Türkiye kaygılandırıyor
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'ye kritik mesajlar verdi.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, “Bu durum beni çok kaygılandırıyor” derken, bu konuda iki önemli sorun bulunduğunu, bunların da yasalar ve zihniyet olduğunun altını çizdi. Jagland, uzun tutukluluk süresi konusunda da “Mevcut durum hiçbir şekilde kabul edilemez” diye konuştu. Jagland, Türkiye’de hâlâ insan hakları sorunu bulunduğunu da söyledi. Jagland, haftaya gerçekleştireceği Türkiye ziyareti öncesinde Strasbourg’da Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Avrupa Konseyi ile Türkiye ilişkileri yine biraz parçalı bulutlu gibi...
- Bu konunun neye atıf yaptığına bağlı. Türkiye iyi gidiyor. Yüksek büyüme oranı, Avrupa ve küresel politikalarda güçlü bir oyuncu haline gelmeye başladı. Fakat Türkiye’nin hâlâ insan haklarına ilişkin sorunları bulunuyor. Bazı gelişmeler sağlandı, bazıları bunun az olduğunu söylüyor, bazı gerilemeler olduğu da söyleniyor.
‘İki önemli sorun var’
- AB İlerleme Raporu’nda Türkiye’deki ifade özgürlüğüne ilişkin önemli eleştiriler yer aldı...
- Bu durum beni çok kaygılandırıyor. Bu konuda iki önemli sorun var. Türkiye’de hâlâ geçerli olan yasalar ve yargıdaki pratik ve zihniyet.
- Sadece zihniyet mi yoksa uygulama mı?
- Avrupa standartlarına göre Türkiye’de şiddete tahrik açısından farklı bir bakış açısı var. Bu nedenle, çok sayıda gazeteci, milletvekili cezaevinde. Kişinin terör eylemlerine karıştığını söylemek çok kolay. Bu temel sorun, şiddete tahrik etme. Sözleşme çok açık, şiddete tahrik bir suçtur. Fakat sorun şu ki, bunun ne olduğuna ilişkin Avrupa ülkelerindekiyle çelişkili olarak Türkiye’de çok geniş bir tanım var.
- AKP bu yasayı gazetecileri cezaevine atmak için kullanıyor diyebilir miyiz?
- AKP hükümeti demeyeceğim, buna aslında yargı diyebiliriz. Bakış açısı yasaları temel alıyor Türkiye’de. Sonra ifade özgürlüğünün ne olduğuna ilişkin bakış açısı konusunda bir anlayışınız oluyor.
- Umutlu musunuz?
- Şiddete tahrik konusunu Avrupa standartlarına getirecek şekilde doğru yolda gidiyor. Türkiye’deki yargıçlarla ve Anayasa Mahkemesi’yle birlikte çalışıyoruz. Böylece Avrupa’nın ifade özgürlüğü konusundaki anlayışına aşina olabilirler. Türkiye’deki yargıçları mahkeme içtihatlarını öğrenmeleri için AİHM’ye getiriyoruz. Avrupa açısından ifade özgürlüğü, istediğini söyleyebilmektir. Ama bunun sınırı vardır, şiddete tahrik etmeye izniniz olmaz. Bu suçtur, fakat her şeyi de, toplumda ne olduğu gibi, siyasi liderliği de eleştirme hakkınız vardır. Din gibi her şey de tartışma konusu olabilir. Bütün yargının kendini Avrupalı gibi düşünme noktasına getirmesi çok önemli.
- Bunun siyasi boyutu olduğunu düşünüyor musunuz? Başbakan Erdoğan, gazetecileri suçlayıp hedef gösterebiliyor?
- Bu aslında Avrupa’nın her yerinde politikacılar tarafından yapılıyor, gazetecileri eleştiriyorlar. İfade özgürlüğü konusunda savaş vermeniz gerekiyor.
- Türkiye’deki durum biraz daha ciddi gibi...
Bunu biliyorum.
- Başbakan’ın kızdığı gazeteciler işten atılabiliyor.
- Bunu da biliyorum. Bu nedenle, bütün bu konuların Avrupa standartları ile aynı anlayışa getirilmesi gerekiyor. Bu bir süreç ve zihniyeti bugünden yarına değiştiremeyiz, çünkü aynı insanlar yargıda bulunuyor.
- Uzun tutukluluk süresi de önemli bir tartışma konusu...
- Bu da bir başka önemli sorun ve ifade özgürlüğü ile de ilişkili. Bu da bizi çok kaygılandırıyor. Bu konu üzerinde de Türk yetkililerle çalışıyoruz ve bu sorun Adalet Bakanı tarafından da kabul ediliyor. Mevcut durum, hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. Bunun değiştirilmesi için bastırıyoruz.
- Sonuç verir mi?
- Evet, kesinlikle. Neden kuşkucu olduğunuzu anlıyorum. Çünkü bazı şeyler hızlı gelişmiyor. Cezaevindeki gazeteciler için çok sayıda gerilemeler oldu yakın zamanda. Cezaevinde milletvekilleri de var. Benim izlenimim, bir reform yapmak, yasaları değiştirmek, uygulamayı değiştirmek için bir irade var.
‘İnsan hakları sorunu var’
- AB İlerleme Raporu’nda insan hakları konusunda da eleştiriler var.
Ciddi sorunlar olduğunu söyleyebilirim ama geri gittiğini düşünmüyorum. Çok sayıda gazeteci milletvekilleri de AİHS’ye uyumlu olmayacak bir biçimde; bu zihniyete ve uygulamaya bağlı olarak cezaevine kondu yakın zamanda. Bu Avrupa standartlarına uygun değil.
- Bunların yanı sıra polisin, özellikle öğrencilere yönelik aşırı güç kullanımı söz konusu oldu...
- Bu da eleştirdiğimiz bir konu. Avrupa’da bununla ilgili çeşitli düzenlemeler var. İstediğiniz zaman istediğiniz kişiye yönelik gösteri yapmakta serbest değilsiniz. Her ülke böyle değil. Fakat Türkiye’de gördüğümüz, polis aşırı güç kullanıyor. Bu da kabul edilemez.
- Türkiye’de gazeteciler üzerinde ciddi bir baskı var, herkes telefonunun dinlendiğinden kuşku duyuyor.
- Sizin ve sizin meslektaşlarınızın çok zor durumda olduğunuzu tamamıyla kabul ediyorum. Benim görevim bunu değiştirmeye çalışmak. Bu nedenle, doğru olan şey yasaları değiştirmek, çünkü daha önce söylediğim gibi tutuklu olan gazeteciler ve milletvekilleri, mevcut yasalar nedeniyle cezaevinde.
- Hükümetteki zihniyeti değiştirmeden, yargıdaki zihniyeti değiştirmek sorunu çözer mi?
- Katılıyorum, aynı zamanda katılmıyorum. Yasalar, yargının temelini oluşturur, siyasetçilerin gazetecilere söyledikleri şeyler değil. Hukukun üstünlüğü uygulamanın temelini ve zihniyetin temelini oluşturur. Bu bir süreç, her toplumun kültürü, uzlaşısı yasalara yansır. Eğer doğru yasalarınız yoksa, doğru zihniyetiniz ve doğru kültürünüz yoktur. Türk halkının kimi seçtiği ile ilgilenmiyoruz, biz AİHS’ye bağlı olarak bir üye ülkenin doğru yasaları olmasını istiyoruz.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!