'Türkiye'de her 10 kadından 1'inde var'

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Taner Canatar, CİSED'in yaptığı araştırmalarına göre, Türkiye'de kadınlarda en sık görülen cinsel işlev problemlerinden birisinin Vajinismus olduğunu belirtti. Canatar, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre vajinismusun fiziksel bir engel olmamasına rağmen kadının korku, kaygı ve endişelerinden dolayı cinsel ilişkiye izin vermemesi olarak ifade edildiğini vurguladı.

Dr. Canatar, şöyle dedi: "Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zordur. Bütün cinsel işlev bozukluklarının temelinde cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yattığı gibi yaklaşık her 10 kadından 1'inde görülen vajinismus da en sık sebep; psikolojik kaygılardır. Vajinismusun esas nedeni psikolojiktir, oluş nedenleri kişilere göre farklılık gösterir. Değişmeyen ise, kaçınma ve erteleme problemi olduğu gerçeğidir."

'Vajinismus bir hastalık değil'

Bu durumda erkeğe büyük görev düştüğünü de ifade eden Canatar şunları söyledi: "Sık görülen bir başka durum ise; çiftlerin bazen bu olumsuzluğu sorun olarak kabul etmek istememeleri ve durumu kabullenip doktora başvurmaktan kaçınmalarıdır. İlk girişimdeki başarısızlıktan sonra her iki taraf genellikle sorunun geçici olduğunu ve çözüleceğini düşünür. Daha sonraki girişimlerde de ilişki gerçekleşmeyince kadında sıkıntı, gerginlik, kadınlığında eksiklik olduğu düşüncesi ortaya çıkmaya başlar. Erkek ise, eşi tarafından istenmediği, reddedildiği duygularına kapılmaya başlar. Kadındaki istem dışı bu tepkiler, erkek tarafından, naz, kapris olarak algılanabilir ve 'Herkes nasıl yapıyor? Sen 'Elimde değil' diyerek yalan söylüyorsun' diyerek, eşlerinin bu güçlüklerine yardım etmek bir yana tam tersi eleştirerek ve suçlayarak, onların korkularını artırabilirler. Bu nedenle bir hafta kadar beklenip, sorun kendi başına çözülmezse profesyonel yardım alınması gerekir. Vajinismus bir hastalık değil yüzde 100'e yakın oranda tedavi edilebilir ailesel bir problemdir. Kadın ve erkeğin ortak problemidir. Bu nedenle hiç bir taraf diğerini suçlamamalı, aksine birbirlerine karşı anlayışlı olmalıdır. Bilinç altındaki gereksiz korkuları yenmek için kadının ve erkeğin rahatlatılarak gevşetilmesi, heyecan ve korkularını yatıştıracak ruhsal bir ortam oluşturulması için de uygun psikolojik destek sağlanması gerekmektedir."