"Türkiye'nin AB üyeliği şart"

Ekonomik krizden olumsuz etkilenen AB çıkış yolu ararken tanınmış Fransız Sosyolog Alain Touraine , "Avrupa'nın hayatta kalabilmek için tek şansı, büyük uluslararası problemlerin çözümüne tesir etmesine bağlı. İslam ile ilişkimizi olumlu bir biçime kavuşturabilmemizin imkan dahilindeki tek yolu, Türkiye'nin AB'ye katılımıdır. Batı, zayıf İslam ülkelerine saldırmak yerine, Türkiye gibi güçlü İslam ülkelerini bünyesine katmalıdır" şeklinde konuştu.

Alain Touraine, Roma merkezli düşünce kuruluşu "Reset"in bu yıl üçüncüsü düzenlenen İstanbul seminerinde yaptığı konuşmada AB'nin acilen yeni ve hayati bir göreve ihtiyacı olduğu teorisini öne sürdü. Avusturya'da yayımlanan Der Standard gazetesince aktarılan konuşmasında Touraine Türkiye de üzerinde durdu. ABHaber'e göre, Touraine şunları söyledi:
"Avrupa'nın hayatta kalabilmek için tek şansı, büyük uluslararası problemlerin çözümüne tesir etmesine bağlı. İslam ile ilişkimizi olumlu bir biçime kavuşturabilmemizin imkan dahilindeki tek yolu, Türkiye'nin AB'ye katılımıdır. Batı, zayıf İslam ülkelerine saldırmak yerine, Türkiye gibi güçlü İslam ülkelerini bünyesine katmalıdır. Gerçekten de Türkiye'nin her ziyaret edilişi, Avrupa'nın bu ülkeyi üyeliğe kabul etmemekle büyük bir fırsatı tepip tepmediği veya onu üyeliğe almanın hesap edilemez bir riski üstlenmek anlamına gelip gelmediği soruları akıllara geliyor."

Bu çerçevede, Touraine "İstanbul'u her ziyaret edişimde, başörtülüler ve tepeden tırnağa siyaha bürünmüş kadınlar giderek artıyormuş gibi görünüyor. Şehir, Anadolu'nun en muhafazakâr çevrelerinden yoğun bir göç alıyor olmalı" dedi.

Yazar Orhan Pamuk'un da mensup olduğu "Batıcı zihniyet sahibi orta tabaka"nın da mevcut, diskoteklerin zenginlerle, genç ve güzellerle dolu olsa da, büyük bir çoğunluğun yoksul ve geleneklerine son derece bağlı olduğunu belirten Touraine, AKP hükümetine ilişkin bu değerlendirmeyi de yaptı:


"Türkiye'deki sorun derin otoriter zihniyet"

"Öte yandan ılımlı İslamcı hükümet partisi, hukuk devleti, demokratikleşme ve azınlık hakları yönündeki reformları apaçık şekilde hızlandırdı. Fakat bu süreç, Erdoğan'ın da taviz vermesi gereken son derece öfkeli Türk milliyetçiliği, 'Türklük miti' yüzünden zarar görüyor. Türkiye'deki sorun İslam değil, bu ve bununla bağlı olan derin otoriter zihniyettir. Türkiye açıkça tarihi bir değişimin içinde. Bir modernleşmenin gerçekleştiğine şüphe yok. Fakat derin ananevi, geleneksel yapılar ise değişmedi. Liberal bir demokrasi ve toplum anlayışı çok ender. Başbakan Erdoğan, kendisine başkanlık gücü verebilecek olan bir anayasa değişikliği tasarlıyor. Çoğu kişi otoriter çözümlere inanıyor. İşte risk budur."