısında Kızıldere gibi direneceğimize söz veriyoruz” denildi.
Savcılık: Sloganla suç işlediler
Konya Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün fezlekesi sonrası TMK’nin 10. maddesiyle görevli Antalya Savcılığı, 8 kişi hakkında “Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi eylem ve faaliyetleri ve cebir, şiddet ve tehdit içeren Kızıldere olayları göz önünde bulundurulduğunda şüphelilerin yukarıda yazılı şekilde slogan atmak ve pankart taşımak sureti ile THKP/C terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, bu yöntemlere başvuranı teşvik edecek şekilde propagandasını yaptıkları, ayrıca cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemleri övdükleri, böylelikle terör örgütü propagandası suçunu işledikleri” iddiasıyla dava açtı. Mahkemede savunma yapan sanıklar, anayasal haklarını kullanarak Kızıldere’yi andıklarını, kullandıkları slogan ve pankartların da düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu söyledi.
‘Şiddete çağrı olsa bile...’
Terör suçlarına bakmakla görevli Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda kararını 14 Kasım’da açıkladı. 8 sanığın, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle terör örgütü propagandası yapmaktan beraatlarına karar veren mahkeme, bunun gerekçesinde çarpıcı ifadeler kullandı. Uluslararası sözleşmeler, AİHM, anayasa ve Yargıtay kararlarına atıfta bulunan mahkeme, kararında şöyle dedi:
“Yukarıda belirtilen ulusal ve uluslararası mevzuat ile yargı kararları ışığında sanıkların eylemlerinin, attıkları sloganları ve okunan basın açıklaması içeriğinin tamamı göz önüne alındığında içinde şiddet barındırmadığı, kişileri şiddete sevk etmediği, benimsenen düşünceler için şiddete başvurmanın meşru olduğu yolunda görüşler ileri sürülmediği, birtakım sloganların bir an için öç almaya teşvik edici ve bu yolda şiddeti meşru bir amaç olarak öngördüğü kabul edilse dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Gül ve diğerleri – Türkiye’ davasında belirttiği gibi bu sloganların herkesin bildiği basma kalıp sol sloganlar olması ve muhatapların da sınırlı sayıda bir topluluktan öteye gitmemesi ve topluluğa açık bir gösteri sırasında atılmış olmaları, ayrıca propagandası yapıldığı iddia olunan THKP/C terör örgütünün 30 Mart 1972 tarihinde faaliyetlerine son vererek bu tarihten sonra ve bugün de herhangi bir faaliyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında sanıkların sözleri mahkememizce ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiş, tüm bu nedenlerle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir.”
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası