Üniversitelerin Özerkliği ve Demokrasi
Üniversiteler, piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün karşılanacağı meslek edindirme okullarına dönüşmüş durumdalar. Neoliberal politikalar, üniversiteleri giderek akademik ve bilimsel yapısından uzaklaştırarak, piyasayla bütünleşmiş, ucuz laboratuvarlara dönüştürmektedir. Toplumsal ilerlemenin öncüsü olan üniversitelerin tüm bileşenlerinin, bilimsel, demokratik, eleştirel özellikler taşıması gerekir.
“Her şehre bir üniversite” sloganıyla ardı ardına açılan üniversitelerde, bilimsel ve akademik ölçütlerin hiçbirini karşılamayan bir yapılanmayla, gençlerin işsiz olmadıkları için şükretmeleri sağlanırken; “Dışarda sizin yerinizde olmayı isteyen binlerce insan var” hissiyatı bir baskı ve tehdit stratejisine dönüşmeye başlar.
YÖK yasa tasarısının tasası
Siyasetin üniversiteleri denetleyebilmesi ancak YÖK tarzında bir kurum aracılığı ile sağlanabilmektedir. 1980 sonrası tüm siyasal iktidarlar kendi siyasal-ideolojik çizgilerini hâkim kılmak adına YÖK’ü merkez üs olarak kullanmışlardır.
Son süreçte YÖK tarafından hazırlanan Yüksek Öğretim Yasa Tasarısı’nın ana eksenleri kamuoyuna “çeşitlilik”, “kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik”, “performans değerlendirmesi ve rekabet” olarak lanse edildi. Tasarının amacının üniversitelerin piyasalaştırılmasının, eğitim hizmetinin özelleştirilmesinin, bilginin sadece meta haline getirilmesinin önünü açmak olduğu ortadadır.
Çeşitlilik ilkesi adı altında üniversiteler, bilim yuvaları olmaktan çıkıp işletmecilik mantığıyla işleyen bir ticarethaneye dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Açılması hedeflenen özel üniversiteler aracılığı ile rekabetin artırılması sağlanacak ve devlet üniversitelerine “Siz bu okulu iyi işletmezseniz, sizin yerinize işleten işletmeciler buluruz” denilecektir.
Tasarının en can alıcı noktalarından biri de akademik ve idari anlamda performans değerlendirmesi ölçütünün getirilmesidir. Performans değerlendirmesi, iş güvencesini ortadan kaldırmaya yönelik bir tehdit unsuru olarak kullanılacaktır. Getirilecek denetim ve puanlama sisteminde, ölçütlerin neye ve kime göre, nasıl değerlendirileceği belirsiz kalacaktır. Oysa ki bilim üretiminin özgür bir ortamda, her türlü baskı ve tehditten bağımsız bir biçimde toplumun yararına gerçekleşmesi gerekmektedir.
3 Kasım 2003 tarihinde kamuoyuna “Kamu Reformu” adıyla tanıtılan ve sonraki süreçlerde de adım adım uygulamaya konulan Kamu Yönetim Reformu, şimdiki zamanı aslında daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan haberleşmeye hatta suyun kullanımına kadar geniş bir alanda her türlü hizmetin piyasanın eline teslim edilmesinin altyapısı daha o dönemlerden kuruluyordu. Devlet, kâr amacı güden şirket haline gelirken, hizmet alan vatandaş ise “müşteri” haline getirilmek isteniyor. Özellikle işletmelerdeki “kâr-zarar” karşılaştırmalarının eğitim alanında yapılması ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Demokratik üniversite terimi; bünyesindeki tüm bileşenlerin, söz söyleme ve karar alma süreçlerine eşit olarak katılmalarıyla ilintili bir süreçtir. “Üniversitede özerklik” kavramını ise bilimi, her türlü baskı ve denetiminden uzak tutabilme ve ses çıkarabilme yetisi olarak tanımlayabiliriz. Tasarıda sözü edilen demokratikleşme ve özerklik; üniversitenin bulunduğu ilin vergi rekortmenlerinden oluşturulacak üniversite konseyleriyle sağlanmak isteniyor. Kendi içinde bile kavramsal olarak çelişki taşıyan bir öneriyi “özerklik” diye sunmak trajikomik bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Toplumsal talepler ve duyarlıklarla ilgili olarak, örneğin sendikal yasalar, özelleştirmeler, dış politika, Kürt sorunu gibi birçok konuda üniversiteler fikirlerini özgürce söyleyerek siyasal iktidarların fikir yelpazesini genişletmelidirler.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı