''Suçum varsa cezaya razıyım"

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, ''Suçum varsa cezaya razıyım, çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere dayanmalı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir'' dedi. Haberal'ın, tedavi gördüğü hastaneden video konferans yöntemiyle katıldığı duruşmada çapraz sorgusuna geçildi.

''Suçum varsa cezaya razıyım
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.04.2010 - 08:25

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda video konferansla savunması alınan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün yasal haklarını hatırlatırken bunların arasında susma hakkını da kullanabileceğini söylemesi üzerine, gözaltına alındığı sırada Emniyette de bu hakkının kendisine hatırlatıldığını söyledi.

Kendisinin orada da ''susma hakkını'' değil, ''konuşma hakkını'' kullanacağını ifade ettiğini belirten Haberal, burada da ''konuşma hakkını'' kullanmak istediğini bildirdi.

Başkent Üniversitesi ve Kanal B'nin kendisine ait olduğu yönünde ifadelerin geçtiğini anımsatan Haberal ''Bunların bütün tesislerini ben kurdum, ama bunlar benim değil. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nindir. Türk halkınındır. Haberal'ın sahip olduğu TV kanalı ve hastane söylemi yanlıştır. Bunlar Türk halkınındır'' diye konuştu.

Prof. Dr. Haberal, 356 gündür tutuklu bulunmasını gerektiren tüm iddiaları reddettiğini belirterek, cep telefonu ile ilgili ilk dinleme kararının delil toplama amacıyla alındığını söyledi.

Bundan 3 ay sonraki telefon dinleme kararının Cumhuriyet gazetesine yapılan 3 ayrı bombalı saldırı, Danıştay saldırısı, Ümraniye'de ele geçen bombalar ile Eskişehir'de yapılan operasyonda ele geçirilen mühimmatlarla ilgili olduğunu kaydetti.

Telefon dinleme kararının sadece cep telefonu için olduğunu ifade eden Haberal, ancak yasal dayanaktan yoksun olarak hastanede bulunan ofisindeki sabit hattının da dinlendiğini bildirdi.

Mehmet Haberal, ''Ergenekon silahlı terör örgütü içinde faaliyet içinde olma şüphesi'' ile ofisinde arama yapıldığını belirterek, oraya gelen polislere, ''Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışıyor mu?'' dediğini ve istenilen her şeyi kendi elleriyle teslim ettiğini söyledi.

Gözaltına alındıktan sonra Emniyette 8 saat ifade verdiğini kaydeden Haberal, şöyle devam etti:
''Daha sonra adliyeye çıkarıldım. Burada savcıya ifade verirken bir savcı aniden içeri girerek. 'Sayın savcım televizyonlar, Haberal tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi diye son dakika geçiyor' dedi. Savcı 5 dakika içinde adeta televizyonarı teyit ederek beni mahkemeye sevk etti. Hakim de o kadar uzun süre savunma yapmama rağmen 10 dakika içinde tutuklanmama karar verdi.''

Daha sonra Metris Cezaevinde 4-5 metrekare olan 27 numaralı odaya alındığını ifade eden Haberal, ''Adliyede rahatsızlanmıştım. Bu şikayetim cezaevinde de nüksedince revire gittim. Burada 1 saat bekledim, şikayetim geçmeyince Bayrampaşa Devlet Hastanesine sevk edildim. Ancak doktorlar beni oradan İÜ Kardiyoloji Enstitüsüne naklettiler. Buradaki muayenemin ardından benim yoğun bakıma alınmama karar verildi'' şeklinde konuştu.

Hastanede 12 gün boyunca yoğun bakımda kaldığını anlatan Haberal, hastanede kaldığı 3. kattaki 304 numaralı odada yoğun bakım tedavisinin sürdüğünü söyledi.

 

"Benim thaliyem delillere dayanmalı"

Mehmet Haberal, halen bir sürü sağlık probleminin devam ettiğini vurgulayarak, aldığı ilaçların yan etkisi nedeniyle bazı problemler yaşadığını bildirdi.

Video konferans yöntemiyle duruşmaya katıldığı odasını kastederek, ''Şu 10 metrekarelik odada 356 gündür buradayım 31 Ağustos 2009 tarihinde savcılık kararıyla Adli Tıp Kurumuna sevk edilmem sırasında dışarı çıkmadım'' diyen Haberal, kendisinin burada mücadele ederken avukatlarının da dışarıda tahliye edilmesi için uğraş verdiğini kaydetti.
Haberal, iddianame kabul edilmeden önce 11, kabul edildikten sonra 14 kere avukatlarının tahliye talebinde bulunduğunu anlatarak, ''Suçum varsa cezaya razıyım. Çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere dayanmalı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir. Bunu avukatlarımla da konuştum'' dedi.

Sanık Haberal, savunmasını yapmaya devam ettiği sırada, ''Hekimim ara vermemiz gerektiğini söylüyor, 5 dakika ara verebilir miyiz?'' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Şengün, ''Tabiki'' diyerek duruşmaya 10 dakika ara verdi.


"Ersöz'ün ifadesi de video konferans yöntemiyle alınsın"

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, müvekkilinin ifadesinin de Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi video konferans yöntemiyle alınmasını istedi.

Dizdar, davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçede, müvekkilinin geçen hafta tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildiğini, burada da tedavisi yapılmayacağından kısa bir süre içinde Silivri Devlet Hastanesi'ne gönderildiğini kaydetti.

Yarasının ciddiyetiyle Ersöz'ün buradan da Haseki Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini belirten Dizdar, burada yapılan konsültasyon neticesinde durumun ciddiyeti görülerek Ersöz'ün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gönderildiğini belirtti.

Avukat Ali Rıza Dizdar, bugün itibariyle müvekkilinin acil ameliyata alındığını belirtirken, bugünkü duruşmada Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın video konferans ile ifadesinin alındığını anımsattı.

Adli Tıp Genel Kurulundan, müvekkilinin sorgusunun hastanede yapılıp yapılamayacağı ile ilgili soruya henüz yanıt verilmediğini belirten avukat Dizdar, Ersöz'ün ifadesinin de Haberal'ın ardından alınmasını talep ettiklerini ifade etti.

Dizdar, aynı mahkemeye verdiği bir başka dilekçede de müvekkiliyle ilgili İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalının raporlarına göre, müvekkilinin ciddi intihar riski taşıdığı ve planının bulunduğu, depresyon içinde olduğunu kaydetti.

Dizdar, tüm bunlar dikkate alınarak Ersöz'ün tahliyesini istedi.

Öte yandan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 33 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan Emin Şirin ile emekli Orgeneral Hurşit Tolon katıldı.

Tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Albay Cengiz Köylü, Mustafa Dönmez, Oğuzhan Sarıoğlu, Durmuş Ali Özoğlu ile Oğuz Bulut ise duruşmaya gelmedi.

 

Haberal'ın video konferans yönetimiyle çapraz sorgusu yapılıyor

İkinci Ergenekon Davasının tutuklu sanıklarından Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, tedavi gördüğü hastaneden video konferans yöntemiyle katıldığı duruşmada çapraz sorgusuna geçildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans sistemiyle ifadesinin alınmasından sonra çapraz sorgusuna geçilen Prof. Dr. Haberal'a Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel tarafından sorular yöneltildi.

Haberal, ''geçmiş olsun'' dileklerini ileten Pekgüzel'in, ''2001 ve 2002 yılında siyasi parti kurma girişiminiz oldu mu?'' sorusuna, böyle bir düşüncesi olmadığı yanıtını verdi. Eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'in düşürülmesi yönündeki iddiaları da duymadığını ve kendisine kimsenin böyle bir teklifte bulunamayacağını ifade eden Prof. Dr. Haberal, insan hayatında hekimlerin ve hakimlerin büyük önemi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Haberal, ''İkisi de insan hayatı ile ilgilidir. Hekimler Allah'a hesap verir. Kimse bize gelerek 'şununla ilgili rapor verelim' deme cesaretini gösteremez'' dedi.
 

Cumhurbaşkanlığı teklifi

Siyasi parti kurma iddialarını savcılıkta öğrendiğini öne süren Prof. Dr. Haberal, kendisinin böyle bir düşüncesi olmadığını, Ecevit'in o dönemde Cumhurbaşkanlığı'na kendisini aday gösterdiğini ancak demokratik toplumlarda Cumhurbaşkanı'nın Meclis'in içinden seçilmesi gerektiği gerekçesiyle bu teklifi kabul etmediğini, kendisinin tek hedefinin ülkeye hizmet olduğunu söyledi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Sayın Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanlığı için size yazılı mı sözlü mü teklifte bulundu?'' şeklindeki sorusu üzerine Prof. Dr. Haberal şunları kaydetti: ''22 Nisan 2000 tarihinde teklif yapıldı. O dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu bir hasta ziyareti için gelmişti. Bu sırada bana, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak 'ne olacak?' diye sordu. Ben de 'Bunu Başbakan'a sor' dedim. Bu konuşmanın ardından öğle saatlerinde Meclis dışından benim adım, Meclisten ise merhum İsmail Cem'in adı geçmeye başladı. Bunun üzerine iki gün sonra Hüsamettin Özkan'ı ziyaret ettim. Bu görevi kabul edemeyeceğimi söyledim. Bunun ardından Bülent Ecevit, 'Siz teklif etmediniz. Biz sizi gösterdik' dedi. Ben yine Cumhurbaşkanı'nın Meclisten çıkması gerektiğini söyleyerek bunu kabul etmedim.''

Recai Birgün'ün iddiaları

Prof. Dr Haberal, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in ''Recai Birgün ile aranızda bir husumet var mıydı? Neden bu açıklamaları yaptı?'' şeklindeki sorusu üzerine, ''Hiçbir şekilde sorun yoktu. Meclisteki Birgün ile işin içindeki Birgün'ü tanımakta zorluk çektim. Bunları ona yakıştıramadım. Söyledikleri doğru değildir. Başbakan'ın koruma müdürlüğüne yükselmiş ve milletvekili olmuş birisine bunları yakıştıramadım'' diye konuştu. Pekgüzel'in , ''İlhan Selçuk ve Yalçın Küçük ile hangi tarihte tanıştınız, samimiyetiniz ve bağlantılarınız nelerdir?'' şeklindeki sorusunu da Prof. Dr. Haberal, Yalçın Küçük ile hiçbir samimiyetinin olmadığını belirterek, ''1980 ihtilalinden sonra 'ülkede gelişen durumla ilgili, demokrasiyle ilgili neler yapabiliriz' diye Aydınlar Dilekçesi ile ilgili olarak birkaç kez görüştüm. Bu dilekçenin mimarlarındanım. Küçük ile görüşmem de 'imzalar mısın, imzalamaz mısın' şeklindeydi. Bu dilekçe nedeniyle dönemin sıkıyönetim mahkemesinde ifade verdim. İlhan Selçuk'u da detaylı tanımam. Herhangi bir ilişkim olmadı'' şeklinde yanıtladı.

Prof. Dr Haberal, ''1980 ve sonrası Yalçın Küçük ile bağlantınız oldu mu?'' şeklindeki soru üzerine de 25 yıldır Yalçın Küçük ile herhangi bir temasının olmadığını ifade ederek, ''25 senedir görmediğim insanlarla terör örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu kabul edilemez'' dedi. Yalçın Küçük'te çıkan ve kendisine yönelik atıflar bulunan notlarla ilgili olarak da yasal haklarını kullanacağını belirten Prof. Dr. Haberal, bu konuda Küçük'ü kınadığını ve protesto ettiğini söyledi. ''2003-2004 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'nda Şener Eruygur'un rektörlerle toplantı düzenlendiği'' yönündeki iddiaların sorulması üzerine de Prof. Dr. Haberal, ''Bu toplantıya katılmadım. Toplantının olduğunu da savcılıkta öğrendim'' dedi.

Savcı Pekgüzel'in, ''25 Ekim 2003 tarihinde 'Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü' düzenlenmiş, Anıtkabir'e yürüyüş yapılmıştır. Bu yürüyüşte 'ordu göreve' pankartı taşınmıştır. Buraya katıldınız mı? Yürüyüşe katılmak için akademisyen ve öğrencilere otobüs temini yaptınız mı?'' şeklindeki sorusuna da Prof. Dr Haberal,''Toplantıyı YÖK'ün düzenlediğini biliyordum. 'Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e gideceğiz' denildi. Ben Aslanlı Yol'a kadar gittim. Çelenk bırakıldı ama o gün ameliyatım olduğu için hemen geri döndüm'' yanıtını verdi. Pekgüzel'in niçin bu tarihte yürüyüş yapıldığını ve özel bir nedeninin olup olmadığını sorması üzerine de Prof. Dr. Haberal, bundan haberinin olmadığını ifade etti.

Duruşmaya verilen 10 dakikalık aradan sonra Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı söz alarak, çapraz sorgu sırasında müvekkilinin tansiyonunun yükseldiğini ancak buna rağmen ifadesini tamamlamak isteyen Haberal'ın yazılı savunmasında yer alan cevapların tekrar sorulmamasını talep etti. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün bunun üzerine Haberal'ı ''Yazılı savunmanız elimizde var. Eğer sorulardan cevaplarınız var ise cevap vermeyebilirsiniz'' diye uyardı.

'Bu kuvvetli suç şüphesini bilmek zorundayım'

Prof. Dr. Haberal, bütün tahliye taleplerinin ''kuvvetli suç şüphesi'' nedeniyle reddedildiğini ifade ederek ''Bu kuvvetli suç şüphesi ne ise bilmek zorundayım, Türk milleti bilmek zorunda. Bunu Türk milletine anlatmak zorundayım'' dedi. Bunun üzerine Başkan Şengün, ''Sakin olmanızda yarar var. Bir şeyi yaparken başka bir komplikasyon yaratmayalım'' diye konuştu. Prof. Dr. Haberal da buna karşılık ''Ben terör örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu benim için zuldür. Ben sadece ülkeme değil aynı zamanda dünya bilim adamlarına da hesap vermek zorundayım. 356 gün tutuklu kaldım diye. Ben de neden böyle olduğunu öğrenmek zorundayım. Ne pahasına olursa olsun'' dedi.

Haberal'a, savcı Pekgüzel, Türkiye Değişim Hareketi lideri Mustafa Sarıgül ile yaptığı telefon görüşmesini sordu. Pekgüzel, ''Bu konuşmada normal olmayan bir durum varmış gibi görünüyor. Sarıgül'e, o dönemde seçimler öncesi muhalefet partisi aleyhine, rakibi olan bir parti hakkında konuşmamasını söylüyorsunuz'' dedi.

Siyasilerle görüşmesi

Prof. Dr. Haberal da bu konuşmanın gayet normal olduğunu belirterek, ''Bugünkü iktidar partisinin yöneticilerinin 'şu toplantıları Patalya Otel'de yapalım' demesi anormal mi? Yakından tanıdığım Sarıgül'e, 'kendine zarar verecek herhangi bir faaliyette bulunma' diyorum. Sarıgül ile yaptığım konuşmanın özü budur. Bunda bir anormallik varsa bugün ülkeyi yönetenlerle yaptığım konuşmalar yanlış mı olmuş'' dedi. Prof. Dr. Haberal, o dönemde Deniz Baykal ve Recai Kutan'la da görüştüğünü ifade ederek, ülkeyi yönetenlerin kendisinden yardım istediklerini, iktidar partisinin de hükümeti kurduğunda kendisinden yardım istediğini öne sürdü.

Pekgüzel'in ''Bilim adamı olduğunuzu söylüyorsunuz. Siyasetteki tecrübeniz nereden kaynaklanıyor?'' sorusu üzerine de Haberal, böyle bir şeyin olmadığını belirterek, siyasetle ilgisinin 1991 yılında Süleyman Demirel'in teklifi üzerine Rize'den belediye başkanlığına adaylığını koyması, seçilemeyince de görevine geri dönmesi olduğunu söyledi.
Pekgüzel'in ''Kanal B televizyonunda seçimler öncesi kimlerin çıkarılacağı, nelerin sorulacağı şeklinde konuşmalar olduğunu'' dile getirmesi üzerine de Prof. Dr. Haberal, Kanal B'yi kendisinin kurduğunu ancak kanalın bir yönetim kadrosunun olduğunu, programların bu kişilerce belirlediğini ifade etti. Pekgüzel'in, Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan programda verilen arada kameranın açık olması üzerine ''Haberal bana 'bunların oyunu artır' dedi'' şeklinde konuşmaların duyulduğunu belirtmesi üzerine de Prof. Dr. Haberal, ''Bu genel müdür maalesef bu hatayı yaptı. Hemen özür diledi. Benim adımı yanlışlıkla kullandığını, istifasını verdiğini söyledi. Biz istifasını kabul etmedik'' dedi.

Pekgüzel'in, Bedrettin Dalan ile yaptığı bir telefon görüşmesine ilişkin sorusu üzerine de Prof. Dr. Haberal, Amerika'dan arayan Dalan ile sağlık problemlerini konuştuklarını, bu sorunu oradaki arkadaşının aracılığıyla hallettiklerini, konuşma sırasında ülkenin durumuna da değindiklerini kaydetti. Haberal, ''Gölbaşı'nda kazılar yapılmıştı. Ben her akşam Gölbaşı Patalya Oteli'ne giderim. Bu kadar kazı yapılıyor. İnşaatların olduğu, herkesin gidip geldiği yerde kazı yapılıyor, 'silah bulduk' deniliyor'' diye konuştu. Pekgüzel, tutuksuz sanık Hurşit Tolon ile yaptığı bir görüşmeyi okuyarak, ''Hereke işinin ve deklare edelim'' denilen konuların neler olduğunu sordu.

Prof. Dr. Haberal da Hereke'nin Ankara'da bir sokak olduğunu, bu sokakta Başkent Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan bir kişinin oturduğunu, bu kişinin ölmesi üzerine eşinin villadan çıktığını belirterek, konuşmanın bu villanın sosyal tesis olarak değerlendirilmesine yönelik konuşma olduğunu söyledi. Haberal, ''Ben hiçbir zaman kapalı kapılar arkasında saklı bir şey yapmadım. 'Telefonda görüşmeyelim' dememin nedeni, zamanın kısa olmasıydı. Tolon, Diyalog Grubu ve Milli Egemenlik Hareketi'nin toplantılarına katılmıştır'' şeklinde konuştu.

Pekgüzel'in, Kanal B televizyonunda ele geçirilen bir CD'ye ilişkin sorusuna da Prof. Dr. Haberal, kendi odasında üç CD bulunduğunu, kanalda 250 kişinin çalıştığını ve CD'lerin kopyasının da aramalar sırasında verilmediğini söyledi. Pekgüzel'in sorularını tamamlamasının ardından savcı Nihat Taşkın da Prof. Dr. Haberal'a bir sorusu olmadığını ifade etti. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın çapraz sorgusuna ara vererek duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler