'Türkiye'nin tarım potansiyeli doğru kullanılmalı'
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, dünyada açlık çekenlerin sayısının ilk kez 1 milyar kişiyi aştığına dikkat çekerek, Türkiye'nin sahip olduğu tarım potansiyelini iyi değerlendirmesi halinde ne bugün, ne de gelecekte "gıda güvencenin sağlanmasında" sorun yaşamayacağını söyledi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında, gıda güvencesinin önemini ve gıda güvencesinin sağlanabilmesi için yapılması gerekenleri ve yaşanan sel felaketlerinin sonuçlarını değerlendirdi. Dünyadaki tüketim taleplerinin karşılanabilmesi ve fiyat artışlarından en asgari düzeyde etkilenmek için, Türkiye'nin geleceğe yönelik üretim hedeflerini belirleyip bu hedeflerin gerekleştirilebilmesi amacıyla uygun politikaları ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, "Başka bir ifadeyle tarımsal üretimi artırmak ve üreticileri desteklemek zorundayız. Aksi halde gıdaya erişimin bile maliyeti çok yüksek olacaktır" dedi. Gerek beş yıllık planlar da gerekse orta vadeli planlarda "Gıda güvencesinin ve güvenliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı oluşturulacaktır" ifadesinin yer aldığını anımsatan Bayraktar, "O halde bu amacın gerçekleşmesinin gereği yerine getirilmelidir" diye konuştu.
'Hayvancılık sektöründe tedbirler aciliyetle alınmalı'
Hayvancılık konusunda da geleceğe yönelik tedbirlerin vakit geçirmeden biran önce alınması gerektiğine dikkat çeken Bayraktar, son aylarda dünyada ve Türkiye'de kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışların, bu yönde alınması gereken tedbirlerin aciliyetini ortaya koyduğunu vurguladı. Yapılan projeksiyonların hayvan varlığı korunsa bile 2013 yılında Türkiye'de 164 bin ton civarında et açığı olacağına dikkat çeken Bayraktar, bunun da üretimin talebi karşılayamayacağı anlamına geldiğini söyledi. Yine aynı şekilde sütte de üretim-talep arasındaki farkın açılacağını kaydeden Bayraktar, "2013 yılında yaklaşık 2.5 milyon ton bir açığın ortaya çıkacağını göstermektedir. Yani Hayvan sayısı korunsa bile üretim talebi karşılayamayacaktır. Ancak hayvan başına verim artırılırsa ve sığır koyun sayısı her yıl yüzde 2 artırılırsa bu açık önemli oranda kapanabilecektir. Ülkemizin en kısa zamanda bu yönde gerekli tedbirleri alması gerekmektedir" dedi.
'Tarımda verimliliğin artırılması için kaynaklar korunmalı'
Bayraktar, hayvan hastalıkları ile etkin mücadele, düzgün işleyen üreticiyi koruyucu piyasa düzenleyici politikaların hayata geçirilmesi, istikrarsızlıktan kaynaklanan kayıpların önüne geçilmesi açısından önem arz edeceğine değindi. Türkiye'de doğal kaynakların yoğun olarak kullanıldığı tarımda verimliliği artırmak için bu kaynakların korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı konusunda hızla hareket etmek zorunluluğuna işaret eden Bayraktar, bu kapsamda arazi toplulaştırılmasının hızla tamamlanması ve halen sulamaya açılması beklenen 3.32 milyon hektar arazinin sulamaya açılması, Türkiye'nin gıdaya olan ihtiyacı ve gıda güvencesinin sağlanmasında en önemli hususları oluşturacağını belirtti.
'Su kaynaklarının azalması gıda güvenvesini tehlikeye sokar'
Bayraktar önümüzdeki senelerde yaşanacak olası kuraklık durumunda, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarının azalması sonucu Türkiye'de de gıda güvencesinin tehlikeye düşebileceği uyarısında bulundu. Yanlış toprak ve bitki yönetimi sonucu tarım alanlarının hızla tuzlulaşmasının tarım topraklarını tehdit eden faktörlerin başında geldiğine dikkat çeken Bayraktar, "Türkiye genelinde ülkesel toprak etütlerine göre 2.78 milyon hektar arazide tuzluluk ve drenaj, 1.5 milyon hektarında ise çoraklaşma problemi var. Çoraklaşan bu arazi toplam işlenen tarım arazilerinin yüzde 5.48'ine eşdeğer büyüklükte. Diğer taraftan işlemeye elverişli 26.6 milyon hektar arazinin yüzde 75'inde yani, yaklaşık 20 milyon hektarında çeşitli derecelerde erozyon sorunu bulunmaktadır. Ayrıca amaç dışı kullanılan ve aşırı ve/veya dengesiz sulamanın yarattığı tuzluluk ve taban suyu yüksekliği nedeniyle elden çıkan yada verimliliği azalan tarım arazilerimizin varlığı hepimiz için acı bir gerçektir" dedi.
'1 milyardan fazla insan açlık sınırında yaşıyor'
Bayraktar, bugün dünyada 1 milyardan fazla (1.02 milyar) insanın açlık sınırında yaşadığını ve yetersiz beslendiğini söyleyerek, sadece 2009'da bu sayının 105 milyon kişi arttığını vurguladı. Bayraktar, alınan bütün tedbirlere rağmen, dünyadaki aç insan sayısı artmaya devam ettiğini belirtti. Acil olarak tedbir alınmadığı takdirde, "iklim değişikliği" sonucunda, gıda temininde ve gıdaya erişimde yaşanan sıkıntıların büyüyeceğine dikkat çeken Bayraktar, "2007 yılında yaşanan kuraklık ve diğer bazı küresel etkiler sonucunda, 2008 yılında dünya genelinde temel gıda fiyatlarında çok büyük artışlar yaşanmış ve bu durum 'dünya gıda krizi' olarak kayıtlarda yerini almıştır" dedi.
Gıda fiyatlarındaki artışta birçok faktörü etkili
Başkan Şemsi Bayraktar, gıda fiyatlarındaki artışın nedenlerini şöyle sıraladı: Küresel ısınma ve bunun getirdiği kuraklığa bağlı olarak ürün arzında yaşanan sorunlar, petrol fiyatlarındaki artışların üretim girdileri ve nakliye gibi maliyet unsurları üzerindeki olumsuz etkileri, biyo-yakıtların üretiminin dünya piyasalarında yarattığı gıda dışı ürün talebi, gelişmekte olan piyasalara sahip ülkelerde hızlı büyümeden kaynaklanan refah artışı ve bunun getirdiği hububat, et ve süt talep artışı ve dolayısıyla yem bitkilerine olan talebin artması, mali piyasalarda ürün borsalarına giren sermayenin yarattığı spekülatif etkiler ve ihracatçı ülkelerin ticareti kısıtlayıcı tedbirleri."
'Olası krizlere karşı gıda güvencesi sağlanmalı'
30 Eylül 2009 tarihinde FAO tarafından yayınlanan raporda, iklim değişikliğinin dünya gıda üretimi üzerindeki olumsuz etkilerinin vurgulandığını hatırlatan Bayraktar, raporun ayrıntılarına yönelik olarak şunları söyledi: "Buna göre 2050 yılında şu andaki dünya nüfusu 6.8 milyar kişiden 9.1 milyara ulaşacak ve ortaya çıkacak 2.3 milyarlık ek nüfusun gıda güvencesi için dünya çiftçilerine görev düşecek. Bu da tarımda bu dönem içerisinde yüzde 70'lik, hatta gelişmekte olan ülkelerde yüzde 100'lük bir üretim artışı gerektirecektir. Önümüzdeki dönemlerde küresel gıda krizlerinin tekrarlanması göz ardı edemeyeceğimiz bir olasılıktır. Türkiye doğal kaynaklar bakımından zengin, tarım alanlarının elverişliliği ve ürün çeşitliliği ile gıda arzı ve sürekliliğini sağlama açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Biz de Türkiye'de bu potansiyeli sürdürülebilir bir şekilde kullanarak, olası krizlere karşı gıda güvencesini sağlamak zorundayız."
'Tarım üretim potansiyelinde yüzde 9-21 düşüşler gözlenebilir'
FAO tarafından hazırlanan rapora atıfta bulunan Bayraktar, gelişmekte olan ülkelerde küresel ısınmanın bir sonucu olarak, toplam tarımsal üretim potansiyelinde yüzde 9-21 arasında düşüşler gözlenebileceğine dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: "İklim değişikliğinin, yüksek sıcaklıklar, yüksek karbondioksit konsantrasyonu, yağış miktarındaki değişimler, artan yabancı otlar, zararlılar ve hastalıklar yoluyla tarım ve ormancılık sistemlerini etkilemesi beklenmektedir. Kısa dönemde kuraklık, sıcak hava dalgaları, su baskınları ve şiddetli fırtınaların artması beklenmektedir. FAO raporu, iklim değişikliğinin gıda güvencesini 4 boyutuyla etkileyeceğini belirtiyor. Bunlar, bulunabilirlik, ulaşılabilirlik, kullanabilme ve istikrar. Bulunabilirlik açısından bakıldığında, atmosferdeki CO2 oranın artması, birçok üründe üretim üzerinde olumlu etki yapması beklenmektedir. Ürünlerde bu üretim artışına paralel bir kalite artışı ise beklenmemektedir. Olumsuz iklim olaylarının ortaya çıkış sıklığının artması, tüm alanlarda tarımsal üretimin değişkenliğini artıracaktır. En fakir bölgeler, gıda üretim dengesizliğine en fazla maruz kalacak bölgeler olacaktır. 2050 yılına kadar, ortalama gıda fiyatlarında, artan sıcaklık derecesine paralel olarak, makul derecede artışlar beklenmektedir. 2050 yılından sonra, sıcaklıklardaki daha fazla artışa bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal üretim potansiyelinde belirgin düşüşler ve fiyatlarda büyük oranda artışlar beklenmektedir. Rapora göre, Afrika'da çok sayıdaki ülkenin gıda ithalatına bağımlılığı artacaktır. 2080-2100 yıllarına doğru Afrika'nın tarımsal üretim potansiyelinin, yüzde 15-30 oranında düşeceği tahmin edilmektedir."
'Nüfusun gıda güvencesine sahip olmak için verimlilik artırılmalı'
2030 yılına kadar ülke nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağı tahmin edildiğini hatırlatan Bayraktar, bu süre içerisinde bu nüfusun gıda güvencesine sahip olabilmesi için çiftçilerin verimliliklerini artırarak, sürdürülebilir tarımı devam ettirmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu çerçevede doğal kaynakların korunarak gelecek nesillere güvenli bir şekilde bırakılması için yapılması gerekenleri şöyle özetledi:
-Sulamaya açılan alanlarda eksik yatırımlar bir an önce tamamlanarak bu yatırımlar ekonomiye kazandırılmalı. Sulu tarım yapılan bölgelerde drenaj sistemleri acilen kurulmalı, sulama oranları ve sulama randımanları yükseltilmeli, tarımsal sulamada kullanılan suyun daha etkin kullanımını sağlayacak modern sulama yöntemleri yaygınlaştırılmalı.
-GAP'tan sonra Türkiye'nin en büyük sulama projesi yatırımı olma özelliklerini taşıyan ve DSİ tarafından uygulanmaya başlanan Konya Ovası Sulama Projesinin bir an önce tamamlanmalı. KOP tarım eylem planının yatırım programına girmesi ve uygulanmaya başlanmalı.
-Arazi toplulaştırma çalışmaları bir an önce tamamlanmalı.
-Büyük emek ve para karşılığında ortaya çıkan sulama sistemlerinden beklenen yararın sağlanması için çiftçilerin sulama bilincine erişmeleri, bir araya gelerek örgütlenmeleri ve katılımcı sulama yönetimini sahiplenmeleri sağlanmalı.
-Her sene 2-3 metre azalan yeraltı su kaynakların korunması için kaçak su kullanımı önlenerek, kaçak kuyulara dair yaptırımların artırılması, izleme ve denetim mekanizmalarının etkinleştirilmeli.
-Özellikle sahil kesimlerinde 1. ve 2. sınıf tarım alanları imara açılarak, tarım dışına çıkarılmak istenmektedir. Bu sebeple öncelikli olarak ayrıntılı toprak etütleri tamamlanmalı ve Türkiye'nin arazi kullanım planı yapılmalı, bu kapsamda tarım, turizm ve sanayi alanları belirlenmeli.
-Toprak Kanunu, tavizsiz ve kararlı biçimde uygulanmalı ve tüzük uygulanır hale getirilmeli.
-Toprak Koruma Kurullarındaki üye sayıları tekrar düzenlenerek, çiftçi kuruluşlarının ve diğer sivil toplum örgütlerinin etkinliğinin artırılmalı.
-Tarımsal girdiler yeterli ve doğru kullanılmalı. Bunun için çiftçilerimizin eğitimine ve tarımsal yayıma daha fazla önem verilmeli.
-Üretim politikası ihtiyaca uygun olarak yenilenmeli.
-Üretimin artırılması ve girdi maliyetlerinde rekabetçi bir yapı oluşturulabilmesi için tarımsal destekleme bütçesi, en az Tarım Kanunu ile öngörülen seviyeye çıkarılmalı.
-Türkiye kısa ve orta vadede yoksulluk sınırında veya altında olan kitlelere sosyal korunma, gıdaya erişebilmeyi sağlama açısından bir strateji geliştirmeli.
'Türkiye'de çiftçiler savunmasız'
Bayraktar, yaptığı konuşmada Eylül ayında gerçekleşen aşırı yağışların Marmara bölgesi başta olmak üzere birçok ili etkisi altına aldığına değinerek, aşırı yağışların neden olduğu selin can ve mal kaybına neden olduğunu vurguladı. Bayraktar, geçmiş yıllarda da görülen ve görülmeye devam edecek sel afetinin zararlarının asgari düzeye indirilmesi amacıyla geleceğe yönelik daha köklü tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'de çiftçilerin savunmasız olduğuna dikkat çeken Bayraktar, çiftçinin içinde bulunduğu bu durum uzun vadede Türkiye'de gıda güvencesinin sağlanmasını sıkıntıya düşüreceğine değindi. Bu nedenlerle tarım sigortası kapsamında olmayan afetlere karşı üretici korunması gerektiğini söyleyen Bayraktar, 2009 yılında selden zarar gören çiftçilerin zararları biran önce karşılanmasını istedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama