Sovyet Rusya-Türkiye ekonomik işbirliği

Sovyet Rusya ile o günün koşullarında çok önemli sonuçların elde edildiği bir anlaşma imzalandı. Mali kaynaklar kadar önemli diğer bir gereksinme, kurulacak fabrikalar için teknoloji ve uzman yardımı da imzalanan bu kredi anlaşmasının kapsamı içindeydi. Böylece, Türkiye’nin sanayileşmesi için hem kaynak hem bilgi sağlanmış oluyordu.

Yayınlanma: 01.04.2020 - 06:00
Sovyet Rusya-Türkiye ekonomik işbirliği
Abone Ol google-news

Dünkü yazımızda, planlama kavramı, Atatürk’ün devletçiliğe yönelişi ve genel olarak devletçilik politikasının ortaya çıkışındaki etkiler üzerinde durulmuştu. Bugün, 1930’larda devletçilik politikasını gerçekleştirmek ve gözlem yapmak amacıyla İnönü’nün Rusya gezisi üzerinde durulacaktır.

İNÖNÜ’NÜN RUSYA GEZİSİ VE KREDİ ANTLAŞMASI 

Devletçilik ilkesi, 1931 yılında parti kurultayında programa girdi. Devletçilik ilkesinin parti programında yer almasından sonra bunun uygulamada bir plana bağlanmasının gerekliliği tartışılıyordu. Sovyet yöneticileri de Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle izliyor ve ısrarla Başbakan İnönü’nün Moskova’yı ziyaret etmesini istiyorlardı. Başbakan İsmet İnönü, 25 Nisan-10 Mayıs 1932 tarihlerinde beraberinde CHP Genel Sekreteri, Dışişleri Bakanı, milletvekilleri, gazeteciler ve kimi uzmanlardan oluşan bir heyetle Rusya gezisine başladı. 

Türk başbakanı ve beraberindeki kurul, bir Türk gemisiyle İstanbul’dan Odesa’ya gitti. Oradan Moskova’ya geçildi ve büyük bir törenle karşılandı. Moskova’da resmi kurumlar ve kimi fabrikalar ziyaret edildi; Sovyet ekonomisinin genel ilkeleri ve plan çalışmaları hakkında bilgi alındı. Sovyet başkentinde İnönü, Dışişleri Bakanı Molotov ve Sovyet lideri Stalin ile görüşmeler yaptı. 

Gündem konuları; ticari ilişkiler ve planlama çalışmaları için teknik ve mali yardımdı. Görüşmeler sonunda o günün koşullarında çok önemli sonuçların elde edildiği bir anlaşma imzalandı. 

Anlaşmanın özeti şudur: - Sovyet Rusya, Türkiye Cumhuriyeti’ne 8 milyon altın (dolar) tutarında kredi vermeyi kabul ediyordu. - Bu kredi faizsiz olacak, 20 yıl içinde eşit taksitler ve mal karşılığı tarım ürünleriyle ödenecekti. Sovyet Rusya, Türk Sanayi Planı’nın hazırlık çalışmaları için Türkiye’ye uzman göndermeyi de kabul ediyordu. Sovyetler’le görüşmeler sonunda koşulları çok olumlu bir kredi anlaşmasının imzalanması, aslında öngörülen sanayi planının mali kaynaklarının çok önemli bir bölümünü karşılamaya yetiyordu. Başbakan İnönü, Sovyetler Birliği Plan Dairesi yöneticileriyle de uzun görüşmeler yaptı. Beş yıllık ekonomik planı ilk kez Sovyetler yapmıştı. Sovyet Plan Dairesi, yardımcı olmak üzere Türkiye’ye bir kurul yollamayı kabul etti. Böylece, mali kaynaklar kadar önemli diğer bir gereksinme, kurulacak fabrikalar için teknoloji ve uzman yardımı da imzalanan bu kredi anlaşmasının kapsamı içindeydi. 

Türkiye’nin sanayileşmesi için hem kaynak hem bilgi sağlanmış oluyordu. Başbakan İnönü’nün 15 gün süren bu uzun Sovyet Rusya gezisi kuşkusuz Batı dünyasının da dikkatini çekmişti. Geziden dönüşünden sonra Batılı diplomatlar Ankara’da, İnönü ile görüşmek için sıraya girdiler. Acaba Türkiye ne yapacaktı? Yoksa Türkiye yönünü mü değiştiriyordu? Sovyetleşecek miydi?

OLAĞANÜSTÜ BİR ANLAŞMA 

Sovyet Rusya dönüşü, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi, Başbakan İnönü ile görüşürken Sovyet Rusya’dan 8 milyon dolar faizsiz kredi alındığını, ödemelerin tarım ürünleriyle ve takas sistemi içinde yapılacağını bir kez daha teyit ettiğinde, İnönü’ye bunun “müstesna”(olağanüstü, ayrıcalıklı) bir şey olduğunu söylemekten kendini alamadı. İnönü gezisiyle ilgili olarak CHP grubunda bilgi verirken Sovyet Rusya ile “sarsılmaz, samimi bir dostluk” politikası izlenebileceği kanısında olduğunu belirtmişti. İnönü ile Moskova’ya giden heyetteki teknik nitelikli uzmanlardan bir grup Rusya’da bir süre daha kalarak özellikle tekstil sanayii konusunda incelemelerini sürdürdüler, Türkiye’de kurulacak tekstil sanayii için gerekli makinelerin %90’ının Sovyet Rusya’dan sağlanabileceğini saptadılar.

SOVYET RUSYA’DAN GELEN HEYETLER 

Başbakanın Rusya gezisi dönüşünden hemen bir ay sonra, 11 Haziran 1932 tarihinde, Rusya Fizik ve Matematik Bilimleri Enstitüsü Müdürü Vlasdislav Vago’nun başkanlığında bir uzmanlar kurulu Ankara’ya geldi. Bu kurulun ana görevi, bir iyi niyet göstergesi olarak Sovyet hükümetince, Türkiye’ye armağan edilen tarım makinelerini Türk yetkililere teslim etmek ve bu makineleri gerekli yerlere kurmaktı. (Mehmet Perinçek, Atatürk’ün Sovyetler’le Görüşmeleri- Sovyet Arşiv Belgeleriyle, Kaynak Yayınları, s.200) Sovyet Uzmanlar Kurulu, ülkenin koşullarını incelemek, fabrika kuruluşu için değişik seçenekleri değerlendirmek için Türkiye’de geniş kapsamlı bir geziye çıktılar, gittikleri yerlerde resmi görevliler, belediye başkanları, ticaret ve sanayi odaları yetkilileri ve halk tarafından sıcak bir ilgiyle karşılandılar. Sovyet Uzmanlar Kurulu Başkanı Orlov, yurt gezileri ve çeşitli kesimlerde yaptığı temaslardan sonra Ankara’ya dönüşünde Başbakan İsmet İnönü ile uzun bir görüşme yaptı. İnönü anılarında “yetenekli ve güçlü bir uzman olduğu kadar, güven veren onurlu bir insan” olarak nitelendirdiği Prof. Orlov’la yaptığı görüşmeleri şöyle özetliyor: “Sovyet kurulunun başı, plan uygulamasında gerekli makinelerden bize neleri verebileceklerini ve neleri veremeyeceklerini, kendi veremediklerini bana açıkça söylemişti. Sizin ihtiyacınız olan şu kalitede makineyi biz veremeyiz, bunu dışarıdan falan yerden alacaksınız demiştir. Sovyet Uzman Heyeti daha önemli olarak, bize demir ve çelik sanayiine girmek lüzumunu telkin etmiş, bu yola götürmüştür.” (İnönü, Hatıralar)

BİRİNCİ BEŞ YILLIK SANAYİ PLANI 

Sovyet Tetkik Kurulu’nun çalışmaları sürerken, 1933 yılı kasım ayında Türkiye’nin Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı üzerinde son düzeltmeler yapıldı, plan tamamlandı ve 1934 yılında uygulamaya konuldu. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’yla kurulması öngörülen sektörler beş ana grupta toplanmıştır. (Yüksel Ülken, Atatürk ve İktisat, İş Bankası Yayını, 1981, s.105-106.) 1) Dokuma sektörü (pamuk, yün, kendir) 2) Maden sektörü (Demir-çelik, kömür, bakır, kükürt) 3) Selüloz sektörü (Selüloz, kâğıt, karton, suni ipek) 4) Seramik sektörü (Şişe, cam, çimento) 5) Kimya sektörü (Süperfosfat, sodkostik, klor) Günün koşulları gereği seçilen bu beş temel sektörün anlamı “üç beyazlar” olarak adlandırılan tüketim ürünlerinde olan gereksinmede yatmaktadır. Kısaca bu noktaya değinelim ve açıklığa kavuşturalım.

ÜÇ BEYAZLAR-BEŞ BEYAZLAR 

Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk kuruluşundan 1930’lara kadar halkın gereksinme duyduğu üç temel ürün olan un, şeker ve pamuklu kaput bezine, halk arasında “üç beyazlar” adı verilmiştir. Bu üç temel ürün, Anadolu’nun temel ihtiyaç maddeleriydi ve bu ürünlerde kıtlık çekiliyordu. Bu üç temel ürüne çimento ve kâğıt da eklenince “beş beyazlar” adı verilen temel gereksinme ürünleri ortaya çıkar. Osmanlı’da 1913-1914 yıllarında bu ürünler toplam dışalımın yüzde 53.4’ünü oluşturmaktaydı. Cumhuriyetin kuruluşunun 4’üncü yılında 1927’de bu oran yüzde 50.9 ve 1932’de hâlâ yüzde 31.2 düzeyindeydi. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın (BBSYP) hedefi aslında aşağıdaki tabloda belirtilen beş beyaz ürünün “ithal ikamesi”ni sağlamak amacıyla bu temel maddelerin üretilmesini gerçekleştirecek fabrikaları ülke içinde inşa etmek, böylece bu temel ürünler nedeniyle açık veren dış ticaret dengesini düzene sokmaktır. Yarın, birinci beş yıllık plan üzerinde durulacaktır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler