Terörizmin finansmanına darbe geldi

TBMM Adalet Komisyonu'nda, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Yasa Tasarısı kabul edildi.

Terörizmin finansmanına darbe geldi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.01.2013 - 12:09

Terör ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele amacıyla hazırlanan tasarıda bazı değişiklikler yapıldı.

''Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'' ile BM Güvenlik Konseyi'nin terör ve terörizmin finansmanına ilişkin kararlarının uygulamasını içeren tasarı, terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla malvarlığının dondurulmasına ilişkin usul ve esasları belirliyor.

Tasarının 3 maddesi dün kabul edilmişti

Tasarının 3 maddesi dün kabul edilen Komisyon'da, bugünkü görüşmeler 4. madde üzerinden başladı. ''Malvarlığının dondurulması''na ilişkin madde, Komisyon'da uzun süre tartışıldı.

Madde üzerinde söz alan CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, ''Rektörlerin, milletvekillerinin, bilim adamları ve gazetecilerin silah bağlantısı kurulamaz ama bu insanlar hala özel yetkili mahkemelerde terör suçlusu olarak yargılanıyorsa, Hükümet ile aynı görüşte olmayanlar bu suçtan mahkum edilebilecek. Tasarıyla, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır ceza getiriliyor. Bu herkesin üzerinde demoklesin kılıcı gibi duracak, muhaliflerin üzerinde tehdit unsuru olarak kalacaktır. Başkanlık sistemi dayatmasıyla birleştirildiğinde tam bir diktatörlük ortamı oluşacak'' iddiasında bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, düzenlemenin, ABD'nin isteği ve ihtiyaçlarıyla çıkarılmak istendiğini savunarak, Türkiye'nin sürdürdüğü terörle mücadeleye hiçbir katkı sunmayacağını ifade etti. Dinçer, ''ABD kendi taahhütlerini yerine getiriyor mu? ABD sözleşme hükümlerine uymuyor ama başka ülkelerden benzer yönde taleplerde bulunuyor. ABD'nin kendi vatandaşına uygulamadığını siz kendi halkınıza nasıl uygularsınız? ABD'nin çıkarlarına uygun bir düzenleme yapılıyor. ABD bize maraba muamelesi yapıyor'' diye konuştu.

MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, ''Düzenlemenin ardından tek bir vatandaşın canının yanmasının vebali üzerimizde olur. İnşallah bundan vatandaşların canını yakan hadise olmaz. Uluslararası platformda başkalarının yapmak istemediği şeyler Türkiye'den istenmektedir. Ülkemizin hak hukuk ve müktesebatını korumak zorundayız. Bir uluslararası sözleşmede sayılan silahların tamamı PKK'nın elinde. Kim denetleyecek? Şakır şakır sınırlardan geçiyor'' dedi.

''Vahim senaryolar çiziliyor''

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eleştirilere yanıt verirken, ''vahim senaryolar çizildiğini'' belirterek, Teörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 8. maddesindeki hükümlerin tasarıya taşındığını kaydetti. Ergin, ''Bu kötülükler, aklınızdan geçirdiğiniz senaryolar olacaksa bu tasarıyı yapmaya ihtiyaç yok'' dedi.

Ergin, ''ABD bizden bunu istiyor'' diyerek tasarının çıkarıldığı görüşüne katılmalarının mümkün olmadığını belirterek, ''Talebi yapan ABD değil, 34 üye ve 2 kurumsal temsilin olduğu FAFT yapısıdır. Buraya kendi rızamızla üye olmuşuz ve anlaşmaya imza koymuşuz'' diye konuştu.

Türkiye'nin terörle mücadele eden bir ülke olduğunu hatırlatan Ergin, 3 gün önce Brüksel'de üçlü toplantı yaptıklarını hatırlattı. Ergin, ''Onların İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanları ile bir araya geldik. Onların uluslararası yükümlüklerini yerine getirmediğinden bahisle verimli bir toplantı yaptık. Belçika'nın bundan sonra tutumundan kısmen vazgeçeceği beklentisi içindeyiz. Komiteler kuruldu ve somut adım atılarak sonuç odaklı çalışmaların yapılması kararı alındı'' dedi.

Ergin, şöyle konuştu:

''Türkiye kendi terörle mücadelesinde ihtiyaç duyduğu tedbirleri alma noktasında, uygun delil, belgeleri oluşturmak suretiyle 3. ülkelerden bu talepleri yapabilecek ve tedbirlerin uygulanmasını isteyebilecektir. 3. ülkelerin Türkiye'den talepte bulunması halinde, bunların karşılanması mütekabiliyet esasına bağlanmaktadır. Türkiye kendisine destek vermeyen 3. ülke taleplerini yerine getirmeyebilecektir. Terör evrensel bir illetir. Buna karşı alacağımız tedbirlerin de uluslararası platformlarda ortak tedbirlerle geliştirilmesi zarureti vardır. Böylesi bir platformdan Türkiye'nin kaçma lüksü yoktur. Burada elbette kendi hukukumuzu, ülkemizin menfaatlerini koruyacak tedbirlerin alınması gerekir. Bu tasarı o tedbirleri de kapsıyor. ''

Ergin, tasarıdaki düzenlemelerin 1999 tarihli ''Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'nin'' maddelerinden alındığını hatırlatarak, üzerinde yapılacak değişikliklerin de sözleşme üzerinde değişiklik anlamına da geleceğine dikkati çekti.

''3. ülkelere aynı tavrı gösteriyoruz''

Ergin, CHP'li Dinçer'in ''Suriye, Rusya, 'Türkiye teröristleri destekliyor' derse ne yapacaksınız? Aynı şekilde Mavi Marmara gemisi ile ilgili olarak... ABD, Hamas'ı terör örgütü olarak kabul ediyor, biz ise Hamas ve oradaki insanlara destek veriyoruz. ABD 'bu desteği kesin' dediği zaman kesecek miyiz? Hükümet nasıl tavır takınacak?'' sorusuna karşı, 3. ülkelerin Türkiye'den istediği taleplerin sorgulanmadan karşılanmasının söz konusu olmadığını söyledi.

Bakan Ergin, ''Buna ilişkin belge ve bilgilerin ortaya konulması, Türkiye olarak ikna olmamız lazım, ondan sonra gerekli görürsek teminat isteyebiliriz. Şu anda bile 3. ülkelerin bizden talepleri var, suçluların iadesi, hükümlülerin nakli konusunda. Gelen talepleri o ülke bizim taleplerimize nasıl karşılık veriyor diye bakıyoruz. Adli suçluları iade ediyor, siyasi suçlalar da ayak diriyorsa biz de kendilerine aynı tavrı gösteriyoruz'' dedi.

Ergin, BM'nin kuruluş modeli ve işleyiş biçiminin adil olmadığının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildiğine işaret ederek, ''Orada bir müesses nizam var; bu adil değil. Bu yapının değiştirilmesi için sesinizi yükseltmek bunu değiştirmek için çalışmak başka, ama üyesi olduğunuz bu yapıyla ilgili yükümlülüklerinizi yerine getirmek ayrı bir şeydir'' diye konuştu.

Terörizmin finansmanıyla ilgili meselelerin saatlik, hatta günlük hareket etmeyi gerektiren hassasiyetler barındığını ifade eden Ergin, yargı denetiminin sürecin her aşamasında mevcut olduğunu söyledi.

''Yardım organizasyonları

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Adem Sözüer, dünyadaki tüm yardım organizasyonları terörizm kapsamında değerlendirilebileceğini belirterek, düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu ileri sürdü.

BM Yaptırımlar Komitesi'nin listeleri yabancı istihbarat kuruluşlarından aldığı bilgilerle oluşturduğunu ifade eden Sözüer, ''Yaptırımlar Komitesi, Guantanamo'da masum insanları yıllarca zorla tutan güçlerin hazırlayıcılarıdır. Türkiye'de de birçok organizasyon, İslami terörizm olarak kabul ediliyor. Fethullah Gülen'in hizmetleri, okulları İslami terörizm olarak kabul ediliyor. Bu tür manipülasyonlar çok yapıldı. Başka yere gitmeye gerek yok. Gülen'in kendisi burada terörist suçlamasıyla yargılandı'' dedi.

İnsanların lekelenmeme hakkı olduğunu belirten Sözüer, ''Hükümet'e yakın veya uzak Türkiye'de STK, hizmet kuruluşları sırf İslami özellikle ve nitelikte diye adlandırılıyorsa, bunların hepsi o ülkelerin nazarında terörizm destekçisidirler. Mavi Marmara da bir başka ülke için terörizmdir. Yargıya da bir sözümüz var; Başbakan'ın MİT Müsteşarı'na verdiği görev üzerine neredeyse Başbakan hakkında yakalama kararı çıkaracaktı. Böyle yargı da her zaman güvence değil. Bazı konularda güvence hukukun üstünlüğüdür''dedi.

Düzenlemedeki bazı maddelerin kötüye kullanmaya açık olduğunu ve hukukla ilgisi olmadığını ileri süren Sözüer, ''iktidarın da başını belaya sokabileceğini'' söyledi.

Tasarının 6. maddesinin kabul edilmesinin ardından toplantıya ara verildi. Görüşmeler, öğleden sonra devam edecek.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon