TMMOB Sanayi Kongresi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Mehmet Soğancı, kalkınma, refah ve istihdam odaklı bir sanayi yapılanmasının her zamankinden daha acil olarak ülke gündeminde bulunduğunu söyledi.

TMMOB Sanayi Kongresi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.12.2009 - 11:00

TMMOB Sanayi Kongresi 2009, ''Dünya Ekonomik Krizi ve Türk Sanayinin Yeniden Yapılanması'' ana teması altında Milli Kütüphane'de başladı. TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı burada yaptığı konuşmada, küresel krizin gelişmiş kapitalist ülkelerden başlayarak az gelişmiş ülkelere doğru kayan bir yörüngede etkisini sürdürdüğünü ifade etti. Türkiye'nin bu süreçte krizin etkilerini algılamakta geciktiğini ve boyutunu, bankalarla finansman kurumlarının düzeyine indirgeyerek ele aldığını savunan Soğancı, sanayi sektörünün üretim, yatırım, ihracat ve ithalatıyla istihdamının alınan önlemlerin kapsamının dışında bırakıldığını dile getirdi.

Kalkınma, refah ve istihdam odaklı bir sanayi yapılanmasının her zamankinden daha acil olarak ülke gündeminde bulunduğunu ifade eden Soğancı, ''Planlama politikası ve bu politika sonucunda sanayi sektörünün öncelikleri ortaya konulmalıdır. Destekler ve teşvikler hem sektörel hem de bölgesel düzeyde ele alınmalı, öncelikli sanayi alt sektörleri tartışmaya açılmalıdır'' dedi. Türkiye'de sanayinin yeniden istihdam yaratabilir duruma getirilmesi, ara malları üretimine acilen geçilmesi, KOBİ'lerin gerçekten Ar-Ge ve inovasyonla özgün ürüne yönelebilmesi, ithal girdilerin minimize edilerek daha yüksek katma değerli bir sektörel yapı değişimine gidilmesi gerektiğini söyleyen Soğancı, bunun da ancak ülke çıkarlarından ve halktan yana bir planlamayla mümkün olacağını kaydetti. Soğancı, ''Gelişmiş kapitalist ülkeler yeniden toparlanıp sömürü ve baskı politikalarını az gelişmişlere dayatmadan Türkiye, siyasi erkin yenilenme ve dinamizmine dayalı planlı bir yeniden yapılanma politikasına öncelik vermelidir'' diye konuştu.
 

MMO Başkanı

Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Emin Koramaz da ülke politikalarında sanayinin ikinci plana itilerek hizmet ve finans sektörlerinin desteklenmesi sonucu imalat sanayi yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payında ciddi düşüşler meydana geldiğini, bu oranın 1980 yılında yüzde 28,5 düzeyindeyken bugün yüzde 14'lere kadar gerilediğini dile getirdi. Koramaz, aynı dönemde sanayide yatırım yoğunluğunda da yüzde 32 seviyesinden yüzde 10'lar seviyesine varan bir düşüşün söz konusu olduğunu ifade etti. Bugün de küresel krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini belirten Koramaz, krizle birlikte çok sayıda işyerinin kapandığını, sadece 1 yıl içinde 1,5 milyon kişinin işsiz kaldığını, sanayide işten çıkarılanların 750 bin kişiyi bulduğunu söyledi.

Sanayide son 1 yıllık üretim daralmasının yüzde 20'yi bulduğunu belirten Koramaz, şunları kaydetti: ''Bazı alt sektörlerde küçülme oranı yüzde 40-45 seviyesindedir. İhracat düşüşü son 1 yıl içinde yüzde 30'a yaklaşmıştır. İthalat girdi oranı yüksek olan alt sektörlerde sorun daha da büyüktür. Fason üretime dayalı, ithalatla büyüyen ihracat modeli can çekişmektedir. Dünyada krizle birlikte sosyal adaletçi programlara ve kamusal desteklere dair inanç ve yönelim artarken, ülkemizde krizin asli sorumlusu olan serbestleştirme politikalarında ısrarcı olunmakta, yeni zamlar, vergi artışları ve özelleştirmeler tek çözüm olarak dayatılmaktadır.''
 

Prof. Dr. Kozanoğlu

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu da konuşmasında kalkınma, planlama ve sanayileşmenin önemine işaret etti. ''Tüm kazanımların kar ve rekabete feda edildiği bir süreçten geçiyoruz'' diyen Kozanoğlu, sanayileşmede insanlığa karşı, gelecek nesillere karşı sorumlulukların ve insan-doğa ilişkilerinin gözetilmesi gerektiğini söyledi. Sanayileşmenin kar hırsına kurban edilmemesi, uluslararası bir planlama çerçevesinde yapılması gerektiğini vurgulayan Kozanoğlu, kalkınmanın da sadece üretimin artırılması olarak değil, insan odaklı bir yaklaşımla, insanlık için en önemli unsurun kendini geliştirmek, becerilerini geliştirmek anlamında bütünlüklü bir kavram olarak ele alınması gerektiğini söyledi.

Bugün yaşanan küresel krizin ''kapitalizmin kendi iç çelişkilerinin faturasının tüm insanlığa ödetildiği'' bir kriz olduğunu ifade eden Kozanoğlu, ''Bunun konjonktürel, yani gelip geçici bir kriz olmadığı belli. Bu nedenle yeniden kamunun ekonomiye müdahalelerinin arttığı, sosyal programların yaygınlaştığı bir döneme girmek zorundayız'' dedi. Finansallaşma sürecinin krizi bir zaman ötelediğini ama sonuçta krizin çok şiddetli bir şekilde patladığını belirten Kozanoğlu, akut kriz biraz atlatılmaya başlanmış gibi görünse de önümüzdeki dönemde kurumların ve insanların biriken borçlarını azaltmalarının talebin yavaşlamasına hatta durmasına neden olacağını, bu durumun da krizin uzun yıllar sürmesi sonucunu doğuracağını söyledi.
 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler