"Türkiye bölünebilir"

DSP Genel Başkan Masum Türker, Türkiye Gazeteciler Federasyonu 6. Olağan Genel Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, genel kurulda hükümetin de bulunması gerektiğini, ancak hükümetin eleştirilerini dile getirenlerin bulunduğu yerlerde bulunmayı, temsil edilmeyi tercih etmediğini ifade etti.

Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olduğunu, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Hristofyas'ın Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin kabul edilmesi için askerlerin ve Türkiye Cumhuriyeti'nden gelen Kıbrıslı vatandaşların geri dönmesi şartını getirdiğini hatırlatan Türker, eğer Türkiye ilk açıklama yaptığında sessiz kalmasaydı Hristofyas'ın aynı sözleri BM'de de tekrar edemeyeceğini söyledi.

Türkiye'de yerel medyanın gelişmesi kokusunda hiçbir çalışma yapılmadığını, aksine yasal düzenlemelerle baskı altına alındığını İleri süren Türker, Doğan grubuna vergi cezası uygulandığını anımsatarak, söz konusu durumun yerel medyanın her zaman başına geldiğini kaydetti.

Medyaya vergi uygulamasında ayrımcılık yapılamayacağını, ancak vergi konusunun medya üzerinde ''Demokles'in Kılıcı'' haline getirildiğini savunan Türker, ''Şu anda Doğan grubunun karşısında olduğu konuyu uzman olarak baktığımda bu dönem, vergi kanunlarının zorlanarak yorumlanıp bir ceza kesildiği dönemdir'' dedi.

Bu cezaya yargının da kayıtsız kalması sonucunda aynı durumun gelecek günlerde diğer medya organlarının da başına gelebileceğini ve medyanın büyük cezalarla karşı karşıya kalabileceğini ifade eden Türker, ''Zannedilmesin ki bu iş yalnız vergi cezası ile ilgilidir. Vergi incelemeleri yoluyla getirilen baskı, bu medya kuruluşlarına reklam veren iş adamlarına da bir ihtardır. Medyanın özellikle aldığı reklam pastasındaki payını da etkilemek, bunu kendi yandaşı olabilenlere vermektir'' diye konuştu.

''Kürt açılımı'' çalışmalarına da değinen Türker, ''İçişleri Bakanı Beşir Atalay DSP'nin kapısından girerken adı 'Kürt açılımı' olan çalışmaların, Atalay çıkarken 'Demokratik açılım'a dönüştüğünü'' söyledi. Daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Milli Birlik Projesi'' ifadesini kullandığını anlatan Türker, ''Bu açılım, şimdi Sayın Başbakan tarafından Obama ile paylaşılan bir açılıma dönüştü. Obama ile paylaşılan bu açılımın içeriğini maalesef halkla paylaşmadılar'' şeklinde konuştu.

Tehlikeli bir mecraya gelindiğini ileri süren Türker, Türkiye'de etnik olarak kendisini ifade edemediğini söyleyen bir kesim olduğunu, bu vatandaşların bir bölümünü kalkan edip teröre gerekçe gösterenler bulunduğunu ifade etti. Türker, demokratik sorunlarla terör probleminin birbirinden ayrılması gerektiğini vurguladı.

''Bugün bir baskın seçimle karşı karşıyayız'' diyen Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu baskın seçimin yaklaşık tarihi önümüzdeki sene bu aylarda olur. Daha erkene de alma olasılıkları olduğunu biz hem Meclis kulislerinden hem de iktidara yakın olan bazı arkadaşların söylemlerinden ama en önemlisi Başbakan'ın telaş içindeki hırçın yaklaşımından kolaylıkla algılayabiliyoruz. Bu baskın seçim dolayısıyla eğer bu açılımlar 'git gel'ler içinde olursa Türkiye gerçekten bölünmeye, bir iç kargaşaya sürüklenebilecek yanlışlıklarla karşı karşıya kalabilir.''

Türker, yanlışlıkların düzeltilmesi için siyasi parti yasasının değiştirilmesi gerektiğini ifade ederek, ''Milletvekillerinin, liderlerin vekili değil, halkın vekili olması sağlanmadıkça yapılacak her bir açılım, bu açılım konusunu gündeme getirenlerin yabancılara verdikleri birer ödünden başka bir şey olmaz'' diye konuştu.

Türkiye'de ekonominin iyi gitmediğini de ileri süren Türker, orta vadedeki ekonomik programa göre Türkiye'nin hemen hamle yapamayacağını, aksine bunun ''kemerleri sıktıran'' bir program olduğunu ileri sürdü. Türker, şu andaki durumun 1980 yılındaki 24 Ocak kararlarında yaşananlara benzer ipuçları verdiğini sözlerine ekledi.